Bir aslan parçası daha sırf vatansever gerçek bir vatansever olduğu için görevinden uzaklaştırıldı. konu hepimizin bildiği üzre yiğit bulut'un görevine son verilmesi. aslında işin en acı tarafı bu konunun sosyal medyada espri malzemesi yapılması.
Bir vatansever olarak yetişmenin çok zor olduğu bu ülkede, bunu başarabilmiş nadide bir kıymet. ve hiç kimsenin haksız görüşlerine boyun eğmemeyi kendine ilke edinmiş ahlaklı bir adam.
demogojiden ziyade bu gün benim anladığım bir tek şey oldu, bu ülke de okan bayülgen, rasim ozan kütahyalı, fatih altaylı... gibi kansız, soysuz, ne tarafa meylettiği belli olmayan insanların bu kadar prim yapması normalmiş. hatta eksik kaldığını bile söyleyebilirim. Yazacak binlerce cümle varken, sanırım pes etmeli ve susmalı diyebildiğim ender zamanlardan biri.
Son olarak tek söyleyebileceğim: Yiğit Bulut gibi bir değere sahip çıkmak yerine, jölesiyle dalga geçen yavşakların yaşadığı bir ülkeden; toplumsal duyarlılık beklemek, ahmaklığın danıskadır...
‎- her şeyi düşünüp, başına hiçbir şey gelmeyeceğine karar verdin ve yine de döndün öyle mi ruskin?
- evet
- ama bu neden geri döndüğünü belirlemez.
- doğrusunu istersen, ömrümde gördüğüm en adi orospu çocuğunu bir daha görmek için geri döndüm...
Arkadaşlar öncelikle siyaset(belli bir siyasi görüşüm yok ülke sınırlarında, deyim yerindeyse anarşist bir kimliğe sahibim) yapmak istemem, sözlüğün amacına hizmet eden konu başlıkları açılması taraftarıyım bu nedenle twitter'da gördüğüm gazetecilerin (hani şu journalist yazan tipler) beyinsizlikleri, twitter fenomenlerinin ayrıca bir çok sözlük yazarının bu olayın farkına varamamaları beni derinden üzmüş durumda. (sallıyorum üzülme kısmını, aksine beyinsizliklerine gülüyorum.)
Gel gelelim konumuza: Şimdi öncelikle Ahmet şık isimli bir yazar arkadaş çıktı piyasaya. Adı, sanı, cinsi, cibiliyeti daha önceden hiç ama hiç duyulmamış bir adamcağız. Bu adamın bir tek derdi vardı ki; bu da bir kitap yazmak ve kitabının satılmasıyla, cebine yeterli miktarda girecek çorba parasını kazanabilmek. sonrasında durup düşününce bu günlerde kitapların satması için yazılabilecek en kıymetli konular hepimizin hem fikir olduğu gibi; ne katyanın yazı, ne oğuz abimizin tutunamayanları şeklinde değil: Gülen cemaati, ergenekon içeriğine sahiptir.
Adamcağızımız kalktı gülen cemaatine çok tatlı, ilgi uyandıran bir isimle (''imamın ordusu'') sataşmaya başladı ki neticede amacına da ulaştı. Henüz taslak halinde olan kitap yayın evine girdiği an, ilgili kurumların haberi oldu bu durumdan. Ve sonrasında; seçim sürecinde akp'nin tekrar iktidar olmasını istemeyen, pek sayın savcımız öz: kalktı bu herifin yazdığı kitabın taslağını toplatma kararı aldı(fakat bunu bireysel yapmaktan ziyade görünmez adam olup, hükümeti ön perdeye koyarak). Ardından bizim meşhur journalistler, fenomenler, sözlük yazarları varya: işte bu arkadaşlar kısıtlı zekalarıyla; recep tayiibin bu taslağı toplattığını sandılar. ( tam burada o arkadaşlara değinmek istiyorum izninizle... ulan salatalar, ulan düşünme özürlü aciz gerizekasızlar: yahu bu kadar akıllı bir adam, yargı süreci diye bağrınan, yırtınan, uyanık, fırlama, binlerce danışmanı aynı zamanda düşmanı olan bir herif; kalkıpta seçim süreci içinde: basına, medyaya, halka, ona, buna, şuna sataşarak oy kaybeder mi? Etmezzz ! Umarım anlatabilmişimdir.)
Geliyorum nihayete:
meşhur olma yolunda emin adımlarla ilerleyen ahmet şık'ın kitabı milyonları zorlayacak, arkadaş paranın dibine vuracak.
Savcı öz ''good bye my lover'' şarkısı eşliğinde görevden ayrılsa da; tam yerinde bir adımla ortalığı kasıp kavurdu enfes vücut çalımını tüm ülke düşünenleri gibi görünen düşünemeyenlerine yedirdi, ortamı sarstı, görevini başarıyla ifa etti.
beğenmediğiniz o gülen, açıklama yaptı. Dedi ki; ''bunlar reklam kokan hareketler, hiç kimse bir kitabın insanlara ulaşmasını engelleyemez. bunu yapanların tek amacı var o da; kitabın popüleritesini arttirmak.''
Gel gelelim bize, beyinsiz gazetecilerin yazılarını okumak zorunda bırakılan topluma, twitterda: ''aşığım, ölüyorum.'' diye çığrınan fenomenimsilere ve ayrıca engin bilgilere sahip sözlük yazarı arkadaşlara: Ulan hepiniz mi yediniz ? hiç kimse çıkıp demez mi? ''arkadaş bu herifin, istemsiz reklam kurbanı olmayalım.''
Sözlüğe giremedim uzun zamandır bu yüzden bu yazı zamanın kısıtlılığından ve biraz miyadını doldurduğundan kısa tutuldu. Dağıtılan taslağa değinemedim, ayrıntıları yazamadım ama umarım derdimi anlatabilmişimdir. Rica ediyorum: yarın, öbür gün; üç-beş sosyal medya (ünlüsüne) densizine para verip, binlerce insanı sokağa dökmeye çalıştıkları zaman bu oyuna gelmeyelim. Emin olun bu toplumun şu an ki tüm ünlüleri boğazda bir yalıya annesini bile satar. Ve bu günler hiç mi hiç uzak görünmüyor.