görevi, yardımcısı olduğu başbakanı "aslanım, kaplanım, civanım delikanlı" gibi sözlerle gazlayıp egosunu yükseltmek olan çokta gerekli olmayan adama bülent arınç derler. bugün biri bana "bülent arınç ne işe yarar" diye sorsa ne cevap veririm bilemem. sadece ben değil yoldan geçen bir adama sorun bülent arınç ne işe yarar diye cevap şu olur: " eeüüüü işte başbakan yardımcısı akpeli. sen hükümetimize hagaret mi ediyürsün pis gomünist allah başbaganımızı başımızdan egsih etmesin" olacaktır.
isyanların devam ettiği sürece gerçekleşmesi kaçınılmaz devrimdir.
afrikada hızla yayılan halk isyanları dur durak bilmiyor. tunusla başlayan isyan mısırda kanlı devam ediyor. birçok insanın öldüğü isyanlarda halkların tek parolası: demokrasi̇
yıl 2011 artık kralların ve diktatörlerin kan emiciliklerine tahammülün kalmadığı yıllardayız. i̇nsanlar siyasi, kültürel ve ekonomik değişim ve gelişimler sonucu gözlerini açmayı başardı. demokrasi dünya insanın refahını ve huzurunu sağlayabilecek tek unsurdur günümüzde. ama zeynel abidin bin ali gibi, hüsnü mübarek gibi muhalefeti engelleyen, yönetimi tekelinde bulunduran ve görevini kendi çıkarları doğrultusunda kullanan insanlar elli yıl bile geçse bir gün muhakkak halkın sabrını taşırabiliyor. virüs gibi yayılan isyan hastalıkları sıradaki devletleri bekliyor. paçası tutuşanlar reform sözü veriyor, bir dahaki seçimlere katılmayacağını söylüyor. bunlar demokrasi adına güzel gelişme açıkçası. yıllarca halkların kanını emen vampirlerin devrimler karşısında ne yapacaklarını bilememesi beni çok eğlendiriyor.
suriye devlet başkanı beşar esad, halka reform sözü verdi. bunun anlamı çok açık. siz oturun oturduğunuz yerde ben size bir güzellik düşüneceğim. aldanmayın o isyancılara.
yemen devlet başkanı ali abdullah salih ise 2013 yılında yapılacak seçimlere katılmayacağını açıkladı. bunun anlamı da basittir: aman durun yakıp yıkmayın ortalığı ben zaten yakında yolcuyum.
şu an afrikadan ortadoğuya sıçramaya başlayan halk isyanı ürdünü tehdit etmekte. yani devrimin en yakın adayı ürdün.
hayat pahalılığı nedeniyle halkın ufacık bir gösterisi sonuç verdi ve kral abdullah samir rifai hükümetini fesh etti. kral abdullahın bu hareketinin açıklaması da çok basittir: tamam samiri gönderiyorum ama aman benim koltuğumu ellemeyin.
lakin ürdünün de refaha kavuşması için abd yalakası abdullahın da gitmesi gerektiği aşikardır.
mısır i̇syanından sonra hüsnü mübarekin düşmesi, beşar esadın isyanlardan korkması ve tunusun düşen devlet başkanı zeynel abidine kucak açan suudi kralı abdullahın arap dünyasındaki otoritesinin sarsılmasından sonra, bu kaos ortamından faydalanıp arap dünyasında yeni otoriteyi kurma çabasına giren ürdün kralı abdullah hayatının hatasını yapıyor. çünkü ortadoğu ve kuzey afrikada ki arap ülkelerinin geleceğini amerika ve i̇srail tayin ediyor.
durum böyle iken, ürdün kralının amerika yalakalığı yapıp otoriteyi kurmak istemesi kamuoyunda hiç hoş karşılanmaz. siyasi olarak amacına ulaşabilir belki ama bu isyanın ürdüne sıçramasına en büyük sebep olur. bunun farkında olan kral abdullah bu küçük gösteriye karşı hükümetin istifasını istemesi, abd ile yakınlaşma sonucu çıkabilecek isyanı önlemek amacı taşıyabilir.
gelelim demokrasi meselesine
2011 yılına ulaştığımızda yukarıda örnek verdiğim gibi ürdün kralı ve benzeri kişilerin artık halkı kandırması söz konusu değil. maymun gözünü bu yıl açtı. arap halkı diktatörlere ve krallara taviz vermiyor. ve bu zamana kadar her istediğini yapan kan emiciler artık koltuğunu demokrasiye bırakmak zorunda.
dudaklarımda umarsızca gevelediğim bir kelime oldun artık...
anlamını yitirdiğin halde söylemekten bıkmadığım bir kelime...
belki bu sefer 'seviyo' çıkar diye yapraklarına acımadan kıydığım bir papatya,hatta bunun için kendimle bahse bile girdiğim bir kelime...
bir kelime oldun dudaklarımda...
söylemekten usanmadığım...
dosta 'geç oldu gitmem gerek' diye söylenen yalan kadar sahte bir kelime...
seni son gördüğümde sana söylediğim son kelime 'git' kadar koca bir yalan...küçük bir kelime...
derdini dinlemekten usandığım sırdaşım için,onu geçiştirmek için,ondan bıktığım için 'üzülme' kadar yüzsüzce bir kelime...
bir kelime oldun dudaklarımda...
söylerken bile imrendiğim,imrendiğim kadar özlediğim,özlemim kadar sahte bir kelime...
artık okşarken tiksindiğim masum bir bebeğe söylediğim 'ninni kadar kirli bir kelime...
bir kelime oldun dudaklarımda...
köy kahvesinde oturup,hoş sohbetini dinleğim amcanın artık yerini tahammülsüzlükle doldurduğu sandalyesi kadar boş bir kelime...
sokakta top oynayan çocukların beni gördüklerinde sevinerek çağırdıkları zaman onları terslediğim,artık 'kötü abi' olduğum kadar sert bir kelime...
bir kelime oldun dudaklarımda...
öğretmeninin tayini çıktığı için üzülmeyen bir çocuk kadar hissiz bir kelime...
anneye verilen 'iyi geceler' öpücüğünün artık isteksiz olduğu kadar duygusuz bir kelime...
hayatında ki bir günün artık değersiz olduğu bir kelebek kadar umarsız bir kelime...
bir kelime oldun dudaklarımda...
bıkmadan oynadığım oyuncak arabamın kırılmasının önemsiz olduğu kadar isteksiz bir kelime...
gitmek istemediğim köyümün bahar kokan bahçelerini umursamadığım kadar özlemsiz bir kelime...
bir kelime oldun dudaklarımda...
artık ne önemi var diye yırtıp attığım mektuplar kadar hatırasız bir kelime...
belki dönersin diye güller yaptığım takvim yapraklarının çoktan yakıldığı kadar ümitsiz bir kelime...
bir kelime oldun dudaklarımda...
senden sonrakilere söylenen 'seni seviyorum' kadar yalan bir kelime...
insanı kendinden soğutan osuruktur. kendinden kaçarsın ama nafile az önce o yumurta kokulu osuruğu doğaya salan göt sana ait olduğu için istediğin kadar kaçsanda o osuruk bir süre seni takip edecektir. bir daha osurmamayı düşündürecektir. *
bazı ergen sümsüklerin bu uğurda ölmeyi bile göze alabilecekleri hadise. lisede çoktu bunlardan eteği kırk kat kıvırıp kalabalık kantik kuyruklarında abaza delikanlıların önünde posta yiyen zilli kızlar. sikilmekten ezilme tehlikesi geçirirlerdi ama yinede seksi görünmek adına o boku yerlerdi.
okuzcandır. konya'nın selçuklu ilçesinde, 500 evler semtinde oturmaktadır. bulunduğu semt dağın eteklerine kuruludur. evi ise dağdadır. tek komşusu hulusi amcadır. zevkli eğlenceli bir amcadır. emeklidir. her haftasonu tavla oynar. gerillalıkla alakası yoktur sözlük yazarlığının bak işte ben mis gibi türk.
henüz futbol manyağı küçük veled iken yapılan eylemdir. top neredeyse 4 kilo falan olur. vurursunuz 10 metre öteye zor gider, ayağı falan acıtır. 10 dakika sonra dikişler patlayarak pörtleyip çıkar poşetler.
göte kına yakma bahanelerini çoğaltmak amacı taşıyan ankettir. **
emekli olup her şeyden eli ayağı çekip torun sevmeye falan başlamak. ohhh gel keyfim geldir. dert tasa yoktur. şimdi yakmayacaksında ne zaman yakacaksındır.
sifonun savaş aracı, bok ve bokun sahibinin savaşan devletler olduğu ve tuvaletinde savaş sahası olduğunu varsayarsak; atom bombası etkisinde tazyikli su fışkırtarak eninde sonunda mağlup edilen boktur. önce tazyikli suyun etkisiyle tuz-buz olur binlerce parçaya ayrılır. bir kaç gün önce ne yediğinizi görebilirsiniz. daha sonra bokla karışan su "lopuustt" diye çöker geriye selden artan çamur kalıntıları gibi bok kalıntıları görürsünüz. o bok kalıntılarınıda ufak bir sifonla etkisiz hale getirirsiniz. ve mutlu sondur. savaş tamamen kazanılmıştır. hayırlı olsundur. **
videtubam.com'un iş ilanıdır. 5000 lira maaş vaadetmiştir. reklamın resminde gözlüklü çirkin bir kadını okşayan erkek resmi vardır. link vermicem girin bakın a.q
gece işe çıkan ibnedir. gündüz deşifre olmamak içindir. ajandır. tehlikelidir. korkulasıdır. yapıştımı bırakmayandır. sikilesidir. sikertilesidir. yazar olduğum ilk gün takılmıştı bana. sonra bir daha görünmedi ortalıklarda.
edit: ahanda yine çıktı meydana. siktir lan rahat bırak beni.