gece gece insanın başında vızıldamayı hüner sayan, mutasyona uğrayıp yakalanmama taktikleri geliştirmiş lanet olası sivrisinek modeline söylenmek istenen son sözdür. sanki tınacak, o ayrı. *
filmelerde sıkça rastlanan mafya babası karakterinin, "fazla konuşmama" jargonunu elinden bırakmayarak, çeişitli kafa hareketleriye adamlarına emir vermesidir . hareketin cinsine göre yapılacak iş boyut değitirecek olsa da, diğer elemanlar bu hareketi -nasıl oluyorsa- hemen anlayıp titizlikle yerine getirirler. zira baba, hareketi tek bir kez yapar.
- niye vurdun lan adamı durduk yerde? sana vur mu dedik?
+ ama baba!! sen kafayı şöyle eğdin... ben de sandım ki... şeyyy..ehhh uhh
- susss!!! geri zekalı, bi b.k tan anlamıyon! bu kaçıncı lan? ben sana "geç oldu, yenge bekliyo, 1 kilo kiyma kap gel" hareketi yapmıştım salak! *
kisinin dis dunyayla iliskilerini asgariye indirgeyip,kendi ic dunyasina donmek suretiyle eftrafi tarafindan depresyonda gibi algilanmasina sebep olan hede. oysa ki butun cevaplar insanin kendi icinde olduguna gore, bu duruma "icine acilmak" da denebilir.
Doğan haber ajans genel müdürü. hürriyet gazetesi yazarı. kokpit programı yapımcısı. an itibarı ile ntv de temel kotil
ile canlı yayında karşı karşıya olan havacılık düşkünü şahış.
ancak aynaya tutuldugunda, ayna yuzeyinde dogrusunun okunabildigi yazi seklidir. cocukken okulda can sikintisindandan bol bol yaptigim, gereksiz, nedensiz, belki de obsesif davranis.
alm. (bkz: spiegelschrift)
Ingiltere'de yasayan, emekli bir havayolu kaptanidir. kendini ucak fotografciligina adamistir. Ucak ve gokyuzu ile oyle sanatsal kareler yaratmistir ki, fotograflari kendini her ortamda belli eder. Spotter camiasinda sevilen, sayilan, hatta: "o insan degil, uzayli" yorumlarina tabi olan ustaddir.
ralph fiennes in basrolde oldugu duygusal sahneleri bol, ask ve aldatma uzerine kurulu, iki oscar odullu 1999 yapimi filmdir. uygun modda iseniz rahatlikla aglatir.
pazar tezgahinda elma armut satar gibi ic camasiri satan adamlardir. kimi zaman sutyeni kendi ustlerine takarak tezgahin uzerine ciksalar da, kimse onlari yadirgamaz. garip bir yakinlik kurar insan onlarla. normalde yabanci bir erkekle konusulmayacak olan mevzular, bir anda patates-marul muamelesi gorerek gundeme geliverir. musterilerine genelde "abla" diye hitap ederler.
-"bana kac beden olur?"
+"abla, (goz karari malum bolgeye bakar) sana 85 C olur."
-"tamam, siyah dantellisi olsun."
on kismi mobilet, arka kismi acik kasa kamyonete benzeyen, uc tekerlekli kara tasitlarina Thailand'da verilen ad. genellikle taksi olarak yolcu tasimaciliginda kullanilirlar, hatta uzakdogunun turistik ogelerindendirler. bazilari oldukca suslu ve gosterislidir. sokaklarda ulasimin onemli bir kismni olusturur bu tuktuklar.
turistler icin hem eglenceli, hem de ucuz ulasim saglar. tasima ucreti ise pazarlik gucunuze bagli olarak degisir. tespitci bunyenin bir tespiti olarak, bence adlarini kornalarindan cikan o TUUUK-tuuuuk sesinden almislardir.
(ing.tooktook)
ing.deportee olan kelimenin turkce karsiligi olarak kullanilagelmektedir. bir ulkeye yasal veya yasadisi yollarla girip daha sonra yetkililer tarafindan ulkeyi terketmesi emredilen sahislardir.
ozellikle havayolu sirketleri uluslararasi ucuslarda bircok deporte yolcu tasimak zorunda kalirlar, ki bunlar genellikle problemli yolcu sinifina girerler.
yolcunun yasadisi yollarla girmesi disinda deporte olmasi icin; o ulkede suc islemesi, oturma izninin bitmesi veya baska bir ulkenin istegi uzerine sinirdisi ediliyor olmasi gereklidir.
(bkz: deporte yolcu)
Kendini ev temizligine adamis yurdum insani tarafindan, giriste misafirlere soylenen celiskili uyari cumlesidir. Nedir yani? evin her kosesi ciflenmis, vimlenmis, tek bir toz zerrecigi bile yokken niye soylersin bunu! ille de: "aman efenim lafi mi olur? biz de olmadik zamanda geldik bikbikbik" gibi seyler soyletmek midir amac, bilinmez. bu tip evlerde steril duzeni bozmaktan korkar, kipirdayamaz insan bir de.
seni seviyorumdan bile etkili, icten bir cumle. bir TV reklaminin sonunda erkek kadina soyler. urun ve marka hemen unutulur, zaten onemi de yoktur. ama bu son soz insanin icine isler.
kafayı sıyırmış * bir japon olup, hakkında yeterli bilgiye ulaşıldığında (ne yazık ki çoğu japonca) sözlüğe yazılasıdır. bir ön bilgi olarak: muhteşem porselen bebekler yapan, takdir edilesi japon sanatçıdır. bebeklerin özelliği, yüz ifadelerinin gerçekten ayırt edilemeyecek kadar etkileyici olması, ve hepsinin ayrı bir ruh halini yansıtması.
4-10 yaş grubu çocuklarının severek oynadığı, Jetix çigzi filmelerinden türetilmiş bir çocuk oyunudur. en az iki çocukla oynanır. bir kişi ebe yerine zombi olur: kolları one doğru uzatır, gözleri hafif baygınlaştırır, ağır adımlarla ilerlerken sürekli zooommbiiizoombiiii diye sesler çıkarır. diğerleri zombilenmemek için kaçarlar.
zombilenmekten korunmanın bir yolu da, elleri haç şeklinde tutup zombiye göstermektir (ne alakaysa? bu zombi aynı zamanda vampir olsa gerek).
Uzakdoğu'da süregelen, oyuncak bebek kolleksiyonculuğunun vardığı en güzel sonuçlardan biri. Notdolllabler kadar olmasa da ** büyüleyici güzellikte olan Koreli lutslar, saçlarından tırnaklarına kadar özenle hazırlanmışlardır.
Fiyatlarından da anlşılacağı üzere (800-1000 dolar) kesinlilke çocuklar için tasarlanmamış olup, daha çok evinizin bir köşesine koymak isteyeceğiniz sanat eseri muamelesi görmektedirler.
saçını yeni boyamış biri için sıhhatler olsun anlamında kullanılabilecek, şaşkın iyi niyet ifadesi.
dişican: bende bi değişiklik görüyo musun aşkım?
sersemcen: hmmm, çok güzelsin, her zamanki gibi...
dişican: yaa dikkatli baksana!
sersemcen: ehehe, kıyafetin çok şık, yeni mi?
dişican: yaaa, görmüyo musun, saçım saçım!!
sersemcen: aaa, evet, harika !?!?!
dişican: üff yaa, rengi, rengi!
sersemcen: aman da aman, kızıl haa, çok yakışmış, dibini gör!!
dişican: nassı yani?
sersemcan: yani, kökü sende ya aşkım, güle güle büyüt manasında şeyettim..
dişican: ne diyosun?
sersemcen: yani, dibin çıksın!!!
dişican: son günlerde çok nobran oldun aşkım!
sersemcan: ne dedim ki şimdi?
Trafikte onde giden aracın plakasının harfleriyle zihinde kelime uretmek suretiyle gercekleşen istemsiz eylemdir. Şahsen engel olamadığım, ancak zararını da görmediğim durumdur. bazen de, aracın icindekilere ister isetemez acıyor insan.
(bkz: yzk) (bkz: bzk) (bkz: gt) (bkz: bk)
virt zirt mektup atmak, virt zirt mail atmak = virtlamak!
buna gore, asil koku turkce "virtlamak" olan, ve ingilizceye for oneki ile gecmis olan turkce kelimedir. *
sigara icen bunyenin, parasizlik yuzunden, yerde buldugu 2 firt icimlik kismi olan izmariti yakip tutturmek suretiyle gerceklestirdigi eylemdir. ogrenci olma ihtimali yuksek olan bu zavalli bunye, olayin hijyen* boyutunu kendince yukseltemk icin, taktikler gelistirmekten geri kalmaz. or. mekanin zemini nispeten temiz ve az basilan bir yer olmalidir ve mumkunse sigara icen temiz kilikli insanlar (tanidik olmasi tercih sebebidir) takibe alinarak, attiklari izmarit bu is icin kullanilir. yine de tavsiye etmeyecegim durumdur.
iki tane alındığında migren ağrılarını ortadan kaldırabilen, içerisinde 250mg acetominofen, 250mg aspirin, 65mg caffein bulunduran, abd'de peynir ekmek gibi satılan, çokça faydasını gördüğüm ilaç. yalnız, 10 senelik bir kullanımdan sonra maalesef ağrılarda bağışıklık oluşuyor buna karşı.
uludağ sözlükte hiç tanımadığımız yazarların nicklerinin akıllara getirdiği imgelem. yazarı, entrylerinden bile olsa, tanıdıkça ortadan kalkabilecek olan bu hayali şekil, ister istemez ortaya çıkıyor. notdolllab için beni güldürmüş olan çağrışım: kolları kıllı bir oduncu.
Kendine ait, ayrı bir uçuş bilgi ve uyarı hizmetleri'nesahip, belirli boyutlardaki bir hava sahasınıtanımlayan havacılık terimidir.
Şu anda, dünya üzerinde kullanılan tanımlanmış hava sahaları arasında en büyük boyuta sahip olanıdır.
Atmosferin her parçası belli bir FiR'a aittir. daha küçük ülkelerde bu fir tek bir tane olurken, geniş alana sahip ülkelerde bölgesel fir'lar (regional fir) olarak çoğaltılabilmektedirler.
Okyanus hava sahası ise , okyanus bilgi bölgeleri'ne (oceanic information region) ayrılmış ve bunun kontrolü o bölgeye sınırı olan otoriterelere verilmiştir. Otoriteler arasındaki paylaşım ise uluslararası bir anlaşma (bkz: iCAO)ile sağlanmıştır.
fir'lar için uygulanan standart bir boyut olmayıp, tamamen ilgili ülkenin idari koşullarına göre şekil almaktadırlar. Bazı durumlarda yatay bir ayırım sözkonusu olur; alt bölge aynı isim ile kullanılırken, üst bölgeye UIR (upper information region) denilmektedir.
Uçuşların emniyetli ve etkin bir şekilde sürdürülmesi için gerekli olan bilgileri sağlayan, ve acil durumlarda ilgili otoriteyi harekete geçiren bilgi ve uyarı hizmetleri, hava trafik hizmetlerinin en temel esaslarındandır. bütün bunlar uçaklara ilgili fir'lar tarafından sağlanır.
not
Türkiye'de istanbul ve ankara olmak üzere iki fir vardır.
pilotlarda olduğu varsayılan, aksi takdirde uçağın hareketlerini hissedemeyeceği düşünülen olmazsa olmaz histir.
bilimsel bir yanı olmamakla beraber, neden bazı insanların pilot olup, bazılarının olamayacağını kabaca açıklar. hassas bir bölge olması itibarı ile tüm bu meziyetler kişinin kıç hissi ile ilişkilendirilmiştir. bu hissin doğuştan geldiğine inanılır.
daha kibar bir ifade ile (bkz: pantolon hissi)
'kendime sevgili yaptım' diyen arkadaşıma bakıp 'pastadan mı' diye sorma gereği duyduğum, Sevgili edinmekyerine kullanıldığını öğrenmiş bulunduğum, turkcemize yeni eklenmiş dehşet verici anlatım. hayırlı olsundur.
-efendim bugun hepberaber sevgili yapıyoruz
-gerekli malzemeler un süt yumurta ve şeker ( sevgilinizi kakaolu olarak da hazırlayabilirsiniz)
-sevgiliniz kulak memesi kıvamına geldiğinde arzu ettiğiğiniz bir kalıba döküp fırına verin. yeterince kabarıp kızardığında
-sevgiliniz hazır
-afiyet olsun
cok hizli ruzgar kanallaridir.
Tropopozun ust seviyelerinde, hava sicakliklari birbirinden farkli hava kutlelerinin kesistigi yerlerde meydana gelir.
hava kutlelerinin sicakligi birbirinden ne kadar farkliysa, basinci da o oranda farkli olur; bu da jet stream ruzgar hizinin o oranda artmasi demektir.
jet stream denilen bu hava kanallari cogu zaman saatte 100 deniz mili ile 200 deniz mili arasinda degisen ruzgar hizina sahiptir.
ozellikle kis mevsiminde, soguk karasal hava kutleleriyle, okyanustan gelen sicak hava kutlelerinin karsilasmasi sonucu jet streamler daha sik gorulur.
jet stream ruzgarinin ne kadar etkili olabilidigi ilk olarak II. ci dunya savasi sirasinda, japonya'ya ulasmak isteyen amerikan bombardiman ucaklarinin, kuvvetli karsi ruzgara maruz kalarak, hicbir asama kaydedememeleri ile anlasilmistir.
gunumuzde ise ucaklar, kuvvetli ruzgari arkalarina almak veya karsidan gelen kuvvetli bir jet stream'den kacinmak icin
rutin olarak ucus seviyelerinde duzeltmeler yapmaktadirlar.
tabii bazi durumlarda yaptiginiz duzeltmeler hicbir fayda saglamaz ve siz amerika'ya kafadan 200 deniz mili hizla gelen ruzgara karsi, akintiya karsi yuzen balik misali ucarsiniz.
bu da ucus saatinin uzamasi, fazla yakit harcanmasi anlamina gelir.