her müslüman türk gencinin yapması gereken şeydir. ahlaksızlığın ve terbiyesizliğin sınırlarını bir hayli zorlayan bu insan çeşitlerini gördüğümüzde, yanımıza alıp bir çay ısmarlayarak kendilerini terbiyeye davet etmemiz gerekir. pek umudum yok ancak, belki bu şekilde bir sonuca varabiliriz. bilemiyorum yani...
kürt asıllı türk vatandaşlara kürt denmesidir. saçmalıktır. almanya'da mesut özil'e nasıl türk asıllı alman futbolcu deniyorsa bunlara da böyle denmelidir.
cesaret ister. 3 arkadaş toplanıp arap kıyafetleri giyerek ankara kızılay'da dolaşmaktasınızdır. cebinizde de gangnam style şarkısını söyleyen elemanın maskeleri vardır. siz gayet turist havasıyla gezerken bir anda yolun kenarında bir minübüs durur ve içinden zenci olduğu gözlenen bir insan iner. sağ omuzunda ise devasa boyutlarda sharp marka kaset çalar vardır. size bakıp gülümseyerek birden play tuşuna basar ve gangnam steyle çalmaya başlar. http://www.youtube.com/watch?v=9bZkp7q19f0
siz de cebinizdeki maskeleri çıkarıp takarak gangnam dansı yapmaya başlarsınız. zenci ise, omuzundaki kaset çalarla kenarda oturup oldukça sikici gözlerle size bakmaktadır. etraftaki insanlar bu durumdan gayet memnundur ve alkışlarla size eşlik etmektedirler. müzik bittiğinde ise maskelerinizi çıkarıp istemsiz olarak zencinin indiği o minübüse binersiniz. içeri girdiğinizde size sikici gözlerle bakan o zenci gibi 5 tane daha zenci olduğunu farkedersiniz ancak inmek için çok geçtir. minübüsün kapısı kapanır ve hayatınızın en zor saatlerini geçirmek üzere kendinizi o 6 zencinin kollarına istemsiz bir şekilde bırakırsınız.
oldukça keyiflidir. sıcak bir yaz sabahı babanız tarafından belinize tekme vurularak uyandırılırsınız. siz gayet sinirli bir şekilde yatağınızdan kalkarsınız ancak, karşınızda babanızı görünce naif bir biçimde "efendim babacığım, neden vurdun ki acaba?" dersiniz. babanız da "kes ulan götveren, al şu 2 milyonu da git ekmek al kahvaltı yapacağız ailecek" der. siz de annenizin pazardan 10 milyona aldığı yanları mavi çizgili sahte adidas eşofmanınızı giyer ve evden çıkarsınız. kapının önünde ayakkabılarınızı giyerken, yan komşunuzun sizinle aynı yaşlarda olan oğlu burhan şaka amaçlı olarak yine belinize tekme atar ve merdivenlerden aşağı yuvarlanırsınız. kaslı bir insan olduğunuz için hemencecik kalkar ve siz de ona uçan tekme atarak onu mağlup edersiniz. sonrasında apartmandan çıkıp bakkala doğru hızlı adımlarla yürümeye başlarsınız. zorlu geçen dakikaların ardından, havanın verdiği pozitif enerjiden ve önünüzde uçuşan kelebeklerden dolayı bir anda keyfiniz yerine gelmiş ve tam manasıyla bir sevgi pıtırcığına dönüşmüşsünüzdür. tam köşeyi dönerken nalburluk yapan arif amcayı görürsünüz, dükkanının önünde oturmuş çayını yudumluyordur. hemen yanına koşup elmacık kemiğini sıkarak "merhaba arif amcacığım nasılsın?" dersiniz. arif amca ise "merhaba iyiyim, peki ya sen?" der ancak, elmacık kemiğinden makas aldığınız için size biraz bozulmuştur. o sırada arif amcanın çırağı halit, omuzunda taşıdığı devasa boyutlardaki sharp marka kaset çalarla yanınıza gelir ve çok geçmeden play tuşuna basar. biraz sonra sizi kendinizden geçirecek olan o müthiş beste ortalığı inletmeye başlayacaktır.
bir anda gayet keyifli bir şekilde zıplayarak yürümeye başlarsınız. arkanızı döndüğünüzde ise arif amcanın, halit çırağın ve çevredeki tüm esnafın arkanızda olduğunu ve sizin gibi zıplayarak yürüdüklerini görürsünüz. bu şekilde sahile kadar inmişsinizdir. arkanızdaki insanların sayısı yaklaşık 1 milyonu bulmuştur. şarkının da bir türlü bitmediğini düşünürsünüz bir an ancak, halit çırağın, şarkı bittikçe play tuşuna bastığını görür ve tekrar mutlu bir şeklide zıplayarak yürümeye devam edersiniz. o esnada sokaktan geçen ve değneklerle yürüdüğü gözlenen bir amca da sizin arkanıza katılır ancak, zıplayarak yürümeyi beceremediği için ayağı takılıp denize düşer ve halit çırak stop tuşuna basar. herkes bu amcayı kurtarmak için seferber olmuştur ancak, siz evdekilerin ekmek beklediğini söyleyerek oradan hızla uzaklaşıp ekmek almaya gidersiniz. daha sonra ekmeği alıp eve vardığınız da kapının önünde babanızla beraber komşunun oğlu burhan'ın sizi beklediğini görürsünüz. ikisi bir olup sizi bir güzel dövdükten sonra hızlı hızlı odanıza kapanırsınız. ardından da annenizin odanıza getirdiği kahvaltılıklardan bir parça alarak tekrar uyumak için yatağınıza girersiniz.
çok haklı bir istektir. müslüman ve türk kültüründen tamamen kopuk olan izmirlileri ıslah etmek adına artık son çare olarak bunun yapılması gerekiyor kusura bakmayın. 6 aylık sıkı bir müslümanlaştırma ve türkleştirme çalşmalarından sonra sona erer ve herkes huzur içerisinde yaşamına devam eder.
insanın içini acıtan ve burkan bir durumdur. ne zaman hava durumu dinlesem, hep bu beni kahreden durumla karşı karşıya kalıyorum. ya balkanlardan soğuk hava dalgası, ya libya'dan ılık hava dalgası, ya da taa burkina faso'dan enteresan hava dalgası geliyor türkiye'ye. neden bizim kendi hava dalgamız yok? kendi kendine yeten 7 ülkeden biri olduğumuz söyleniyor ancak, hava dalgasını çeşitli ülkelerden ithal ediyoruz. bu garip değil mi? bence garip.
sözlüktede bolca mensubu bulunan güruhtur. bu tip insanlarla aynı ortam da bulunmaktan dolayı gerçektende rahatsızım. böylelerinin nasıl bir eğitimden geçtikleride meçhuldür. sözlük yönetiminin, bunları derhal silik yapması yada gerekli mevkiilere şikayet etmesi gerekir bence.
toplanip hep bir agizdan birilerinin yuzune carpa carpa soylememiz gereken sozdur. Soyler misiniz bana ataturk olmasaydi duzenli olarak 4 mevsimi nasil yasayacaktik? Dur dusunme, emin ol ki yasayamazdik. O olmasaydi 1 veya hic mevsim yasanirdi. O 1 tanesi de muhtemelen sonbahar olurdu ve ismi de tabii ki sonbahar degil autumn olurdu. Tabii senin isminde kevin...
