içimden gelenler elimden gelen şeyler olsaydı ne güzel olurdu. yani sürekli bir şeyler oluyor ben dışarıdan seyrediyorum. ne değiştirebiliyorum olanları/olacakları ne de kabullenebiliyorum. tam olarak bunu düşünüyorum. şu an.
hakan günday'ın azil romanındaki ilk cümledir: "bu cümle yazmayı öğrendiğimin kanıtıdır." hatta ikinci cümlesi de bir kitaba yazılabilecek en güzel ikinci cümledir: "bu cümleyse okumaya devam ettiğinin kanıtı."
"ben seni sevebilirim, bunda bir problem yok. ama sen beni seversen, orantısız güç kullanmış olursun. bu yüzden 'yalvarırım beni sevme.' " sözüyle yürekleri dağlamıştır.
şimdi uyuyup sabah başka bir hayata başka biri olarak uyanmayı çok isterdim. herhangi biri.
ya da yok olmayı. ölümden ya da intihardan bahsetmiyorum. hiç var olmamış olmayı isterdim. kimsenin hayatında iz bırakmadan sabah uyandığımda yok olmuş olsam mesela.
ya ben 22 yaşında insanım. şu an bunları düşünmek yerine hayat çokzeeel lalalalaala modunda teletabiler gibi şen bir şekilde sevdiğimle kırlarda bayırlarda el ele koşmam falan gerekmiyor mu? öyle olmuyormuş.