muse'n unintended ile birlikte en sevdiğim şarkılarından birisidir . zira bana mı öyle geliyor bilmiyorum ama acayip derecede barış manço'nun aynali kemer şarkısı ile benzerliği vardır melodik olarak .
klavyemin f5 tuşunu söküp atmama neden olan sınavdır. zira artık miladını doldurmuş bir gün içinde ömrü boyunca basılmadığı kadar basılıp iflas etmiştir. ösym nin bana hatırasıdır.
karalama politikası ürünü olan hayali villadır. herhangi bir devlet memurunun sahip olabileceği herhangi bir yazlıktır. ne zamandır karalamaya çalışıyorlar kılıçdaroğlu'nu bir başarısız girişim daha.
internet dünyasının kamusal anlamda en büyük ve en faydalı çöplüğü. aradığınız her şeyi büyük zorluklara katlanarak hiç okumak istemediğiniz şeyleri okuyarak bulabilirsiniz.
bu yaşta adam öldürse belki de daha az ceza alıcak diye düşündüren eylemimsi. nedir şimdi bu? bir yanda adam kesen kelle koparan insanımsılar yaşı onsekizden küçük diye akli ergenliğe ermemiş sayılıp ceza indirimi uyganırken taş atan yeni ergene verilen bu ceza ister istemez türk ceza sisteminin sorgulamamızı sağlıyor. ayıptır günahtır yapmayındır.
bu kadar geniş kadrolu rotasyon imkanlı galatasaray için forvet sıkıntısı yüzünden zor geçicek karşılaşmadır. bir değil iki değil nedir bu şansızlık kardeşim.
vucudtaki demir eksikliğinden dolayı daha çok hamlaşmış vucudlarda yorgunluk sonrası görülebilitesi yüksek durumdur. eğer genellikle halısaha maçlarında böyle bir durumla karşı karşıya geliyorsanız maçtan en az 2 saat önce içilecek olan maden suyunun faydasını görebilirsiniz.
eğer böyle bir düşünce varsa allah belasını versin dediğim söylemdir. birileri gecenin bilmem kaçında eksi 20 30 derecelerde hudutta beklerken askere gitmek istemeyen diğer başkaları ise msn de facebook da hatun kaldırma olayındadırlar. şimdiye kadar kaç bin kişi şehit oldu o topraklarda sen ve ailen rahat uyu diye. profosyonel askerlikmiş peh ! senin devletin o kadar zengin mi? madem o kadar zengin ekonomin neden bukadar kötü işçilerin neden açlık sınırında. ayrıca madem askere gitmek istemiyorsanız en güzel yanı gidin alın güzel güzel pembe teskerenizi o yakışır size !
saf ve temiz çocuklarımızı da kirleten dramdır. bir tarafta gerçekler, bir tarafta kutuplaşan öğrenciler, bir tarafta buna müsaade edenler... nasıl bir ortamın içindeyiz? algılamak mümkün değil. sinir harbi yaratıp bir sınıfı birbirine düşürenler, bir yerlere geldiklerinde neler neler yaparlar? geleceğimizin teminatları böyle birbirine düşürülür mü? hangimiz yaramazlık yapmadık? bir arkadaşımızla kavga etmedik, okulun camını çerçevesini indirmedik? Çok kızdı müdür vs öğretmen anneyi babayı çağırdı okula ama mezun ederken sıkı sıkı sarılmayı unutmadı. "sus lan" demedi. arkadaşlarıma fırça attırmadı. insandı. dram değil aslında, sinir harbi. kimse güzelim kızlarımıza kızmıyor, aslında o yaramazlık yapanlara da kızmıyor. çocuk lan bunlar. neye kızıldığını herkes iyi biliyor ama yapacak bir şey yok.
ayrıca kişisel not: bu görüntüleri çekip de internete koyan kendini öğretmen sanan denyoya ağız dolusu küfürler biriktirdim... '' Havva Başkan '' kelimesi nasıl yer ediyor buncacık çocukların dilinde? Değinilmesi gereken bir başka nokta ; bizlerde ilkokul okuduk o sıralarda bizlerde bulunduk üstelik gittiğim ilkokulda sıradan bir mahalle ilkokuluydu ama ne ben ne de hiç bir arkadaşım bi gün olsun böyle bir acıtasyon ile karşılaşmadık böyle bir durumda kalmadık. Tüm öğrenciler mavi önlüklerimizi giyer gelirdik okula temizliğin eşitliğin sembolüydü mavi önlüklerimiz, ister babası devlet memuru olsun, müdür olsun ister pazarcı olsun yahut işsiz olsun o küçücük bünyelerimiz saf yüreğimiz hiç bir ayrımcıkla karşılaşmadığı için böyle bir dramda yaşamazdık . Şuncacık kız demek ki nasıl söylemler ile karşılaşmış ki kendisine yırtık botlarını gösterecek bir savunma pslkolojisi geliştirmiş. Merak ettiğim nokta orda kameranın arkasındaki ' evet algışayun ' diyen mahluk hiç mi pedagoji eğitimi görmemiştir , insanlığı bu kadar mı sınıfta kalmıştır ?
Ayrıca ilkokul düzeyinde bir çocuk ' içimde ateş var atalay üzüyorsun beni ' ,' bu yaptığınız insanlığa sığar mı? '' gibi cümleler kuruyorsa çok fazla televizyon izliyor ya da izletiliyordur. Çünkü Çilek Çocuk Odası Yok ise bu çocukların büyük ihtimalle tek odası soba ile ısınan evin televizyonu o çocuğun ders çalışma saatlerinde ailenin diğer fertleri tarafından dizi takip etmek süretiyle sonuna kadar kullanılmaktadır. Yada sabahçı olanlar evlerine geldiklerine gündüz kuşağında dünyanın en gereksiz televizyon programları ile çocukluklarını unutmaktadırlar. Çocuk bunlar len ne bilsinler aşkı memnu yu, yaprak dökümünü entrikayı !! Bizde küçüktük bizde çocuktuk tsubasa yı izler aküde vuruşu yaparak vazo cam indirirdik en fazla, bisiklete binip düşerek dizlerimizdeki kabukları biriktirirdik.
...
o zamanlar hep önlük giyme zorunluluğunu sorgulardım. neden bunu giymek zorundayız, neden başka bir şey giymiyoruz. yaş ilerledikçe, haliyle herkesin aynı alım gücüne sahip olmadığını, kimi insanların daha fazla kıyafet giyebileceğini, kimilerininse yırtık ayakkabıyla kışı atlatmaya çalıştığını farketmeye başladım. önlük, sizi tek tipleştiriyor belki fakat diğer taraftan bir eşitlikte sağlıyor.
şimdi videodan gördüğüm kadarıyla, demek ki ayakkabılara kadar bütün kıyafetler tek tipleşmeliymiş.
babam diyor başkan yardımcısı, beni okutmak için inşaatın beşinci katından düştü, parmaklarını kesti. ölüyordu az daha. bizim durumumuz yok alamıyoruz işte. muhtemelen annesinin çocuğuna bilinçsizce söylediği sözler bunlar. bir baba bunları anlatmaz çünkü kızına. bilemiyorum o kızın babasını. inşallah kızının nafakasını sigarayla harcayan birisi değildir.
Fakat şurası çok acı. bunlar hiçbir şeyden anlamaz dediğimiz çocuklar, hayatın yükünü bu kadar sırtlanmak zorunda hissediyorlarsa kendimize çeki düzen vermemiz gerekir. siyasilere ne kadar çemkirirsek çemkirelim. toplum olarak düzelmediğimiz sürece, siyasilere söyleyeceklerimiz sadece kendi vicdanımızı rahatlatacaktır.
kış geldi, kar yağıyor. kaçımız üç-beş tane bot alıp bir iki ilkokulu ziyaret ettik çocuklara yardım edebilmek adına. bencillik diz boyu. yolda dilenci görünce bunlar villada oturuyor diyerek yüz çeviriyoruz, ya dilenmeyenler? ya çalıştığı halde evine yetemeyenler... Utandım çok kızdım kendime ve çöpe atmak istedim vicdanımı bu kadar sevimsizleştiyse.
beklenmedik bir anda 2010 yılı ajandası göndererek sevindirmiş odadır. ilk oda ajandam diye mi bu kadar sevindim bilmiyorum ama. ulan kaç aydır oda aidatınıda ödememiştim, utandım bak şimdi.
gravite yöntemi, temel jeofizik arama yöntemlerinden biridir. yeraltnın homojen olmaması ve değişik yoğunlukta kayaçlann bulunması nedeniyle yerkürenin yerçekimi ivmesi "g" de küçük değişmeler meydana meydana gelir. bu değişmelerin, yeryüzünde, özel aletlerler ölçülmesi ve bu değerlerin değerlendirilmesi, gravite yönteminin teşkil etmektedir. özetle; yeraltındaki değişik yoğunluklardan oluşan yerçekimi ivmesinin küçük değişmelerini ölçmek ve bu ölçü değerlerini değerlendirerek yeraltında aranan cisim veya jeolojik yapı hakkında bilgi edinmektir.
eski sevgiliyi bir küçük park gecesi sonrası ağzına kadar tıkabasa dolu bir otomobilde ön yolcu koltuğunda ikinci bir kişi olarak kucaktayken görmekten çok daha iyi olandır.
dün geceki bölümünde iyice saçmalayan dizidir. pek izlemem arada sırada akşam yemeği sırasında falan geçmiş bölümleri izlerim ama arkadaşım bir çocuk bu kadar mı şansız bahtsız olur? bir grup senarist bir çocuğun üstüne bu kadar mı gider? hatırladığım kadarı ile bu çocuk ve annesi zamanında üvey baba şiddetine maruz kalmıştı. sonrasında çocuğun annesi tunç'un üvey babasını öldürerek hapse girmişti. bu yetmedi hapiste kadıncağızı öldürdüler. bu da az geldi tunç lösemi hastası oldu. sonra bir sürü uyuşturucu kullanan kocaman adamlarla arkadaşlık etti. iki kez kaçırıldı bir kez üzeri bombalar ile dolu olarak bakırköy meydanına bırakıldı. ne gareziniz var kardeşim çocuğa? ben olsam alır bu hikayeyi başlı başına bir dizi yaparım. ayrıca bir tek şevket çoruh için izlemeye katlanılır dizidir.
biri olmaz ise diğerinin bu kadar büyük olduğunun anlaşılamıyacak olmasıdır. galatasaray fenerbahçesiz, fenerbahçe galatasaraysız düşünülemez. beşiktaş her zaman üçüncü evlat olmuştur bunların arasında, ve genellikle her iki klup tarafından da desteklenebilitesi vardır. ama bir fenerbahçeli taraftarın bir galatasaray ı desteklemesi şehir efsanesi gibidir. fenerbahçe avrupa kupasında yenilse galatasaraylının; galatasaray avrupa da elense,yenilse fenerbahçelinin içinde her zaman gizli bir sevinç vardır. en büyük olma tutkusundan ziyade sanırım bunlar. ama iki takımında tadı farklıdır ikiside büyüktür ve büyük kalacaktır.
ülkenin yüzde yetmişine yakınının cahil olmasından ötürü başka bir nedeni yoktur. açlıkmış sefaletmiş hepsi sonradan gelen durumlardır. eğer bir torba kömüre, beş kilo prinçe muhtaç olduklarından oylarını bu zihniyete veriyorlar ise o zaman durum daha da vahimdir.
türk hukuk sisteminin açıklarını gün yüzüne çıkaran ibretlik bir olaydır. düşünün kü adamın teki bir şehrin belediye başkanlığını yapıyor, bu zaman süresince içinde hakkında sahte bilet basmak dahil 20 yi aşkın yolsuzluk iddiası ile dava açılıp milletvekilliği yüzünden kılına bile dokunulamıyor, şu anda bu devletin en saygın makamlarından birinde tüm ailesine gemiler hanlar kazandırıyor; bir diğer yanda ise bir baba oğluna süt parası bulamadığı için 10 yıl hapis cezasına çarptırılıp cezası 4 yıl 4 ay 10 güne indiriliyor. ey gözleri kapalı adaletin simgesi iki ayrı kefene koy bakalım suçları hangisi ağır basıyor ?
şebnem ferah ın babam oğlum dan sonra en sevdiğim şarkılarından birisi. gerçi bu albümde bir çok şarkı kendisini sevdiriyor ama bu şarkı biraz daha farklı sanki.
yuh artık dedirten öneridir. ülkemizde kaç milyon kişinin aylık ücreti 80 liraya varan lig tv yi izleyemediği maç tutkunu bünyelerin kahvelerde cebinden para vererek takımını desteklemeye çalıştığı düşünüldüğünde sinir bozucu bir düşünce olmaktadır. oldu olucak yanına bir de hatun verelim, alem yapsın sayın öcalan!
çok sıklıkla izlenmemesi gereken, biraz ara verilip sonra tekrar izlendiğinde tadından yenmeyen türkiye de tiyatro sporunun ilk temsilcilerinden. başarılarının altında yatan sebep ise tiyatro sanatçıları olmaları.
askerliğimi yaptığım beş ay beş gün süresinde bulunduğum, üstgeçitlerini saya saya bitiremediğim, kışla içinde sürekli ankaranın dikmeni bidaha gelirsem s.k beni tabirini dilimden düşürmediğim güzel ülkemin çok da güzel olmayan başkenti.
aile bireylerinin kızlarını başka şehirlerde okumaya göndermeyeceğini tasdik eden durumdur. Eğer böyle bir durum bir şekilde asparagas olsa bile bir yayın organında deşifre edilirse üniversitelere başka şehirlerden yerleşme oranı makbul durumda düşecek ve her kız aday üniversite hayatını yüksek lise modunda geçirmeye başlayacakdır.
dün yapılan maçda* milimlik ofsayt ı çalan, ele çarpıp gol olan topu elle oynama olarak değerlendirip iptal eden hakemleri görüp bu günkü maçta 5 metre geriden çıkan trabzonlu futbolcu için ofsayf çalan hakemle karşılaştırdığımda acaba dedirten maçtır. aziz yıldırım ın bir konuşması bu kadar yetiyor demekki. semih ceza alanı içinde bariz eliyle alır gol pozisyonu yaratır devam kararı verilir, arda nın eline çarpıp gol olan pozisyonda iptal edilir. hadi onu geçtim kardeşim bir değil iki değil beş metre geriden çıkıp kaleci ile karşıya karşıya kalıyor futbolcu ne o? pozisyon ofsayt. geçiceksin hocam onları.