Bu akşam beni o kadar sinirlendirdiler ki bu tarife işleriyle ilgilenen ahlaksız "hayvan"ı elime verseler, kendisini, damarlarını sökerek öldürebilirim.
Erkekler kızlara göre daha esprilidir. Hırslı değillerdir, insanı strese sokmazlar, rahat rahat takılırlar ortada. En basitinden, kızlar okulda, sınavın olduğu gün sınava kadar ders çalışıp, "Onu bilmiyorum, buna çalışmadım, yetişmeyecek, ühühühü" diye söylenirken erkekler birbirleriyle şakalaşır, ona buna takılır, güler. Bu açıdan bakarsak erkek arkadaş insanı boş yere sıkıntıya sokmaz, aksine mutlu eder; "erkeklerle yapılan arkadaşlık sağlıklıdır" (kanser - stres ilişkisi *).
Tabi ki, bir kızın hemcinsleriyle iyi anlaşamaması sorun. Sonuç olarak erkek arkadaşlarla paylaşılacak şeyler farklıdır, kızlarla paylaşılacak şeyler farklı ve bana göre bir insanın iki cinsten de arkadaşı olmalıdır ki daha düzgün bir dünya görüşü, farklı bir bakış açısı kazansın, kişiliği otursun. Bu sırada, bir kız için konuşuyorum, erkekleri tanısın, nasıl davranışları, özellikleri olduğunu anlasın, ileride hayat arkadaşını seçerken onu değerlendireceği kriterler oluşturabilsin. insan karşı cinsiyle hiçbir şey paylaşmayınca gördüğü ilk kızı/erkeği bir şey sanıp atlıyor. Sonra boşanmalar falan...
Neyse.
***
Bir de bazı kızlar erkeklerin arkadaş çevrelerine girebilmek için böyle kasınç kasınç durup küfür falan ediyorlar, hiç hoş değil. Hayır, hiçbir erkeğin öyle bir kızı arkadaş ya da ne bileyim abla, sevgili vs herhangi bir konumda yanında dolaştırmak isteyeceğini sanmıyorum. Kızlar da böyle kızları takdir etmiyorlar, yadırgıyorlar. Demek istediğim şu ki, sevgili hemcinslerim, erkek arkadaşlarınız olsun dedim ama eğer olmuyorsa da kasmanıza gerek yok, hele bunun için erkeklerin bile etmediği küfürleri günlük yaşamınıza sokmanıza hiiç gerek yok. Lütfen.
Kafası yüzlerce şeyle dolu olan öğrenci, vaktinin bir kısmını yarın ne giyeceğini düşünmeye ayıracaktır.
O değil de, bu ülkeyi yönetenlerin elinin ayarı yok. Kaldırılan yönetmeliğin kuralları çok katıydı mesela, şimdi yeni gelecek yönetmelik direkt serbest olabileceğimizi söylüyor. Tabi önce bir konuda anlaşalım: Kimse çıkıp lise öğrencisinin o aptal gri pantolon, deriyi yakan saçma bir gömlekle ya da ilköğretim öğrencisinin ne idüğü belirsiz mavi önlükle okula gitmesi gerektiğini savunmasın. Benim okuduğum okulda böyle katı kurallar yok. Bahsettiğim gri pantolon, zorunlu bir gömlek falan yok mesela. Gayet siyah bir pantolon, siyah bir kazakla (ya da çok cart olmadığı müddetçe farklı bir renk) gidebiliyorum ve bu çok rahat.
Diyeceğim şu ki, kurallar tam kaldırılmadan esnetilebilir; herkes kendi aldığı, düzgün siyah pantolon giyebilir mesela, uyduruk kumaştan yapılmış T-shirt ya da gömlek yerine okulun forma rengine uygun bir renk kazakla gidebilir mesela okula. Koyu renk etek giyilebilir, ne bileyim olabilir böyle şeyler. Şu şartlar altında tamamen zorunluluğun kaldırılması uygunsuzdur* ama dediğim gibi yapılırsa, esnetilirse, bazı noktalarda öğrenciler rahat bırakılırsa güzel olabilir. Hani asker ya da memur değiliz biz. Hem dünyanın en ağır müfredatını işleteceksin, yüzlerce sınavlar, ödevler olacak, hem de güzel insanı bile çirkin göstermeyi başaran o saçma formaları zorunlu kılacaksın. Karın tokluğuna çalışan köleye yapılmaz bu. Azıcık insaf.
***
Erkek öğrencilerin saçını kestirme zorunluluğu vardı bir ara, gerçi hala da var. Bu dünyanın en saçma şeyi ve niye kimse bunun saçma olduğunu söylememiş bugune kadar? Ya zaten ben ne bekliyorum ki? Yok ben bir şey demiyorum, önce erkekler savunsun kendilerini.
Başörtüsü takan insan aynı zamanda üstüne bir sorumluluk da almaktadır; sonuçta bu, din için yapılan bir şey. O yaştaki çocuk ne bilsin dini, kendisine anlatılsa bile ne kadarını idrak edebilsin? Dolayısıyla o yaştaki çocuğa başını kapattırmak çok mantıksız bir hareket.
Ha, kendi kapatmak istedi diyorsanız, sanmıyorum açıkçası. Çocuklar o yaşta atlar, zıplar, koşar, terler. Bir kız başörtüsüyle bunların ne kadarını yapabilir ki? Yapsa bile bir süre sonra o başörtüyü çıkararak devam etmek zorunda kalır, çünkü başörtüsü onun hareketlerini sınırlar -terleyen çocuğun hırkasını çıkarıp oyununa devam etmesi gibi-. Başını kapatma işi annesinden görerek sahip olduğu bir heves de olsa, en fazla dışarda arkadaşlarıyla oynayana kadar sürer, daha devam etmez. Gerisi hikaye.
Ama... Şu ikide bir boşluk bırakıp alta geçip yeni paragraf yaparak, üç noktaları bol kullanarak, soru cevap yoluyla, adeta karşısındakiyle konuşuyormuş havası vererek yazması, tamam, kabul ediyorum, ilgi çekici, hoş, ancak sürekli de böyle yazınca...
Zaten köşe yazısı yazmanın ya da herhangi bir yazı yazmanın zor olan kısmı düşüncelerini "bağlamaktan" geçer. insan fikirlerini nasıl sıralayıp, alakayı hangi yoldan kuracağına karar vermekle zaman harcar. düşünceleri alt alta boşluk bırakarak sıralamak, şu an burda, yattığım yerden yapacağım en kolay iştir. Ciddiyim. Bak yapıyorum hatta:
"Sorsan yazar derler.
Neden?
Yazıyor diye...
Kimse sormaz, "yazıyor da, nasıl yazıyor?"
Çünkü burası Türkiye...
Bir yakışıklılığı olmamasına rağmen hafif sevimliyse, espri neyin yapıyorsa, kısa boylu ya da kıvırcık saçlıysa gençler tarafından "cool" kabul edilebilitesi olan erkektir.
Genç yaşında vaktini saçma sapan işlerle heba eden devrimcidir. Yürüyüşlere falan katılır, eylemler yapar, kendi görüşlerini savunan organizasyonlarla irtibata neyin geçer, gaza getirilir, bir daha yürüyüşlere, eylemlere katılır, bunları düzenler de, yeri gelir kullanılır birileri tarafından... Böyle işler işte.
Yahu cidden PKK'yı başka bir partinin gelip ortadan kaldırabileceğini mi düşünüyorsunuz? Bu olay AKP'nin beceriksizliğiyle doğrudan ilişkili değil ki. Dünyadaki diğer güçler PKK'nın ortadan kalkmasını istemiyorlar ve onlar aksini düşünene kadar PKK ne yazık ki, ne yazık bize ki, varlığını sürdürmeye devam edecek.
Yengenin facebookta takılmasından daha kötü değildir aslında. Bak yeni düşündüm bunu; taze taze fikir.
Sonuçta anneni silsen laf etmez pek ama yengeni silsen gelir sana ulu orta sorar "beni silmişsin, neden" diye ya da annene "ona kalbim kırıldı" falan der, olaylar, olaylar...
bir de bunun "arkadaşlık isteği gönderen akrabayı kabul ya da reddetmeyip bekletmek" hususu vardır ki, ne sen sor, ne ben söyleyeyim.
Elalemin çocuklarının sevgilileriyle çektirdikleri fotoğrafları görüp günlerde ona buna anlatan hanım teyzeler de bu annelerin arasındadır. Herkes kendi annesine sahip çıksın ama, olmuyor böyle.