öyle bir yerdeydi ki öğrencilerin kimisi mersin merkezden, kimisi tarsus ilçesinden kimisi de okulun hemen arka tarfında bulunan öğrenci yurdundan gelirdi. ama her seferinde yatılı öğrenciler iki adım ötede bulunmasına rağmen geç kalırdı. bir tane kalırmatik gözlük takan cüsseli müdürü ve elinden cep telefonunu hiç düşürmeyen müdür mavini vardı. bazı öğretmenleri artık o okulun demirbaşı olmuştur.
bence televizyon kumandası. bazen o kadar deli eder ki insanı, televizyonun dibine kadar girersin yine almaz. acaba pili mi zayıflamış diyerek 2 kilometre ötedeki markete gidip pil alırsın yine çalışmaz, deli olursun. ama şimdi öğrendim. çalışmadığı zaman kafama vuruyorum kumandayı hemen çalışıyor.
kız: beni seviyor musun aşkım?
erkek: evet
kız: ne kadar?
erkek: çooook
kız: yalancı!
veya bazen de erkek saçmalar
erkek: beni özledin mi?
kız: evet
erkek: ııı şey o zaman...ne kadar?(bak şimdi konuyu nereye getirmeye çalışıyor köfte horrrr)
uzun süredir tanıdığım, sırf ne olduğunu merak ettiği için eski kız arkadaşıyla* operaya giden, solcunun yanında sağcı, sağcının yanında da solcu olup ne olduğu belli olmayan, hıncal uluçumsu her konuda ahkam kesen, özellikle 40 yıllık fotoğrafçıymış gibi eleştiriler yazan, şirin mi şirin, entel mi entel, tanımaktan çok mutlu olduğum, ''iyi ki arkadşız'' dedirten, sırf Ekrem d. sözlüğü okuyor diye küfür yazmayan espirili insan.
genellikle bahçesine top kaçtığında keserim topunuzu diye tehditkar sözler savuran, o da yetmeyince dışarıya atletli ve kıçının çatalının göründüğü çizgili pijamasıyla çıkıp çocukları kovalayan insan müsveddesi yaşlı amcalar.