sessiz sakin, kendi halinde takılan bir yazardı. silik olmuş, çok üzüldüm. çok acayip über süper bir yazardı valla. yıldızın parlasın noron fakiri.
şakaya bir yana, yaklaşık 2 yıldır okur ve yazar olarak bulundum bu vasat mecrada. bana faydası oldu mu? zararlarının yanında bir hiç gerçekten. tamamen zaman kaybı. hani ekşi sözlük gibi kaliteli bir şeyler okuyacağınız bir yer olsa neyse, ama hem insanların kalitesi düşük hem de yazılanların. çöp gibi bir yer maalesef. fazla takılmayın. ben kaçıyorum siz de kaçın.
çoğu kişinin bilip de uygulamasında sıkıntı yaşadığı söz.
islam'da temizliğin önemi büyüktür, çoğu ibadetlerin ön şartıdır. sağlığın ve rızkın artmasını sağlayan önemli bir unsurdur temizlik. bunun bilincine varmak gerek. temiz olmayan adam güzel görünüp, çevresinde hoş bir izlenim bırakabilir mi? tabii ki hayır. tam tersine, itici ve rahatsız edici olabilir. ya arkadaş adam camiye gelmiş, bir topluluk ile yan yana, dip dibe namaz kılacak. ama üzerinden ağır kokular geliyor, yanında durulmuyor herifin. ve bunun hiç farkında değilmiş gibi yayıla yayıla rahatça oturuyor. namazın gereklerinden biri abdest almak. yani temiz olmak. 3 kere ağıza 3 kere buruna su verince mis gibi olmuyorsun sen. komple dikkat etmen lazım vücut temizliğine. ki onun için de uyarıyor islam dini.
-"namazın anahtarı tahâret, yani temizlik, başlangıcı tekbir, tamamlayıcısı da selâm'dır."(hadis)
-"islâm, temizlik temeli üzerine binâ edildi."(hadis)
adamların umrunda değil kişisel temizlik. madem kendine saygın yok, çevrendeki insanlara saygın olsun. azcık empati kurun, azcık düşünceli olun diyeceğim ama o hassasiyet yok tabii. hadi kendine saygın yok, çevrendekilere de yok, eyvallah. allah'ın huzuruna çıkıyorsun sen ona da mı hassasiyetin yok? allah'ın daveti, huzuru diyorum. sen bugün patronun, müdürün karşısına bile çıkarken hoş görünmek için kırk takla atıyorsun. ama o namazda seni yaratanın karşısına çıkıyorsun, bunun farkına varamıyor bazıları. ki ibadette temizlik islam'da çokça dem vurulan bir konu. hiç mi bir şeyler kapamıyorsunuz anlamıyorum ki. eminim bir çoğu doğru düzgün abdest bile almıyordur. zaten kıldıkları namazları da önemsemedikleri buradan belli. cuma vakti görüyoruz, farzdan sonra çıkış kapısına yığılıyorlar. her neyse konuyu dağıtmayayım, yani şunu demek istiyorum; adamlar daha yaptığı ibadeti bile önemsemiyor, bunlardan hassasiyet beklemek hata. koca koca adamlar hepsi, ama o yaşadığı yılları boş yaşamış, bir şey katamamış kendine maalesef.
-"sarmısak yiyen, kokusu gitmeden mescidimize yaklaşmasın, insanın rahatsız olduğu şeylerden melekler de rahatsız olur."(hadis)
-"elbiselerinizi yıkayın, fazla kıllarınızı temizleyin, dişlerinizi misvakla temizleyin, temiz, güzel giyinin. nezafet sahibi olun!"(hadis)
şunlar, küçük yaştaki çocuklara öğretilecek şeyler. biz koca koca adamlara söylüyoruz bunları. yazık. dikkat edin, hassas olun bu tür konularda. sadece dinle ilgili değil, insani bir durum bu.
kimsenin dikkat etmediği önemli bir eylemdir. genç insanları yaptıkları işlerde desteklemek, yol göstermek, doğruları yanlışları önüne sermek, güvenmek, değerli olduklarını hissettirmek, yanlışları var ise güzel dille uyarıp doğruyu göstermek... işte bunlar yapılarak gelişime tam anlamıyla açık olan, en verimli yıllarını yaşayan genç insanlar yetiştirilip, daha kaliteli bir birey haline getirilebilir gelecek için. gençler öğrenmeye ve gelişime açıktır. tarla gibi düşünebiliriz onları ne ekerse, nasıl büyütülürse, nasıl kalite aşılanırsa gelecek zamanlarda bunun karşılığını da o şekilde alınır. hatta fazlasıyla.
bu insanlar toplumun geleceğidir. burada yetişkinlerin görevi de yukarıdaki paragrafta bahsettiğim bazı eylemleri gerçekleştirmek. hal böyleyken yetişkin insanlar neden yeterince desteklemiyor gençleri? hatta destek olacaklarına köstek oluyorlar. ve en kötüsü de bunu bilerek yapmaları.
özellikle sanal ortamlarda görüyoruz, yaşı 20'nin altında olan herkese "liseli" yaftası yapıştırıyor yaşı "biraz" daha büyük olanlar. 20'nin altını bırak bunun 25'e kadar götürüyorlar. neden? çünkü üstünlük kurabileceği başka bir alanı yok adamların. mesela herhangi bir konu hakkında tartışma olur, cevabını alır karşısındakinden. ama yediremez bunu kendine. ve cevap verecek kapasitesi de yoktur. sonra gelir ergen, bebe veya liseli diye karşısındakini ezmeye çalışır kendi ezikliğini kapatmak için. başka bir özelliği yoktur bu olgunlaşmamış, hiç bir yetiye sahip olamamış insanların. bunu koca koca adamlar yapıyor ya ben ona hayret ediyorum. yaş geçmiş ama kafa ergen kafası maalesef. keşke çocukluklarında ve gençliklerinde onları düzgün yönlendiren birileri çıksaydı da bu halde olmasalardı. gerçi kaliteli insan olmak zekaya da bağlı ya neyse.
yeni yetişen neslin halini sosyal medyada görüyoruz. resmen rezalet. erkeklerin hepsi birer justin bieber olma peşinde, kızlar da aynı şekilde ünlü yabancıların kopyası olma derdinde. hepsinde bir özentilik, bir yapmacıklık. iğrençler. ilgilendikleri konular boş beleş, gereksiz. ama onları hayat felsefesi bile yapabiliyorlar. zeka kalitelerini geçtim insani değerleri de çok düşük. hepsi çıkarcı ilişkiler içinde tüm insanlarla. tüm kültürel ve insani değerlerden uzaklaşıyorlar ve git gide çoğalıyorlar maalesef. farkında mısınız bilmiyorum ama yıllar yıllar sonra anne-baba olacak insanlar bunlar? meydan bunlara kalacak... tam bir yıkım. birilerinin onları uyarıp doğruları göstermesi gerekiyor, yönlendirmesi gerekir. "vay amk liselisi" diye ortalıkta gezmek fayda sağlamıyor. ergenler diyip de sürekli alay malzemesi yapmak da fayda sağlamıyor. koca koca adamlar bunları yapan. utanın ve icraata geçin boş boş konuşacağınıza. endişelenin gelecek için.
işte böyle saçma durumlar var ortada. ama görev yetişkinlerin. aslında görev basiret sahibi olan herkesin. akıl yaş da değil baştadır.
hz. muhammed* çoğu zaman gençleri açıkça övmek suretiyle onları daha çok öğrenmeye teşvik ederdi. ve gençlerin ilim alanında yetişmesine büyük önem verirdi. vahiy katiplerini genellikle gençler arasından seçerdi ve onların fetva vermelerine izin verirdi. gençlerde zafer ümidi ve başarı sevinci gördüğü sürece, cesaretle görev üstlenip yerine getirmeye teşvik ederdi. bir çok muharebede sancağı, hz. peygamber'in bizzat kendisi gençlere vermiştir. muharebelerde en ön saflarda da gençler yer edinebilmiştir. bu bahsettiklerimizin bazıları henüz 15-16 yaşındaki insanlardı. hani bizim aşağılayıp ergen dediğimiz, eziklediğimiz. ama peygamber efendimiz onlara güvenip, destek çıkarak başarılı olmalarını sağlamıştır. bu davranışlarıyla o gençleri kazanmıştır. işte genç insanlara önem vermek böyledir.
büyük islam filozofudur. geometride ilk defa açıları pergel ile ölçen, sıvıların özgül ağırlıklarını hesaplayan kişidir. felsefeden tıbba, ilahiyattan siyasete, matematikten astronomiye, meteorolojiye, psikolojiden diyalektiğe, optikten kimyaya kadar yirmi ayrı alanda eser vermiştir.
sürekli kazandığı paralar üzerinden saldırılan adam. işini yapıp para kazandığı için değil bu saldırılar, birilerinin zoruna gidiyor televizyon programlarında din adamlarını görmek. zoruna gidiyor işte dini içerikli her şey. sonra gelip acaba hangi kılıfı uydursam da karalama yapmaya çalışsam diye düşünüyorlar.
aldığı maaş çok fazlaymış. bak bak adamlara bak amk. sana ne lan? sen mi veriyorsun adamın parasını? devlet mi veriyor, vergilerinden mi çıkıyor? televizyon kanalı teklifini sunuyor ve parayı veriyor. bu adam saraylarda mı yaşıyor? aldığı paraları ne yaptığını kim biliyor? bu adam bu iş için yıllarca eğitim almış bir alim. sanki yattığı yerden para kazanıyormuşçasına konuşan dangalaklar var. sadece bu eğitimle mi kazanıyor sanki, o düzenlediği programlar için terini dökmüyor mu bu adam? çok sayıda seveni yok mu? o reytingler uzaydan mı geliyor, seviliyor adam işte. neden seviliyor? işini herkesten farklı yaptığı için, samimi olduğu için, önemsediği için. bu adam tv'de varken başka hocayı dinleyen olmuyor. demek ki işinde iyi biri.
televizyonda kıytırık, boş beleş yerden para kazanan zilyon tane gereksiz adam var. ki ne kadar pislik olduklarını da görüyoruz magazinsel haberlerde. hiç birine de çıkıp 2 çift laf etmiyorlar. ama bir zararı olmayan bu adam için linç girişimleri bitmiyor. çünkü diğer türlü işlerine gelmez, prim yapılmaz. amaçları farklı. amaç islam düşmanlığı lan işte açık açık belirtin. bazı medya kuruluşları sürekli kazancını gündeme getiriyor, neden sadece bu adam? aa hoca para kazanıyor, aa din, aa tüccar bu, para din hoca islam.. asıl geri kafalı sizlersiniz, asıl sabit fikirli sizlersiniz. farkına varın.
madem öyle, çık sen de alim ol. çık kazan o paraları. tatava yapma dümbük.
Ekleme: tv dünyasında abartılı paralar dönüyor. Kim olursa olsun, ne programı yaparsa yapsın tonla para alıyor. Gelir adaletsizliği var. Ben buna elbet karşıyım, ama gelip de sadece bu adamın üzerinden bunu söylemek farklı yönlere gidiyor. Madem karşısınız bu paralara, o zaman bu sistemi eleştirin genel olarak. Bu adamın suçu değil.
her geçen gün anlamını yitirmeye başlayan kutsal bir meseledir.
evlenmek isteyen herkese "aman sakın öyle bir hataya düşme", "ben ettim sen etme" denmeye başlandı. eskiden millet evlenmek için can atıyordu, şimdi herkes evlilikten kaçıyor. evet artık maddi imkanlar herkesi zorluyor, kadın da çalışmak zorunda kalıyor, iş bulamıyor insanlar. evet bu zamanda zorlaştı yuva kurmak. ama ben işin başka bir boyutuna değinmek istiyorum; insanlar rahatça sevişmek istiyor.
evet bu işte, evlenmeyi gereksiz buluyor insanlar. artık millet için "belediyeden alınan sevişme izni" olarak görülmeye başladı. aile kurmak, bir insana bağlı kalmak, söz vermek, namus... bunlar bitiyor günümüzde. aile kavramı bitiyor. evliliği saçma bulan ergenler türemeye başladı her geçen gün. bozuluyor insanlarımız. senin o saçma bulduğun evlilik sayesinde şu an bir ailen var, her zaman yanında olan, seni yetiştiren, bu günlere gelmeni sağlayan... aile demek "birlik" olmak demek. evlilik de bu ailenin kurulmasıdır.
insanlar sapkınlığa gidiyor. adam istiyor ki, dilediği insan ile sevişebilsin, aile olmasın, evlilik olmasın, sevişeyim sevişeyim sevişeyim... her gün çorap değiştirir gibi sevgili değiştirenler var. ve bununla birlikte tabii ki o sevgililer ile sevişiliyor. aşık onlar ya, ne var ki? sevişmek insanın doğasında vardır değil mi? hayvanlar da ilişkiye giriyor, hatırlatayım. insanın hayvandan farkı nedir? bir insan kendini özel görmeli bence. ama umumi mekan gibi kullanılabilen insanlar var.
en kötüsü de ne biliyor musunuz? bu yaptıklarını "aşk" gibi saf ve en üstün dünyevi duygunun altına gizlenerek, kılıf uydurarak yapıyorlar. aşk, saf ve temizdir. pisliklerinizle kirletmeyin daha fazla. gerçi şu an hepimiz görüyoruz "aşk" diye bahsettiğimiz tutku ne halde. herkes melankolik bir havada, herkes aldatılmış, herkes aşka inanmıyor. kimse güvenmiyor aşka. neden? bu sizin suçunuz. siz bu hale geldiniz kendi pisliğinizde. yukarıdaki paragrafta bahsettiğim insanlar var ya? işte onlar "aşk"ı bu hale getirdi. bağlılık yok, namus yok, söz vermek yok, birlik yok... evlilik yok? sevişme? var. her zaman var. 7/24 var. doğal bir şey ama değil mi? ormanda hayvanlar özgürce yaşıyor, ilişkiye giriyor, çıplak yaşıyorlar hatta. gitmeye ne dersiniz?
her neyse, toparlayayım. bazı kesim aşkı meşki bilmiyor, sadece aşk yaşadığını sanıyor. ama gerçek aşkı yaşayanların umrunda değilsiniz. ben aşkın evlilik ile güçlendiğini, sağlamlaştığını düşünüyorum. evliliğin, aile ve aşk ile bağlantısı da ortada yeterince. sizin gibi değersiz mahlukatlar gelip de evlilik gibi kutsal bir değere çamur atmaz. kendi halinizde istediğinizi yapın, ama bu temiz değerlere bulaşmayın. bu değerler, kıymetini bilen güzel insanlara kalsın. size değil.
bir not bırakayım: kimsenin yaşamına karışma hakkım yok. ama bu dediklerim, kendine bakmadan bazı değerlere, bazı insanlara karışıp, çamur atan haysiyetsizlere idi.
Bir bitmeyen, bitmediği gibi de sürekli artışta olan dangalak, aptal bir kitledir.
yok Günün memesiymiş, yok büyük penismiş bilmem ne porno sitesi oldu sözlük bu beyinsiz pezevenkler yüzünden. Orada burada abuk sabuk görseller çıkıyor, her cümlelerinde agm var. Adamlar tüm gün cinsellik hakkında konuşuyor. Cinsellik dediğim de 2 kelimeden oluşan basit yazılar, ağızlarının suyunu akıtıyorlar. Cinsellikle ilgili Bilgilendirme olsa sorun yok. Ama Beyinleri o kadar çok uyuşmuş ki 2 satır yazı yazamıyorlar. Meme meme meme diye takılmış beyincikleri.
Sürekli penisli başlıklar açıyorlar, e bul bir tane tokmakçı da o bahsettiğin koca penisi soksun dübürüne lan hıyar. Ne diye sözlüktesin sen?
Kurtulun bu halden de biraz faydalı olun kendinize. En azından burada edebiyle takılan insanları rahatsız etmeyin. Pis yazılarınızı, iğrenç görsellerinizi inci gibi ortamlarda paylaşabilirsiniz. Burası erkek meslek lisesi değil hırtolar. Toplum ahlakına uyun. Koca koca adamlar hala liseli kafasında ona hayret ediyorum.
Ha bir de, bu durumdan şikayet eden diğer erkeklere laf yapar bunlar bazen; "Sanki senin çükün yok, yaranmaya çalışma ööö". Çükü olanın böyle pislik yapması gerektiğine inanıyor bu andavallar. Azcık insanlık yok ki düşünceli olabilsinler. Neyse, vakit kaybı sadece.
insanı üzer. üzebilir, doğaldır. insanın doğası güzelliğe meyillidir her konuda. ve bu da bir imtihandır inanan için. isyan etmemek gerek. ve bilirsiniz şöyle de güzel bir yanı var; kimsenin size dış görünüşünüzden dolayı yaklaşmadığını bilirsiniz. çok güzel bence. tamam kısmen teselli olabilir ama gerçeklik payı da yok diyemeyiz.
her güzelde bir çirkinlik, her çirkinde bir güzellik vardır. tabi görmesini bilene vardır. imam gazali ne der;
aynı böyle insanların dış görünüşüne takılanlar da o insandaki ruhun inceliklerini göremezler.
hadis: "allah sizin dış görünüşünüze bakmaz; fakat kalplerinize ve amellerinize bakar"
şunu unutuyorsunuz, unutuyorum, unutuyoruz: bir insanın görüntüsüyle alay etmek, allah ın yararttığıyla dalga geçmek, yaratma sanatını küçümsemek demektir. insanlar kendileri seçemiyorlar güzel ya da çirkin olmayı. yaratan kimse o belirler. ki insan en güzel surette yaratılmıştır. eğer ki nefsini aşağı çekmezse yaratılanların efendisidir. beğenmeyip burun kıvırdığınız insan allah ın çok sevdiği hayırlı bir kul olabilir.
ayet: sizden hiçbir topluluk diğer bir toplulukla alay etmesin. olur ki alay ettikleri topluluk kendilerinden hayırlıdır.(hucurat)
zaten kendini geliştirmiş insanlar geçici olan dış görünüşe değil, kalıcı olan ahlaka ve karaktere değer verirler. bu nedenle sizi dış görünüşünüzden dolayı istemeyen insanlar olduysa ya da olursa, bu sizin lehinize olur. karakteri oturmamış insandan ne yarar gelecek ki zaten? boş verin gitsin. şurda yaşayacağımız topu topu 80 yıl. sonra güzelli çirkinli toprağın altındayız.
dünyanın en küçük ülkesi. ingiltere yakınlarında, kuzey denizi'nde. toprak falan da değil, bir platformdan oluşuyor.
ingiliz eski binbaşı roy bates, 1967'de bir petrol platformunu işgal ederek sealand adını verdiği kendi ülkesini kurmuş. ingiliz kraliyet donanması roy'u adadan atmaya çalışmış ancak platformdan açılan uyarı ateşine maruz kalan askerlerin girişimi başarılı olmamış. tutuklanan roy'u mahkeme "olay ingiltere sınırlarının dışında olmuş" diyerek serbest bırakmış. daha sonra da bir ingiliz savcı platformun ingiliz karasularının 3 mil açığında olması* nedeniyle Roy Bates'i haklı bile bulmuş. 1974'te ise roy bates işi bir anayasa çıkarmaya kadar vardırmış ve ardından "egemenlik simgesi olarak" bir bayrak, milli marş ve Sealand dolarını kabul etmiş. Bates, kendisine de "Sealand Prensi" unvanını vermiş. 550 metre karelik Sealand Prensliği, kimse tarafından tanınmayan bir "devlet".*
Sealand'de darbe girişimi bile yaşanmış. Bates ailesinden 3 kişi, bir gece yarısı ülkeye helikopterle inerek roy'un oğlu veliaht prensi'ni mutfağa hapsetmiş. Bunu öğrenen bates hemen bir helikopterle ülkesine dönüp bir tüfekle yönetimi tekrar ele geçirmiş. iki darbeci ülkeden sınırdışı edilip diğerinin ise vatandaşlığı düşürülmüş. adamlar ülkecik kurup oyun oynamış yani. bu adamların kendisine ait pasaportu ve parası da var. hatta kendi futbol takımı bile. kktc ile bir maç yapıp, 6-1 yenilmişler.
bu ülkeciğin en büyük geliri internet isim hakkı. dünyanın dört bir yanından müşteriler "daha az hoşgörülü" olan hükümetlerinin izin vermediği verilerini Sealand'de saklayabiliyor. bates'in oğlu, 2007'de babasının yaşlandığı gerekçesiyle bu görkemli imparatorluğu satışa çıkarmış. daha sonra 2012'de bates reis hayata veda etmiş... bu ölümün ardından yeni hükümdar Michael Bates tahtına oturmuş.
sealand'de resmi olarak 4 kişinin varlığı kabul edilse de yaklaşık 20 kişi olduğu iddia ediliyor.
her zamanki gibi metallica tartışmaları çıkaran anketlerden biridir.
metallica thrash metal'in öncülerindendir. öncü bir gruptan bahsediyoruz. ilk 4 albüm zamanında metallica'nın karşısında durabilecek bir grup yoktu. millet rattleheaaad diye değil, creeping deaaath diye bağırıyordu. metallica bu ilk 4 albüm ile bu türün en iyi örneklerini sunarak kasıp kavurdu ortalığı. öncü oldu. sonrasında çizgisini bozdu, o ayrı bir mesele. diğer thrash grupları gibi istikrarlı olmadı. ama çıkıp da metallica'yı yerin dibine gömmek nasıl bir mantık anlamıyorum. megadeth, kreator, anthrax gibi harika gruplar da ayrı bir güzeldir. hepsinin tadı farklıyken tek bir grup seçmek saçma.
başlık 2012'de açılmış, yıl 2014 hala entry giriliyor. entryler ise genelde tek kelimeden oluşup şu şekilde: kahverengi, kumral, siyah... evet evet evet, işte bu adamım! ben de tam bunları merak ediyordum inanır mısın! öhm, cidden bu sözlük'te aradığım her şey var. aydınlandım fazlasıyla. teşekkürler ulu sözlük.
heh tanım da yapayım; heyecanla merak edilen saç renkleridir.
"kız dediğin taktın mı koluna yakışacak, çarptın mı duvara yapışacak!" diye diye ortalarda gezen, elinde tesbih, sırtında ceket, göğsünde orman gibi kıllar olan ağır barzo bir yazardır kendisi. sözlük kızlarının korkulu rüyası... bana da asıldı kızlar, gel dedi muhallebiciye gidelim dedi. eline de gül almış döndüre döndüre kokluyor. te allam. alın bunu buradan.
önce yalakalık ile gerçekleri ayırmayı bilmek lazım. şimdi bazıları eleştiri yapıyorum kılıfını kullanıp, ona buna çamur atarak siktiriboktan düşüncelerini herkesin kabullenmesini bekliyor. e saçma sapan düşüncelere aklı olan karşı çıkıp, doğruları suratına suratına çarpar. hal böyle olunca 'eleştiri' yaptığını sanan bu andavallar başlıyor "aaa yalakalık yapıyorlarr:((" diye zırlamaya. asıl yalakalığı bu hıyarlar kendileri için istiyor. beğenmediğin birine çamur at saçma sapan fikirlerle, ondan sonra "hadi eleştiri yaptım bana destek çıkın" diye gez. he oldu amk. peki şimdi kim için yalakalıktan bahsedebiliriz? eleştiri için zeka gerekir. aptal adam çenesini kapatıp susmalı, yoksa yer lafı oturur.
soma'dan canlı yayın yapmış. acaba reklam mı yapıyor? vay çakal ya, duygusala bağlayıp kendini ön plana çıkaracak ha.. hiç samimi değil, hiç beğenmedim.
haaa olayımız neydi bu arada? soma'da insanlar can çekişiyordu değil mi? aman neyse boş verin ya onları. acaba esra erol reklam mı yaptı şimdi, bak aklıma takıldı. allah allah...
"sert bir zemin üzerinde çıplak ayakla durun. iki kolunuzu "t" şeklinde iki yana açarak gözlerinizi kapatın. 100'e kadar, 30 saniyede sesli olarak sayın bu şekilde. bu denge egzersizini her gün sabah ve ya akşam düzenli olarak yapın."
yukarıdaki gibi çeşitli egzersizler ile önemli ölçüde engellenebilecek hastalıktır.
araştırma-inceleme* ve seçkin edebi kitaplar ile yapılması en güzeli olan eylem. gerisi faso fiso, saçma şeyler. nasıl olsa kitap okuyorum işte iyidir deyip gereksiz şeyleri okumayın. pucca ne? Zaten bilinçli okuyucu popüler kültür ürünlerine bakmaz bile. Önüne gelen kitap yazıyor zaten. Yayınevi edebi değere mi bakıyor sanki, para getirecekse bas gitsin mantığında. Onun bunun biyografisi, saçma aşk romanları vs. Vs.. Bunlar sadece zaman kaybı boş şeyler, insana bir şey katmaz.
