Yan yanayken saate bakmanın ayıp olduğu zamanlardı. Evveldi. Güzeldi.
Karşılıklı oturdun mu masaya bir gözlere bir de uzaklara bakılırdı, eski yad edilirken. Evveldi. Güzeldi. Ellerde telefonlar yoktu.
Çocuktuk. Büyükler, eski günleri konuşurken uyuyakalmak diye bir şey vardı. Evveldi. Güzeldi.
Sevmeler sessiz ve sebepsizdi. Ne gösterişe gelir, ne nedenlere sığardı. Evveldi. Güzeldi. Her şeyden önce samimiyet gelirdi.
Sevda sırdı. Söylenmezdi. Sevilenin adına türküler yakılır ama onun ardından kimseye yakınılmazdı. Evveldi. Güzeldi.
Eşyalar pahası ile değil, hatırası ile kıymetlenirdi. insanlar aldıkları ile değil, verdikleriyle değer ifade ederdi. Evveldi. Güzeldi.
Sahi utanmak diye bir şey vardı. Evveldi. Güzeldi. Yüzsüzlük, profesyonellik adı altında prim yapmıyordu.
Evveldi. Güzeldi. Dert çekmenin bile bir adabı vardı. Gönlün yükü, gözlerden anlaşılırdı.
Gönülden geçen ile dilden dökülenin arası böylesine uzak, böylesine hoyrat değildi. Evveldi. Güzeldi.
Biz bu içimizdeki uçurumları ve kalpler arasındaki mesafeleri sonradan icat ettik. Evveldi. Güzeldi. Henüz yenilmemiştik kendimize.
Mutluluklar fotoğraf karelerinden ibaret değildi. Evveldi. Güzeldi. Mutlu edilmek isteği hastalıklı bir hal almamıştı.
Eşyalar değil, insanlar ağırlanırdı evlerde ve kalplerde. Evveldi. Güzeldi. Henüz bu kadar yalnız değildik.
Evveldi. Güzeldi. Başkalarınca beğenilmek her şeyden önemli değildi.
Evveldi. Güzeldi. Değer vermek, o kişinin acısına dahi ev sahipliği yapmak demekti, acısında yarı yolda bırakmak değil.
Yaşanmışın izlerini silmek bu kadar kolay değildi. Evveldi. Güzeldi. Unutmak değil, hatır bilmek kıymetliydi.
Kalbe yüktü, geçici şeylere bağlanmak. Evveldi. Güzeldi. Şimdi ceplerimiz ağır, yere yakın, göğe uzağız.
Adımlarının toprağı incitmesinden korkardı eskiler. Hedefe ulaştıysan, üzerine basıp geçtiklerinin zerre önemi yok artık.
Güzeldi. Evveldi.
Not: bazen yazdıklarının ağırlığından okumaya çekindiğim kelimelerinin kıymetini bilen yazar.
Bir süredir yazmaması üzücü tekrar twittera ve firargaha dönmesi umuduyla.
Genelde toplumumuzda denk geldiğimiz olay.
Insanlar nedendir bilinmez tabularını yıkamıyorlar eğer sen ak parti, chp ya da mhp'li isen mutlaka o düşünceyi savunacaksın yanlışa doğru diyeceksin. Muhtemelen yetiştiğimiz toplum bu kalıpların yerleşmesini sağlıyor fakat değişmeyen düşünce gelişemez.
Artık işimize geldiği gibi düşünmekten vazgeçelim. Bir şeyi savunurken neden savunuyorum diye sorgulamalıyız. Zincirli düşüncelerden kurtulmamız gerek.
Özgür düşünmek isteyenlere richard bach'ın "martı jonathan livingston" kitabını öneririm, kalın sağlıcakla.
Geçenlerde lise arkadaşlarımla yaşadığım olay.
Özellikle üniversitede araya yılların ve mesafenin girmesiyle oluşan soğukluk yediğin içtiğin ayrı gitmeyen arkadaşların artık seni gittikleri yere çağırmaması garip tarafı seninde zoruna gitmiyor olması artık arkadaşlıktan uzaklaşmış olduğuna işaret ediyor.
Bir arkadaşımın arkadaşlık üzerine tanımı vardı "her arkadaşlık biraz çıkar ilişkisidir" ilk zamanlarda çok karşı çıktığım fikir yıllar geçtikçe acı gerçeği ortaya çıkarıyor gibi.
Fikirlerden korkmadığınızın önemli bir göstergesidir. Bana göre aile/toplum baskısından dolayı birçok kişi karşıt düşüncelerden korkmaktadır. Ak partili olanın yobaz, chp yi destekleyenin geniş olduğu şu günlerde takipleşmek empati yapma açısından önemlidir. Terbiyesiz yazarlardan tabi ki uzak durun ancak çoğu düşüncesine katılmasanız bile ufkunuz genişleyecektir.
(Terör görüş değildir)