çok satanlar bölümü ana akım sinema gibidir. 4 yaşında çocuğa anlatır gibi anlatır derdini herkes anlasın diye.
okuduğunu anlayacağı kesin olan kişidir.
mobil telefon saat kullanımı oldukça azalttı ama özellikle erkekler için saat takmak, zamanı öğrenmek değil aynı zamanda statü belirleyen bir aksesuardır. saat kullanımı azalmış olsa da yok olmayacaktır.
yakın zaman önce kaybettiğimiz arayış ve göç ile ilgili yaptığı filmler ile sözcüklere hayat veren adamdır.
Acaba evimize varıncaya kadar daha kaç sınır aşacağız?
Ev nedir? Ev kavramı nedir? Benle ben arasında, benle dünya arasında dengelerin kurulduğu bir yerdir, bir mekândır.(Theo Angelopoulos)
arayış ve ait olması kavramlarını anlatan, ağlayan çayır da mutlaka görülmesi gereken filmlerinden biridir.
nevruz herkes için bahar bayramıdır ama farklı kültürler de farklı anlamlar da taşımaktadır. dolayısı ile açılan başlık yanlıştır.
Bahailerde Nevruz
Bahailer bu bayramı (Naw-Rúz derler) sadece bir bayram olarak değil aynı zamanda dini bir tatil olarak da kutlarlar. Ancak bu kutlama sadece Bahai takvimine göre yeni yılın kutlaması değil aynı zmanda tutmuş oldukalrı 19 günlük oruç'un da bitmesinin kutlanmasıdır.[4]
19 günlük (2 Mart 20 Mart Bahai takvimine göre Alâ ayıdır.) Bahaî orucunun bitimindeki günün, güneş batışından ertesi günün güneş batışı arasındaki zaman Oruç Bayramıdır. Bugün aynı zamanda Bahaî yılbaşıdır. Bugünle takvimin son ayı olan Alâ ayı sonra ermiş ve Baha ayının ilk günü başlamış olur. Bundan dolayı bugüne nevruz bayramı adı da verilir.[19]
Bayram güneşin koç burcuna girmesiyle başlar. Bu giriş, güneş batışından bir dakika önce bile olsa, hemen oruç bozulur ve bayram tutulur. Bayram toplantısında Nevruza ait levih (Bahai inancındaki Tanrı sözlerinin derlendiği kitap[20]) ve dualar okunur.
Kürtlerde Nevruz
Birçok Kürt şair ve yazarın da eserlerinde yer alan Nevruz'u Kürtler 21, 22 ve 23 Mart'ta kutlarlar. Bu bayram ile Kürtler çoğunlukla şehir dışındaki bölgelerde ve açık alanlarda bir araya gelir ve gelmekte olan ilkbaharı kutlarlar. Kadınlar rengarenk elbiseler giyerler ve başlarına pullarla süslenmiş ışıltılı örtüler örterler. Topluluk büyük bir ateş yakar ve bu ateşin etrafında dans ederek ya da üstünden atlayarak büyük bir coşkuyla bu bayramı kutlarlar.
Kürt yazar Musa Anter'e göre Nevruz aslında Kürtlerde ilk başlarda 31 Ağustosta kutlanıyordu ancak daha sonra Arap Takviminin kabul edilmesiyle bu kutlamalar Mart ayına kaymıştır.
"Nevruz kutlu olsun" Kürt dillerinde böyle söylenir: Kurmanci: Newroz pîroz be!, Zazaca: Newroz pîroz bo, ve Sorani: Newroztan pîroz bêt.
Demirci Kawa Efsanesi
Ana madde: Demirci Kawa Efsanesi
Ateş üstünden atlamak bir Nevruz geleneğidir
Kürtlerde nevruzun Demirci Kawa Efsanesi'ne dayandığına inanılır. Kürt mitolojisindeki Kawa efsanesine göre, günümüzden 2500 yıl öncesinde Zuhak (Bazı kaynaklara göre Dehak)adında Asurlu çok ama çok zalim bir kralın altında yaşayan Kawa adında bir demirci vardı. Bu kral tam bir canavardı ve efsaneye göre her iki omuzunda da birer yılan bulunuyordu. Her gün bu iki yılanı beslemek için Kürtlerden iki genci sarayına kurban olarak getirtip aşçılarına bu iki çocuğu öldürtüp beyinlerini yılanlarına yemek olarak verdiriyordu. Aynı zamanda bu canavar kral ilkbaharın gelmesini de engelliyordu. En sonunda bu zulümden bıkan ve bir şeyler yapmak isteyen Armayel ve Garmayel adlı iki kişi kralın sarayına mutfağa aşçı olarak girmeyi başarırlar ve Kralın yılanlarını beslemek için beyinleri alınarak öldürülen çocuklardan sadece birini öldürüp diğerinin gizlice saraydan kaçmasına yardımcı olurlar[25]. Böylece ellerindeki bir insan beyni ile kestikleri bir koyunun beynini karıştırarak yılanlara vererek her gün bir çocuğun kurtulmasını sağlamış olurlar. işte bu kaçan kişilerin Kürtlerin ataları olduğuna inanılır ve bu kaçan çocuklar Kawa adlı demirci tarafından gizlice eğitilerek bir ordu haline getirilirler. Böylece Kawa'nın liderliğindeki bu ordu bir 20 Mart günü zalim kralın sarayına yürüyüşe geçer ve Kawa kralı çekiç darbeleri ile öldürmeyi başarır. Kawa etraftaki tüm tepelerde ateşler yakar ve yanındakilerle birlikte bu zaferi kutlarlar. Böylece Kürt halkı zalim kraldan kurtulmuş olur ve ertesi gün ilkbahar gelmiş olur.
Türklerde Nevruz [değiştir]
Ana madde: Türk kültüründe Nevruz
Orta Asya'da Nevruz bayramlarında geleneksel olarak pişirilen sümelek buğdaydan yapılan bir çeşit tatlıdır.
Türklerin (Göktürklerin) Ergenekon'dan demirden dağı eritip çıkmalarını, baharın gelişini, doğanın uyanışını temsil eder. Doğu Türkistan'dan Balkanlara kadar tüm Türk kavimleri ve toplulukları tarafından, M.Ö. 8. yüzyıldan günümüze kadar her yıl 21 Mart'ta kutlanır.
Türkiye'de bir gelenek, Türk Cumhuriyetleri'nde ise resmî bayram olarak kutlanırken, 1995 yılından itibaren Türkiye Cumhuriyeti tarafından Bayram olarak kabul edilen bir gün haline gelmiştir.
Türk Takvimi'nde bir gün 12 bölüme ayrılır, her bölüme Çağ adı verilirdi. Bir çağ iki saat, dolayısıyla bir gün de 24 saattir. Herbir çağ ise sekiz Keh ten ibarettir. Yılbaşı olarak gece-gündüz eşitliğinin yaşandığı 21 Mart, Nevruz günü olarak kutlanır. Bu güne ve yeni yılın başladığı an'a Yılgayak denir.
Oniki Hayvanlı Takvim ve Melikşah'ın Celali Takvimi'nde yılbaşı olarak belirlenen 21 mart, Divânü Lügati't-Türk'te de ilkbaharın gelişi olarak belirtilir. Türk edebiyatı ve musikisine de Nevruz; Nevruz-ı Asl, Nevruz-ı Arap, Nevruz-ı Bayati, Nevruz-ı Hicaz, Nevruz-ı Acem ve Nevruz-ı Seba olarak girmiştir. Tarihte pek çok devlet tarafından bayram ve gelenek olarak kutlanmıştır. Bunların başında Anadolu beylikleri, Eski Mısır, iran, Safavi, Sasani, Moğollar, Selçuklu ve Osmanlı gelir.
Selçuklu ve Osmanlı[28]'da millî bayram olarak kutlanan Nevruz, Nevruziye adlı şiirlere ve şenliklerle ziyafet verilerek kutlanırdı. Özel olarak hazırlanan Nevruziye adlı macun Osmanlı döneminden kalan bir kültür olarak bu gün hâlâ Manisa'da 21 Mart'ta Mesir macunu şenlikleri yapılmaktadır. Alevi ve Bektaşiler arasında da kimi yorelerde eski takvime atfen Mart Dokuzu adi verilerek kutlanan Nevruz'da özel ayinler yapılırdı, yine Zerdüştler ve Yezidiler'de 21 Mart'ı bayram olarak kabul etmişlerdir.
iyidir, ter alır filan, ama sonuçta ter ile direk bağdaştırılır ve gaffur gibi bir karakterden sonra, şehvetkırandır giydiği fark edilen kişinin karizması için ağır tehdittir.
tipik türk erkeği tavrıdır.
onun sevgisinde tezahürata yer yoktur mantığı ile ortaya çıkar.
bir bakışından, bir gülüşünden, bir canım demesinden anlamanız gerektiğini düşünen kişidir.
açamadığınız kavonozu kendisine uzatıp:
- tatlım şu kavonozu açamadım yaa ( dersiniz )
- getir hayatım bakim
- al tatlım
- hmm bunun böyle arkasına avucunun içiynen vurursan, sonra açılması daha kolay olur.
-???
- bide yine aklında bulunsun bir kahvaltı bıçağı ile de kenarını hafifçe kaldırırsan da olur.( hem güçlüyüm hem de akıllı hehhe )
-???
- hıhh oldu işte
- canım benim çok güçlüsün ( dersin ama içinden "yaa elim yağlı diye bişey istedik altı üstü bi kapak aççan görende uzay mekiği istedim sanır" dersin aslında. suratını ekşitme anlayacak şimdi gülümse,erkek kısmısı takar böle şeylere diye konuyu şöyle bağlarsın.)
- sen bu aralar spor yapmaya mı başladın sevgilim ?
kadınlar üzüldükleri, sevindikleri, meraklandıkları, vazgeçtikleri, yıldıkları, telaşlandıkları, kırldıkları, kızdıkları zamanlar hep yemek yaparlar. baharat kavanozlarını açıp açıp kaparlar. tencereleri tekrar tekrar yıkarlar, bıçakla parmaklarını keser ve en azından bir bardak kırarlar. kadınadamların temel eksiği sanıldığı gibi rahimleri değildir. onların kadınsı eğretilemeleri eksiktir. içe atmaları ve başka yerden çıkartmaları eksiktir. o yüzden sokakta avaz avaz bağıran bir kadınadam gördüğünüzde hiç yadırgamazsınız. ama avaz avaz bağıran bir kadın herkese dudak ısırtır. kadınlar sokakta avaz avaz bağırmazlar. hele ki bu ülkede. kadınlar ölürken bile etekleri açılmasın diye uğraşır ve evde yapayalnızken bile sütyen takarlar. kusursuz bir kadınadamı gerçek bir kadından ayırnanın tek yolu hareketlerindeki rahatlıktır. orospuluğun bile bir edebi vardır. kadınadamlığın yoktur.
komik hikayelerdir:
yaşlı bir teyze, yanında ki kişi kalkınca ayakta duran kişiye seslenir:
- otur kızım ben yakında inicem
- ben kız değilim teyze
- aman ben ne bilim kız mısın dul musun? ayakta kalma diye söyledim evladım.
- teyze ben erkeğim!
- tövbe tövbe bu ne hal o zaman evladım!
sürekli dişiliği ön planda olan, hemcinslerine; bütün adamlar bana hasta (senin sevgilinde dahil), gibi mesajlar verdiği için hemcinsleri tarafından dışlanan kızdır.