Başkalarını bıktırır, söyleyen bol övgü bekler. Abi tamam Johnny Deep falan değilsin de gibi "Çok tipsizim ben" modunda niye takılıyorsun kardeşim? Fena değilsin işte, yüz göz falanda sağlam. Tipsiz olmak ne lan bir bak çevrene. Alla alla.
insanın rahat etmeyeceği ama sıkılmayacağı da garip bir dünya. Bütün gününü basit gördüğümüz bir işe vermek için çabalamak olmayı düşünmek bile insanı "Acaba nasıl olur?" diye meraklandırır.
"iyi en azından genelevde para yemiyor" diye insanın kendini avuttuğu bir ergen travmasıdır. Ulan milleti babası basar biz babamızı görüp geldiğimiz yere geri gidiyoruz bitirsin adam işini diye.
Vurgusu acayip hoşuma gidiyor. Ağzıma dolaştı bu sıralar.
Örnek kullanım:
-Ümmed-i Muhammed aşkına birisi bana su getirsin geberiyorum lan burada.
Kelime "Muhammed'in ümmeti" anlamına gelir. Dindar takılan tayfalarda çok sever bu lafı. Ancak onlar biraz daha özel yere koyar. Benim gibi dillerine dolaştırmazlar.
Kitabı az çok okuyabildim ve şimdilik gerçekten hoş olduğunu söyleyebilirim. Ancak sağda solda kitabın yazarı yayın evi ile anlaşmadığı için "Copy paste yazarı" tarzından saçma salak bir ton bok atma kampanyası görebilirsiniz, itibar etmeyin.
Deus Ex: Human Revolution'un devam oyunu. Adam Jensen'ın kendisini feda ettiği bitirişten devam etmişler. Adam Jensen bir şekilde kurtulmuş anlaşılan ve senaryo bir ilginç. Grafikler çok iyi görünüyor, Human Revolution'daki tırt oynayışı da geliştirip Adam Jensen'a yeni özellikler eklemişler adamın siborg olduğu belli oluyor nihayet. Oynar mıyım? Deus Ex'in birinci ve üçüncü oyunlarını oynayıp, üçüncü oyununu en zor şekilde defalarca bitirmiş ve birinci oyunu bitirmeye niyetli biri olacak elbet oynamak isterim ama ekran kartım olmadığından sanırım dördücüye gözlerim yaşlı bakacağım.
Telefonda bir sıkıntı olduğu zaman bataryayı çıkartması gerekiyorsa telefonun kapağını çıkartıp bataryayı çıkartmak yerine telefonu hafifçe bir yere vurarak bataryayı çıkartmaya çalışan tiptir.
Nokia 3310'dan kalma geleneği günümüzde de başarıyla sürdüren kimselerden biri de (bkz: okuz marsli)dır.
Eski bir dönemde can sıkıntısına Norton (Norton 2005. Tek başına bile yetiyor.), Panda, Avast, Spyware Doctor'un Anti-virüs versiyonu ve Bitdefender cracklerle beraber kurulur, bilgisayarın tam güvenlik altında olduğuna inanılır. Bir süre sonra da bilgisayar patlama noktasına gelince format kaçınılmaz olur.
Aklıma geldikçe güldüğüm bir olaydır. Kız bana sarılacak arkadaşça yanığımdan öpecek falan ben bam diye kafamı tokuşturmaya çalışıyorum. Alışkanlık işte.
22 kasımda doğan bir nesil merakla her yere sorduğu sorudur. Cevabı yoktur, genelde farklı farklı cevaplar alınır. Genellikle "Akrepler yakışıklı olur... E ben tipsizim? Yayım herhalde ben" gibi bir iç hesaplaşma ile sonlanır.
Edit: Cevabı var. Doğduğunuz gün içerisinde Yay burcu hangi saatte başlıyorsa ona göre burcunuz belirleniyor. Benim doğduğum güne göre 9.49 gibi bir saatte Yay başlıyor ve devam ediyor. Doğum haritası çıkartarak öğrenebilirsiniz. Ama fazla kasmayın, sonuçta 9.48da doğan kindar ve kanlı akrepken 9.49'da doğan neşeli ve sorumsuz yay tak diye değişmiyor elbet. Her iki burcun etkisi kişi üzerinde görünüyor sadece daha geç doğan akrep burcu sorunlarını kendi kafasında çözmüş oluyor, bu kadar.
Dokuma Kepez'de bulunan dünyagözün oradan batıya sapınca Hüseyin Ak ilkokulunun yanında bulabileceğiniz öğrencileri sikimsonik lisedir. Nerede ironiden çakmayan mal varsa bu lisededir. Dil sınıfı öğrencilerine ayrı bir kılım zaten. Ağır şımarık bir kız vardı dil sınıfında... Üç kilometre öteden ukalalığından tanırsınız. Heh, amına koyayım senin tamam mı? Zaten başka işe de yarayacağını zannetmiyorum.
Bir forumda aylar önce 15 yaşında bir eleman benim teknik bilgime hayran kalmış ve bana ulaşmayı istemişti. Bence bir aptallık yapıp Facebook hesabımı verdim ki ne aptallık yapmışım sorma. Bilişim teknik lisesine giden bu çocuk takıldığı ne varsa bana sormakta, işin kötüsü bu çocuk hevesli bir yapıya sahip yani bilgisayarda ne görürse yapmak istiyor ve araştırma yapmak yerine konuyu direkt bana soruyor. Bir başkası olsa siktiri çekerde lanet olsun çok merhametliyim.
Az önce aralarından birini fark ettiğim güzellikler bütünü.
Bir hikaye yazdığınız zaman kullandığınız kip genellikle "-dı" olur ve siz bu hikaye içerisinde o zaman yapılmayan fakat yapılacak bir şeyi yazdığınız zaman "-cak" kipi de işin içine girer. Kısacası kelime şöyle bir şey olur:
"...yapılacaktı."
Ancak aynı kelimeyi ingilizce'ye çevirmek istediğiniz zaman karşımıza şöyle bir kelimeler bütünü çıkıyor (Henüz ingilizce bir kitap okuyamadım ama sanırım bu tarz bir şey):
"... was going to be done ..."
Aradaki farka bakar mısınız? Türkçe'de eklerle tek kelimeye indirebildiğiniz bir şeyi ingilizce yazmaya çalışırsanız beş kelimeye çıkıyor. Bu önemli bir ayrıntı, Türkçe'de az kelimelerle daha çok şey ifade edilebiliniyor ve yazılan şeyi okuyucu kolaylıkla algıladığı için "Nasıl bu kitabı sadeleştirebilirim?" diye daha az zaman harcanabiliyor. Elbet bu Türkçe'yi dünyanın en iyi dili yapmaz ama gözardı edilmemesi gereken şahane bir özelliktir.
Kızın biri bana sıcak davranmaya falan başlayınca birden böyle bir fikir beynimde beliriyor ve sonu pek iyi bitmiyor. Lan kızın muhabbeti Abbas abi ile aynı muhabbet, uyansana öküz.
Uzun uzun yazıyorum, uğraşıyorum feket amma velakin hiç sorun yok diye düşündüğüm güzel yazıcığımı ilgili yere gönderdiğim zaman okuyucular bin bir türlü yazım hatası buluyor, okuduğumu anlamak için çırpınıyor. Nihayet karşımdaki okuduğumu beğeniyor ama okuyana kadarda heder olduğu için bir sonraki yazısını okuyabilmek için kafasının sakin olmasını bekliyor. Sorunun çözümü basittir, yazdığımı geri tekrar okuyup düzeltmek. Ama ki işte sözlük, kendi yazımı okurken boğuluyorum ve uğraşmak istemiyorum.
Tapılası müzik gruplarından biri. "Xaiver" ve "Virtually Hopeless" şarkıları hoştur. Pek popüler olmayan bir müzik türünün pek popüler olmayan temsilcileridir.
Elektronik dans ağırlıklı ama endüstriyel yönünü kaybetmemiş deneysel sayılabilinecek bir çeşit müziktir. Genellikle Trance dinleyen ruhlar tarafından kolay benimsenir.