nukleerella
2428 (filozof)
dördüncü nesil yazar 6 takipçi 74.70 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    sağa kayar mısın kıvanç ı göremiyoruz

    1.
  1. Bundan 2-3 ay önce beyaz'ın programına katılan kıvanç tatlıtuğ'u göremeyen yurdum kızlarının BEYAZ'IN PROGRAMINDA beyaz'a SöYLEdikleri söz.

    Malumunuz odur ki beyaz'ın ve diğer tüm erkeklerin, bu laftan sonraki haliyeti ruhiyesinin gerçek tanımını, kelimelerin kifayetsiz kaldığı anlar başlığına yönlendirsek ancak o kadar olur da, o, başlı başına başka bir başlık konusu olur ayrı. (son cümledeki başlı başına başka bir başlık Konusu lafını unutun)

    Dedim ki, yurdum kızlarının doğuştan sarı saç mavi göz konseptine olan özleminin öznesi zaar bu adam. dedim ki, bu adamı abartan sadece biziz sanırım. kara kaş kara gözlü erkeklerin coğrafyasındaki sarı saçlı azınlığı olduğundan zaar bu ilgi. Ama değilmiş lan. Meğersem tüm dünya kadınlarının üstünde etki yaratmış bu herif.

    2 gün önce, "Birleşik Arap Emirlikleri'nin başkenti Abu Dabi'de düzenlenen 3. Ortadoğu Uluslararası Film Festivali"ne de damgasını vurmuş lan bu sarımtırak yeşilimsi bej herif. BiR Arap prensesi, Kıvanç Tatlıtuğ'a olan hayranlığını, özel yardımcısı aracılığıyla odasındaki partiye davet ederek göstermiş, megastar behlülümüz de prensesi kırmayıp partiye katılmış. (nerde karı behlül sokar) odada onlarca bol dekolteli kadını görünce şoke olmuş Bizim kıvo.(herkesi bihter gibi hediye paketi gibi fırfır giyiniyor sandı haspa) Festivale katılan Demi Moore ve Eva Mendes gibi yıldızlar Tatlıtuğ'a gösterilen ilgiyi hayretle izlemiş ve festival yöneticilerine "Kim bu oyuncu?" diye sormuşlar.

    Vay anasına ya vay anasına. Meğersem megastarımız kıvoymuş lan bizim. Meğersem yıllarca kandırmış bu medya bizi Tarkan markan diye.

    haa, Adam yakışıklıdır, seksidir, değildir ben karışmam. Allah sahibine bağışlasın der, ben sahip olduğuma bakarım da beni en çok dünya güzeli eva mendes'in, 50'sinde olup en fazla 30 gösteren demi'nin "kim bu oyuncu" sorusu gerdi lan.

    anlatalım...
    Bizim Kıvo'nun genelde oynadığı dizide, 1500 bölüm boyunca söylediği replikler, "behlül kaçar, düş yakamda, rahat bırak beni Nihal rahat bırak" tan ibarettir. bunu derken boynundan yukarısı kan kırmızısı olur ve sürekli berserk moda gezinir. dün gece yayınlanan dizide, dudaklarını arı sokmuş gibi duran bi travestiye diskoda yazarken, 80'lerde pek bi moda olan banu alkan'a engin koç gibi sapıksal bakışlar atan da, gerildiğinde üstündeki tişörtü bi anda üstünden çekip alan manyak da bu tiptir. Muhammed ali gibi kaçar, arı gibi sokar bu hınzır karakter. Ha bi de barçaya üst oynayıp son maçtan kuponu yatmış adam gibi bağıran adam da budur. (Dersin adamın sevgilisi kaza geçirmedi de akşam sahnesi var behlül de grubun brutal vokali bokyiyen. o nasıl solo nağmaleri lan öyle? agugaaaaa ahggggg ahhhgdd.. Oyuncu koçu king kong mu anlamadım ki ben. ahhh Ahh o bam bam diye vurduğun direksiyondan air bag açılaydı da o düzgün agzın burnun bi tavan yapaydı da göreydim)

    yalnız, Evet tüm bunlara inat iyi oyuncu vesselam. ehehhe.

    DEĞERiNi ÖLÜNCE ANLAYACAZ, Eminim.

    not: O bağırmasından sebep "Altın ayı ödülü"yle dönmüş lan evine deve.

    Bilim adamları tarafından da evrim'i kanıtladığı için "ters yönde işleyen evrim heykelciği"ni almış diyollar.
    13 ...
  2. yeni dökülen betona imza atma yetkisi

    1.
  3. - yeminle süper oldu rıfat abi ya ellerine sağlık valla.
    - ne o keremcim?
    - abi baksana betona. taş gibi oldu valla taş. Gram pürüz yok şerefsizim. insanın parmaklayası geliyo ya. Kremşanti gibi aynı, imzamızı da atalım abi tarihi yazıp bence.
    - kaşe de basalım! imza sirküsünü koş kap gel şantiyeden. mal mısın lan sen? ne alaka?
    - kimin yaptığı belli olsun diye dedim abi! El izimizi çıkartsak?
    - sus keremşantim sus! Holıvıttaki Şöhretler Kaldırımı mı lan bura?

    ahanda var böyle bi şey.

    bütün türk vatandaşının içinde yaşattığı bi pablo Picasso, bi michelangelo vardır kardeşlerim. nasıl ki bu sanatçılar eserlerinin altına gururla imzasını atarsa, biz Türkler de, beton döktükten sonra bir sanat eserini bitirmişcesine beton kurumadan tarih ve imza atırız. Atarız ve öylecene durup eserimize gururla bakarız.

    Yaparız yani. evin önüne pota dikerken betona adını soyadını imzasını ve tarihini yazan babamdan biliyorum.
    istediği sorudan başlamış bi de bebişim. Aferin yıldızlı 5 pekiyi...

    o imza yetkisi bi tek o betonu dökene aittir. betonu döken imzasını atar da o betona başka da kimse atmasın, ayak izi çıkmasın diye hemen yanına iki boş tenekeye ip bağlayıp o bölgeyi karantinaya alır.

    şu cern'deki müholar, bilim adamları, bili madamları, atom parçacıklarını çarpıştırdıktan sonra spor olsun diye bu olayı araştıracaklarmış. La Gazzetta dello Sport öyle yazdı lan geçen. Aynı gazetenin "Sabri barça yolcusu" diye yazığını da gördüm ya ölsem de gam yemem!

    o değil de birden sindirella'nın babamın betonuna ayak izi bıraktığını düşündüm. kontrpiyede kalır şerefsizim adam!
    5 ...
  4. kaynanadan ben demiştim lafını duymak

    1.
  5. - o kafama sıçaydım e mi? sıçaydım da almayaydım. hadi bari bi bok yedin bari ne süt beyazı alıyosun he mal kendim?
    - aşkım noluyo ya? hauhauha kendi kendine konuşuyosun? anaa ellerine ne oldu?
    - geceden çamaşır suyuna bastırdım. noldusu mu var? o koca götlü akrabalarından birinin yaptığına bak!
    - yuh!! o ne ya?

    ne oldu he ne oldu? sana "kızım bari koyu renk al" diyen kayınvalidene göt oldun! o beylik o meşhur lafına gark oldun!

    zırrrr.. ev teli bu. böyle zırrrdeli çalıyo bu ara.

    - nukoo!
    - anne naber?
    - iyi yavrum senden?
    - kötü! koltuklarım. pofff hep leke oldu..
    - eve bakmaya gelen onlarca meraklı teyzelerden kıçı en fazla terlemiş olanının göt izi giydiği kıyafetin rengiyle beraber koltuğa geçti di mi? elbisinin rengi olduğu gibi koltukta kaldı ve sen naptıysan çıkmadı. kriz geçirdin haliyle. doğru oto kuaförlerine gittin deri koltuklar için temizlik ürünleri aldın ama geçmedi di mi?
    - aynen öyle oldu. çıkmıyo lanet olasıca.
    - ee ee kızım "ben demiştim". dinlemedin ki!

    andım olsun ki süt beyazı koltuğuma çıkan göt izinden o kadını bulacam. şerefim üzerine kendime yemin. .

    poff... sağır edeydin beni de duymamaydım be rabbim.

    koyuyor adama, evet.
    6 ...
  6. çarpışan oto bana çarptı diye kavga çıkaran çocuk

    1.
  7. maldır. Kısa ve net.

    Şimdi dağılın.
    Yok lan şaka bitmedi daha.

    Tüm kızların Saks mavisi Kalpli kalpli gömlek diyen Burak kut'a, tüm erkeklerin de "Tarkan mı Burak kut mu" tartışmasına "bence tayfun" dediği o çılgın yıllar. hepsi deri montlu ve asi...

    He bu deri montlu ve asi çocuk bu kavgayı çıkaran...

    - ohaaaa ne vuruyon öküz. Ehliyetini kasaptan mı aldın denyo. Gitti arabanın ön takımı.
    -Efendim. (benim bu. muhtemelen bitlenmişimdir ve anam saçlarımı erkek gibi kestirdiğinden herif erkek sanmıştır)
    - Aa aa kız lan bu. Yok abi ya kızlara ehliyet mehliyet vermiyecen abi.
    - iyi de çarpışan araba bunlar. Çarpışacaz tabi akıllım.
    - Sana bi çarparım bi de yer çarpar bebe ruhi. Git sag şeritte sür arabanı.
    - Niye sollamayı zevk mi edindin, Sağda neşe ne arar asiliği yapıyosun.
    - Hızlı ve öfkeliyim
    - Ben daha hızlı ve öfkeliyim
    - Vınnn vınn
    - hann hannn

    manyaktı zaar!!! Lan öküz adı üstünde çarpışan oto Da. Çarpışancan yani. Hayır öyle olmasa, evine ekmek getiren demir bükey gibi alırım elime ekmeğimi, giderim sağdan sağdan şerit ihlali yapmadan.

    isviçreli bili madamı oldum bu uğurda. Çarpışan otoya binip çarpışmaktan zevk alan çocukların kanını ölçtürdüm alayının kanında % 90 promil süt çıktı. Evet.

    edit: o değil de aramızda çarpışan oto bana çarptı diye ne çok kavga çıkaran %100 pormil alkol almış yazar var lan.
    8 ...
  8. zehra çilingiroğlu

    10.
  9. hülya avşar'ın kaya çilingiroğlu evliliğinden olan kızı.

    dev anası gibin bişi. hayatımda gördüğüm en kıro kıyafetlerle salınan zat. paran mı yok anlamadım ki ben?

    ilginç bi kız bu. bi keresinde "ben de tüm çocuklar gibi haftasonları londra'ya gitmekten mutluluk duyuyorum" demişti anasının dergisinde.

    evet ben de bizim mahalledeki tüm çocuklar gibi 5 yaşındayken tek başıma haftasonları las vegas'ta kumar oynamaya bayılırdım. bizim naciye teyzenin oğlu ragıp'ta paris'e gider gelirdi ablasıyla hep. çok zengindik biz. her çocuğu da kendim gibi sanardım.

    sonra bi keresinde mahalleden bi arkadaş, ragıp'la paris hakkında konuşmalarımızı duyup "aaaa evet ben de her akşam yiyiorum paris'ten çok tatlı bişi" dediğinde çok gülmüştük.

    ragıp; "paris yenecek bişey değil ki akıllım ahahhahaha" demiş kızı ağlatmıştık.

    sonradan o kızın kapıcı kızı olduğunu öğrenip arkadaşlığımızı da kesmiştik.

    her çocuk gibi.

    zaten sonra da "paris" her akşam yenecek bişey oldu. göt olmuştuk.

    edit: allahım bu başlık var idi. niye böyle yapıyorsun annem?
    33 ...
  10. siyasi bir liderin sizi msn e eklemesi

    1.
  11. Ahahahaha...

    Evet, daha henüz bundan 15 gün önce kendisini ciddi anlamda hacker sanan kuzenimin, bill gates'le msn de görüştüğünü söylediğinde verdiğim tepki.

    Kuzenimin, 14-15 yaşlarında, adem elması daha henüz gelişmekte olan, bunun yanında bıngıldağının gelişmediğine dair derin şüphelerimin olduğunu, dudağının üstü kısmının alabildiğine kurum bıyıklı, bill gates'le görüşmediği boş vakitlerindeyse zamanını anne ve babaya sürekli asilik yaparak geçiren bi ergen olduğunu dememe gerek var mı bilemem.

    Ha bunu yazayım ki birazdan okuyacaklarınız için "ahahah bunların geninde var ayol saflık. baksana biri de deniz baykal'la konuştuğunu iddaa ediyor. Ahaha ay ben buna kıçımla gülerim" demeyin.

    nı ho ho ho, Daha demin; "denizbaykalchp.@hotmail.com" adlı biri beni ekledi lan. irkildim. hizmete bak dedim içimden. demek, sayın Baykal, başbakan falan olsa halka sesleniş konuşmasını msn den yapacak, gençlerin sorunlarını çeşitli smileyler göndererek halledecek, yanlış yönde giden gençleri arada bir titretip kendine getirecekti. batılı düşünce tarzı buydu işte, çoktan girmişti Baykal Avrupa birliğine... helal olsundu alkış kıyametti. Konfeti yağmuru, havai fişekti. yıldızlı beş pekiyi, aferindi...

    Tabi ben bunları düşünürken ne oldu? adam ardı ardına "hıh yapan smiley" göndermeye başladı. Hiç kesintisiz, Bildiğin peşpeşe onlarca hıh yapan sarı ebleh suratlı smiley. ahahhaha Yarıldım aq. Bu neydi allahım bu neydi?

    Her şeye muhalefet olan Baykal msn'de de her olaya "banane işte banane" dermişcesine dudak büzüyor, kollarını kovuşturuyor ve alayına hıh diyordu.

    De ben eğlenme tercihimi rte'den yana kullanmak isterim.

    *************
    Taylan: selam nuko abla naber?
    nuko: iyi yavrum senden? Napıyorsun bakayım?
    Taylan: nuko abla, bak, oturuma bu sefer kimi alıcam? Billa gates'in yeni biz hizmeti bu. (allahım hakkat saf lan bu)

    *Kasımpaşalı konuşmaya katıldı*

    :[Kasımpaşalı: selamınaleyküm gençler! nasılsınız?
    nuko: as. kim la bu?
    Taylan : recep tayyip erdoğan nuko abla, bu da benim kuzen başkan.
    nuko: ahahhahaha takom benim ya, tanıştığıma memnun oldum başkan. nassun iyisünnn inşallah. ahuahahahha olum küçükken seni neyle besledik biz bilmem ki?
    :[Kasımpaşalı:[ evet ben recep tayyip erdoğan halka sesleniş konuşmalarını artık msn'den yapıyorum. sizin gibi gençlere her şekilde ulaşmak bizim vazifemiz. gençler malumunuz o'dur ki dünya global bi krizin içinde...
    nuko: takocan, anan evde mi bu akşam. Size gelicem ben çay içmeye.
    Taylan: gel nuko abla bekleriz.
    :[Kasımpaşalı:[ bu global kriz ülkemizi etkilemeyecek korkmayın. neden???
    nuko: anana söyle bana Ankara sarması yapsın. .
    :[Kasımpaşalı:[ bizi teğet geçen kriz dünyanın taaa dibine koymuşken, Ankara sarması yiyen bizden değildir.
    :[Kasımpaşalı:[ zira ülkemiz son 10 yıldır bir atak içinde. Nukolar takolar... herkes 3 çocuk yapsın. ülkemizin genç nüfusu artsın. ekonomimiz hızla büyümekte ama sizin de maşallah kıçınız pc başında oturmaktan semirmiş. adam mısınız lan siz?
    nuko: lan mı? canın sağolsun başkanım.
    :[Kasımpaşalı:[ ben recep tayyip erdoğan. adam gibi adam recep tayyip Erdoğan...
    [Kasımpaşalı:[ sen bana sen diyemezsin! velev ki dedin, ne olur? gol olur. kasımpaşalıyız evvelallah. küresel ısınma dolayısıyla çiftçileri de kovarım, peres'e de eyvallahı çekerim.
    :[Kasımpaşalı:[ ananızı da alın gidin! yürüyün tellioğulları... davos kapıları bizi bekler...

    nuko: konuşmadan ayrıldı.
    [tako] konuşmadan ayrıldı.

    *****************

    nuko: naptın ya sen? o neydi öyle? Kim olum bunlar?
    tako: tayyip dedim ya. adamın tarzı bu nuko abla. asabi adam, arada devreleri yakıyor böyle.
    nuko: olum yüreğime iniyodu lan az daha. bi daha böyle bişey yapacaksan, tansu çiller'i al oturuma. en azından hatun eğlendiriyor adamı. halüsinasyon der koparız...

    Taylan dediğimin kuzenimin bill gates'le msn de görüntülü konuştuğunu söylemiş miydim?

    Ahuahuaha. Ay bak yine...
    16 ...
  12. karışık çerez tabağından antep fıstığı ayıklamak

    1.
  13. hepimizin yaptığı iş. küçüklükten başlayan; güzele, iyiye, lüks'e eğilim olayı.

    ben, küçükken hiç leblebi ayıkladığımı bilmem o tabaktan. ha ayıklardık atardık kolanın içine o leblebileri ancak öyle yerdik arada o ayrı da bu başka bişey.

    hem ne ki leblebi? hep tabağın en dibinde sona kalan, sarı siyah, yenecek çerez kalmadı mı toptan ağza atıp o nu bi güzel lapa haline getirip kardeşe gösterdiğimiz, Kardeşin de misilleme olarak "iğrençççsin" diye kafamıza kafamıza misket bombası niyetine acımadan attığı, misyonu en son yenmek olan çerez.

    Ben, o karışık çerez tabağından kafama Antep fıstığı atacak ya da kaju fıstığını en sona bırakacak bi kardeş fiğürü düşünemiyorum lan. Kardeşlikten reddederim yani. Ha etli yemeğin etini en sona bırakan tiplerdense kardeşim, olası.

    hem bi kere yeme sırası vardır o çerez tabağının içindekileri abi. ilk tadına doyum olmayan, yılbaşı gecelerinde tombala kartlarını kapatırken bile kabuğundan yararlandığımız, opsiyonel çerezimiz (yemekteyiz programında sürekli konuşan herıf gibiyim şu an) Antep fıstığı, peşine soslu çerezler, sonra sırasıyla badem, fındık, fıstık, mısır yenir. soyalı fıstık şekerli olduğundan arada ağza atılır. sonra tekrar sırasıyla bunlardan yenir. geri kalan, kabak çekirdeği, ay çekirdeği, tuzlu fıstık ve leblebidir.

    kaju o tabağa konmaz bile. o bambaşka bi tabaktadır. Nesli tükenmesin diye el varmaz bunu yemeğe.

    evet budur. zamanla seçimler değişir. misal; kabız olan adam kabak çekirdeğine sararken, dizi bağımlısı olanlar çekirdekle bu bağımlılıklarını pekiştirir, performansı düşen fındığa, bira içen abi de tuzlu fıstığa alışır o halde ishal olan neye dadanır?
    leb demeden leblebeyi anladınız lan aferin...

    o değil de küçükken elimize para geçince koşa koşa bakkala gidip leblebi tozu alan da bizdik o ayrı.

    Başlığın Antep fıstıklı olduğuna bakma, Antep fıstığı der, tüm entry boyunca leblebiyi anlatır şaşırtmacalı yazarım. Bunda, küçükken burnuma leblebi sokup çıkartamamakla alakası var mı bilmiyorum ama sevemedim ben bu hesap makinesinde bile tersten adını yazabildiğim çerezi.

    Anlatayım dedim sözlük.

    edit: aramızda seri eksi oy ishaline tutulmuşlar var. leblebi yiyin geçer o!
    9 ...
  14. ilk buluşmamız ormanda olsun diyen kız

    1.
  15. (bkz: ağaçları rahat bırakın o kalpleri poponuza çizin)

    seovi beğenmedi bu fikrimi.

    o halde kalpleri rahat bıraksınlar ağaçları çizsinler popona?
    9 ...
  16. ilk kez küfür duyup boyut değiştiren bebe

    1.
  17. Soğuk ve şehirlerarası mahalle aralarında vazgeçtim çocuk olmaktan
    Ve beslenme çantamda haşlanmış yumurta kokusuydu hayat!
    Ve Ben, bir gün kendimin, mahalle arasında o tombi yemekten tombi olmuş çocuğa ana avrat küfür edebilme ihtimalimi sevdim.

    Girişgaha gel.

    - adım atıştırsana ya taşa tükürmekle ebe mi seçilir? Nerden bilecem iki tarafına da tükürmediğini?
    - Sayım yapayım.
    - haa bak o olur evet.
    - Bir iki tlki s.ki, üç dört kırmızı göttt. Beş altı Polonya battı yedi sekiz dokuz almanlar domuz, on onbir oniki italya tilki, onüç ondört on beş Ruslar kalleş, onaltı onyedi onsekiz ibneeee portekizzz... ibneee sen çıktın hadi yum!
    - Hiiiiiiiiiiii ne dediii???

    Aha işte küfür bilmeyen çocuğun yıkım anıdır bu. Şoka girer bebe. En az kuaföre gidip saç yaptıran bi kadının kuaförden çıkışta yağmura yakalanması gibi hüzün kaplar içini. Rehavetin en küflü olanı çöreklenir bedenine.

    Ne demişti? Ya da ne demekti ibne???

    Küçücük beynime usul usul sorular yağıyordu ciğerlerime daha nikotinin yağmadığı mahalle aralarında.
    Ve belli bir saatten sonra o çocukla görüşmemi yasaklıyordu annem.
    Oysa hiç ayıpçı, hiç sapıkçı konuşmalarım olmadıydı benim.
    Ve hiçbir eli beline monte teyze dayanmadıydı akşam evin kapısına
    Küfür dağarcığı gelişmiş nice bebenin ortasında sevimli bir çocuk yüzüydüm sadece...

    **************************

    - arı boku ye emi.
    - aha ne dedi ayıpçıııı
    - ne dedim be?
    - arı boku ye dedinnnn!!
    - bal o bal. ye de akıllan demek o bi kerem!!
    - sapıkçıııı... diyecem seni annemeee... anneaaaa ( 6. kattaki anasına bağırarak) nükoo pis pis bok dedi. sıçıklı popo dedi...
    anne: nuko yakışıyor mu sana canım? dedin mi bakayım he?
    - demedim aq!!!

    pis pis bok ne lan? sıçıklı popo ne anasını satayım?

    aslen başlık: "mahalle arasında ilk kez küfür duyan çocuğun boyut değiştirmesi"ydi. Boyut değiştirdim lan. şu an ben herhangi bir bebe burnundan çıkan baloncuk sümüğü kolunun tersiyle silinme ihtimalindeyim.
    8 ...
  18. sürüngen yer hayvanı

    1.
  19. çekyatın altından bülent ersoy un çıkması

    1.
  20. - arkanıza yaslanın nuko hanım evet sakin sakin. şimdi, sizin çocukluğunuza inip bu davranışınızı tanımlama yoluna gideceğiz.
    - Gidin doktor hanım gidin. Kurtarın beni bu dertten.
    - Çekyat görünce aklınıza Bülent ersoy'un gelmesinin sebebinin altında yatan gerçekleri su yüzüne çıkaracağız. Bu korkunuzu, korkunuzun üstüne gidip beraber yeneceğiz. Sinerjiyi hissediyor musunuz? Evet, çekyat ve Bülent Ersoy, size de ilginç gelmiyor mu? Çocukluğunuza dair ilk aklınızda kalan hatıra nedir?
    - Ahahahaha ben varya çok usluymuşum ben. Annem hep, "bu kız bi garipti saatlerce kendi kendime konuşurdu, müthiş bir hayal gücü vardı bu kızın. deliydi galiba bu. Nerde hata yaptım bilmem ki" der. Annem beni çekyatın üstüne koyarmış orda öylecene saatlerce takılırmışım mal gibin.
    - Hımm anlıyorum. Neden çekyatın üstünde saatlerce otururdunuz ki? O yaştaki çocuklar meraklı olur! neden ilginizi çekecek başka şeylerle uğraşmadınız ve nasıl çekyat ve bülent Ersoy arasında sizi hala bile etkileyen bi bağ kurdunuz?
    - Annem aşağıya inersen bülent Ersoy çekyatın içinden çıkıp seni yer. Uslu uslu otur emi kızım derdi de ondan.
    - yuh.... pardon yani. anlıyorum. Sizin gidin nuko hanım, anneniz gelsin.

    Ufacık sebiydim lan. 80ler bunlar. 90 ların başı hatta. O yaştaki bi çocuğun üstünde kurulan ağır Bülent Ersoy baskısını bi düşünün. Ansiklopedilerde 2000 li yıllarda uzaya çıkacak olan insanların robot şeklinde tasvir edildiğini, bunları gördüğüm an hayata küstüğümü, kabuğuma çekildiğimi, hayal dünyamın sınırlarını zorlayarak babamı uzaya çıkmış robot olarak düşündüğümü, benim robot tasvirimin sadece voltran olduğunu, 5 kişilik bi aile olduğumuzdan o'nun da bana düşen görevinin sadece "ben de götünü oluşturuyorum" kısmından öteye gidemediğini, bunların her birini düşünürken ciddi ciddi ağladığımı, daha robotları sindiremezken sebi sübyan kafamla, bi de erkekken birden kadın olmuş bu insanın değişiminin Üstümdeki derin psikolojik travmasını bi düşünün! aynı yıllarda patlayan çernobil'in etkilerini. nerden geldiği meçhul, Bişey olmaz diye okulda dağıtılan fındıkları yiyen çocukların çocukları olduğumuzu. Ve en önemlisi de tv'de yakasına ağaç yerleştirilmiş kıyafetlerle zeki müren'in o kibirli bakışlarını gördüğü an şoka girip nutku tutulan, iki tokatla kendine ancak gelip sonra da canının yandığından değil de kibirli bakışların hala kendi üstünde olduğunu görüp korkudan avazı çıktığı kadar ağlayan bir abinin "karındaşı" olduğumu da göz ardı etmeyin tamam mı?

    Gülme oğlum, tam travma haliydi lan.

    ----------------------
    Şimdi haberler;

    alfred hickok tarzı korku filmleri bile taş çıkartacak kapasitede, Taylan biraderlerin korku filmlerine bakış açımızı bir kez daha sorgulatacak bi yapım.

    Uluslarası Film Eleştirmenleri Birliği'nin yıllık değerlendirmesinde en iyi filme verilen "Büyük Ödül"/ Grand Prix'ye Nüko Bilge Ceylan'ın "çekyatın altındaki sır" adlı filmi değer görüldü. Uluslararsı platformda binlerce film eleştirmenin oyu ile belirlenen ödüller de "bülo'nun performansıyla, samara yı bile kıskandırdığı, en iyi korku filmi ve makyaj dalında oskar alacağı şimdiden konuşulan filmin, +18 ibaresiyle vizyona aralık 2012 de girmesi bekleniyor.

    Ünlü eleştirmen Alexander Walker'ın "bülo'yu izlemek, eskiden evde olan arap bacı biblolarının 100 kat büyümüş haline bakmaktan bile korkunç, gerim gerim geren film"
    (adamı mezarından hortlatmış gerisini sen düşün)

    En iyi yönetmen dalında oskara aday gösterilmezsem daha da çekmem film mlim. Adımı da değiştiririm. Nüko hiçkok-unçdeğilgil. yaparım bak.

    ediT: amma da bülo fanı varmış lan burda... kurban olsun size ablanız...
    6 ...
  21. türk kası

    11.
  22. baklava dilimli kas da denir buna.

    türk erkekleri (geneli. üstüme gelmeyin lan) baklavaları direk çiğnemeden yuttuğundan, bunların, karın bölgesinde kas olacağı inancı hakimdir.

    inançlı milletiz vesselam.
    7 ...
  23. düğünlerde misket havasıyla deliren ağır abiler

    1.
  24. düğünlerde en gıcık olduğum insan tipi.

    ne ayağındaki ayakkabıyı çıkarıp ayaklarını sandalyeye koyup uyuklayan yaşlı dedeler, ne torununa kız bakan, her kıza potansiyel gelin gözüyle bakan yaşlı teyzeler, ne " ay ne giymiş kız o" diye bakan sim bidonuna kafasını sokmuş yaşıtlar, ne de ortalıkta ellerinde çelenklerden koparılmış çiçeklerle koşan veletler.

    en çok bunlara gıcığım ben.

    "ayol oturmaya mı geldik kızzzz" diyen oynakların (piste gün boyu oynamak babında) bile havasını söndürürler bunlar.

    öylece düğün salonun en arkalarında bacaklarını yaya yaya oturup düğün salonundaki kızları keserken birden misket havası çaldı mıydı; "hobaaaaaa çekilin lan benim havalarım bunlar" der gibi kalabalığı yarıp damadın karşısına geçip piste kurtlarını dökerler.

    illaki düğün salonundaki "sigara içilmez" uyarısının altında siyah takım elbisesiyle tek elinde sigarası "hallederiz yiğenim" tadında konuşup ve o esnada hükümeti kurtaran ağabeyler de bunlardır.

    ve siz ne zaman roman havasında, en son yere oturmuş çamaşır yıkar gibi pozlara girseniz, bu şarkı çaldı mı bozulursunuz çok pis.

    nasıl bozulmayım abi?

    kendimden geçmişim... hoptekle kopmuşum (düğünde kolbastı çalanın canı çıksın) horon tepmişim. kılabır (evet kılabır) takılmış eller havaya moduna girmişim, kamonevrıbadı tadındayım, disko disko partizanıyım...

    ve ben tüm bu görsel şöleni yaparken (ahahah) öylecene kukumav kuşu gibi köşede takılan ağır abi ve müritlerinin piste gelmesiyle benim şarkım yarım kalmış bu adamın gösterisi başlamış.

    allah için söyle sen olsan bozulmaz mısın?

    o demin ki asi, ağır abi havasından eser yoktur o esnada bu abinin. ceketi omuzlarına atar ve yavaş yavaş pistein ortasına kadar gelip tam ortada durup bi o yana bi bu yana sallanır. etrafta bunu gaza getiren 3-5 kankası da vardır. ağır abi yavaş yavaş açılır, açıldıkça coşar... "a benim hacı yarim başımın tacı yarim eller bana acımaz sen bari acı yarim" kısmında gerdan bile kırar.

    veee evet, o artık açılmıştır. 9-8 lik ritme bağlanıp yerlere yatmıştır. alltan alıp üstten verip asena'ya bağlanmıştır.
    coşar coşar coşar...

    şarkı bittiğinde surat ifadesi anında eskiye döner.
    clark bakışıyla etrafı şöyle bi süzer ve "ulan naci yine yaptın oğlum şeklini" surat ifadesiyle sigarasından bi fırt daha alıp düğüne damgasını vurur.

    O değil de düğünümde trixx yumurta topuk ayakkabılarının arkasına basarak oynayacakmış bunu. yeminle 10 dakika önce Öyle dedi.

    not: kukumav?? kuşun adındaki ahenke bak! kukumav kuşu. peh.
    11 ...
  25. eurovision da birincilik teli kazanmak

    1.
  26. eurovision a fırat katılsın kampanyası gerçekleşirse kesinlikle kazanacağımız tel. o kadar da iddalıyım.

    - evet fırat ne düşünüyosun bu konuda?
    - en birinci ben oldum!
    - evet de konu hakkındaki düşüncelerin nelerdir?
    - herkese 0 puan bana 100 puan ehe!

    not: o değil de hakkat tel kazandık lan! artık bişi yaparız ki biz o telle..
    5 ...
  27. zayıfı gelen çocuğun ikinci dönem 5 olacak yalanı

    1.
  28. "zayıfı gelen çocuğun ikinci dönem hepsi 5 olacak yalanı" başlık aslen bu.

    Hepsi demişken aklıma geldi yazayım. Bu kızların resminin basılı olduğu her şey çok pahalı lan. Valla bak.

    Geçen "bu kalemlikler ne kadar?" dedim, "hepsi 10 tl" dedi satıcı. Aldım. Meğer hepsi kızlarının ki 10 tl'ymiş. diğer kalemlikler 3 ila 5 tl arasındaymış. hepsi Fan kulübünün gold üyesi olduğumdan fazla ses etmedim. Hepsi kızları için Değerdi!

    Topla da gel...

    zayıfı gelen çocuğun ikinci dönem hepsi 5 olacak yalanı.

    bence en komiği de buna kendisinin de inanmış olması.

    ilkokuldan mezun olup ortaokula başladığım o ilk sene tanıştım ben bu yalanla. hayatımda bir kez bile matematikten anlamayan bi sarsak olarak değil yazılılarda parmak hesabı, ayak parmaklarımı saydığımı bilirim lan ben.

    sonra bu yalanların gerisi de geldi zaten.

    hayır nasıl bi insansam o derece inanıyorum kendime. öyle bi söz vermişim ki aileme onlar bile inanmış bana. düşünsene, ortaokulda sevdiğin çocuk tam bi deha ve yoklama defterinde senden önceki sırada. hoca okurken yazılı sonuçlarını o'na 95 diyor bana 23... ehe...

    ergeniz tabii bi de o dönemler. dünyanın tüm yükü bizim omuzlarda. büyüyünce okul müdürünü dövmek gibi asi ve çılgın planlarımız var. ahahaha artık nasıl bi malsak?

    karne günü, eve gelene kadar binbir türlü yalan hazırlamışım. hoca bana taktı laflarıyla anneyi yumuşatma hayallerinin dibini boylamışım, ömrünün o en uzun o en bitmez dakikalarında. kapı önünde surata basan alı al moru mor renkler... ellerin terlemesi, çıkacakmış gibi atan kalp. daha demin "çok kızarlarsa kaçarım olum" diyen asi bebe ben değilim sanki. anne bakınca karneye "aha anlayacak şimdi ne cevap vericem yaaa" diye ağızda şişip kocaman olan bi dil.

    karnede tek bi asker. matematik. 1'in çengelinden tutup 4 yapma çabaları falan boşa çıkıyor ve çakal baba anlıyor tabii.

    başlıyorum ve başlıyoruz sonradan kendimizin bile ciddi ciddi inanacağı o yalana;

    "2. dönem allahıma kıtabıma 5 olacak baba o karne. bak gör."

    ulan ilkokul hariç hayatında karnen baştan aşağıya hi 5 oldu mu ki senin? 5'le 5'i mi toplayabildin mi ki sen parmak hesabı yapmadan?

    not: bu çok pis bi iç yakarıştır. ben bu entryı kendime ve bana kafayı takan neslihan hocama yazdım. valla bak.

    zoraki tanım: zayıfı gelen her öğrencinin o anı kurtarma çabası içinde olmasından mütevellit söylediği ve önündeki 2 haftalık tatili o yalanı söylerken bile nasıl değerlendireceğinin planını yaptığı yalan. biraz ben biraz ben gibilerin karne günü sığınağı...

    o değil de çöpleri bile bana attırırdı annem. tabii annecim hemen... (annecimiş yalaka seni)
    8 ...
  29. tokat delisi yapılmak istenen hatunlar

    1.
  30. evlenmeden önce pazardan alınmış tayt giyerken, evlenince (ki muhtemelen bunların yarısı prezervatifi delip hamile kalıyor evlenmek zorunda bırakıyorlar adamları. aha yazın bunu buraya. yoksa ibrahim evlenmeyecekti bu demetle biliorum ben) jokey kıyefeti giyip ingiliz atlarının yanlarında doğuştan "binici" edalarıyla poz veren hatunlardır. evet budur bunlar. çok gıcığım ben bunlara be sözlük.

    (bkz: ebru şallı) ( yalnız bunun yanakları pilates yaptığı ve doğru nefes alıp verdiği için zati pembe. daha çok vurmak istiyorum bu kadına daha çok, daha çok! o yanaklar kıpkırmızı olana kadar. nı hoh ho ho)

    (bkz: demet şener) ( jokey kıyafetiyle aralarındaki tek alakayı, bu hatun gülerken at gibi kişnemesine bağladım)

    (bkz: gülben ergen) ( yorum dahi yapamıyorum. bunun 62 dişi var lan)

    not: bu da bu zamana kadar yazılmış en baştan sağma en berbat tanımı olan entrim diye kayıtlara geçsin!

    bariz anket lan bu.

    o değil de eksiyi yağdıranlar; çıkın da başlığa, "nukleerella" yazın olum daha az yorulursunuz lan. ahahuhau...
    22 ...
  31. galatasaray in her başarısında zam yapan zihniyet

    1.
  32. Ulan her b.ku düzeltiniz, Türkçe karakter olayını bile çözdünüz bi şu sol frame'de gözüken birbirinden anlamsız duran nuko başlıklarına bi el atamadınız anasını satayım!

    Asıl başlık; "galatasaray'ın her tur atlamasından sonra benzine elektriğe zam yapan zihniyet"

    şimdi değil yani, ürkme!

    zati galatasaray da tur mur atlayamıyor şimdilerde. (galatasaraylıyım).

    hani çok eskiden kadrosu efsaneleşmiş olan, avrupa da kral çeken, hagi'lerin, tugay'ların zamanında kükreyen cimbomun avrupa kupalarında sergilediği her üstün performansın ertesi gün benzine zam, elektriğe zam olarak yansıması olayıydı bu. hatırlayanlar vardır.

    Galatasaray tur atlardı, hooop ertesi gün elektriğe zam yapılırdı. Hagi orta sahayı yara yara kaleye iner uzaktan çakar örümcek ağlarını alırdı o maça arabayla gidenler aynı depoyu fazla parayla doldurup dönmek zorunda kalırlardı.

    hükümet, sevinç sarhoşu olmuş "biz koyduk mu böyle koyarız,, heyoooo aslan cimbom kükredi" falan derken, anneler bile ertesi gün altın günlerinde "kız duydun mu avrupalıları ne yazmışlar gazetelerde bizim için? türkler pis çaktı, aslan kükredi yazmışlar ay gurur duydum valla. maç sevmem ama bu milli bı gurur valla" falan tadında konuşup gaza gelirken hop zammı tepeden indirirdi ertesi gün bu zihniyet.

    o kadar hasrettik ki böyle sevinçlere, yeminle yapılan zam bi gram da koymazdı. ne zaman doyduk başarıya (ahaha havamıza bak lan. dersin 5-6 kere aldık kupayı.) o zaman başladık ince hesapları anlamaya.

    teyyy teyyy.

    bak buraya yazıyorum fenerbahçe olur da bi gün uefa kupasını falan alsın yeminle ödemem abi o elektrik faturasını söyliyim, peşin peşin.

    o değil de ben hala o kadroda kaldım o ayrı!
    3 ...
  33. süreyya yalçın

    16.
  34. hani çok eskiden okullar tatil oldu mu alamancılar gelirdi mahalleye. hani onların böyle süslü, hafif balıketli, türkçe dahi bilmeyen ebleh kızları olurdu...

    hani her kıyafeti, her tokası, her ayakkabısı mahallede yaşayan kız çocukları için olay olan, kıskançlıkla baktırtan... "ayyy ne güzelll" dediğimiz.

    hani mahallede yaşayan tüm erkek çocuklarının aşık olduğu alamancı kız!

    işte öyle bişey.

    o değil de var mıısn yok musun yarışmasına katılan 50 cent'in tişörtü 5 dolardı. adam kasıntısız dedi bunu. 400 milyon doları olan adamın tişörtü 5 dolardı.

    sonra baktım bizim süreyya'ya köpeğine giydirdiği kıyafet parıltılı taşlarla süslüydü....

    hayat garip ne diyim?
    28 ...
  35. plastik heman cizmesi

    1.
  36. 80'lerin sonlarında 90'lı yılların başlarında çocuk olmuş her bebenin ayağında, o kıç donduran (artık öyle kar bile yağmıyor ) soğuk kış günlerinde giydiği, giyeni direkt olarak he man'e bağlayan gölgelerin gücü adına çizmesi.

    mavi olanlarının erkekler, pembe olanın da kızlar için olduğu ( kızlarınkinin üstünde she-ra olurdu gerçi) içi yünlü altı kalın sağlam çizmeydi.

    yürürken altında karlar gırç gırç ederdi. renginden mütevellit önlüğün altında hoş durmazdı tabii. renk kombinasyonunu altüst ederdik.

    erkekler paçalarını çizmenin içine sokar, kızlar da kırmızının en igrenç tonuna sahip külotlu çoraplarının altına pembe çizmelerini giyerdi.

    ve inatla bu şekilde bile giydiğimiz an kendimizi, moda dergilerinden fırlamış gibi hissederdik.

    teyy teyy!
    6 ...
  37. yoldan geçen arabalardan fallar tutmak

    1.
  38. oha hep bana olur sanardım. demek başkalarına da oluyormuş bu alakasız şeylerden fal tutma olayı.

    zaten başlık da bu değil;

    "gelen araba benim olsun dediginizde full donanim modifiyeli şahinin geçmesi" ahan da başlık bu.

    meğer yılmaz abi de fallar tutarmış şarkılardan. meğer o da aşkının samimiyetini alakasız şeylerden fallara adarmış. şarkıların ahenkine, renklerine adarmış aşkı. ve bir gün, şansızlığına küsmüş olacak ki;

    "hep haberler başlayacak biliyorum hangi şarkiyi seçsem şansıma" demiş.

    böyle arabada giderken radyo'da çalan şarkı bana gelsin dersiniz. hani bi nevi aşka dair, aşk şarkılarında, ne çıkarsa bahtıma olayına girersiniz. aşkın geleceği gelen porsche'de saklıymış gibi. bi ümit kaplar bünyeyi sonra, sanki çıkan şarkı sizin aşkı size anlatacaktır da karında kelebekler bi oraya bi buraya sebebsiz uçar ya hani.

    şarkılar ardı ardına süper giderken sizin o lafı demenizle birden reklamlar girer araya. şansıma tüküreyim lan dersiniz.

    bunun bir de şu şekli vardır ki o daha da eğlenceli haller almaktadır.

    o da bu işte. "yoldan geçen arabalardan fallar tutmak".

    gavur yakan yaz akşamlarında balkonda sersemliğin verdiği hezeyanla oturup 3-5 kafadar fallar tutarsınız "gelen araba kırmızıysa aşkım beni çok seviyooooo" diye. o zaman anlar bunu diyen arkadaş kırmızı arabanın trafikte çok nadir seyir ettiğine..

    işin ilginci burkulur kalp. en komiği de bu işte!

    derken işin seyiri değişir birden, "gelen 13. cü araba benim olacak" açılın diye.

    yoldan geçen arabalar süperdir ilkin. yavaş yavaş heyecan kaplar bünyeyi. 13'e sıra geldiğinde kamyon geçer iş makinesi geçer de saylamazsınız. çamura yatar "olum o olmaz iş makınesi ne lan" diye zırvalarsınız.

    oyun tekrar başlar sonra. 3. arabayı tutana son model jeeplerden biri geçer. 10. arabayı tutana porş anasını satayım. sizin 13.arabanın sesi daha 1 km. uzaktan duyulur "aha" dersiniz "geliyo benim dehşet makinem"

    gele gele full donanımlı arkasında nıke stıkırı olan şahin geçer. içinden ses yayılır "yoksa ben zurna mıyım heee?" diye. ağlarsınız. zaten o şakıya da ağlanır lan.

    evet budur.
    13 rakamının uğursuzluğu burdan gelir. evet...
    7 ...
  39. aşk pınarı

    2.
  40. orhan gencebay'ın sözleriyle, melodisiyle insanı öldürmeyen süründüren şarkısı.

    hele;

    "ne ilk içen bendim, ne son gecen bu yoldan. dertler başladı aşk pınarından" der orhan baba o daha sözünü bitirmeden araya bi melodi girer, sazlar dile gelip konuşur, ney adamı dağlar size kalan derin bi offfff ulan offff nidalarıdır.

    nedense her dinlediğimde soğuk bi kış gününde üstte battaniye elde kumanda, türk filmi izleyesim gelir.

    hisli şarkı vesselam...
    5 ...
  41. misafir gelince çocukların yer sofrasında oturması

    1.
  42. - kaç kişilik kurdun sofrayı? hadi gelicekler şimdi.
    - 10 işte anne ya
    - Say bakayım kim onlar?
    - Sen ben babam zibidi kardeş rıza abi eşi melek abla, falan filan işte.
    - berkcan la elanur'u saydın mı?
    - Yooo!
    - Nasııı yani???
    - Kızım sen mal mısın? Çocuklar nereye oturacak?
    - A aaa onlar da mı bizimle oturacak? Yemesin veletler eheheh.
    - Ay hakkat bu kız saf. Hadi 2 tabak daha getir.
    - Ya anne nereye sığdıracam o kadar kişiyi ya? Dirseklerimiz birbirine yapışacak şerefsizim. Otursunlar yer sofrasında işte. biz küçükken tek göz kaş işaretinle bizi o apaçilerin masasına yolluyodun. ne var onlara da küçük bi sofra kursak?
    - Ay sen bizi rezil mi edicen?

    Çok gururum kırıldı benim yer sofrasında. valla bak. Ergenlik dönemine kadar anlayamadım da bu ikinci sınıf insan muamelesini, ne zaman bende kendime bi gurur yaptım o zaman dank etti bu ayrım.

    Eskiden vardı böyle bi olay.

    genelde tepsi böreğinin içinde kıyma olmayan köşe kısımları, ezik büzük şişmemiş poğaçalar, beceriksiz ev sahibinin kızının üstünü düşürdüğü, üstü olsa da çileklerinin yenmiş olduğu yaş pastalar, ve daha bilumum şekli şemali kaymış pastalar o altına kocaman örtü serilmiş yer sofrasında dururdu. "ayyy nukooo da gelmiş hadi bakayım sen de geç kardeşlerinin yanına" lafıyla tek gözü annenin pasta tabağına atar söylene söylene yere çömelir, bağdaş kurup yerdik mecburiyetten.

    Tabağımız bile olmazdı lan... Ev sahibinin günlük kullandığı tabak çanak takımı çocukların sofrasında olurdu hep. Değil çay, paşa çayımız bile olmazdı bizim. suyla açılmış pekmezi dayarlardı kola niyetine. Cici olan kızların etek giymesinden mütevellit oturulduğu an yer bezinin kenarlarıyla, bağdaş kuranlar eteklerinin üstünü kapatır, şişko olanlar 2 kişilik yer kaplar arada sizin poğaçayı elinizden alır bacağa çatalı yer ve ağlar, o'nun ağladığı gören diğer veletler de aniden ağlamaya başlar, ağlarken burunlarından baloncuk sümük çıkarır, yaş pastayı elleriyle yemeye çalışan velet pastayı sofranın üstünde ezer büzer size de sunar, siz yemeyince annesi "ayyyy kıyamam nukoooya kardeş payı yapıyoooo. hadi ye nukocan" diyen teyzeye "ya ne yiyecem ya menemen yapmış pastayı" der "ahahah ilahi sevimli şey" lafını yiyince bi bok yaptığınınız sanıp hepten triplere bürünür ve şımarır, anneyle gözgöze gelince annenin "eve gidince soracam sana" bakışını attığını görünce heves kursağa asılı kalırdı.

    Halbukisi evin sahibi sevim teyzenin oğlu reha vardı o evde. ondan hoşlanıyordum ben. Kendimi o'na göre hazırlamıştım. Fırfırlı eteğimi giymiş saçlarımı anama kılçık yaptırtmıştım. Reha içeri gelecek, anamlarla beraber oturup elimde tabağımı görünce "aman allahım nukoya bak çocuklarla değil annemlerle elindeki tabaktan pasta yiyor ne kadar büyümüş adeta küçük bi hanfendi. bu kızla evlenmem lazım" diyecek bana varacaktı.

    Odasından hiç çıkmadı it! Bi ara ben yer sofrasında apaçi veletlerle kaderime boyun eğip kek yerken "ayyy bu reha mı ne kadar büyümüş maşallah" dediğini duydum bi teyzenin. Ağız kenarlarımda kek parçalarını bile silmeden Kafamı çevirdiğimde "büyüdük tabii ne sandın ergeniz biz" dercesine "teee allaam ya" hareketi yaptığını gördüm. Evet reha sapına kadar ergendi.

    o an karar vermiştim ben de ergendim artık. reha odasına gitmeden "sevim teyzeee kısırrrr yiyecem ben" diyecek tüm dikkatini çekecektim. Dedim de.
    "çocuklar kısır yemez kısır olursun" lafıyla şoka girdim o ayrı. ahahhaaahah.

    Reha'yı bi daha da görmedim zaten.

    Verin anasını satayım. bi kap kısır yiyecem olmasın böyle çocuklarım...

    tanım: Çok pis özgüven kırıcı olaydır.

    Bu arada masada herkesin dirsekleri birbirine kaynak oldu. mecbur, elanur, berkcan zibidi kardeş ve ben aynı sofrada yedik.
    9 ...
  43. peter pan taytı gibi kot giyen erkekler

    1.
  44. şişko boyna saplanmiş gibi duran kolye severler derneğini duydunuz mu bilmem ama, var böyle bi şey.

    ünlü müzisyenimiz kayahan'ın öncüsü olduğu, akımın değerli üyeleriyle bir araya gelip derya baykal eşliğinde kendilerine çeşitli renklerde ama asla çeşitli boylarda olmayan, hep boyna saplanmış gibi duran kolye yaptıkları, görene darallar getirten kolye yapımına adayan insanların derneği bu. tabii tabii.

    ilk kez; kayahan'ın yıllarca çıkarmadığı o boynuna saplanmış gibi duran ay yıldızlı kolyesiyle tanıdık biz bu derneği. kayahan abi gün geçtikçe semirdi, gıdığı kat kat oldu yine o kolye orda ümüğüne saplanmış gibi durdu. bi kişi de demedi abi boğulacan az şunu arkadan bollat yaa diye.

    yıllar sonra reha muhtar'ın programında bi genç kız, kendi yaptığı kolyeyi reha beye hediye etti. kıza ayıp olmasın diye 5 dönümlük boynuna taktığı kolye de reha beyin boynuna saplanmış gibi durdu. benim guatr azdı... boğulacak gibi oldum. nefesim darlandı.

    oysa adamlarda tık yoktu. Derken aynı programda konuk sanatçı olan kıraç'la ikinci bi derneğimiz olan "Peter pan taytı gibi kot giyenler derneği"ni tanıdık. kıraç abimizdi bunu başlatan. en ateşli şekilde ise rahmetli barış akarsu'nun sürdürdüğü iğrenç moda akımıydı bu.

    80'lerde olan; paçaları dar, üstü bol, göğüs kafesinin hemen altında biten yüksek bele sahip jeanlar bile daha hoştu. daha göz zevkini okşuyordu inan.

    ama bu stil kota tutkuyla bağlı olan bu akıncılar bin atlı gibi şenlerdi. hatta o kotun içinde, dev bi orduyu yenmişlerdi o akşam.(surat ifadesi öyle bu kıraç adamının)

    izleyene darallar geldi, bunlarda tık yoktu. her bi taraflarını sıkı sıkıya saran kotlarıyla çok mutluydular. ikinci bi tendi o kot. sarıp sarmalamıştı dört bir yanı.

    Biri de programa canlı bağlanıp, "bi rahatla olum, git bi eşofman giy ya sıçtın göz zevkimizin içine" demedi. Hiç kimse "bari deri kumaş olanını giyme be abi" diyemedi. bi de aynı kumaştan kovboy şapkası da takmıştı kıraç abi. Suni deri şapka Kafasını sıktığından kan dolaşımını engelliyor ve azap içinde böğürüyordu.

    Not: bunun göğüsleri olduğu halde dar kesim gömlek giyen Ferhat göçer şekli de var. Gömlek o kadar gerilmişti ki, aralık kalan düğmelerinden gördüm en az 75 beden lan. valla bak. o da gögüs kafesini darlayan gömlek yüzünden ıkına ıkına şarkı söyleniyor zaar.

    o değil de bu adamların ortak özelliği denize slip mayo giyerek girmeleri bak.
    7 ...
  45. kız istemek

    20.
  46. hepitopu 10 dakika sürecek bi konuşma için kayınpederin (ya da damadın tarafından büyük birinin) lafa ilk süper ligden girdiği, havaların da ne kadar soğuduğundan bahsettiği, tekrar şehrin takımlarından söz açtığı, "yenimahalle sporlu refik te alex gibi di mi ayhan beyciğim iyi firikik atıyor valla" tadında ortamı yumuşattığı ve birden dizlerine yapışan pantolonunu zarif bi hareketle sıyırarak "efendim gelelim sebebi ziyaretimize" diyerek konuya bodosloma daldığı, sesinin gitgide kısıldığı, kayınvalidenin o sırada tünediği koltuktan şık bi edayla kafasını hıh yaparcasına saçlarını şöyle bi savurup kurum kurum kurulduğu, damat beyin halı desenlerini incelediği olaylar bütünü.

    içerde mutfak kapısına yapışmış heyecandan ayakları titreyen gelin hanım bu isteme anını duymaz. duyamaz! Çünkü kendisi sabahın 9'undan akşamın 6'sına kadar kuaförde olan o uzay mekiğine benzeyen aletin içinde kalmaktan Geçici sağırlık halindedir.

    "çocuklar anlaşmış bize de onların bu isteklerini yerine getirmek yaraşır" der baba. hadi o zaman hayırlı olsundur. kız mutfaktan çağrılır. zavallım; "ay ben gelemem yaaa utanırımmmm ay valla gelmem" diye duvarlara yapışır. anne tek kaş göz işaretiyle alır havasını.

    paşa paşa kızımız içeri girer. damat bey ayaktadır. gelin hanımın ayakları yeni doğmuş tay gibi titrer, saçı da kopya koyun gibidir zati. (kızların özel günlerde güzel olmak için kasmasından boka benzemeleri. dolduralım bunu). eller öpülür hayırlı olsunlar gırla gider. damat "öpeyim annecim, öpeyim babacım" der, kız şoka girer!

    beybabalar sanki demin o olay olmamış gibi yenimahalle sporlu refik'in duran toplarda usta olduğundan kaldıkları yerden devam ederler.

    damat bey artık evdeki gençlerin arasında başka odada sigara keyfi yapmaktadır. espriler kahkalar gırla gider. Suratında gevrek bi ifade yer alır.

    öpeyim babacım mı? ne yalaka adamsın lan sen!

    demedik tabi...

    güzel gündür.

    not: bu başlık vardı yahu. nereye gitti diğer entrler? ne oluyo lan?
    27 ...
  47. türk dizilerinin ahlak kurallarını altüst etmesi

    1.
  48. son 5 senedir ülkemizde çekilen tüm dizilerin din kültürü ve ahlak bilgisini, fizik kondisyonunu, insan kimyasını altüst ettiği olay bu. (fizik kondisyonu kısmının kadınların taş olmasıyla alakası yok. valla bak. )

    "izleme kardeşim alla alla sana silah zoruyla izleten mi var? Ahlakını bozuyorsa izleme yani.. tee allam ya herkes sanki bana dersin Meryem ana kesildi bokyiyen. alayınız ahlak bekçisi kesildiniz başımıza yaa bu kesin akp'li" diyenler kalbinizi kırarım bak. Tüm gün Karadeniz tv'de kont adnan'ı izleyen bi baba ve yine tüm dizileri gerçek hayatmış gibi yorumlayan bi annem var benim. (Kont adnan'ın kuş koli koma foli şarkısını ezbere biliyorum) Gönül ister ki biz de 7/24 naşınıl cografik izleyelim, kültürümüz artsın ormana düşsek yanımızda getireceğimiz 3 şey ne olur sorularının cevabını öğrenelim ama ne zaman aslan biko günde 50 kere çiftleşiyor lafını duydu babam ertesi sabah ptt'yi arayıp kablolu yayını iptal etti. Şimdi mecbur vıcık vıcık pembe dizilerde kimin eli kimin cebinde bulmacasını çözmek için kafa patlatıyoruz.

    topla da gel;

    bu akım,
    iki erkek kardeşin aynı kıza aşık olduğu dizi istanbul masalıyla başlamıştır aha bunu da buradan açıklayayım. bi dönem töre dizilerinin tavan yaptığı zamanlarda iki eşli bi ağanın hikayesiyle devam etmiş, eniştesiyle kaçabilecek kadar sığır, evli avukata aşık olacak kadar da mal kızlar yetiştiren ali rıza beyin bi kere bile kalp krizi geçirmemesi ile sürmüş, ilkokulda çocuklar birbirine çocuğun için sana onbin dolar veren biriyle yatar mısın (gerçektir) sorularını duyulduğu an işin ciddiyeti kafaya dank etmiş, daha henüz liseye giden ağzının ortasına vurmaklık bi kızın eroinman sevgilisinden hamile kalıp milletvekili olan babasına "doğuracam işte bebek benim değil mi doğuracam" demesi ve babasının da kabul etmesiyle gaza gelmiş, zengin aileye gelin giden kızımızın kocasının yeğenine aşık olmasıyla, aynı zamanda da o yeğenin sözlüsüyle aynı çatı altında bile değil, direk evde iki adet bebe varken aynı odada dahi kalmasına musamma göstermesiyle, yine aynı evin hizmetçisi olan yaşlı bi teyzenin kızını yine ayni evin getir götür işlerinde kullanılan hizmetlisine peşkeş çekmesiyle, evin küçük hanımefendisinin de üvey anasının kocasının yeğenine aşık olmasıyla sürmüştür. Lise çağlarında okul zillerinin "hayda ninaa ninna nina nayyyyyy" diye çaldığı bi dönem ben bile diz hizasında deri ceket alacaktım yani o derece.

    Hayır bizim eskiden birbiriyle aşk yaşayıp ayrıldıktan sonra o aşk yaşanılan çocuğun kankasıyla aşk yaşamanın doğal olduğunu gösteren gençlik dizilerimiz yoktu. En fazla arkadaşımın aşkısın der çekilirdik aradan. ilk öpücük vardı o zamanlar bi de gençlik rüzgarları. iki Dizininde tek atraksiyonu, Helen (atıyor da olabilirim) adlı kızın iki dizide de oynuyor oluşuydu. Buydu yani.

    Ha bi de süper babamız vardı bizim. Eski Karısı fiko'dan hamile kaldığını açıklamıştı da, hatunun karnına yalandan yastık bağlarken gördüğümüz o sahne sonrası yürüyüşler düzenlemiştik biz.

    velhasıl kelam, hanım aşçıya, ahçı bekçiye, bekçi eniştesine, enişte baldızına ednan bey alayına... hayat garipleşti ya da ben yakalayamadım bu garip hayatı ucundan...

    sonra dallastaki süelın çok zilliydi, ceyar da çok caniydi. sanki bizimkilerin farkı var pehhh! çok doluyum be sözlük...

    insan kimyasını altüst eden yerde Özcan abimizin başından vurulup ölmediği sahne olsun hadi. sıyırdı kurşun tabii tabii.

    (bkz: turk dizilerinin turk milletine zararlari)

    ŞiMDi AKLIMA GELDi ekliyeyim, bundan 2 sene önce mum yakıp elini üstünde tutup yaklaştıran 10 yaşındaki yeğene "hayırdır" diye sorduğumda "yanacaz hepimiz" cevabını aldım ben lan. bu da din kültürü kısmını ifade etsin hadi.

    edit: ulan 1500 kelimelik entryden "aşçı" kelimesini "ahçı" diye yazdığımı hangi gammaz gördüyse mesaj atsın.. tebrik edicem yeminle.
    29 ...
  49. geyşa

    17.
  50. bilinenin aksine, sanatı, erkeklerle yatmak, onları mutlu etmek olan kadınlar değil bunlar.

    değil abi dinle beni.

    geyşa dediğin; özel eğitim almış, japon kültürünü yansıtan kadınlardır. japonya da kadınlar erkeklerine sırtlarını dönemezler. kapıdan dahi çıkarken arka arkaya yürümek zorundadırlar. öyle bildiğimiz her yol paris diyen fahişe gibi değillerdir yani.

    kısa kollu giyemezler. çünkü güneşten yanıp hafif bronz olan ten, bi kadın için en utanç verici olaydır onlar için. kadın dediğin beyaz tenli olmalıdır. ( suratlarına sürülen pudrayı anımsa)kadın dediğin az konuşur o topraklarda. o yüzdendir kıpkırımızı yarım ruj sürülmüş dudaklar. geyşaların hizmet ettikleri adamlara aşık olması ve o adamlarla ilişkiye girmesi kesinlikle yasaktır.

    yasaktır da yeminle geyşa meyşa hikaye bunlar. tipik türk kadını işte bu. neyi eksik ki? "karı kalk çay koy" derken ayağının ucuyla kadına tepik atan bi herif, her aklına düştüğünde her canı istediğinde, kadının isteyip istememesini önemsemeden, kendi şalvarını bile indirmeden tek işi gidip gelmek olan bi adam. işini bitirip gittiğinde de, bacak arasını kinle yıkayan kadınlarımız var bizim hala.

    hizmetse hizmet anasını satayım...

    bana arkanı dönme demedim mi lan laflarıyla yenilen dayaklar,
    aşk yasaksa eğer, ki zaten yok,
    belki kırmızı rujları değil ama, alayının konuşmaya bile hakkı yok!
    ve bizim diyarlarda ölümüne sessizliğin hüküm sürdüğü dudaklar.

    daha ne?
    en büyük geyşa, bizim tarladaki ayşeler fatmalar yeminle...
    58 ...
  51. rap in oglu psikopat herif

    1.
  52. sago'nun terapi şarkısında sonlara gelmişken, tam şarkı biterken yine seslenir kendine bu adam, parmakları kırılan bu yazar yılmadı diye. tam o esnada arka fonda bi kadının sesi ( kolera değil eminim) yankılanır. ilk anlamaz insan ne dıyo lan bu diye kafa patlatırsınız. sonra bilmem kaç kere dinlendiği an anlaşılır şifre...

    aha işte o cümle budur.

    rapın oğlu psikopat herif.

    doğrudur. bi adamın böyle sözler yazabilmesi hiç hayra alamet bi ruh halinin göstergesi değil abi. eminim ki, çok yakında delilik ve dahilik arasındaki o ince çizgiyi süre süre ya olayı aşacak ya da kafada huni dağıtacak bu adam.

    nuko demişti dersiniz.
    5 ...
  53. ben gizli bir hazine idim bilinmek istedim

    1.
  54. ben değil, "yaradan" demiş.

    haklı da bence. bu dünyada çocuklara kıyanlar, savaş severler tanınmak bilinmek istiyor, "nane nane" diyenler meşhur olup biliniyorken bence o da haklı.

    haklı da;
    "hayır neden yani? tamam, ademle havva varsın olsun hadi. günah işlemişler kovulmuşlar cennetten o'na da tamam. neden biz bu dünyaya geldik ki? kime sordular? ben niye çekeyim ki ademin cezasını? Bana ne? iyi olan her şey suç, güzel olan her şey günah. madem kader belli, madem kader var, orospu olsa biri suçu ne? bence saçma! hem bu lafta çok büyük bi kibir var" demiştik zamanında bizde. güya kendimizce millete hava attığımız zamanlarda (ki takriben fi tarihi bu) bu lafı duymamızla aynaya baktı bazıları. ben baktım misal.

    ene senin sıfatına ben. kibire bakar mısın? onca "bu lafta kibir varmış"! breh breh breh. muazzam düzende muazzam kibir sahibi kim bi bak bakayım? kendi kitabında sadece 3-4 yerde "ben" diyen yaratıcı ve her boka "ben yaptım" diyen biz! bi de bana kibir kimin oyuncağı? sonra, kitabında ilk "oku" diyoR ya sana, okudun mu? sindirdin mi? anladın mı sonra? hayır! ee daha ne mahlukat?

    hastayım şu, "kaderde varsa düzülmek neye yarar üzülmek" olayına girip salıverenlere. hani şu; "her şeyi bilen allah neden kötü olaylarda şah damarının orda size sizden de yakınım deMESine rağmen, yarattığı bebelerinin başına kötü olaylar geldiğinde müdahale etmiyor? neden, kaderi o yazıyorsa buna karşı çıkmıyor? yoksa yanmamızı mı istiyor? Yoksa sizin inandığınız yaradan acı çekmenizden zevk mi alıyor?" de. de de duyduk. yeminle kral adamsın.

    iki yol sunulmuşsa sana, duruyorsan iki yolun tam ortasında, içine de üflemişse hür iradeni ve demişse sana "hadi bebem ilerle" eee daha ne?

    ne kadar yukarı çıkarsan çık bakış açın daha da genişler adem bebesi. 10. katla 100. kattan bakan bi adamın bakış açısı kata göre değişir di mi?

    yok olduğunda var olacağını, var olduğunda yok olacağını, geçmişini geleceğini, şimdi ki seni, bilen yaradanın kaçıncı katta olduğunu, geleceğine ve geçmişine baktığını düşün sonra! ama asla, senin hür ifadene karışmadığını, sen, yol ayrımında durup yukarı baktığında, sana bi kez bile müdahale etmediği gerçeğini, sana sadece iki yol sunduğunu ve gerisini sana bıraktığını göz ardı et tamam mı bebeğim?

    aha işte seni burada hayvanlardan ayıran özelliğin giriyor ya devreye? ee hadi kullan, durma!

    öyle bi muhteşem yaratmış ki kurban, yeni doğmuş bi bebeğe bak sonra. ya da eksi 25 derece soğukta burnundan içeri girecek havanın beynini anında şoklayacağını düşün, ya da bırak ya düşünme burun vermiş işte mis gibi klima!

    ya da hayatında hiç görmediğin birini hayal et. genç ve erkeksen bi kadın misal. ( kızlar siz hayal etmeyin zamanla ya brad olur o ya da sawyer o hayal. ehe) hiç görmediğin, tanımadığın bilmediğin o tipi, anlık olarak hayal etmeye çalış.
    1 saniye bilemedin 2 saniye sonra yüzlerin sana hep tanıdık olduğunu göreceksin. bi türlü atamayacaksın kafandan tanıdık simalari, geçiş olmayacak bilinmeyen suratlara. aha işte sen, kusursuz yaratılmış beyninle bile hayal edemiyorken, bırak düşünmeyi bi güç yaratmış zamanında!

    ha buna sen istersen "evren" de istersen "rastlantısal süreç evresi", ben buna allah diyorum kardeşim.

    ve bilinmek istemesinin nedenlerini uzakta değil yarattıklarında arıyorum.

    Karışma! Nasıl ki ben karışmıyorsam senin özgür düşüncene, sen de benim kutsalım saydığıma laf etme kardeşim. Sesini duyayım dediğinde uzaklara düşen gök gürültüsüne kapatmadım ben kulaklarımı. Mucize ol o halde de inanayım sana dediğimde yeni doğmuş bi bebeği görmemezlikten gelmedim! Bana dokun o halde dokun da varlığını anlıyayım dediğimde elimin üstüne konan kelebeği itip terslemedim!

    dip not: o değil de "kibir" demişken, picasso bile bi boka benzemeyen tablolarının altına gururla imzası atıyor ya "ben yaptım" dermişcesine ve milletten saygı kazanıyor ya o koyuyor lan adama.
    18 ...
  55. moderatorun tamam dostum sakin ol hareketi

    1.
  56. ne lan o "ok men no pırıblım" hareketi?

    kırkpınar yağlı güreşlerinde misin?
    birlikte bot mu bağladınız askerde?

    sen ulusal bi panel'e bi devletin başbakanını çağırıyorsan oraya katılan tüm katılımcıların eşit haklarını sağlayacak adamsın.
    öyle birine 3 köfte birine 5 olmaz o işler. bak ulu modlarına herkes eşit söz sahibi (ehehe)

    ondan sonra, rte'nin çektiği "arkadaşım ilk önce o eli bi indir" hareketine uslup hatası diyemezsin!

    tanım: moderatörlerin yazarları çok sinirlendiğinde, "tamam dostum sakin ol" diyerek özel mesajla hümanistlik yapması olayıdır. valla bak.
    4 ...
  57. super mario ve prenses askinin imkansizligi

    1.
  58. Lütfen bu entry'i, arka fonda oyun bittiği zaman bile kafamızda çınlayan oyunun "dırırrım dırrım dımm" ritmik sesini hatırlayarak değil, rahmetli barış manço'nun ağa kızına aşık olan çılgın gencin hikayesini anlatan Osman şarkısı çalarken okuyun. konsept bu dostlar, işin ambiyansına uygun olanı bu inanın! (duygu yüklü bulutum lan, her an sağanak halde yağıp dağılabilirim)

    Aşkın felsefesinin "Kaçan kovalanır" olduğunu daha ilk turda "thank you mario but princess is in another castle" diye belirttiği halde bile konduramadık o yıllarda. kaç saattir oynadığımızı, bataryanın ısınıp ısınmadığından kontrol eden annenin kafamıza kafamıza vurduğu an oyuna virgül (nokta değil dikkat, direk virgül) koymamız zamanı geldiğini anladık da bi bu aşkın imkansızlığı Anlamadık lan.

    anlatmadılar!

    "boru Tesisatçısıyla prensesin aşkı mı olurmuş? davul bile dengi dengine. aşk olum bu boru değil, döşenmiyor" demedi kimse! Biri de çıkıp "ahahahah lan güldürme beni var git işine bi kendine bak bi bey kızına... kendine gel kendine. götünde don yok prenses sana mı varıcak? Aşk karın mı doyurur maryom? neyle doyuracan hatunun karnını? boy uzatan mantarla mı? Ne verebilirsin ki sen ağa kızına 3 hak canından başka?" demedi lan.

    Yıllarca o kalenin dibinde sarılıp öpüşecekler diye ellerimiz joystickle kanka oldu, bu uğurda nice baş parmaklar nasır tuttu, bi dönemin yitik bebeleri "2. dönem o zayıfların hepsi beş olucak anne" yalanına alıştı. ama yine de bi umut atladık yerde ağ olmadan aşk uğruna o çikolata tipli surlardan.
    Offf offf..

    nice aslısına susamış keremler gibi koştu da börtü böceğin üstünden maryo, bi gözüne giremedi bey kızının. ( bi boka da benzese rüküş karı) "evlenecem oğlum az para biriktireyim" hesabına ferhat'ın şirine kavuşmak için dağları delmesi gibi deldi yer altındaki tüm gizli altın yuvalarını da yine olmadı. nice caner'lerin tülin'ler uğruna kafasında bardak patlatması gibi kafa patlattı tuğlalarda da bi kimyaları tutmadı be abi. Maryo trafo da taktırsa bi tarafına veremedi o elektriği bu karıya. Pehh.

    Sonunda ne oldu? bi üst levele çıkmadan bölüm sonu canavarının canı sonsuz gibi gözüktü bize. oysa saf mario'nun ki yarıdaydı hep. kan kaybettik olum bu aşk uğruna. tam yarıya inmiş cana bakıp "aha şimdi yıkıldık ağam" diyecekken çözdük aşkın şifresini.
    Kalan canı da aşk uğruna darmadağın ettik!

    sana yoksul dediler maryom
    garip fakir dediler maryom.
    aga kizi nene gerek?
    seni oyuna getirdiler maryom

    Poff poff...

    Aha işte siz de canın yarısını her bi aşkın sonlarına doğru bırakırken, yeni başlayan aşkla full'leyen hikayenin kahramanıdır maryo.

    Gerçi hala bile aşka inananların, kalbinde, sonsuz hak sahibidir kendisi...
    7 ...
  59. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük