en bilindik yöntemi basküldür elbet. ama bunun dışında sizi çok daha mutlu eden farkındalıklar vardır aslında. her gün kendinizi ayna karşısında görseniz bile yüzünüzün küçüldüğünü farkedersiniz (bu kilo alıp vermeyi ilk yüzünün etlenmesi veya zayıflamasıyla yaşayanlar için geçerlidir). boynunuz başınızla bir kalınlıkta olmaktan çıkar ve incelir. kemerinizde 3., 4., 5. deliğe doğru gerilersiniz. ve en güzeli sevdiğiniz ama giyemediğiniz kıyafetlerin içine yeniden sığdığınızı fark edersiniz. oh la la!
yapılan kazılarda göğsüne demir çubuk saplanmış iki ceset kalıntısına rastlanmıştır. tabi günümüzde vampir mitinin bir sembolü olan bu durumun kökenlerini iyi bilmemiz gerekiyor...
konuşmalarında çok kararlı ve kendinden emin olduğu anlaşılıyor. yalnız verdiği atatürk örneği insanın kanını dondurmuyor değil. atatürk'ün "çoluk çocuk kim varsa götürün, şehri götürün" dediğini vurgulayan paşa, kendilerinin de yapması gerekenin bu olduğuna işaret ediyor.
burada anladığımız olayın artık türkiye cumhuriyeti'nin refahının gözetilmesinden çok siyasi bir iç hesaplaşmaya dönüşmüş olmasıdır. paşa'nın dile getirdikleri salt kendine ait değil de, tsk içinde çoğunluğun sesi ise eğer, o zaman türkiye2yi gerçekten zor günlerin beklediğini söylebiliriz...
fenerbahçe kulübünün şike iddiaları ile yok etmek isterlerken; bunun asıl amacını yansıtan gerçeklerdir. buyrun okuyun;
Fenerbahçe'yi ABD ele geçirmek istiyor!
Aziz Yıldırım operasyonu ilk başladığında bir dostum; "Bu, Fenerbahçe operasyonu değil" demişti.
"Peki ne?" diye sormuştum. Cevabı; "Aziz Yıldırım'ın faaliyet alanına bakarsan anlarsın" olmuştu.
Baktım; Yıldırım ailesinin faaliyet alanı askeri ihaleler. Özellikle de NATO ihaleleri!
ilginç olan şu; NATO, ABD'nin kontrolünde olmasına rağmen Aziz Yıldırım; Ruslara da çok yakın.
O kadar ki; Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Başbakan Erdoğan ile Aziz Yıldırım'ın evinde buluşmak istiyor. Nereden mi biliyoruz?
Gazeteci Alper Görmüş; Taraf Gazetesi'nde Özden Örnek'in günlüklerini yayınlamıştı. Orada vardı, aktarıyorum:
"Aziz ve Yıldız geldiler. Aziz'in ifadesine göre Vladimir Putin, Başbakan Erdoğan ile özel olarak görüşmek istiyor. Resmi olmayan bir şekilde istanbul'a gelip Aziz'in evinde görüşmek istediğini belirtmişler. Aziz'in Putin ile temasta olduğunu biliyorum. Aynı şekilde diğer Ruslar ile de temasları var. Ruslar, Aziz ne isterse verecek durumdalar ve ona çok güveniyorlar. Bize S-300 satmak ve hatta üretmek istiyorlar."
ilginç!
Devam edelim. Sonradan yalanlandı ama Fenerbalçeli eski futbolcu Saffet Sancaklı bir ara Aktüel Dergisine ilginç bir röportaj vermiş ve şöyle demişti:
"Aziz Yıldırım ile yıllardır Rusya'daki savunma sanayi işinde ortağız. Daha önce tank ve helikopter gibi ihaleleri Ali Şen alıyordu. Biz girince işi bize verdiler. Bu işte Rusya adına tek yetkili biziz. Ticaret yapıyoruz. Ben bir şey saklamıyorum ki. En son bir helikopter ihalesine girdik, 'bu adamlar nereden çıktı' deniyor. Kardeşim bu bizim aile işimiz ve yıllardır yapıyoruz."
Şeytan ayrıntıda gizlidir. Ayrıntıları bir araya getirdiğimizde ilginç bir tablo çıkıyor.
NATO ihaleleri ile tanınan Aziz Yıldırım, Putin dönemi ile birlikte Ruslarla da iyi ilişkiler kuruyor. Öyle ki daha önce Ali Şen'in aldığı ihaleleleri alacak kadar. (Buradan Aziz Yıldırım ile Ali Şen kavgasının da aslında Fenerbahçe kavgası olmadığı sonucu çıkarılabilir. Bilmiyoruz, varsayıyoruz.)
Fenerbahçe'yi ele geçirmek isteyen kim?
Cemaat mi? Cemiyet mi?
Yoksa Aziz Yıldırım'ın Ruslara yakınlaşmasına kızan ABD'mi?
68 olaylarında silahla can veren ilk üniversite öğrencisi. 19 eylül 1969'da vurularak öldürülmüştür.
"...mücadeleye aktif olarak katıldı. en ön saflarda yürüdü. orman fakültesinin çıkardığı derginin yazmanlığını yaptı. dergide yazılar yazdı. adıyaman ve kâhtada yayınlanan mahalli gazetelerde uyarıcı yazılar yazdı.
6. filoya karşı yapılan açlık grevinde yerini aldı. elmalıda köylülerin toprak mücadelesinde, köylülerin yanında, mücadelelerine omuz verdi.
urfa viranşehirde, ağaların baskılarına dayanamayıp intihar eden kaymakamın başına gelenleri, yerinde araştırarak kaleme aldı ve dergide yayınladı. kanlı pazar olaylarında öldürülenlerin arasında olduğu dedikodusu kâhtada yayıldı. ailem beni istanbula gönderdi. ilk gittiğim istanbulda, orman fakültesinde öğrenci derneğinde buluştuk. geri döndüm.
19 eylül 1969 cuma günü, bir grup arkadaşı ile ışık özel mimarlık ve mühendislik yüksekokulunun bahçesine girdiklerinde, okulun içerisinde pusuya yatmış, parayla tutulmuş köpeklerce, kurşun yağmuruna tutuldular. ilk defa üniversitelerde silah, hem de uzun namlulu silah kullanılmıştır. mehmet cantekin, kalbine isabet eden tek kurşunla şehit düşmüştür...."
kardeşi mahmut cantekin'in kaleminden alıntılanmıştır.
kardeşim'in kısaltılmışı. yalan dünya'da duyabiliyoruz. olumsuz eleştiri alıyor, benimsenmiyor. yalnız yavşaklığın lüzumu yok. gülse birsel emir'e "serin" dedirtirken size amerikan ingilizcesi kompleksinizden kurtarıp, kendi dilinizi sevdirmeye çalışıyor; cool yaani. tabi bunu yaparken bazı detaylara dikkat etmesi de gerek yoksa bizde "abi" varken "kardo"ya hiç gerek yok; di mi bro?!
o anarşistler ki bugün er meydanında sikilmeyi beklediler. o anarşistler ki kıçı kırık klavye delikanlılığı yapmayıp, eylem içindeydiler. o anarşistler ki daha birileri anarşist ismini bile doğru yazmaktan acizken kim kimi sikiyo sana sokakta öğretecekdirler...
nasıl açıklanabileceğini bilemediğim tuhaf durumdur. ama istisnasız her allahın günü saat tam 19.07'de insan saate mi bakar arkadaş, bu nası iş, anlamadım. yemin ederim kendimden korkar oldum! fenerbahçeliyim de ama bu neyin işareti, sıradan bi taraftarım ben ?!