haber izlememek ve okumamak. yaklaşık beş altı yıldır hayatımdan bilinçli olarak çıkardığım eylem. önemli ve vatandaş olma ödevimizi yerine getirebilmek adına bilinmesi gereken gelişmeler dışında hiçbir haberi takip etmemekteyim.
filmin ortasında ekran parlaklığı hiç kısılmamış telefonu çıkarıp filmle ilgili story atmaya çalışanlar. nedennn? o an keşke o telefonlarınız elalemin koltuğunun altına düşse de filmin sonuna kadar bulamasanız diyorum içimden.
ebeveynlerin, çocuklarının bir birey olduğunu unutmaları. onlardan istedikleri her şeyin doğru olduğu yanılgısında olmaları. her ne kadar anne babası da olsalar, çocuklarının tecrübe etmeleri gereken yeni ve ayrı bir hayatları olduğunu görememeleri. kendi doğrularına göre çocuklarını sürekli yargılamaları ve değiştirmeye çalışmaları.
insanların yeni yıldan bir şeyler beklemeyi bırakıp, elinden ne kadar geliyorsa o kadar hayata katkıda bulunmaya çalıştığı bir yıl olmasını diliyorum. çünkü ben bıktım, tüm kötülükler için başkalarını suçlayıp durmamızdan, siz bıkmadınız mı? herkes bu kadar iyiyse kim kötü o halde, kim yıkıyor yaptıklarımızı kim bizi kırıyor? kendimiz için en iyisini dilerken başkaları için hayatı kolaylaştırmaya çalışmayıp suçu başka sebeplerde arıyoruz. bu toplumsal mutsuzluğun mağduru da biziz, sebebi de. artık yakınmayalım, yoldan bir taşı da biz alalım. bir şeyler yanlışsa hem en yakın hem de düzeltmesi en zor yerden başlayalım. kendimizden... denesek ölmeyiz değil mi?
gölge dolaşır geceyle esmerliğin arasında
-bir an- bakışların mavi denizle gök arasında
bir uyumsundur sen -yazlar gezinir kış günlerinin içinde-
sabahları bir şeyler noksandır, akşamları
noksanlardan oluşan bir üzünçlük sende.
ortalarda bir yerdesin -öylesin-
bir kavşaksın nedense - bir şeyle her şey arasında-
günün her saatinde -duyuyor musun-
imgeler birbirinden korkuyor.
duvar dibinden hızlıca ve ciddili bir şekilde yürürken parmağımı alev alana kadar duvara sürtmeye bayılıyorum. şu anda o parmaklarla bu başlığı canlandırmaktayım.
sunum ve sahne fobim vardı, üniversite son sınıfta bir derste final ve vize yerine bir proje ve yıl sonunda sunum yapmamız gerekiyordu. üçer kişilik gruplar olmuştuk. son sınıfa kadar sunum yapılan derslere kalmak pahasına gitmemiştim ama işte burası son çıkıştı. mecburdum, o sunumu yapmasam diğer iki arkadaş da dersten kalacaktı. ben de araştırmaya başladım, emdr terapisini buldum. yaklaşık dört ay sürdü. ama sonunda o korkumu atlatmıştım. kulağa masal gibi geliyor ama insanların önünde konuşmayı hayal ederken bile kalbim sıkışan ben, çıkıp o sunumu yapıp dersi ba ile geçmiştim.
emdr terapisi kabaca şudur;
gecmişte yaşanan travmatik bir
olay sırasında beyin sağlıklı veriler giremez. o anda hissedilen yoğun duygular veri olarak saklanırken, bilgi kaydı yapılamaz. yalnızca duygular işlenmiştir ve olayı hatırlatan tüm benzer durumlarda duygu kontrolünü sağlaması gereken bilgiler olmadığı için tüm duygular o günkü gibi tekrar tekrar yaşanır. emdr terapisi sırasında ise sağ ve sol beyne eş zamanlı sinyaller gönderilerek olay tekrar hatırlatılırken beynin bilgi verileri kaydetmesi sağlanır. böylece benzer durumlar yaşandığında daha az ya da daha kontrollü duygusal tepkiler gösterilmeye başlar. benim travmam ise dördüncü sınıfta beni tahtaya çıkarıp saçma sapan bir sebepten dolayı tüm sınıfın önünde ağlatan sınif öğretmenim ve onunla yaşadığım türlü olaylarmış. ne olur küçük çocuklara çok dikkatli davranın. sizin hiç önemsemediğiniz şeyler o çocuğun hayatında nelere dönüşebiliyor...
başucumda yazan sözdür.
when you are about to give up, remember why you started.
türkçesini de şöyle bırakayım;
vazgeçmek üzereyken neden başladığını hatırla.
bu sözü birlikte yaşadığımız beş yıl boyunca her yere yazan, türlü zorlukları tek başına göğüsleyen, herkes bahanelere sığınırken sıkıntılardan fırsatlar yaratabilen tanıdığım en zeki kadın olan ev arkadaşım, en yakın arkadaşım, kız kardeşime selam olsun. kulakları çınlasın.
çocukluğumdan beri hayalini kurduğum evdir. tek katlı, sahil ile arasında çok da işlek olmayan bir cadde bulunan. yüksekçe tavanlı içindeki mobilyalar, yemek masam, odam, odamın gördüğü muhteşem arka bahçem, arka bahçemdeki ithal lavantaların yeri. bahçenin sonundaki yenidünya ağacı. ön bahçedeki küçük kamelya, lambalar ve bahçe süslerine kadar her şeyini yıllarca tek tek hayal ettiğim evdir. zaman zaman hayalimde sevdiğim dostlarımı davet ederim ama ekseriyetle kafamı dinlerim. benim evim sims oyununu detaylarıyla döver.
kendilerinin gerçekçi olduklarını iddia ederler ve sizin ümit ettiğiniz konuda yanılmanızdan memnun olurlar. ben demiştim demek onlar için sizin üzülmenizden daha önemlidir. ha bir de bu insanlar sizin iyiliğinizi düşünüyordur. siz yanlış anlıyorsunuzdur.