uludağ sözlükteki iyi yazarların birer birer ayrılmasıyla, kendini daha çok belli ettirmiş yazar. gerçekten güzel yazıyor, entrylerinin devamının gelmesi en büyük temennim.
kendisi ahmet türkü anımsatmaktadır. tek işi kürtlük olduğunu hissettim entrylerinde. ha bir de pkk ya sevimli gözle baktığı da hissedilebiliyor. eğer öyleyse...
okuduğunda gülümseten, hatta kahkaha attıran başlıklardan biri olsa gerek. türkiyede chp yi bırakın herhangi bir partinin yüzde 80 oy alması sadece yazım yanlışıyla açıklanabilir. *~
kendisinin modern avrupalı erkeklerle cinsel ilişkide bulunduğunu, bunun sonucunda ise modern avrupanın kültürünün bizim araplara benzeyen kültürümüzden ne kadar üstün olduğunu anlatmaya çalıştığını hissettiğim yazar.
modern avrupa erkekleri yerde becermiyor galiba efendim...
öncelikle birkaç örnekle mevzuyu açıklama ihtiyacı hissettim. ha bu arada unutmadan, etiyopyalı aç çocuk zaten insan tesadüf oluştuğundan beri var değil mi sevgili arkadaşlar? yani insan müdahalesi olmadan...
çok basit bi konudan giriş yapalım: su. bildiğimiz su, şaşırmaya gerek yok.
su, öyle bir yaratılmış ki diğer maddelerin aksine, sıvı hali katı halinden daha yoğun. bu sayede kışın, balıklar donmadan yaşayabilmekte suda. hatta buz tabakası bir yorgan görevi görmektedir orda. madem her şey tesadüf, o kadar maddenin içinden neden su?
bildiğimiz üzere tüm maddeler atomlardan oluşmuştur. bir maddede milyonlarca atom bulunmakta. o küçücük atomun bir protonuyla oynadığımzda, binlerce kişinin ölümüne sebep olacak bir güç açığa çıkıyor. eğer evren tesadüfen olmuş olsaydı, dünya üzerinde sürekli bu patlamalardan olmaz mıydı? hadi sürekli olmasın en azından yılda 1 kez olmaz mıydı?
şimdi olmazdı falan diyerek çocukça tartışmaya devam etmeyelim.
örnekleri fazla detaya inmeden anlattım. eğer belli bir seviye eğitim aldıysanız, bu örnekleri detaylandırabilirsiniz.
şimdi böbreğe bakalım.
2 tane küçük organ çalışmadığı zaman, insan diyalize bağlı kalıyor. haftada 2-3 kez orada zaman geçiriyor. hiç imkan var mı ki bu organlar tesadüfen böyle yerleşti de insan sorunsuz hayatını devam ettiriyor?
şimdiyse farklı bir yerden bakalım.
bir an düşündük. haşa allah yok, her şey kendiliğinden oldu. o zaman kafadan uydurulan namaz nasıl bu kadar mükemmel olabilir? şimdi düşünüyorsun namazın neresi mükemmel? hemen izah edeyim:
--spoiler--
1 Namazda yapılan hareketler hafif olduğundan kalbi yormaz Ve Günün değişik saatlerinde kılındığı için insanı devamlı zinde ve dinç tutar
2 Namaz sebebiyle başını günde seksen defa yer koyan bir kimsenin beynine ritmik olarak kan fazla ulaşır Bu yüzden beyin hücreleri yeterince beslendiğinden, Namaz kılanlarda hafıza ve şahsiyet bozukluklarına daha az rastlanır Bu insanlar daha sağlıklı bir ömür geçirirler Bu gün tıpta "demans senil" bunama hastalığına uğramazlar
3 Namaz kılanların gözleri, muntazam olarak eğilip doğrulmaktan dolayı, daha kuvvetli kan deveranına malik olur Bu sebeple göz içi tansiyonunda artma olmaz ve gözün ön kısmındaki sıvını devamlı değişmesi temin edilmiş olur Gözü "Katarakt" veya "Karasu" hastalığından korur
4 Namaz kılmaktaki izometrik hareketler, midedeki gıdaların karışmasına, safranın kolay akmasına ve dolayısıyla safra kesesinde birikinti yapmamasına, pankreastaki enzimlerin kolay boşalmasına yardımcı olacağı gibi, kabızlığın giderilmesinde de rolü büyüktür Böbreğin ve idrar yollarının iyice çalkalanmasından, börekte taş oluşumunun önlenmesinde ve mesanenin boşalmasına da yardımcı olur
5 Beş vakitte kılınan namazdaki ritmik hareketler, günlük hayatta çalıştırılamayan adale ve eklemleri çalıştırarak artoz ve kireçlenme gibi eklem hastalıklarını ve adale tutulmalarını önler
6 Vücut sağlığı için temizlik muhakkak lazımdır Abdest ve gusül, hem maddi hem de manevi bir temizliktir işte namaz temizliğin ta kendisidir Zira hem bedeni hem de ruhi temizlik olmada namaz olmaz Abdest ve gusül, bedeni temizliği sağlar Namaz ibadeti insanı ruhen ve bedenen temizlemiş dinlendirmiş olur
7 Koruyucu hekimlikte belirli zamanlarda yapılan beden hareketleri çok mühimdir Namaz vakitleri, kan dolaşımını tazelemek ve teneffüsü canlandırmak için en uygun vakitlerdir
8 Uykuyu tanzim eden en önemli unsur namazdır Hata vücutta biriken statik elektriklenme, secde yapmakla topraklama yapmış olur yani statik elektrik boşalır Böylece vücut tekrar zindeliğe kavuşur
--spoiler--
bu kadar yararı olan bir şeyi de bir insan kendisi uydurmuş olamaz heralde 14 asır önce. demek ki bunları yaratan bir ulu yaratıcı ve onun elçisi var ki bu mükemmel sistem meydana gelmiş. kainatın doğal halinde, insan eli değmeden hiç bir kusur yoktur.
şimdi bazı kendini zeki sananlar, "ya sakat doğan çocuklar nolcak?" diyecekler. hemen açıklayalım:
bir anne hamileyken, bir sürü zararlı ışınlara maruz kalmakta ve bu ışınlar genlerin yapısını değiştirmekte. bu yüzden sakat çocuklar doğmaktadır.
bak allah ın kendi düzeninde hiçbir sıkıntı yok. ama araya insan girince mükemmel sistem bozuluyor.
artık hala allah yok, her şey tesadüf dersen; sagopadan enfes bir söz söylemek istiyorum: "bana mı kaldı ayakları yoldan kaymışların tasası"
şehrin göbeğinde vericisi, alıcısı* bulunmayan fakat geleceğe yatırım için gora ya sistemini kuran akıl dolu şirket avea dır, bunu unutmayalım. yani o yüzden çekiyor.
sol frame nin ntv muhabiri nin egemenliğinde olması sonucu, uludağ sözlük garibanları tarafından söylenen ağıt,yakarış,slogan her ne boksa.
son aldığımız verilere göre toplam entry sayısı 4111'e ulaşmıştır. toplam başlık sayısı ise 4647'ciktir. yani sadece 4647 tanecik başlık açmıştır. yetkililer, başlık sayısının artmasından korkuyorlar. (bkz: sözlük kapandı, hala başlık açıyor)
+anasının a.ına kazık çaktığım, s.ke s.ke bi hal bıraktığım nazlı kız, benimle bol s.kiş dolu bir birlikteliğe var mısın?
-ah, tabi! seni seviyorum ve de sana her gece 1 posta veriyorum aşkııııım.
yoksa başlığı yazan da hastane kapısında ağlayıp, sonra da veren bayanlardan mı dedirten şey. daha önce böyle şey duyan yoktur sanırım. bu arkadaş ilk verenlerden demek ki...
aşırı derecede yanlış bir tespittir. efendim dikkat ediniz, konsolosluklar genel olarak kürtlere vize vermektedir. 2 yıl * önce konsoloslukta bir amca vardı. beyaz bi şalvar vardı altında. üstündekini hatırlayamıyorum maalesef. kürtlere vize verilmiyor diyenler dikkat etsin, o adama vize verildi inanır mısın? bak hani kürtlere verilmiyordu? nasıl da veriyorlar yoksa bi çıkarları mı var? türk-kürt çatışmasını mı destekliyorlar yoksa...
kendini çeşitli sitelerde pazarlamak isteyen, erkeklerin gönlünü ota değil de boka * kondurmaya çalışan, gerçekte görsen cinsel uzvunun bile kalkmayacağı kadındır. lan bunları düşündükçe içimden kusmak geldi. iğrenç oluyorum bazen farkındayım...
muhtemelen çocukken kendisiyle de sohbet eden insanların bulunmasından dolayı bu davranış içinde olan insandır. 18 yaş altı insanların adam yerine koyulmama durumunu da ortadan kaldırmaya çalışmaktadır.
okuldan çıktığında altına yapmak üzere olmak, bu sıkışıkla 2 kilometre yolu usain bolt hızında gidilmesidir. (yanlış anlamayın utanç verici olan bu değil yazının ilerleyen bölümünde) artık eve gelmek üzere olan çocuğun daha fazla dayanamayıp apartmanın merdivenlere işemesi olayıdır. ve utanç verici olansa bunu yan komşunun, kızıyla beraber görmesidir...
kimsenin dediklerinin dikkate alınmaması gereken andır.
fazla kasmaya gerek yoktur, zira ne kadar kassak da sonuçta araya ayrılık fikri girmiştir. sonradan beraber olunsa da bu an hiç unutulmayacağından tekrar birleşmek aşırı mantıksız olacaktır.
tüm bu sebepler dikkate alındığında, sevgili(!) bunu dediği an s.ktir git demek en doğrusu olacaktır.
dostlukların her zamankinden çok akla geldiği, daha duygusal anların yaşandığı ve ne olursa olsun dostun hatırlandığı gecelerdir. böyle gecelerde dışarda gezmek insana müthiş bir haz verir. ayrıca çoğu hikayelerin de başı böyle başlar.
yağmur suları başımdan aşağı akarken, kaybettiğim gençliğim gözümün önünden bir film şeridi misali geçiyordu. ne güzeldi o günler! saf, temiz duygularımız vardı. el değmemiş, tertemiz... sonra ayağıma takılan taş dikkatimi dağıttı. hayallerden gerçeğe dönüş yaptım.
her gece oturduğum banka gidiyordum. gecelerim orda geçerdi. kader arkadaşlarım da beni bekliyor olmalıydı. hiçbir zaman bensiz kalmazlardı. 2-3 saat geciksem kapımda beni beklerlerdi.
artık varmak üzereydim. her gece oturduğum bank, evime 2 km uzaklıktaydı. oraya geldiğimde o bankı görebildim. engin denize, derin bakışlar atmaktaydı. fakat durun, bir saniye! o da kim? kim oturmuş benim evimin en güzel eşyasına?
yağan yağmurun sesi, sert adımlarımın öfkesiyle birleşiyordu. bense o yabancıya doğru yaklaştım. en sonunda yanına vardım. hiç sesimi çıkarmadan ona baktım. bu yabancı, bir bayandı. sarı saçları beline kadar uzanan, mavi gözleri etrafı aydınlatan, beni gördüğünde korkudan olsa gerek nefes alıp verişi hızlanan, dünya güzeli biriydi.
evet, korktuğum başıma gelmişti. arkadaşlarım bir yabancıyla dertleşiyordu artık. o beyaz tüyleri bile artık beni istemiyordu yanında. boncuk um diye sevdiğim o kedi, limon um dediğim o güvercin benden nefret edermişçesine bana bakıyordu ve o kadınla arkadaştılar.bu sahneye daha fazla dayanamadım, uzaklara doğru durmaksızın koşmaya başladım gözlerimdeki yaşlarla...
dostluk, yağmurlu sonbahar gecelerinde bir başkadır...
bir de ülkemizin sürekli kötü gösterilmesinde medyanın da payı var kanımca. diğer ülkelerde, ülke prestijinin düşeceği her haber abartılarak yazılmıyor, gösterilmiyor.
öncelikle entry i okumanıza gerek yok. direk ıyyyy, iğrenç butonuna basmanız yeterli.
entrym dikkatli okunursa hiç bir yerde n95 li kadın çarşaf giyemez diye bir şey söylemedim. bi düşünün bakalım, bi insan neden çarşaf giyer. düşündün mü, düşünemzsin çünkü şu an eksilemek için diğer entrylerimi arıyorsun.
bir insanın kaç yıl önce yasaklanmış çarşafı giymesindeki amaç ilgi çekmemek, erkeklerin ona bakışlarını engele çarptırmaktır, yoksa değil mi? hal böyleyken elinde son model telefonla daha fazla ilgi çektiğinin farkında değil midir o insan? madem allah a inanıyorsun, onun yasaklarına uyuyorsun; o zaman kendi devletinin yasalarına da uyacaksın. o halde kendini fazla dindar göstermek amacıyla giydiğin çarşafı çıkar, pardüse giy; ya da milyarlarca lira verdiğin telefon yerine bi düşük modelini al da 2 yetimin yüzünü güldür. ha amacın allah ın hoşnutluğunu kazanmak değilse telefondaki şarkının sesini biraz daha aç...
