handikap verilen takıma handikap oynamak çifte şanstan daha iyi. ikiside aynı kapıya çıkıyor ama handikap verince 0.02 gibi de olsa bir açık oluşuyor. iddaa nın tek bug ı bu bence...
bu oyun çok iyi, çok saran bir oyun ona kimsenin lafı yok. dotanın gelişmiş hali hay hay doğrudur ama gözünüzü sevim böyle bir nadide oyunu bok etmelerini anlamıyorum. keşke +18 olsa bu oyun. yaş ortalaması çok düşük olduğu için birinin süresi dolar birine annesi kızar birisinin okul servisi gelir. bıktım arkadaş 5vs5 oynayamamaktan. hepte benim şansıma benim takımıma geliyor afklar. bu işe bi el atsalar çok iyi olur ama imkansız gibi bir şey.
fatih terim bence bu listeye sokulmamalıydı. çünkü o teknik direktör değil bir soytarı. şimdi bu entry den dolayı bir çok gözü bağlı sonradan ortaya çıkan galatasaray taraftarı eksiyi verecek ama unutmasınlar ki imparator dedikleri, maçtan önce elini öptükleri adamı geçmişte söve saya yolladılar. hatta milli takımı çalıştırırken galatasarayı siktin şimdi sıra milli takımda mı? diye isyan ettiler.
şu anki kadroyla başarılı olmak gerçekten başarılı olmak değil..
'bazen hırçınsın bazen delidolu seviyoruz seni emre belezoğlu' diye haykıracak fenerbahçeli arkadaşa hayırlı olsun diyorum.
herkes şimdi sneijder ile kıyaslama yapacak 'biz bunu aldık siz bunu aldınız, farkımız ortada' tarzında milyon tane cümle kuracak. ama emre bence bu transfer sezonunun en iyi transferi.
neden mi?
fenerbahçenin elindeki kadro hiçte küçümsenecek tarzda bir kadro değil. sadece bir oyun kurucu gerekiyor. türkiyede de dikine en iyi top oynayan adam emre olduğuna göre bence bu saatten sonra fenerbahçe bambaşka bir tarzda seyir keyfi yaşatacak herkese..
dust_2_long bunların mekanıdır. hele ki ct olursan. bu arada ukalalık etmek istemem ama counter strike 1.6 da beni pek yenen çıkmadı bugüne kadar. oynayanları beklerim..
pazar banyosundan ne zaman çıksam babam ntv de ispanya ligi maçı seyrediyor, annem bir yandan kulak çöpü verip 'hazır yaşken temizle' diyor ve ben ise kıyafetlerimi ısıtıp ısıtıp giyilmeye koyuluyordum.
ne günlerdi...
resmende http://www.silvergames.com/goalkeeper-premier bu oyundur. arkadaşımla iddaaya girdim kupayı alırım diye 3 saat oldu hala alamadım. gerçekten çok zor bir oyunmuş kupayı alan çıktı mı acaba?
o anlatılmayacak kadar güzel, tarif edilemeyecek kadar kusursuz ve hiçbir şairin mısralarına konu olamayacak kadar mükemmeldir. tarif etmeye kalkasan onu tanımayan birine saçma gelir, sıradan gelir ve hatta sevimsiz gelir.
onunla yaşadıklarından bahsetsen, soğuk ve bir o kadarda boş bir bakışla 'hadi ya' lafıyla yetinir, susarsın.
o bir hikaye anlatırken ufak bir çocuğun kafasında betimlenilen yer kadar harika, saf çocuğun düşüncesi kadar masumdur. onunla her şeyi konuşabilir, her şeyi anlatabilirsiniz. çok iyi sır saklar. saklar, saklar ama bazen de aran bozuk olduğunda o sırları herkesle paylaşır. bazen köpürür denizleri, ne var ne yoksa yıkar, bazen de sakinleşip tantuni* yediğindeki o tarifsiz mutluluğu verir.
koluna girer rüzgar gibi, okşar seni. elleri ne kadar soğuk olursa olsun sımsıcak eder içini anne dokunuşu gibi...
uzak kaldığında, görmediğinde, fotoğraflarına bakarken anlarsın ki çok özlemişsin. ona kavuşabilmek için her şeyini verir gibi hissedersin, dersin ki 'lan bir göreyim, bir kokusunu içime çekeyim başka bir şey istemem.' ama buluşmalar o kadar da yakın değildir ne yazık ki.
merak edersin 'acaba bir değişiklik var mı, acaba aynı bıraktığım gibi mi?' diye. neler olup bittiğini öğrenmek için telefonlara sarılır haber almaya çalışırsın.
sonra durup düşünürsün, içinden şarkının karşı karşı dururken yüzüne hasret kaldım kısmını mırıldanırken bulursun kendini. bir zamanlar sürekli zaman geçirdiğin yoktur artık. kabullenemezsin ilk başta. sonradan 'ne yapalım biter elbet bu ayrı kalma' dersin. ama acı gerçekte şudur bitmez o ayrılık.
içinden söküp atmaya kalkışırsın ki en acısıda budur zamanla unutup olduğum duruma, olduğum hayata ayak uydurmalıyım dersin defalarca. dönüp bakarsın ki sen ne olduğun duruma ayak uydurmuşsundur ne de bu hayat yaşamak istediğin hayat olmuştur. senin onun yanında mutlusundur.
artık kendine itiraf et, o senin bir parçan olmuş ve sen o olmadan hiçbir şeye sahip değilsin.
ey portakal kokulu şehir,
ey mersin kadar güzel, mersin kadar ortak yöne sahip olup beni içerden feth etmiş kız,
o kadar dibe battım ki artık böyle entryler girmekten bıktım tarzında cümleler kurmaya başladım.
hayatın o kadar zor bir şey olduğunu anlayana kadar herkes gibi bende mutluydum.kafamada dert tasa olmadan yaşarken, sürekli kendime bir şeyler uydururdum.sevdiğim kızla beraberdim, başka diğer kızlarla sürekli bir bağ halinde takılır, gezer, tozar, hatta şuanda hayatımda olmayan mutluluğa sahip olurdum.
her şey toz pembe tadında giderken bir iki ufak şey oldu. hayat belki de o zamanlar ilk çelmelerini takıyordu bana o zamanlar dahi hiç umursamıyorum üstüne bile düşmeden mutlu olmaya devam ediyordum.
sonraları hayatın bu beni yere düşürme çelmeleri sıklaştı, hayat çok zor diyen büyüklerimin doğru olduğu birer birer ortaya çıkarcasına olaylar beni bulunca gerçekten de hayatın zor olduğuna dair kaygılarım arttı.
artık gerçeklerle yüzleşme vaktim gelmişti. hayat bir ömür bana gülmeyecekti bunu biliyordum ama çok erken geldi bu mutlulukla ayrılma vakti. ondan sonra ne olduysa oldu ve hiçbir şeyim yolumda gitmemeye başladı, herkesin şikayetçi olduğu kötü günümde kimse yanımda değil olgusu beni de sardı. çok tanıdığım, çok eğlendiğim, çok zaman harcadığım insanlar vardı yanımda. ama artık kimse kalmadı yanımda. kalanlar bana biraz da olsa* sahip çıkıp destek olmaya çalışıyorlar. yanımda sevdiğim kız yok, cebimde param yok, zorda kaldığımda başımı yaslayacağım bir omuz yok, bana değer veren insan sayısında müthiş bir azalma var derken artık o saçma evreye geldim. acaba iyice dibe battım mı? bu soruyu sormaya başladım kendi kendime, hatta bu olaylara isyanlarım arttı. ben nasıl bu hale gelirim?, ben bu durumdan nasıl çıkarım?, neden hiçbir şeyden zevk almıyorum?, sorularına cevap alırken bazen dönüp farkediyorum.
kimse benim halimi hatrımı sormuyor. nasılsın? sorusu gelmiyor artık bana. çok ama çok kötü durumda olduğumun kanıtıdır bence bu.