sesli harfleri uzatmaktan ve kelimeleri kafasına göre okutmaktan başka bir işlevi olmayan "ğ"nin alfabeden çıkarılması isteğidir.
örnekse; öğretmen kelimesi ööretmen olarak okunurken, eğlence; eylence olarak okunmaktadır. yerine göre sesli harfi uzatan, yerine göre y ekleyen mantıksız bir harftir ve alfabede olmayışı bizleri daha aydınlık günlere ulaştıracaktır.
eskiden princess hotel'in bir kolu iken şimdi adı marin olarak değişmiş, kumburgazdaki otel. resepsiyonda oda istediğinizde "misafir de ister misiniz?" diyen resepsiyonistlerin bulunduğu güzel mekan. *
istanbul, izmir ve bulgaristan'da otel ve casinoları olan grubun otel zincirinin adı. kumburgazdaki satıldı ve adı Hotel Marin Princess olarak değişti.
öncelikle belirtmeliyim ki, kesinlikle kadınları küçümsemek amaçlı açılmış bir başlık değil bu. koumuza dönecek olursak; kadınların bitmek bilmeyen ihtirasları yüzünden erkeklerde oluşan can sıkıntısının özetidir "kadının ayak bağı olması". sinemaya gidersiniz çıkışta alışverişe gitmek ister, market alışverişine çıkar cüzdanı orada bırakırsınız. bir yere yetişilmesi gerektiği zamanlarda hazırlanamaması yüzünden hep geç kalırsınız. kadın uzaktan sevilmeli, çeşitli aktiviteler için gruba kadınlar dahil edilmemelidir.
hiphop, rap, r&b dinleyen, mtv'de gördüğü zenci abilerine özenen, fubu yazılı parlak 8 beden büyük eşofmanları ve adidas superstar'larıyla liseli gotik tayfadan ve tikilerden sonra milletimizin başında bulunan üçüncü gereksiz gençlik tayfasıdır. "heeyyy adamım nbrsin?", "hey dostum lanet olsun" gibi amerikan filmlerinden bozma diyaloglarıyla sinir bozan, ters taktıkları şapkalarının bir taraflarına sokulması isteğini doğuran çocuklardır.
ailesinin yanında yaşadığından müstakil bir eve sahip olmayan gençlerin gittikleri her ortamda, cafede, sinemada, parkta ön sevişmesidir. "abi sizin ev ne zaman boş?" gibi soruların sebebi çiftlerdir.
kırmızı et zararlı, ızgara kanser yapıyor, sigara ciğerlere zarar, fazla tuz tansiyona sebep oluyor, çikolata selülit yapıyor gibi bahanelerle güzel olan ne varsa tüketmeyen insandır. 10 yıl az yaşayıp ağız tadıyla keyif süren insanlara imrenerek bakarlar.
belediye otobüslerinde gerek durağa kadar oturmak isteyen, gerekse kalabalıktan ötürü kapıya ulaşamayıp "düğmeye basar mısınız?" diyen birine tepki vermeyen insandır.
doğası gereği bir günü diğerini tutmayan kadınların her yaşta farklı olması beklenemez. 19'unda size deliler gibi aşıkken 20'sinde başkasına kaçan, 23'ünde evliliği düşünmezken 24'ünde çocuk doğuran dengesiz varlıklardır kadınlar. ancak, uzunca bir süre sonra toparlanmaya başlayan kadın bu sefer de tutturur ben yaşlanmıcam diye. 35, kadında makbul görülen bir yaştır, doğru. kariyer basamaklarını hızla tırmanmaya başlarken yatakta da tam bir profesyonele dönüşür. çocuğunu en iyi şekilde yetiştirecek olgunluğu da ancak bu yaşta kazanabilir. işte sorun da tam bu noktada başlar: maddi manevi kazanımlarının maksimumda olduğu bu yaşı optimumda tutmak ister. güzel ablam, elimizde olsa yaşlanmamak eyvallah, istediğin yaşta kal. ama azalan vücut sıvıları var, yerçekimi var, ölen hücreler var, menopoz var, say say bitmez. e bu durumda neden kastırırsın yaşlanmamak için? bu model kadınlar 45'ine de gelse 35 yaşındayım der, 55'ine de.
bant üzerine dijital kayıt yapılabilen teknoloji. 60 veya 90 dakikalık kasetleri vardır. amatör dvd kameralardan daha kaliteli kayıt yapar ancak kullanım kolaylığı (videonun aktarımı v.s.) konusunda dvd kadar başarılı değildir.
artlebedev'in günaydın, iyi günler gibi dileklerle birlikte saatleri rakam yerine harflerle gösterebilen dijital saati. hoş bir tasarıma sahip olmasının yanında gereksiz bir ürün.