o piti piti
136 (şirin baba)
onuncu nesil yazar 20 takipçi 212.71 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    bir hülya avşar sohbeti

    1.
  1. Hülya Avşar'ın ekranlara döndüğünün kanıtı olan program. Star TV'de Şu anda yayınlanmakta, konuk Acun Ilıcalı.
    ilk izlenim: Masada hiçbir kağıt yok, bir şey yok. Hülya ile Acun öyle sohbet ediyor. Her hafta bir konuk ile bu her zaman ne kadar samimi olur, Ne kadar samimi Olmaz tartışılır. Ama şu an bana hülya çok amatör görünüyor.
    1 ...
  2. okutmanlık mı meb de öğretmenlik mi

    1.
  3. ikisi de ulaşması zor seçenekler. ikisinin de yolu birtakım sınavlardan geçiyor, mesela yds, ales, kpss.

    ancak şartlar, avantajlar ve dezavantajlar açısından birbirine üstünlükleri merak konusu, en azından ben çok merak ediyorum ve şimdi karar anımda bir türlü eleme yapamıyorum ve bilen arkadaşların yardımına ihtiyaç duyuyorum.

    şunları da belirteyim;
    + öğretmenliği çok seviyorum.
    + akademik kariyer istemiyorum, yükselmek filan derseniz öyle bir gayem yok anlayacağınız.
    + yds, ales ve kpss'ye girdim bu yıl ve hala alan sınavına hazırlanıyorum.
    + iş başına geçtiğimde hem işimi hem de yıllardır yapmayı planladığım birtakım sanatsal işlerimi yapmak istiyorum, yani boş zamana ihtiyaç duyacağım.
    + öğretim görevlilerinin yönetmeliğini, kadro işlerini hiç bilmiyorum. bu yüzden bu konularda kıyas yapamıyorum. sanırım tek bildiğim, eğer okutman olursam tayin isteyemeyeceğim.

    dediğim gibi sınava hazırlanıyorum, ancak okutmanlık için de yarın bir üniversiteye başvuracağım. yani ikisi için de bir şeyler yapıyorum ama asıl yol ayrımına geldiğimde ne yapacağımı bilmiyorum.
    hani okutmanlık mülakatına kabul edilirsem, başarılı olursam, sonucu alan sınavımdan önce öğreneceğim ama ben o noktada ''kusura bakmayın ben meb istiyorum'' mu demeliyim yoksa koşarak mı gitmeliyim, bilmiyorum anacım bilmiyorum.

    yardım et sözlük.
    1 ...
  4. velma dinkley

    1.
  5. scooby doo'da takımın beyni diye tanımlayabileceğimiz, zeki kız. Bir bakıma nerd de diyebiliriz. Çizgi film boyunca nasa'da bir bilim adamı gibi araştırmalar yapar, arkadaşlarının ihtiyacı olduğu anda onlara yardım ederek gizemi çözmeye çalışır ve kurtulmalarına yardım eder. ayrıca gözlüğünün kaybolmasıyla ciddi problemleri vardı diye hatırlıyorum. sürekli gözlüğü kayboluyordu, sürekli ''göremiyorum!'' diyordu.

    ek bilgi: bu karakter bir amerikan sitcom'u olan The Many Loves of Dobie Gillis'deki zeki bir erkek fatma olan zelda gilroy karakterinden esinlenilmiş.
    1 ...
  6. çocuğu sınava girecek velinin hırsı

    1.
  7. insanı akıl almaz, içinden çıkılmaz diyaloglara sokup bıktıran, çevresindekileri gerdikçe geren, artık hafızama kazınmış velinin hırsıdır.

    şimdi bu konuya nereden geldik anlatayım.
    bundan 2-3 yıl önce, ben üniversite sınavlarına hazırlanırken yani, sınavın verdiği bir stres vardı üzerimde. günlerim, çoğu öğrenci gibi okul-dershane-ev arasında geçiyordu. ama en büyük zorluğu ''çevredekiler'' diye adlandırdığım ''düşüncesiz insanlar'' grubu yaratıyordu. yani bir çevre düşünün ki bakkalı ayrı soruyor ''ne yaptın, nasıl gidiyor çalışmalar, aman kazanın da hayatınızı kurtarın'' diye, manavı ayrı soruyor... insanı en çok zorlayanlar ise ''diğer öğrencilerin velileri''; o veliler ki gerçekten sanki başka öğrencilerin tüm moral ve motivasyonunu bozmak için özel olarak eğitilmişler gibi.

    benim o sıralar en çok canımı sıkan veli, halen aynı mahallede oturduğumuz ilkokul arkadaşımın annesiydi. çocuğu yıllardır görmedim, ilköğretimden sonra da hiç konuşmadık, ama annesiyle sürekli karşılaşırız. ilk okulda müthiş çalışkan ve sevilen bir çocuktu, aynı başarısı liseye geçişte de devam etti. ben ise lisede kendi istediğim bölümü seçene kadar çalışmak-çalışkanlık ne demek bilmezdim. ama o kadın, annemi her gördüğü yerde her normal insanın ''merhaba, nasılsınız'' diye başladığı konuşmaya ''kızınızın durumu nasıl, çalışıyor mu fen bilgisi yazılısına'' gibi sorularla başlardı. yani ilkokul-orta okul böyle sorularla geçti. liseye giriş sınavlarında, yani oks döneminde, sorulan soruların ayrıntısı iyice arttı; ''kızınız nereyi yazacak/ kızınız şu puanı almış, doğru mu'' ve türevleri.... hayır, dediğim gibi çalışkan da değildim, neyin yarışına itiliyordum, neyimi merak ediyordu bu kadın anlamıyordum bir türlü. sonuç olarak oğlu şehirdeki en iyi anadolu liselerinden birine girdi, ben ise düz liseye girdi. ama sorular biter mi? hiiiiç. derken üniversite için sınavlara hazırlanmaya başladık. onun oğlu yine çok çalışkandı. ben ise okul birincisi olup dershane sınavlarında da ilk 5'e girerek atak yapmıştım, sevdiğim bölümdeydim, hedefim de vardı, çalışıyordum. e bunu duyan veli teyzemiz durur mu, beni her gördüğü yerde ''sen böyle değildin, çalışıyorsun demek, nereyi planlıyorsun, ne yapacaksın, kaç soru çözüyorsun günde, benim oğlan şu kitabı bitirdi, sen neleri bitirdin'' diye soru bombardımanına tutmaya başladı. artık bir gün ''ya teyze, sizin oğlunuzla benim bölümlerimiz farklı, puan hesaplaması-üniversitelerdeki bölümlerin sıralaması, her şey farklı, yani yine aynı kulvarda değiliz. o yüzden sorularınız sınava hazırlanan bir genç için pek iç açıcı-sakinleştirici değil'' dedim. o ara biraz duruldu. benim de onu görmemek için yolumu değiştirmelerim işe yarıyordu tabii, rahatlamıştım.

    en son tercihler bitti, herkesin nereye yerleşip yerleşemediği belli oldu, annemle eve giderken o kadınla yolda karşılaştık. yıllar yılı, doğru düzgün başlamadığı muhabbete ''nasılsınız, nasılsın canım'' diye başladı. öyle havadan sudan konuşuldu ayaküstü. tabii biz annemle hayret etmedik desem yalan olur. tam yanından ayrılırken dayanamadı yarım ağız ''sen nereyi kazanmıştın bu arada canım'' diye sordu, beklediğimiz soru yani, ben de bölümü, üniversiteyi söyledim, istediğim yer olduğunu biliyordu tabii, tebrik etti. kendi oğlunun da üniversitesinin çok iyi olduğunu ama bölümünde hiç iş olmadığını söyledi. biz de annemle ''oğlunuz başarılı, her türlü çalışır, yapar'' dedik.

    şimdi bu destanı özetleyecek olursam,
    benim annem çok azimli bir kadındır. ama ben daha bir gün gereksiz hırsına şahit olmamama rağmen, sürekli derdim ''anne hiçbir lise son öğrencisine sınavı sorma, daha da strese giriyor insan'' diye. öyle çünkü. yani ailemde, akrabalarımda stres unsurum pek olmamasına rağmen, o kadının soruları ve benim saygım arasında gerçekten çok ince, bozuldu bozulacak bir çizgi vardı. başka insanların sürüklediği başarı, başarı değil çünkü. her şeyi geçtim, o çocuk umarım kafayı yememiştir.
    neyse bu da böyle bir iç dökme oldu.
    2 ...
  8. mr know it all

    1.
  9. kelly clarkson'ın 2011'de çıkan stronger albümünden bir şarkıdır.

    Mr. Know it all
    Well ya think you know it all
    But ya don't know a thing at all
    Ain't it, ain't it something y'all
    When somebody tells you something 'bout you
    Think that they know you more than you do
    So you take it down another pill to swallow

    Mr. Bring Me Down
    Well ya, ya like to bring me down, don't you?
    But I ain't laying down, baby, I ain't goin' down
    Can't nobody tell me how it's gonna be
    Nobody's gonna make a fool out of me
    Baby, you should know that I lead not follow

    Oh you think that you know me, know me
    That's why I'm leaving you lonely, lonely
    'Cause baby you don't know a thing about me
    You don't know a thing about me
    You ain't got the right to tell me
    When and where to go, no right to tell me
    Acting like you own me lately
    Yeah baby you don't know a thing about me
    You don't know a thing about me

    Mr. Play Your Games
    Only got yourself to blame when you want me back again
    But I ain't falling back again
    'Cause I'm living my truth without your lies
    Let's be clear baby this is goodbye
    I ain't coming back tomorrow

    Oh you think that you know me, know me
    That's why I'm leaving you lonely, lonely
    'Cause baby you don't know a thing about me
    You don't know a thing about me
    You ain't got the right to tell me
    When and where to go, no right to tell me
    Acting like you own me lately
    Yeah baby you don't know a thing about me
    You don't know a thing about me

    So what you've got the world at your feet
    And you know everything about everything
    But you don't
    You still think I'm coming back but baby you'll see yeah...

    Oh you think that you know me, know me
    That's why I'm leaving you lonely, lonely
    'Cause baby you don't know a thing about me
    You don't know a thing about me
    You ain't got the right to tell me
    When and where to go, no right to tell me
    Acting like you own me lately
    Yeah baby you don't know a thing about me
    You don't know a thing about me

    Mr. Know It All
    Well ya think you know it all
    But ya don't know a thing at all
    Yeah baby you don't know a thing about me
    You don't know a thing about me
    2 ...
  10. ıssız derenin kurtları

    1.
  11. yazarı joan aiken olan, bir zamanlar gazetelerin mavi kaplı ciltlerle verdiği, küçük sevimli mi sevimli kitap. iki çocuğun başından geçen birtakım olayları, dostluk-kardeşlik temelleriyle dolu maceralarını muzip bir dille anlatıyor. çocukken çok severek okumuştum çünkü benim için içinde, bir çocuğun kalbine dokunan her şey var..

    umarım atılmamıştır da evde duruyordur bir yerlerde * gözüme de çarpmıyor ne zamandır... öyle veya böyle bir şekilde gelecek nesle okutmak istediğim kitapların başında gelir.
    1 ...
  12. modem şifresi değiştirmek

    1.
  13. ilk bağlantısı kurulduğunda alelade yazılan uyduruk şifrenin resetlenmesiyle, 23 haneli numara-harf kombinasyonunu değiştirememenin zorluğudur. bir bilen varsa bildiğini esirgemesin...
    (bkz: kablo internet)

    edit: yaptım!!! nasıl mutluyum....
    0 ...
  14. urma

    1.
  15. 2003 yılında kurulmuş, romanyalı alternatif rock müzik grubudur. daha çok, klasik enstrümanlara ek olarak flüt ve saksafonu kullanarak akustik rock yapmaktadırlar.

    meraklısına tavsiyeler;
    buy me with a coffee
    Cine iubeste si lasa
    0 ...
  16. kıvırcık saçın tokaya dolanması

    1.
  17. çözmesi en zor düğümlerdendir. çok pis can yakmasına rağmen saçınızın o kısmını bir türlü kesmek istemezsiniz. ha sonunda mecbur kalırsınız o ayrı, çünkü yolunması da baş başına sinir bozucudur...
    0 ...
  18. melefe

    1.
  19. Yatak, yorgan çarşafı; nevresim; yastık yüzü, kılıfı; eski yorgan anlamındaki kelime.

    Açıkçası bu kelimeyi Annem dışında cümle içinde kullananı hiç duymamıştım. Ama merak edip araştırınca gördüm ki hakikaten böyle bir kelime var.
    2 ...
  20. paralel evren

    1.
  21. öncesinde kendinden bolca söz ettiren ancak bizim aslında ondan söz ettiğimizin farkına varmadığımız, daha sonra fringe gibi ondan bahseden dizi-filmlerde izledikten sonra hakkında iyice düşündüren, insanı araştırmaya sevk eden konudur.

    öncesinde kendinden bolca söz ettiriyor derken neyi kastettim?

    farz edin ki, çoktan seçmeli bir sınav esnasında bir soruda mantığınızla eleyebildiğiniz kadar şıkkı eleyip iki şık arasında kaldınız. bundan sonrası o anki hissettiklerinize bağlı. ya a şıkkını, ya da c şıkkını işaretleyeceksiniz, ama bir diğer yandan belki de soruyu boş bırakacaksınız. yine farz edelim ki sorunun cevabı c şıkkı ve siz a şıkkını işaretlediniz, soruyu boş bırakmadınız. üniversiteye giriş sınavları gibi büyük çaplı sınavlarda, bir soruyu boş bırakmak ve yanlış yapmak arasında kayda değer puan farkları oluyor, biliyorsunuz. ancak basit bir okul sınavında da ''keşke'' diyen öğrencilere sıkça rastlarız.
    işte paralel evren burada devreye giriyor, daha doğrusu dilimize dolanıyor. ''keşke c şıkkını işaretleseydim, şimdi şu puanı alırdım'' ya da ''keşke boş bıraksaydım soruyu, şimdi puan kaybetmemiş olurdum'' diyerek bir şekilde eğer farklı bir tercihte bulunsaydık, olayların daha farklı işleyeceğini anlatıp duruyoruz. işte o farklı işleyiş paralel evren demektir. yani ben buraya bu yazıyı yazmayı seçiyorken, başka bir evrende ''amaan'' deyip yazıyı yazmaktan vazgeçen kişinin, yani bir başka ben'in olduğu düşüncesidir. şu andan farklı seçimleri yaşayan o piti piti'dir yani.

    ancak paralel evren milyonlarcadır. hayatın düşük veya çok ihtimalli birçok dalı vardır, olasılık konusuna hakim olanlar bunu daha iyi anlatır. ama düz mantık bakarsak, ve az önceki örnekte açıklarsak, sorunun cevabı o iki şıktan farklı da olabilir, a şıkkı doğru cevap olabilir, doğru şıktan farklı işaretlediğiniz şık genel işaretlenme oranıyla alacağınız puanın seyrini değiştirebilir, soruyu boş bırakabilirsiniz ya da bir diğer olasılık sorunun yanlış olmasıdır. hepsi öyle veya böyle ihtimal dahilindedir ama küçük veya büyük farklılıklar oluşturur.

    bu demek değil ki bir başka evrende bambaşka insanlarız... bunda da devreye ''bir daha gelsem dünyaya, yine bunu seçerdim.'' dediğimiz radikal seçimlerimiz giriyor, yani bizi biz yapan-hamurumuzda olan özelliklerimiz.
    kaldı ki yaşadığımız çoğu şey seçimlerimizden doğsa da, bazı şeyleri bizzat seçmiyoruz. mesela evden çıkarken ayakkabısını tek seferde bağlayıp otobüse yetişen insanların yanında bunun aksine, ayakkabısını ilkinde yanlış bağlayıp çözen ve tekrar bağlayarak zaman kaybeden, sonra da otobüsü kaçıran insanlar var.

    sığ olan fizik bilgimle konunun bence özeti bu. ama kuantum fizikçilerine filan sırf bu yüzden özenmiyor değilim.
    23 ...
  22. © 2025 uludağ sözlük