insan yazabildiği, anlatabildiği kadar yaşıyormuş..
yaşayamıyorum ben... anlatamıyorum.
Anlatamadıkça kendi içimde kayboluyorum.. Yaklaşık 2 yıldır kendime gelemiyorum...
Hep geçer diye bekledim hep geçici mutluluklarım oldu ama yine dibe doğru emin adımlarla ilerliyorum...
Kaybolduğumu, silikleştiğimi hissediyorum bu hayattan... Beni ben yapan ya da yaptığını zannettiğim özelliklerim bile yok oluyor... kişiliğim eriyor sanki bu dünyada..
Nefes alamıyorum çoğu zaman, kimseye tahammül edemiyorum..kendime bile..
Bir mucize olsa da eski ben olabilsem yeniden..
Hiç kimsenin yanında ağlamayan duygularını belli etmeyen ben, kendimi güçlü sanan ben, 10 kişilik bir yemek masasında ya da tek başıma yolda yürürken kendimi ağlar halde buluyorum.. Bu kadar şeffaf bir insan değilim ben ama saklayamıyorum içimdekileri artık.. Gözlerimden taşıyor içimdekiler..
Evimi, işimi, yaşadığım şehri hatta ülkeyi bile değiştirdim.. Yetmiyor..
Evet kendinide götürüyorsun gittiğin yere..
Dua ediyorum bazen Allah'ım içimdeki hayal kırıklıklarını, mutsuzluklarımı çekip al diye.. Sadece mutsuzken dua ettiğimden midir bilmiyorum..Dualarım bile kabul olmuyor..
Bazen köpek gibi çalışıyorum kendime inat..Ellerim, kollarım, ayaklarım yorgunluktan uyuşuna kadar..Beynimi uyuşturamıyorum ama yine de..
Gülüşlerimle çöküşlerim arasında sadece saniyeler var..
Mutsuzluklarımı bile başkasına mal etmeye başladım..
Hatalarım kader, beceriksizliklerim doğuştan, kararlarım mecburiyetten..
Hatta şu dünyaya gelişim bile annemin hatası!
Mutlu yaşayabilmek bir yetenek bence..
keşke herşey eskisi gibi olsa, olabilse..
biliyorum olamaz.. ama keşke işte.. vardır ya herkesin bi keşkesi, öyle birşey işte..
evet herşeyi mahvettik ellerimizle, sonra geçip karşısına baktık yarattığımız enkaza..
sonra gülüp geçtik belki de..belkide geçemedik.. ama gülüp kaldım ben yada gülmedim..ama hep kaldım.
hep..
gidemedim yine senden..
belki de hiç gelemedim bile sana..
bir geldik birbirimize sonra bin gittik birbirimizden..
kanata kanata gittik hep..
hiç gidilmemiş ama hep terkedilmiş bir şehir gibi..
bıraktığın enkaza bakmadan koşar adımlarla uzaklaştığın yıkık dökük bir aşk gibi.
yıkık dökük bir aşk..
yıkıp dökmek için ikimizinde ölümüne çaba sarfettiği bir aşk..
en başta paramparça ettiğimiz ve sonrasında toparlamaya çalıştığımız aşk..
parçaladığımız her heyecan, her tutku, her gülümseme, her bakış, her aşk kırıntımız, toparlamaya çalıştığımız ellerimizle birlikte duygusuzluğa bulandı..en sonunda duygusuzluklar içinde bulandık..
hiç yaşayamadığımız mutluluğum oldun..hep aylar sonra gördüğümde ki heyecanım oldun..kalp atışım oldun..hızla alıp verdiğim nefesim oldun..
sen bunları olmaktan vazgeçtiğinde, başkasının oldun..
hep başkasının oldun..
hep mutlu ol..hep gülümse öyle güzel güzel..hep öyle heyecanlı ol..pozitif ol..
hep başkasının ol tamam ama hep biyerlerde benle ol..
sana dokunmak hayatın içinde durup dinlenmek gibi.
-sana dokunmak nefes almak gibi.
-sana dokunmak tüm kelimeleri yakmak gibi.
-sana dokunmak tüm insanları affetmek gibi.
-sana dokunmak hayatı temize geçmek gibi.
-sana dokunmak, ölüme inat gibi...
evde ders çalışıyorum diye herkesi ekip evde oyalanacak milyonlarca şey bulup yine ders çalışmıyorum.bütün evi temizledim, odamı topladım, çamaşır yıkadım, bulaşık yıkadım,gayet temiz olan banyoyu bile tekrar temizledim ama iş hukuku ders notumda hala 10. sayfadayım...
cennette ırmaklardan akan fakat sarhoş etmeyen şarap olması.cennette neden şarap olsun ki?dünyada yasaksa cennette olması tuhaf.ben hakkımı şimdi kullanıp dünyada içmek istiyorum belki. hem madem var sarhoş etmeyecekse ne gerek var ırmak olmasına falan...
bide neden kadınların kapanmak zorunda olduğu.bence kıyafet diye birşey olmadığı zamanlarda kimse milyonlarca çıplak kadına bakıpta tahrik olmuyordur..şu an ki dünyada, çoğunluğun kapattığı azınlığın açtığı vücut tabiki dikkat çeker.Arabistanda kadınların elini,kolunu gören erkeklerin tahrik olması, buna bile aç olması ile Avrupada nerdeyse çıplak gezen kadınlara kimsenin dönüp bakmaması gibi birşey olay...
bide bunları düşünmenin günah olması çok tuhaf.çok sorgulayamamak falan...
hadi tamam bunlarıda geçtim hiç anlamadığım şey: kader....
şöyle bir durup düşündüğümde herşey önceden yazılmış bir showdan ibaretmiş gibi geliyor.bizim sıramız geldiğinde sahneye çıkıp, kendimize düşen kısmını oynayıp, bir sonra ki perdeyi diğer oyunculara bıraktığımız, izleyenin ve yönetenin "tek" kişi olduğu, bir monologmuş gibi herşey...sahnede ki ben, ama yönetenin isteğiyle ordan oraya savrulan bir oyuncu "ben" gibi...daracık sınırlar içinde mükemmel bir oyun çıkmasını beklemek haksızlık değil mi??
neyse daha fazla günaha girmeden uyusam iyi olacak.
sözlük dün gece hayvanlar gibi içtim en son 8. biramı sayabildim.Bide dönerken arabada ön koltukta oturduğumu ve direksiyona el atıp sağa sola çektiğimi hatırlıyorum.neyse ki ölmeden gelebilmişiz eve.
Birde uyandığım andan beri berbat bir mide bulantısı ve baş ağrısı.
alkol bütün kötülüklerin anasıymış sözlük.
aile evimdeki banyoda halı olduğundan çocukluk alışkanlığı olarak ayakta çorapsız terliksiz banyoya girilirdi.Ama ezik öğrenci evimizde öyle birşey olmadığından ıslanan çoraplarımla evde gezip kurumasını bekleme alışkanlığı kazandım.
birde salonun ortasında duran sehpamızın örtüsünde kosla reklamlarına taş çıkaracak kadar farklı lekeler var.(şarap,mum,oje,kahve,mürekkep vs..)ama yıkamıyoruz, biriktiriyoruz farklı lekeleri, desenleri olsun diye.
çocukken tatillerde Ankara'ya giderken bindiğimizi hayal meyal hatırladığım otobüsler.Hatta alt katında sigara içilirdi üst katında yasaktı.Ben hep en önde üst katta oturmayı severdim.
bütün yazarların ve benim tarafından ağlama duvarına çevrilmiş olan bu başlığa normal ruh halimle yazmak istedim bu sefer sözlük.
özlemiş olduğum evimden sabahtan beri çıkmadım ama hiç sıkılmadım sözlük.hakkaten özlemişim 2 haftada evimi.
pc karşısında biramı yudumlarken arkadaşları beklemekteyim konsere gitmek için.
Sarhoş olasım var bu gece sözlük.
öyle işte...
kusura bakma bu sefer bi sorunum yok sözlük.
bazen insan ömür boyu arar , bazende bulmuşken elinin tersiyle itip yoluna devam etmeye çalışır..
ama yıllar sonra bile "keşke"lerle dolu cümleler kurmanıza sebep olabilecek bir durumdur.
sözlük Adana'da en yakın arkadaşımın evinin altında 24 saat açık bi kebapçı var ve sabah kebap kokularıyla uyanmak hiç hoş değil. Hele de akşamdan kalmaysan.
bugün gittim ve bütün güzel, anlamlı aşk şarkılarını bir araya toplayabilen film dedim. Ama herkesin neden ağladığına akıl sır erdiremedim yada bende sorun var...kısacası izlenilesi bir film.