Yürüme 20 dk lık mesafeden 1 saat 20 dk da gelmeyen sipariş hasedi ve telefonlara bakmayan şube, internet sitesinden cevap vermeyen canlı destekle sıvanmış hadisedir.
şuan da twitter da popüler olan başlık. şöyle bir düşünelim, kemoterapiyi devlet karşılıyor ama bazı ilaçlar aşırı pahalı. asgari ücretli bir, eşi çalışmayan 3 çocuklu bir babanın kızı kanser oldu.öyle ya, bu illet sosyal konum araştırması yapmıyor vücuda girmeden önce. hem fakirin derdi eksik olmaz. neyse , tedavi süreci başlatıldı, kemoterapi vs. bir de ilaçlar var, o çocuğun muhakkak kullanması gereken. çok değil birkaç bin tl para gereken. bikaç bin tl nedir? bir ilaç için pahalı gibi görünebilir? zengin bir insan için hiçbir şeydir tık diye verir. ya olmayan? napar, parası olmayan? yaratamaz ya, gidip çalamaz ya(!) ya banka da kredi vermezse, ya borç alacak kimsesi yoksa. napsın ulan bu adam, kızını ölüme mi bıraksın? çalsın mı, kendini mi assın yoksa? bu adam düşmanın olsa, çaresizliğine için sızlar, çıkarır cebinde ki son parayı paylaşırsın. insansın çünkü. insanın, insanlık için yarattığı devlette çıkarsın cebinde ki parayı paylaşsın. kaser tedavisi ücretsiz olsun. o adam çaresiz kalmasın, o kız ölmesin.
13 yaşında bir kıza tecavüz eden 26 kişin alt sınır cezalarını veren hakimden sonra, bu kararı onayan yargıtaydan sonra, vicdanı sızlayıp tepki gösteren halka, "teknik konuları bilmeden yorum yapmayın!! " diyen bir adalet bakanın olduğu yerde gerçekleşen olaydır.
Kanûnî Sultan Süleyman merhum, Topkapı Sarayı; nın bahçesindeki ağaçlarda mebzûl miktarda
karınca görülmesi üzerine, kurtulmak için çare araştırır ve ağaçların gövdelerine ve diplerine kireç
tatbik edilirse meselenin çözüleceğini öğrenir.
Fakat ilim ehlinden izin almadan yapmak istemez ve Zenbilli Ali Efendi; ye meseleyi sorar.
Çok iyi bir şair olan ;o kadar ki, bütün Osmanlı Şairleri içinde biri hariç (o biri Zâtî merhûmdur) hepsinden fazla
miktarda gazel sahibidir Kanûnî ve şiirlerinde kullandığı mahlâs Muhibbî; dir- Sultan suali de vezne
koyar:
Dırahtı ger sarmış olsa karınca
Zarar var mı karıncayı kırınca
Dıraht : Ağaç
Ger : Eğer
Cevap benzer şekilde gelir Zenbilli'den:
Yarın Hakkın divanına varınca
Süleyman'dan hakkın alır karınca
pour bien commencer
ma petite journée
et me réveiller moi
je pris un café
un arabica
noir et bien corsé
j'enfile ma parca
sa y'est je peux y'aller
"où est-ce que tu vas"
me cri mon aimée
"prenons un kawa je viens de me lever"
étant en avance
et un peu forcé
je change de sens et reprend un café
a huit heure moins le quart
faut bien avouer
les bureaux sont vides on pourrait s'ennuyer
mais je reste calme
je sais m'adapter
l'temps qu'ils arrivent
j'ai le temps pour un café
la journée s'emballe
tout le monde peut bosser au moins jusqu'à l'heure...
de la pause café
ma secrétaire rentre
"jlé faire comme vous l'aimez"
ah mince j'viens d'en prendre
mais maintenant qu'il est fait
un repas d'affaire
tout près du sentier
il fait un temps superbe mais je me sens stréssé
mes collègues se marrent
"t'es trop fort rené!!!"
"prend un bon cigare et un p'tit café"
une fois fini
mes collègues crevés
j'appelle un taxi ...
mais moi j'ai envie de sauté!!!
je fais tout paris
pi je vois un troquet
j'commande un déca.
mais re-caféiné
j'arrive au bureau
ma secrétaire me fait:
"vous êtes un peu en retard je me suis inquiétée!"
oh! j'la jette par la f'nêtre
!!!
elle l'avait bien cherché !!!
t'façon faut que je rentre
mais d'abord un café!!!
attendant le métro
je me fais agrésser
une p'tite vieille me dit:
"heu vous avez l'heure s'il vous plaît?"
hé! j'lui casse la tête et j'la pousse sur le quai!!!
je file à la maison et j'me sert un ... devinez?!!
"papa mon papa!
en classe je suis premier!"
p'tin mais quoi!!!
t'vas arreter d'me faire ...
chier!!!
mais qu'il est con ce gosse!!!
pi en plus il s'met a chialer
!!!
j'm'enferme dans la cuisine!!!
il reste un peu de cafe!!!
ca fait quelques jours que je suis enferme!!!
chuis seul dans ma cuisine et je bois du cafe!!!
il faudra bien q'je dorme!!!
les flics vont m'chopper!!!
alors je coule une bank et j'reprend du cafe!!!!
ibnenin delikanlısı mı olur demeyin, hele bi dinleyin canlar.
şöyle ki, hepiniz "kabadayı" filmini bilirsiniz. Efsanedir. Orada Rasim Öztekin'in canlandırdığı "sürmeli" karakteri vardır. iz bırakır. Ha tamam ibnedir , gaydir, gıymadır, totoştur... adına ne derseniz deyin. Ama delikanlılığını inkar edebilir misiniz? yaaa bende bunu diyorum işte.
Bir diğer deilkanlı ibnemize gelirsek K. iskender. Bu adam çok acayip kafalar yaşıyor hepimizin bildiği üzere. Ama farkı kelimelerle çarpışabilmesi. bakın,
"Bırakın bu ayakları !
Kaçınız, çırılçıplak bedenler karşısında yalnızca gözlere ... baktınız.
Sorsalar, güya hepiniz aşıktınız."
diyen bir adam ibnede olsa delikanlıdır. Bunun aksini hiçbir delikanlı iddaa edemez. en azından bence.
Türkiye den work and trawel programına katılmış veya ilk defa katılacak arkadaşların her konuda fikir alış verişi yaptığı, birbirlerine yardımcı oldukları forum. gayet faydalı, gidecek arkadaşlar yararlanabilir.
Behçet abi izmir de ki en baba taksicilerden biridir. Aslen Samsunlu olmakla beraber (bu arada samsunspor un izmir takımlarıyla oynadığı maçlarda samsunspor tarafında ki yerini alır) candır, kraldır. öğrenciye her zaman yapacak kıyağı vardır. diğer taksicelerden çok daha ucuz fiyatlara istenilen yere götürür (öğrenciye ve bizim referansımızla behçet abiyi arayanlara özel tabii ki ucuz fiyatlar). 50 li yaşlarında olan behçet amcamız, hayat koşuşturmasında evlenmeye vakit bulamamıs ve bütün sevigisini ve motivasyonunu mesleğine vermiştir. kendisi geceleri çalışmaktadır. arabasına bindiğinizde süper mario yu hatırlatan hafiften ihtiyar ve tatlı yüzünü size ara ara dikiz aynısından göstererek yaptığı tatlı sohbet sayesinde yolculuğun nasıl geçtiğini anlamazsınız. ha gün olur cebinizde paranız olmaz, zorda kalırsınız, Behçet Abi Hızır gibi yetişir. Bir ara hesaplaşırsınız. Çünkü o artık bizim Behçet Abimizdir, yabancı değildir.
bütün dünyada coşkuyla, kemençeyle, tulumla, horonla, mıhlamayla, dayanışmayla kutlanan ve kutlanması gereken önemli günlerden biridir. cadılar bayramıyla aynı güne denk gelmesi düşündürücüdür.
kramp'ın seslendirdiği kahveci gürcü nusret şiiri
ı
"bitmedi tükenmedi çileli zindan
mihneti zindan, zulmeti zindan aman
zulmette çırağım olsun
helvacı selim heman
cuğradan çek bir duman
aahh.. çek bir duman
aşereye yazdım şahım
gel aç bizi çek bir nefes
duman ile muhabbetle
cennet olur demir kafes
kuş olsan bile uçamazsın
çek cuğradan püf püf duman
bir can olur kuzu ejder
dört duvar, kardaşı dilber.. aahh...
dokuz eylül de ki en kötü iktisat anlatan hocalardan biridir. anlattığı konudan sürekli sapar. dersi bayıltır. insanın içinde ki öğrenme hevesini bitirir. ama bu söylediklerim iktisat dersi için. matematik alanında nasıldır bilmem.
Samsun Underground Rap'in hırçın çocuğunun sitesi açıldı.
10 tracklik ilk albümünü yayınlıyor.
Siteden albümünü dinleyebilir,Güney hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.
Piyasadaki çoook ünlü çokça rapçiden daha başarılı bulduğum bu adamı dinlemenizi tavsiye ederim.
yök ün getirmeyi planladığı son har"A"ç tarifesinden sonra yök ün başında bulunanların akıl sağlıklarının yerinde olmadığı kanısı kesinleşmiştir. bu kişiler muhtemelen ana rahminde ters bir darbe almış veya küçükken bir ıssız orman da falan veya inşaata kaçan toplarını almaya gittiklerinde başlarına talihsiz bir olay gelmiş olabilir (bkz: küçükken seni yediler mi yök?)
yoksa bırakın bu ülkede yaşayanları Türkiye hakkında az buçuk bilgisi olan hiçbir insan bu insanların bu şartlar da okuyamayacağını kestirir. ama örgün e %8, ikinci öğretime %100 zam yapan değerli büyüklerimize de hak vermek gerek bir yerde. çünkü onlar para kazanmanın her türlü yolunu biliyorlar. halkında bunu yapıp maaşının 4 katı olan harAçlarla çocuklarını okutacağını sanıyorlar. fakat bilmedikleri ufak bir ayrıntı var. bu halkın onurlu insanları ( -ki onalar- bir memur maaşıyla üniversitde bir evlat okuturken, muhteşem eğitim ve sınav sistemimiz içinde bir evladını daha üniversite ye göndermek için dersaneye yolluyor. aynı zaman da da evine ekmek götürüp kirasını faturalarını ödüyor) boğuştukları zorluklardan kurtulmak için onurlarını, şereflerini sonuna kadar koruyarak aç yatıyorlar. iliklerini sömüren değerli büyüklerimiz gibi (yök te ki büyüklerimiz gibi mesela) şerefini namusunu hiçe sayıp kazığı sağlam yere çakmanın peşinde koşmuyorlar. hayasızca yaşamaktansa, ayakta ölmeyi tercih ediyorlar.
krizi ağızından girip bilmem neresinden zart diye teğet geçip çıktığı güzel ülkemde açlık seviyesinden kurtulmak için binde bir de olsa bir fırsat olan eğitim hakkımızı da gasp ediyorlar. umutlarımızı bizden çalıyorlar. ben belirli bir idelojiye baş koymuş bir insan değilim. sadece yaşamak için şerefiyle mücadele eden ve mücadele edenlere saygı duyan bir insanım. ama ümitlerimizin dahi elimizden alınması artık bardağı taşırıyor. buna hep birlikte, aramızda ki-aranızda ki- farklılıkları unutup hep birlikte tepki göstermemiz gerekiyor. gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunanlara karşı tepkimizi gösterelim. keza bu konu da büyük önder tarafından zamanın da uyarıldık. buna biz dur demessek, muhakkak sonunda birileri gelir dur der. ve bize haklarımızı ve demokrasiyi getirirler.
Toz pembe hayaller vardı, pembesi gitti tozu kaldı. Zaten benim için rengi fazla da önemli değil, toz falan ortalık batsın istemem. elektrikli süpürgeyi bulamayınca toz dağılmasın diye hepsini burnuma çektim. yoruldum, biraz oturup dinleneyim dedim. oturmaktan sıkılınca karşıdan gelen pembe filin sırtına atladım. evde ki mor çimenlerin içinde filin sırtında çılgınlar gibi giderken balkona doğru sürmeye başladım. fil kanatlarını açıp denize doğru uçtu. denizin tam üstünden hızla uçuyorduk mavi güneş batarken. yüzüme su sıçrıyodu. cumbo* az kenar da dur dedim. durduk. ayaklarımı suya soktum. çok güzel oldu.olum bi dalsak mı lan? midye* de çıkarırız dedim. abi benim şort yok altımda, zaten burası derin ben yüzme bilmiyom" dedi. ulen "biz de bildiğimizden değil kafamıza göre işte" dedim.bişey söylemedi. iyi siktir olup gidelim bari dedim. sessizce kalktı, yürüdü. yol boyunca konusmadık.mahalleye geldiğimiz de neyin var dedim. "dişim ağrıyo çok" dedi. git dedim pancu bakkaliyesinden biraz sarıkız* al gel. aldı geldi. koy dedim dişinin üstüne çiğne. bu çüğnemeye başlayınca yüzünde ki hassiktir edası kendini rahat bi gülümsemeye bıraktı. "bu iyiymiş abi yaa" dedi. iyice imrendim buna. bi hamlede hortumundan yakalayıp elimde ki çakmağı ağzına tuttum. sarıkıza ateşi verdiğim gibi hortumdan gulu gulu çekmeye başladım. sonra işimiz bitince tükürdü bu sarıkızı. bana da bi ağırlık çöktü. uzandım.çok sıcak lan dedim. hadi ben de sana bi güzellik yapiim dedi.kulaklarıyla yavaş yavaş yellemeye başladı. yıldızların altında mışıl mışıl uykuya dalmışım.
*Filin adı, gercek adı erhan ama çocukluğundan beri herkes cumbo diyo.