Hepimiz Hayvanız
@nocturnal animal    179 (hevesli)
sekizinci nesil yazar 6 takipçi 50.18 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    stabil halde uçan sineğe üfleyip türbülansa sokmak

    1.
  1. insanları sürekli troll'leyen sineği troll'lemek. *
    sabit hız ve seyirde uçan bir sineğe, kuvvetli bir nefesle üfleyerek zatı alini türbülansa sokma eylemidir.

    böyle sabit uçan bir sinek bulmak gerçekten zordur. lakin bulunduğunda da ekseriyetle yapılmalıdır. Mal gibi oraya buraya savrulup irtifasını korumaya çalışır. gerçi her daim de başarırlar ama geçici süreli de olsa sersemlik yaşarlar.

    mayday mayday mayday!
    1 ...
  2. mademki sağ sünnet kalbimiz neden solda

    1.
  3. Şüphesiz ki Müslümanların açıklaması gereken bir konu.

    şimdi islamiyette kalbin biyolojik bir et parçası olmadığı ıslarla vurgulanmakta. Ruhu barındırması, iyilik ve kötülüğe göre şekil alması ve hatta aydınlanıp kararması, Allah, din sevgisinin barındığı yer olması falan gibi birçok ruhani anlamlar taşımakta.

    e şimdi bir de islamiyetteki sünnet kavramı var tabii... Tek başına Kur'an'ın yetmediği, hani Kur'an ve Sünnetin birlikteliğinin; iki kanatlı bir kuş misali ancak bir bütün olunca insanları cennete uçurmasının belirtilmesi falan tespitlerle sabit.

    Ve işte bu sünnette "sağ" yön, kavram, olgusu için sünnet tabiri yapılmakta. e madem sağ sünnet, bizim en ruhani parçamız kalp neden solumuzda... aklım almıyor...

    acaba tanrıya göre sağda kalıyor diye mi la? emin değilim, bilenler açıklasın lütfen.
    2 ...
  4. yağmurun sokaklarla beraber ruhu da yıkaması

    1.
  5. Bardaktan boşalırcasına yağan yağmurun; kirli sokakları yıkayıp temizlediği kadar, kirli kalmış ruhu da yıkayıp arıtması.

    Bir pencere kenarından uzatılan avuçlara düşen damlaların; eritilmiş poşetin cilde temasındaki o yakıcılık misali, ruhun derinliklerine kadar bir kızdırılmış çivi gibi saplanıp acıtması. Çünkü Acıtmalı ki arıtmalı. Kulaklara dolup taşmalı sonra o damlaların sesleri. Çünkü dolmalı ki yıkamalı.
    3 ...
  6. modern insanın saksıdaki bitkiden farksız oluşu

    1.
  7. kimi metropollerde, kimi gelişmiş şehirlerde, kimi plazalarda, kimi devasa şirketlerde, kimi şık apartmanlarda, kimi lüks villalarda, kimi eğitimli, kimi entelektüel, kimi kendini geliştirmiş, kimi kendini aşmış, lakin hepsi ki o modern dünyanın ve yaşamın çizgisine adaptasyon sağlamış ve istemsizce ayak uydurulan o mecburi sisteme bir dişli olmuş;

    prezantabl, bir duruşu, bir çekiciliği, belki kendine has bir dokusu, belki nevi şahsına münhasır bir kokusu, özenle hazırlanmış şuh bir tebessümü, nadide bir çiçek misali yürüyüşüyle anbean dikkat çekebilen o naif insanların ki; bunca yetkinliğe, özelliğe, hassaslığa, farklılığa, belki içtenliğe ve belki de güzelliğe rağmen; işlemeli bir saksıdaki göz alıcı bir süs bitkisinden hiçbir farkının olmayışı.

    plastik şişelerde muhafaza edilen sularla sulanan, kimyasal bileşiklerden mamul makaslarla budanan, doğallığını yitirmiş topraklarla beslenen, betonların arasından sızabildiği kadarlık o morötesi radyasyonlu ışıklarla büyüyen, yağmur kokusunu unutmuş, bir kuş ötüşünden bile uzak, bir arı dokunuşundan muaf, kendisi gibi yapay ürünlere görsel bir şölen sağlamanın ötesine geçemeyen bir süs bitkisi gibi insanlar işte.
    5 ...
  8. bütün bir hayatı kapsayan bir an

    1.
  9. yaşanılan kocaman bir hayatın kocaman bir aldanma ve rüya gibi geldiği; yaşanılan her bir günün, ayrı bir mana içerdiği sanılan ayların, kazandım sanılan senelerin aslında öylece ve boşuna geçip gittiğinin fark edildiği; tüm süslü kelimeler, giysiler, nesnelerden arınmış çıplak bir gerçekliğin tecrübe edildiği; bir ömür kadar uzun ve bir ömür kadar kısa bir an.
    2 ...
  10. bitkisel bir yalnızlık

    1.
  11. kahve tonlu bir saksıda kurumuş kalmış çiçek misali bir yaşayış. ayakların altındaki toprağın, çepeçevre saran kasvetli havanın ve belki arada uğrayıp da bir özüt arayan bir arının veya sineğin ötesine geçilemeyen bir çürümüşlük hali. her ne kadar bir damla suya hasret kalınsa da bir bardak suyun bile artık bir şey ifade etmeyeceği bir yok olmuşluk.
    2 ...
  12. © 2025 uludağ sözlük