kişisine göre gayette diyen kadındır. kadınların tepkilerinden şikayet eden adamlar öncelikle dönüp bir kendilerine bakmalıdır. bu kadın neden açık olamıyor bana, yarın öbür gün dediğine pişman eder miyim güvenilmez itin teki çıkar mıyım diye mi düşünüyor acaba diye.
bilim kurgudan kasıt nedir? bilim kurgu sevmek bu kategoriye giren filmleri izlemekle olmuyor ya da vampir edebiyatı boktan kitapları okumakla. kadınlar bilim kurgu sevmez, anlamaz diyen arkadaş bize acaba bu mecradaki engin bilgisiyle bir kaç yazar ve eser örneği verebilir mi?
avatar diyenler var ki onları odunla kovalarım hiç üşenmem.
garibandır. kış maalesef götü sıcakta, rahatta olanların seveceği mevsimdir. yazın giyecek, yiyecek, barınma, ısınma daha ucuza mal oluyor daha kolay oluyor haliyle.
günlük ve sürekli kullanım için ciddi sıkıntı vericidir. ayağın yapısını zamanla deforme ediyor. fakat estetik görünmesinden falan bağımsız güzel hissettiriyor insana, giydiğinde hayatın karmaşasında telaşında bastırdığın feminenlik tüm bedene hücum ediyor sanki. misal bir adet kırmızı renkli, topukları ciğer delen cinsten olanına sahibim her giydiğimde bastığım yerler alev alacakmış duygusu yaşıyorum.*
eninde sonunda attığı adımlar bir tarafına giren kızlardır. burada övüldüğüne falan bakmayın, kafalar bu kızlara hazır değil. alışmışsınız triple, nazla hayatınızı siken bin dereden su getiren kızlara, size sorun çıkarmayanlardan alıyorsunuz hıncınızı. beter olunuz.
kafaların karışık olduğunu gösteren durumdur. cinsiyetçi söylemler konuya göre kullanılabilir, kullanılamaz olmuyor arkadaşlar. adam kadınlara nefret söyleminde bulunuyor sen tutup annesine aynı söylemde bulunuyorsun. aynı bokun laciverti oluyorsun üzgünüm.
birtakım uzuvlara yan basmaktır. fuck buddy olayının bizim ülkemizde ne işi var lan hem? mahalledeki marketin üç kere günaydın deyip güldüğün çalışanı adam bile gün gelip karşına, kimdi geçen o yanındaki adam? diyebiliyor ya da benim de kadın olarak sevişmek hakkım, sadece seks olacak aramızda diyen iki gün sonra da sen beni kullanıp attın diye ağlayıp, trip deryasında küreksiz açılan kadınlarla dolu bu memleket.
elin ecnebisine özenip türlü türlü salaklıklara giriyoruz. adamların o kafa rahatlığına gelmek için kat ettikleri bir dünya yol olmuş. gece yardıra yardıra sevişip, gündüz işimdeyim gücümdeyim diyen, gün gelip birbirlerine gönül işlerinde akıl danışan moda sahip adamlar.
anamızın salçalı ekmeğini yiyip, bayramlarda yeni ayakkabımız ayağımızı vura vura şeker toplayan, kuran kursu çıkışında çimene taşa otururken altımıza musaf çantamızı koyan, ekmek arası dönerle, ayranı aynı anda bitirmeye kasan insanlarız lan biz, fuck buddylik ne?
nostaljik bir tanımlama. mahalle kültürü varken oluyordur sanırım. böyle kızların pencere önüne minder koyduğu, pencere önü çiçekleri oldukları zamanlar. kimse pencereden bakmıyor artık, baksak da görülecek tek şey karşı pencere ve apartman griliği.
olmayan gerçek. aynı şekilde erkek de kadından üstün değildir. bilimsel ya da sosyolojik olarak değerlendirdiğimizde bazı alanlarda farklılıklar gösterebilir tabi her iki cins. bu bir sürü değişkene bağlı bir durum. gereksiz tespitlere girmeye lüzum yok.
o değil de siktiği(?) için kendini üstün sanan sik kafalılar var ya hani, ben onlara kızmıyorum, bu kafadaki adamlarla yatağa giren kadınlara kızıyorum. kızmaktan öte tiksiniyorum. kimse nereden anlayacak adamın niyetini demesin, bu niyetteki adamlar her cümlesinde belli eder kendini, ne mal olduğunu. toplum bu tip adamları yücelten kadınlarla dolu. eskiden kadınları yargılamayayım sistem bu hale getiriyor derdim ama artık demiyorum. herkes kendi benliğini bulmak zorunda, sınırını bilip korumak zorunda. bu sik beyinlilerle düşüp kalkan kadınlar için üzülmüyorum maalesef. seçimlerimiz hayatımızdır, seçtiği hayatı yaşıyor.
evet üzdünüz ama ben de sizi üzdüm. hayat böyle beyler. severken üzüyoruz, giderken üzüyoruz bazen kalarak üzüyoruz. üzsek de üzülsek de yaşanılana değer. üzgün değilim beyler, değmeyecek hiç bir şey yaşatmadığınız için.
bir rivayete göre, ölü olarak bulunduğunda avucunda sıkışmış bir kağıt parçasında babası Wolf Albach-Retty’nin bir zamanlar kendisine yazıp bir yaş gününde hediye ettiği şu sözler yazılıymış.
'' çocukluğunu cebine sıkıştırıp yollara düş kaç buralardan, çünkü sadece senin olan tek şeydir o''
içinde bulundukları toplumun anlayış seviyesine göre değişkenlik gösteren durum. bizim gibi toplumlarda bilmeyen ama çok bağıran pozitif anlamda farklıdır.