beyaz showun sonunun yaklaştığını belirten önermedir. bu önermeye katılan olur katılmayan olur fakat beyazın eski tadından eser kalmadığına kanaat getirdim bu gece. eski zevkine, neşesne ve programa vermiş olduğu yıllara saygıdan ötürü programı sonuna kadar izledim. fakat anladım ki buraya kadarmış. (bkz: aşkın bittiği an)
fatih sultan mehmet zamanında internetin olması durumunda değişen durumlardır.
bugün (bkz: fetih 1453) filmini izlerken kendimi kaptırmış olduğum düşüncedir.
her sözlükte mevcut başlıklardır. siyasi içerikli olması haliyle başlık sayısını da entry sayısını da arttırmaktadır. fakat her köşe başında rastlamak da insanı sıkmaktadır.
--spoiler--
Edwin A. Abbott Düzülke’yi(Flatland, 1884) Viktoryen değerler sistemine yönelik bir hiciv olarak kaleme almıştı
; kitabın kapağını açar açmaz, toplumsal sınıfların geometrik şekillerle temsil edildiği iki boyutlu, yassı bir ülkede buluyoruz kendimizi; Toplumun en alt tabakasını oluşturan askerler ve işçilerin en dar açılı ikizkenar üçgenlerle, orta sınıfı teşkil eden esnafların eşkenar üçgenlerle, meslek sahibi erkekler ve kibar beyefendilerin kare ya da beşgenlerle, soyluların altıgen ve soyluluk derecesine göre kenarları giderek artan çokgenlerle ve en üstte yer alan din adamlarının ise dairelerle temsil edildiği geometrik bir dünyadır burası. Antik ve ortaçağlarda sayı ve geometriye yüklenen gizemli değerler hiyerarşisinin, moderniteyle birlikte ortaya çıkan toplumsal tabakalaşmaya yansıtıldığı bir dünyanın tasvirini sunuyor bize yazar; modernitenin hayatı geometikleştirdiğini ima ediyor.
--spoiler--
kadınlar nokta ile gösterilmekte ve önemsizdirler. üçgen, daire ve kare iki boyutlu bir kağıtta yazılıp düz bakıldığında bunlar bir doğruyu gösterir ve dolayısıyla bunlar hep doğruları söyler.
bilgiyi teretmektir.
lise yıllarımda google da anlamını bilmediğim kelimeleri girdiğimde karşıma sözlükler çıkardı; ekşi, uludağ vs. güle oynaya, kahkahalarla öğrenir mutlu olurdum. çok teşekkür ettim yazarlara. ve bugün ben yazıyorum. ama o eski mutluluk teşekkür yok denecek kadar az, nedenini hala anlamış değilim ; o da ayrı mevzu. velhasıl umarım biz de başkalarını mutlu eder bişeyler öğretiriz.
borçlar birikmediği taktirde tadından yenmeyen durumdur.
- abi bi *
+ al abisi
- buyrun, karttan çekebilirsiniz.
+ abisi kartla ücret almıyoruz.
enseyi kaşıdım, yanıma para da almamışım. civarda açık olan tek bakkal. ayrıca adamı hayatımda görmüşlüğüm de yoktur.
- neyse abi eywallah hayırlı akşamlar.
+ al aibisi sigaranı başka zanan verirsin, bi yere kaçmıyoz ya.
- oldu abi eywallah.
kişi hayatının belirli evrelerinde değişir. ancak üniversite dönemi sanırım değişimin değişilmez adresidir. birey doğar büyür üniversitede değişir ertesinde evlenir ve sonra ölür.
ekşi sözcüğü kapatmak için imza kampanyası toplayan mal insanların özgür düşünceye karşı duruşlarına ses çıkarmamak da sanırım bir nevi mallıktır,haksızlıktır vs. (bkz: bugün bana yarın sana)
dört senedir okuyan ve eline iyide para gelen öğrencinin meteliğe kurşun sıkmasıdır. öğrenci geriye dönüp baktığında bu paranın nereye gittiğini ya da ne şekilde harcadığının farkında değildir. ***
evinden memleketinden uzakta olan kişinin yalnızlıkla başbaşa olma durumudur. kişi hüzünlüdür şimdiden. etrafında kimse kalmamıştır. hayatını ve ruh halini sorgulamaya başlamıştır bile. *
yargının tecavüzcülere verdiği cesaretten sonraki çıkarımdır. mardinde 13 yaşındaki kıza 26 kişi tecavüz ediyor ve yargı beline kuvvet diyor. nerde yaşıyoruz arkadaş. bu kadar mı öldük. niye kımsenin sesi çıkmıyor anlamış değilim.
önyargılardan kurtulmaktır. ben bikaç tanesisini kırıyorum. haydi bismillah
- her eline cumhuriyeti gazetesini alan atatürkçü; zaman gazetesini okuyan islamcı ve tarafı okuyan vatan haini değildir.
- türkçeyi güzel ve akıcı konuşamayan kürtler kro değildir.
- ermenileri öldürdük ama dünyaya söyleyemeyiz.
- gün gelecek galatasaray fenevbahçeyi yenecek.
- araplar görgüsüz değildirler. elle yemek yemek zevklidir ve sünnettir.
- bize hep yutturdular '' yedi düvelle savaş'' efsanesini. yok öyle bi dünya.
- ve son insan sevdiğini sikmeli.
içinden geçenlerin tamamını anlatamamanın verdiği sıkıntı ile yazılan bir kaç cümledir. onun senin yazdığın satırlara karşın ne kadar sevindiğini görememektesin. sıkıntılı bir durumdur. yazdıkların onu mutlu etmeye çabadır ve ne kadar becerdiğini onun gözlerinde görememektein.
yıl olmuş 2011 bir paket sgaraya 6- 7 lira veren insanlar var. lan madem zehirleniyoruz ucuza zehirlenelim. paket başı 1.10 kuruş para veriyorum ve içimde aptal bir sevinç. (bkz: tayyibe viagra)
müslüman, hristiyan, yahudi, hindu vb gibi dinlerden yoksun bi dünyada olsaydık yine sınama olamazmıydı. cenneti cehennemi hak etme yöntemleri insanın kendisiyle ve çevresiyle olan ilişkleri belirleseydi fena mı olurdu. bence dinlerin sınıflaşmada etkisi büyük. an itibarı ile olmadığını düşünürsek durum ne olur diye düşündüren durum..
içinde bulunduğumuz ortamın nefessiz de olsa gerçeklerin konuşulduğu yer olduğu kanısındayım. dışarısı yalan dolandan yapmacık sözcüklerden ibaret. bir örnekle açıklayacak olursam;
- yıl 2007. öss sınavına hazırlık dönemi. özel derece sınıfındayım. komşulardan biri duymuş. çocuğuyla aynı dershanedeymişiz haberim yok. bize geldi rica etti. dedi ki benim oğlan da seninle aynı dershanede ama alt sınıflardan birinde. mümkünse yardımcı ol, ondan sonra kendi sınıfına aldır. sizin sınıftaki çocukalara pek eli açık davranıyorlar; kitaplar testler özel dersler. kadın benden iyi biliyordu ortamı vesselam. anladım kadını. evladıdır en iyisini ister; tabi hemen tamam dedim. bizimkilerde otuyruyorlar orda fena havaya girdim götüm kalktı ayıptır döylemesi. hep kendine hep kendine nereye kadar dedim kendi kendime. ertesi gün çocuk geldi çalışmaya başladık. bir ay sonra puanları da oynama olmaya başladı. konuştum saolsunlar kırmadı hocalar felan. çocuk da azimliydi çalışıyordu. ve öss sınavı sonrasındayız. sınav günü aksiliktir oldu burda anlatmayacağım onu sınav kötü geçti. tv den sorulara bakıyoruz. fena değilim ama bizimkilerin de beklenileri büyük olmasın die kötü geçti felan diyorum. evden çıktım öğrendimki annem ağlamış sınavım kötü geçti diye. anadır ota boka ağlar düşünemedim o kadarını. akşam komşu geldi. çocuğun sınavı çok iyi geçmiş ballandıra ballandıra anlatıyor. annem benim derdimi anlatıyor kadın çocuğuna dönüyor. annem üzüldüğünü belli ediyor sussun diye kadın daha da coşuyor. o kadar okutuyorsun ve çocuğun iyi bişeyler yapıyorsa sevinmek reklamını yapmak elbetteki hakkındır. lakin başkalarına bunu incitecek şekilde bir yaklaşım içinde olursan ona dur derim. kadından bir teşekkür bekliyorum en azndan annemin içi rahatlasın diye. yok arkadaş. sadece '' olur böyle şeyler unutursun. değer sınav daha iyisini yaparsın çok çalışırsan. '' dediğini duyum. yalan dünya herkes sanal. gerçek ortam burası beyler. kimseden korkun utanman yok. içinen geçeni kimi sevidiğini kimi siktğini her bi boku anlatıyorsun yalansız sansürsüz. böyle işte.
sınav sonucunu merak eden varsa çocuktan çok daha iyi puan aldım. annem sonra tekrar ağladı ama sevinçten.
herkesin üşendiği para uzatma problemi bir yolcu tarafından toplanmaya başlanır ve ilginçtir ki bu işlem kahraman tarafından aptal bir gururla karşılanır.
gazeteyi okurken acaba '' diğer yolcular benim için ne düşünyorlardır'' diye içten geçen urum. bir arkadaşı bulup sesli ve herkesin duyabileceği bi şekilde'' abilerin bıraktığı beleş gazete yolda sıkılmamak için aldım okuorum diyesi geliyor '' insanın.