bitkilerden dikeni, hayvanlardan deveyi seven * hocamızdır. fakülte içerisinde dönen efsaneler yüzünden öğrencilerin bir çoğu * kendisine ön yargı ile yaklaşmaktadır. şöyle böyle derken abdullah hoacadan tek bir ders alamadan daha doğrusu almadan bu zamana kadar gelmiştim *, ancak syntax dersini sadece kendisi verdiği için daha önce oluşan ön yargılar ile birlikte ders seçimi zamanı tikimi attım ve tamama bastım. kendisi bugün yaptığı açıklamalarla aslında nasıl birisi olduğunu gayet iyi bir şekilde açıkladı, kişisel düşüncem ise öğrencilerin abdullah hocayı hazmedemiyor oluşu. adam * hiç kimsede hakkı kalmaması için çabalara girişiyor, ama bizim tembel öğrencilerimiz beğenmiyorlar tabi. herkesin eşit koşullarda olduğunu açıkladı, ve daha önceleri eğitim bilimleri hocası olduğu için bunu öğrenme ile de çok güzel bağdaştırdı. dönem sonunda not kartımda hangi harfi göreceğimi bilmiyorum, ancak kendisi ile keyifli ve bilgilendirici vakit geçireceğime kesinlikle eminim çünkü kendisi bir çok alanda bilgi sahibi bir insan ve bu sadece eğitimcilik alanında sahip olduğu diplomalar ve tecrübelerle sınırlı değil, vakt-i zamanında başka alanlarda olduğunu öğrenince gerçekten insan şaşırıyor. ayrıca kendisini dinlerken kendinizi derste değil de bir seminerde veya konferansta gibi hissediyorsunuz. sadece ingilizce alanında değil, aynı zamanda türkçe alanında da atılımlarda olduğuna facebook ta geçen günlerde yaptığı paylaşımda şahit olmuştum ancak bir de konuşmasını dinlemek gerekiyormuş. her neyse sözü uzatmamak gerekirse kendisi uludağ üniversitesinde karşılaşılabilecek nimetlerden biridir. insan aynı gün başka hocalardan da dersi olunca kıyası çok güzel yapabiliyor.
şarkılarına anılar kaydedilmek istenen kardeşlerdir. eğer biri size bir gün
if you love me with all that you are, i'll make you a star in my universe, you'll never have to go to work, you'll spend every day,shining your light my way...
yine aptal saptal entryler dolmuş. eğer sizde dil öğrenme yeteneği yoksa ve artı bir de 'ingilizce mi öğğğğğ' diye yaklaştıysanız şimdi bik bik ötmeye hakkınız yok. doğduğunuzdan beri, hatta daha anne karnındayken ana dilinize maruz kaldınız da çok mu öğrenebildiniz sanki? peh.
arkadaşımla bilmediğimiz bir yerde gece gece yol bulmaya çalışıyorduk. üstelik o civarda dolaşan bir seri katilin varlığından da haberdar olarak. sonra hava aydınlanıyor, biz bir binadan çıkıyoruz sözde otobüs yakalayacağız ama yanlış otobüse binip farkedince iniyoruz, ve öylece kala kalıyoruz. devamında etraftan gelen sesler ile uyanmıştım. ne anlamsız rüyaydı.