Bekle, sıcacık bir haziran sabahında
Bekle, ısıtıp sol yanını yatağında
Telli turnalar gibi çifte kumrular gibi
Sarışıp bir sedir ağacı gölgesinde
Baharı selamlayıp iki çift kelamlayıp
Gamsız günler geceler demlerinde
Biz gülleri severdik dikenleriyle
Koklardık kanayana dek ellerimiz
Gül dikensiz olurmu ah etmezdik
Bekle bekle hiç pes edermiyiz
Bir nasihat gibi bu sancılı hasret
Miyadını doldurup biter bir gün
Karanlık aydınlığa kavuşur elbet
Siz o gün bayramı kutlamayı görün.
not: "beklemek" kavramı ancak bu kadar güzel ve özel anlatılabilirdi.
evleneceğiniz kişi karşınıza çıktığında, çok mistik bir şekilde onun sizin kaderiniz olduğunu hissediyorsunuz. allah kalbinize onu öyle bir sokuyor ki ağzınız diliniz tutuluyor. canınızdan bir parça oluyor adeta.
ve sen yine denediğinde,
ve yine kalbin daraldığında,
ve yine bütün kapılar kapılar kapandığında,
ve yine ne yapman gerektiğini bilmediğinde,
uzun uzun düşün ve hatırla yaradanını.
" allah kuluna kafi değil mi? "
(zümer suresi / 36.ayet)
yaptığı işin hakkını veren, öğreten, öğrencisine sahip çıkan, eğitim-öğretimi nottan ibaret görmeyip, öğrencisini hayata kazandıran, onlara hayatı öğreten tüm meslektaşlarımın öğretmenler günü kutlu olsun. allah hepimize hz. ali ilmi nasip etsin.
not: atanamayan dostlarım sakın üzülmeyin birgün bize de nasip olacak mesleğimizi yapmak.
bu paralar gidiyorsa bildiğim tek birşey var ki ben ve birçok hemcinsim evlenemeyecektir. bizim neyimize evlilik.
peygamber zamanında ne kadar da güzelmiş ve kolaymış evlilik. erkek kızın ailesine "kızınız başımın tacı, yemem yediririm, giymem giydiririm. işte lokma, işte hırka, işte baraka" dermiş ve kızı alır gidermiş. sırf şu ailelerin gösteriş merakı yüzünden kaç tane birbirini seven genç evlenemiyor. evlenenler de yıllarca borç ödüyor. kadınlar nasıl bu isteklere müsade ediyor anlayamıyorum. o borcu erkek ödeyecek ama bu dolaylı yoldan seni de etkileyecek. bunun maddi sıkıntısı eve yansıyacak. geçim sıkıntısı yüzünden sürekli kavga edip sonunda da ayrılacaksınız. yapmayın etmeyin. bir yuva kolay kurulmuyor.
“Kötü kadınlar kötü erkeklere; kötü erkekler de kötü kadınlara; temiz kadınlar, temiz erkeklere; temiz erkekler de temiz kadınlara yakışır. Bu temiz kimseler, o iftiracıların söylediklerinden uzaktırlar. Kendileri için bir bağışlanma ve cömertçe bir rızık vardır.”
imdb'ye girmesinin en büyük sebebi ekol bir film olması tahminimce. çünkü eşkıya filmi türk sineması'nda birçok anlamda ilklerin ve yeni tarzların denendiği bir filmdir. özellikle sinematografi ve film dili bakımından türk sineması'nda yeni bir dönem başlatmıştır. filmin görüntü yönetmeni uğur içbak'da sohbetlerinde bu filme özel değiniyor. çekim teknikleri bakımından etkileyici bir tarza sahiptir. filmin senaryosunun gelişim ağına ve olay örgüsüne gelirsek, işleniş ve dil bakımından muhsin bey filminden sonra güzel sanatlar fakültelerinde ders olarak anlatmaya en uygun ikinci filmdir. adeta bize bizi anımsatıyor.
senaryosu ve yönetimi yavuz turgul'a ait olan hangi film bir ekol değil ki zaten?
yarın öleceğimi bilsem, sevişmek yerine tüm günahlarıma tövbe eder, yaradandan beni affetmesini dilerdim.
ölecek adam paklanmak yerine günahını arttırır mı?
babamı o kadar çok arıyor ve özlüyorum ki, yanımda baba kelimesi kullanılsa, ciğerimden bir parça kopuyor.
edit: anlayamadığım birşey var. ölen benim babam, özlediğim de yine benim babam. neden eksiliyorsunuz anlayamıyorum. entry mi beğenmemiş olabilirsiniz ama ben eksilenecek birşey yazmadım. beğenmediyseniz, içinizden allah sabır versin der geçersiniz. o eksileyen arkadaşa şunu sormak isterim : bu kadar mı insanlığını kaybettin ki babasını özlemle anan bir adamın yazdıkları seni rahatsız etti?
türk popunun yetiştirdiği en iyi 2-3 söz yazarından biridir. yazdığı sözler adeta bir matematik problemi gibidir. cetvelle şarkı sözü yazar sanki adeta. dinlediğiniz ve dilinizden düşmeyen birçok şarkının söz yazarıdır. örnek:
demet akalın : giderli şarkılar / rekor / intikam.
irem derici : zorun ne sevgilim / nabza göre şerbet / nerden bilecekmiş.
hadise : prenses
irfan özata : yanlış fotoğraf
türk pop müziğinin inanılmaz yaratıcı ve yetenekli bestecisi ve söz yazarıdır. birçok hit şarkının sahibidir. birçok sanatçıyı parlatan kişidir. özellikle fettah can ile birlikte yaptığı bestelerle hande yener ve birçok şarkıcının tanınmasına yardımcı olmuştur. bursa'dan yetişme bir sanatçıdır. kedi bar adında bir bar işletmiştir bursa'da. son dönemlerde onur özdemir ile birlikte süper hitlere imza atmakta kendisi. şarkılarından birkaç tanesi şunlar :
ayşe hatun önal : çak bir selam / güm güm.
izel : düşer o / drakula
rober hatemo : hurra
sibel can : melekler
levent yüksel : bu aşkın katili sensin.
ebru gündeş : aramızda
mustafa ceceli : pervane
şarkıları düzenleyen kişi olarak genel bir tanım yaptıktan sonra ayrıntılara inersek, aranjör bir şarkıda hangi müzik aletlerinin kullanılacağını belirleyen kişidir. dünyanın en sofistike işlerinden biridir aranjörlük. aranjörlerin tamamına yakını, birden fazla müzik aleti kullanan kişilerdir. özellikle klavyeli aletlerde ustadırlar. aranjör olmak için müzik aletlerinin hangi ses aralığına sahip olduğunu iyi bilmek gerekir.
bir şarkı kayıt-mix ve mastering aşamalarından oluşur. aranjör özellikle kayıt aşamasında fazla aktiftir. müzik aletlerinin elektronik olarak sinyal seviyelerini ayarlar. daha sonra ise işi mix yapacak kişiye bırakır.