hepsini bitirdin mi'ye kadar vaktim var
varsa var, ben koca götlü bir kadınım alt tarafı, cam bölmeleri siliyorum
binlerce cam bölmeyi siliyorum, "neden hiç bitmiyor"a kadar
durmadan siliyorum, bunu hep yapıyorum, kurtulamıyorum
kurtulsam da ne çıkar, ben içi geçmiş bir kadınım alt tarafı
anlarsanız siz anlarsınız beni, ben anlayamam.
ve bana kızıyorlar, bilmem ki, nedense kızıyorlar
başımda duruyorlar, yanımdan geçiyorlar, ansızın geri dönüyorlar
üstüme dikiyorlar birden gözlerini
konuşsam konuştuklarımı
düşünsem düşündüklerimi görüyorlar
ne yapsam görüyorlar, örneğin
sabahları ben uyanır uyanmaz
dışarı çıkar çıkmaz yolumu kesiyorlar
yalnız yolumu kesseler iyi, bir de bakıyorum ki yüzlerine
çoktan onların olmuş gece gördüğüm rüyalar
sanki dünyada değil, dünyayı paylaşmış gibi yaşıyor onlar
ben içi geçmiş bir kadınım alt tarafı, cam bölmeleri siliyorum
binlerce cam bölmeyi siliyorum, neden hiç bitmiyor'a kadar
durmadan siliyorum, bunu hep yapıyorum, kurtulamıyorum
o kadar kurtulamıyorum ki, bir gün ansızın
yaşamak ben oluyorum. firdevs ki birden yok oluyor
ve zaman ben oluyorum
boşluğun kendisi ben olunca da, firdevs cam bölmelerin içinde
boşluğun arta kalan parçalarına benziyor.
she told me not to step on the cracks
i told her not to fuss and relax
her pretty little face stopped me in my tracks
but now she sleeps with one eye open
that's the price she paid
i took a knife and cut out her eye
i took it home and watched it wither and die
well, she's lucky that i didn't slip her a smile
that's why she sleeps with one eye open
that's the price she paid
i said, hey, girl with one eye
get your filthy fingers out of my pie
i said, hey, girl with one eye
i'll cut your little heart out cause you made me cry
i slipped my hand under her skirt
i said don't worry, it's not gonna hurt
oh, my reputation's kinda clouded with dirt
that's why you sleep with one eye open
but that's the price you paid
i said, hey, girl with one eye
get your filthy fingers out of my pie
i said, hey, girl with one eye
i'll cut your little heart out cause you made me cry
you made me cry
you made me cry
you made me cry
i said, hey, girl with one eye
get your filthy fingers out of my pie
i said, hey, girl with one eye
i'll cut your little heart out cause you made me cry
dünyaca ünlü sosyal paylaşım sitesinin 2004'teki ilk kuruluş yıllarını konu alan filmin, facebook'un gelişim sürecini ve şu anki durumunu da içermesi bekleniyor. yönetmenliğini fight club filminden de tanıdığımız david fincher'ın yaptığı filmde, facebook'un sahibi mark zuckerberg'i genç oyuncu jesse eisenberg canlandıracak.
1961 sivas doğumlu şair
1980'de tutuklandı, 1988'de idama mahkum edildi, 1990'da özgürlüğüne kavuştu..
1989 yunus nadi röportaj ödülü'nü kazandı..
pen klubü onur üyesi oldu..
röportajları belge yayınlarından zamanı durdurabilmek adıyla yayınlandı..
sokak ve demokrat dergisinde lali berte ye mektuplar adlı yazıları yayınlandı..
sesini sesimin yanına koy adlı şiir kitabı almancaya çevrildi..
requiem zaman dışı sessizlik saati isimli şiir kitabı belge yayınları tarafından basıldı..
şu anda kırmızı kalem adındaki kültür sanat dergisinin çalışması içindedir.
galatasaray üniversitesi felsefe bölümü profesörlerinden. cinsiyet sorunu, ırkçılık, çok kültürlülük gibi meseleleri de gündemde tutmaktan zevk alan akademisyen.
1990'ların başlarında, mecit ünalın sokak ve demokrat dergisinde çıkan yazılarıdır.
lali berte diye biri yoktur aslında. ama bekler yine de gelsin diye. lali berte gelecek dertler bitecek de değildir aslında. çünkü lali berte hiç varolmamış idealize edilmiş bir sevgilidir. çünkü "beklemek lali berte"dir.
underneath the harvest moon
where the ancient shadows will play and hide...
with a ghostly tune and the devil´s pride...
"stranger" whispered all the town
has he come to save us from satan´s hand?
leading them away to a foreign land...
play for me, minstrel, play
and take away our sorrows...
play for me, minstrel, play
and we´ll follow...
hear, listen, can you hear,
the haunting melody surrounding you,
weaving a magic spell all around you...
danger hidden in his eyes,
we should have seen it from far away,
wearing such a thin disguise in the light of day...
he held the answer to our prayers,
yet it was too good to be...
proof before our very eyes, yet we could not see...
yine bir duman çöktü sokağa, kent tutuştu
bütün sığınaklarda seni arıyorum, nerdesin
aklıma dökülen hatıralar hattında bir yangın
bir çarpraz ateş başlıyor, newroz diyor birileri
dün bir demirciydim oysa ben, ufku eritirdim
bugünse ateş altındayım,
hatıralarımı yazma
bir rüya görüyorsun, terlemişsin sırılsıklam
vurulup düştüğüme inanmak istemiyorsun
bir kente girişin provası oluyor oysa ölümüm
yeis yok, bir misillemedir bütün hatıralarım
yalnız yıkık bir duvar var karşıda,
ve bir kadının cesedi üstünde
uçuşup duruyor takvim yaprakları
seni bekliyorum orda, meydan saatinin altında
bir james dean filmine gideceğiz gelirsen
cehennem hızıyla çarparken mutsuzluğun çelik zırhına
soluk soluğa yaşanacak tüm imkansızlıklar
boyle olmalıydı ve oldu işte diyecek oğlum
babamsa bir ağıta benzeyecek, küllerimi avuçlarken
bütüm köprüleri dinamitledim ve geldim işte
bir kente girmemiz nasıl gerekiyorsa öyle
apansız çıkmalısın karşıma
ki unutulmuş bir haykırış olmalı dünyaya
seninle her karşılaşmamız
mağlubuz,
durmadan kazanan bu hayat
basit bir üçkağıtçı sadece, bir sahtekar
beşbenzemezle rest çekiyorum
ama o biliyor bunu ve çekiliyor oyundan
yokum diyor
dün bir demirciydim oysa ben, ufku eritirdim
bugünse ateş altındayım, hatıralarımı yazma
hatıralarımı yazma,
tarih sanıyor birileri
messieurs qu'on nomme grands
je vous fais une lettre
que vous lirez peut-être
si vous avez le temps
je viens de recevoir
mes papiers militaires
pour partir à la guerre
avant mercredi soir
messieurs qu'on nomme grands
je ne veux pas la faire
je ne suis pas sur terre
pour tuer des pauvres gens
c'est pas pour vous fâcher
il faut que je vous dise
les guerres sont des bétises
le monde en a assez
depuis que je suis né
j'ai vu mourir des pères
j'ai vu partir des frères
et pleurer des enfants
des mères ont tant souffert
et d'autres se gambergent
et vivent à leur aise
malgré la boue de sang
il y a des prisonniers
on a vole leur âme
on a vole leur femme
et tout leur cher passé
demain de bon matin
je fermerai ma porte
au nez des années mortes
j'irai par les chemins
je vagabonderai
sur la terre et sur l'onde
du vieux au nouveau monde
et je dirai aux gens:
profitez de la vie
eloignez la misère
vous êtes tous des frères
pauvres de tous les pays
s'il faut verser le sang
allez verser le vôtre
messieurs les bon apôtres
messieurs qu'on nomme grands
si vous me poursuivez
prévenez vos gendarmes
que je n'aurai pas d'armes
et qu'ils pourront tirer
et qu'ils pourront tirer...