kaplumbağanın yaşadığı su ile dolu kutunun ağzı kapanmazsa kaplumbağayı evde aramak zorunda bırakan, kedi köpek gibi güzelim sevimli hayvanlar varken neden kaplumbağa dedirten durum.
birkaç farklı anlama gelebilir. bazı zamanlarda karşısındakinden kurtulmak amaçlı, bazı zamanlarda ise karşısındakine söyliyecek birşeyi kalmayıp cevap vermemezlik yapmamak için gönderilir.
ellerinizin ve kollarınızın sanki bişi tarafından tutulduğunu hissettiğiniz, uyumadığınızı bildiğiniz, uyanmak istediğiniz ama yapamadığınız ağzınızdan bir tek sözcüğün bile çıkmayı başaramadığı kötü hadise.
kalbimizde midemizde bir baskı yapan, sindirilemeyen bir yemek sanki, hep o ağırlıkla yaşayacakmışız gibi gelir. onu aklımızdan bir saniye bile çıkaramayız.
her pazar akşamı önce annenin bizi yıkaması daha sonra babanın saçımızı taraması kurutması sonrada artık yatma vakti demesi. ama hiç o vakit uykumuzun gelmemesi.
yanınızda oturan insanın kişiliğine göre iyi veya kötü olduğunu anlayacağınız durum. eğer yolculuk yaptığınız firma bide öyle uyduruk birşeyde yandınız demektir.baya bir eziyet çekiceksinizdir.(havalandırmanın bozulması,koltuk arkasındaki pardak koyma yerinin sürekli düşmesi,yiyeceklerin bozuk olması ve en kötüsü bu durumdan midenizi bozmanız..)
çocukalrın özgürce hissettiklerini anlatması duygularını bir şekilde belli etmesi gerekir.bunu bizimle aynı şekilde paylaşmazlar.iletişim tarzları farklıdır.buda onlardan biridir.ve sonuç olarak çocuk azarlanmamalıdır.
gülten dayıoğlu'nun sekizinci renk adlı romanında adı geçen psikolojisi bozuk kız.adını bir aşk hikayesinden almıştır ve "ela" aynı zamanda rumcada "gel" anlamındadır
bizim biyoloji hocamızı aklıma getiren bir kelimedir.bu hocamız bir ders içinde 121 kere(yanlış hatırlamıyorsam)"gençler" diyebilme kapasitesine sahiptir kendisi.."gençler anladık mı?gençler tamam mı?gençler şöle böle...".hele bir keresinde bir arkadaşımın başına gelen birşey beni çok güldürmüştü.kendisi hocamıza bir soru sormuş ve odada ondan başka da genç(yani öğrenci)yokmuş.hoca cevabı verdikten sonra tabiki klasik bir şeklde bitirmiş"gençler anladın mı?"