bugün geçirdiğim gündür.aslında mesainin sabah evden dışarı çıkmakla başladığını öğreten de gündür ayrıca.iş yeriniz uzaksa insan seli arasından sıyrılıp zafer kazanmış edasıyla metrobüse binmenizle ilk sınavınız başlar.Neyse ki 09.00 civarı işte olunmuştur yalnız; tanışma ,selamlama faslı stresli ve çok heyecanlı olur.Herkesle mesafeli olunup az çok kişier hakkında fikir yürütülür.sonra işi öğrenme faslı başlar.elde kalemler kağıtlar bi yandan not tutulup bi yandan ekran takip edilir bitmek bilmeyen soru ve cevaplarla aslında işin en zorlu süreci atlatılmış olur. iş bi taraftan öğrenilirken bir taraftan da boş boş etrafa bakılıp insanların nasıl canla başla çalışmasına imrenilir "acaba bende onlar gibi olabilecek miyim?" soruları kafaya takılır.ve yorgunluktan bitmiş şekilde karmakarışık duygularla eve dönülür..
benim içinde bulunduğum durumdur.suçlanılmayacak gibi de değil hani.şöyle ki,önümde yürüyen beyefendi sigarasını güzelce içine çekiyor ve üflüyor fakat dumanın tümü benim yüzümde ya da içine çektiği dumanı tam yanınızdan geçerken üflüyor veya tanıdığınız birinin daracık mekanda hoşlanmadığınızı bildiği halde fosur fosur sigara içmesi.kardeşim hakikaten ben mecbur muyum senin dumanını çekmeye?..bu nasıl bir bencilliktir.bir de kendilerini "rahatsız oluyorsan başka yere git hayret bir şey ya" gibi nahoş cümlelerle savunmuyorlar mı çileden çıkılmayacak gibi değil.tüm sigara içen arkadaşlarıma buradan seslenmeyi bir borç bilirim.sigarayı içen sizsiniz bu nedenle çevrenizi düşünmek ve ona göre tavır almakta sizin göreviniz.çok dertliyim be sözlük!
özlediğim hayattır.bilmiyorum bana mı öyle geliyor ama fazla bağımlılık yarattı sanki.şimdi internet denince ya da ilk bilgisayarı açınca elim önce facebook linkine gidiyor.öyle ki bak bak bişey de yok;yeni bi kaç resim sonra her resmin altında "ay çok tatlı çıkmışsın bebeğim" tarzı yorumlar ve sürekli,ilşki durumuyla oynayıp duran sevgili arkadaşlarımız.gün içinde ilişkisi yoktan karmaşığa ordan da nihayetinde akşam ilişkisi var a sürükleyen özel hayatın(özel dedim ama siz anlamışsınızdır!)aleniliği.yeter vallahi yahu..facebooksuzda bir hayatım vardı oysa ki benim.evet kararlıyım en kısa sürede kapatıyorum ve faceboksuz hayatıma dönüyorum.
yeni bir ortama girdiğimde veya ilk tanıştığım kişi hakkında aşırı gözlem yapıp o kişi ile ilgili hemen bir önyargıya varıyorum.işin komik tarafı çoğu zaman da yanılıyorum üstelik.ama gel gör ki bu huyumdan vazgeçemiyorum sözlük.evet öngarlının biriyim..
bazen de rahatsızlıktan ileri gelir ki şöyle;astımınız varsa ya da kronik bronşitiniz, bir türlü rahat nefes aldırmaz size o zaman derince bir nefes alma ihtiyacınız artar..tecrübeyle sabittir.
bu aralar çok sık söylediğim cümle.binbir emek ve zorlukla okunup bitirilen üniversitenin ardından yaşanılan yıkımın neticesidir bir bakıma.okurken kurduğunuz hayallerin elinizden alındığını gördüğünüzde geçen dört yılınıza acır ve ailenizden ayrılıp hasret çekmenize değmediğini anlarsınız.
gece el ayak çekilince bastıran sorulardır,genelde yalnızken yakalar sizi ve olabildiğine üzerinize gelir.nedenler,nasıllar,niye benler içinde uyutmaz bir türlü,yorar vesselam..
zaten gerim gerim gerilmişsiniz acı çekiyorsunuzdur sanki muhabbete gitmişiniz gibi sohbet edenleri vardır ki hiç çekilmez.doktorcum bak bakalım neyim var yahu..
sevgili,seni çok özledim diyene kadar konuşmayı uzatmaya sebep olur ki özlem sözcükleri ağızlardan duyulana kadar rahat vermez için için yer bitirir.hele birde sevgili askerdeyse...
gün içinde çok sık karşılaşılabilen bir durumdur.öyle ki sabah güne çok mutlu başlarsınız herşey iyi güzel mutlusunuz seviyor seviliyorsunuz falan derken bir an belki sevgilinin telefonda sesinin düşük gelmesi yada beyinde geriye attığınız kötü düşüncelerin sizi esir almaya başlamasıyla derinden o mutlu havanız kendini suskunluğa ve mutsuzluğa doğru sürükler..kendiniz bile bu değişikliğe anlam veremezsiniz..evet artık mutsuzsunuzdur.
aynı gün içinde olmasını çok istediğin bir yerden iş teklifi alman ve mail kutunda gördüğün yazar oldunuz ifadesi..mutluluk ne demek uçurur vallahi uçurur...