zat-ı muhterem kişilik yazacağı konu bulamadağı için sadece oylama ile yetinir. gol atamayan forvet oyuncusu gibidir. ulan biri ortayı açsa doksana çakacağım der ama kendide gol atmak için pozisyonları kovalamaz, atak başlatmaz. iflah olmaz insandır kendileri. yeni transfer dönemine kadar takımdan kovulmamayı ummaktan başka bi şey gelmez elinden
düdüt:forvet oyuncularından özür dilerim. sözlükte bu kadar beceriksiz forvet olduğunu nereden bilebilirdim ?
güzel ülkemizin güneyine tatile gelen Rus ve/veya slav halkına mensup hatun kişilerdir. bölgedeki abazan tiplerin ingilizceyi anadilinden daha iyi konustuğunu bildiği için güzel ingilizcesini şu söz öbeğiyle sınırlandırır: "sorry i can't speak english,i m russian"
9 eylül 1983 California USA doğumlu, Yale üniversitesi tiyatro bölümü mezunu aktrist şahıstır kendileri.
daha detaylı bilgi: için http://www.imdb.com/name/nm1443740/bio
aslında giydiği eteğin boyunun kısalığı önemli değildir onun için. önemli olan dışarıdan ona nasıl bakıldığıdır. bu durumun farkında olan hatun kişi pişmanlık ve utangaçlık gösterileri yapması sonucu ortaya çıkan durumdur.
hükümetin yanlış uygulamalarından dolayı bütçe dengesini tutturamamısından kaynaklan, çözümünü halkın cebinde aradığı kavramdır.
(bkz: sikilmedik bi kulağımızın arkası kaldı)
öncelikle yoruma kısmen katılamayacağımı belirtmek isterim. çünkü kurtuluş savaşının anti emperyalist bir savaş olması, mustafa kemal tarafından böyle lanse edilmesi sayesinde sovyetler birliği ile ikili ilişkilerimiz gelişmiş ve çok sayıda silah yardımı aldığımız kaynaklarda mevcuttur. hatta bu dönemde mustafa kemal ile lenin arasındaki yazışmalar bakarak durumu daha iyi anlayabiliriz fakat mustafa kemal'in tek başına bu savaşın anti emperyalist olmasını sağlayamaz.
Diğer her tarihi konuda olduğu gibi kurtuluş savaşı hakkında söylenenlerde de bir kısım yanlışlar mevcuttur. mesela Kurutuluş savaşında yedi düvel ile savaştığımızı bize ilk okulda öğretiyorlar fakat bu kısmen yanlış bir kavramdır. savaştığımız yedi düveli yazabilecek insan ise eli öpülecek bir insandır. kurtuluş savaşı sırasında savaştığımız ülkeler ve bunların ülkemizi paylaşma planları şöyledir. http://tr.wikipedia.org/w...4%B1_T%C3%BCrk%C3%A7e.PNG
bu haritayı gördükten sonra söyleyebileceğimiz şey türk kurtuluş savaşı 'nın amacı emperyalist ülkelerden topraklarımızı kurtarmak olduğu söylenebilir. emperyalist ülkelerle savaştığımız bizim anti emperyalist bir savaş yaptığımızı kanıtlamaz.
Kimsenin bilemeyeceği sadece inanabileceği (iman edebileceği) kavramdır.
insan doğası gereği bir şeylere inanma,tapınma isteğiyle dünyaya gelir. bu dünyanın sonunda toprak olup gitme düşüncesi insanlarda korku uyandırır ayrıca bu dünyadaki hareketler başka bir yaşamın varlığına inanarak daha seviyeli bir hal alır fakat bütün dinler sadece kendilerinin doğruluğunu kabul ettirtmeye çalışır, farklı din seçenlerin ve kendilerine dahil olmayanların cehenneme (hell,Ge-Hinnom,Niflheimr,hades vb.) gideceğini söyler. afrika kabilelerinden birisinde dahi olsanız dini bulmanız gerekmektedir. çünkü tanrı sizden bunu ister belki size peygamber gondermemiştir ama global bir din göndermiştir dünyaya ve siz bu dinden habersiz olsanız dahi onu bulmakla mükellefsiniz, farklı bir din mensubuysanız kendi dininizin yanlış olduğunu anlayıp dininizi değiştirmek zorundasınız, okuma yazma bilmiorsanız teknolojinin bu kadar gelişmediği televizyonun olmadığı zamanlarda yaşadıysanız dahi yinede dini kendi imkanlarınızla bulmak zorundasınız. ne kadar iyi bir insan olduğunuz dinin umrunda değildir o sadece kendi mensuplarını cennete gönderecektir.saf iyilik pek bir anlam ifade etmez onun için,eğer siz o dinin mensubu değilse cehennemde acı çekmek zorundasınız. bu durumda istisnalar tabiki mevcuttur mesela islamiyette çocuklar ölünce araf'a oradan da cennete gider, akli dengesi yerinde olmayanlar üretim hatasıdır onlar içinde cehennem olamaz...
tüm bu sorunlardan sonra aklıma eski biru gelmedi değil müsadenizle sormak isterim bu kadar aydın insandan elbette birisi mantıklı cevap verebilecektir.
bir ailenin üçüzleri dünyaya gelir maalesef biri doğumdan kısa bir süre içinde vefat eder (0-7 yaş), diğer iki kardeş ise 40 yaşına kadar yaşamış bir trafik kazasında ikisi birden vefat etmiştir. bu iki kardeşten ilki ilahi dinlerden birisinin (müslümanlık, hristiyanlık ya da musevilik) mensubu olup dinin bütün gereklerini istisnasız yerine getirmiştir, son kardeş ise ateisttir işleyebileceği bütün günahları işlemiştir.
sorular bu hikayeyi dinledikten sonra kafanızda belirmiştir fakat ben yinede sorayım; çocuk yaşta ölen kardeş dünyadan sonraki yaşamda nereye gidecektir? dindar kardeş nereye gidecektir? ateist kardeş nereye gidecektir?
ilahi dinler çerçevesinde ilk kardeşin gideceği yer araftır orada bir süre bekledikten sonra cennete gidecektir çünkü günahı olmadığı gibi sevabıda yoktur. ikinci kardeş gayet düzgün bir dindar olduğu için cennete son kardeş ise cehenneme gidecektir ilahi dinlere göre.
bu cevaplardan sonra sorular dank etmeye başlıyor...
peki çocukken ölen kardeş yaşasaydı ateist olsaydı nereye gidecekti ?
Cehenneme.
ateist olan kardeş çocukken ölseydi nereye gidecekti ?
arafa daha sonra cennete.
dindar olan kardeş çocukken ölse nereye gidecekti ?
önce arafa sonra cennete.
Peki bu dünya bir sınav ise neden herkes eşit şartlarda sınava girmiyor? neden herkes aynı gelir düzeyinde değil ? neden herkes aynı din mensubu olarak doğmuyor? madem bütün dinleri gönderen tanrı, neden daha önce gönderdiği dinlerin bozulmasına engel olmadı ya da neden her ırka bir peygamber göndermedi ? gönderdiği tüm dinler insanlar tarafından değiştirildiyse son dininde değişmediğini nereden bilebiliriz?
tabiki hiçbirini bilemeyiz dinlere göre bunları sorgulayamayızda... Son olarak şu özdeyişle sorulara bir nebze cevap olabilirim sanırım. Eğer ahiret varsa biz buna inanmazsak cehenneme gideriz, eğer ahiret yoksa inansak dahi kaybedeceğimiz bir şey olmaz ölürüz ve herkes gibi toprak oluruz. kısacası inananlar maçı 1-0 kazanıyor.
ufak çocuk sokakta çiftleşen kedileri görür ve merakla babasına sorar:
+baba bu kediler ne yapıyor ?
-şakalaşıyorlar evladım.
+baba, şaka maka siyah kedi iyi sikiyor.
-!!!????
giderek fakirleştiğini anlamayan ülke
ekonomik göstergeleri takip edemeyen halk
verilen vaatlerin boş çıkmasına rağmen içinde hala bir umut olan insan
işsizliğin tavan yaptığını kendi işsiz kalmasına rağmen anlayamayan insan
yüzlerce yıl farklı din ve kültürle barış içinde yaşamış,son yıllarda kutuplaşmanın taraflarından olmuş insanlar oldukça felaket daha uzun sürecek gibi görünüyor.
(bkz: mal bu ne yapsın mal müdürü)
gayri müslimlerin ya da müslim olupta dini inançlarını zayıf insanların gayet rahat bir şekilde yaptıkları eylemdir.
(bkz: her koyun kendi bacağından asılır)
diğer kumar türlerinde olduğu gibi iddaa'nında insanı kendine bağımlı hale getirerek insanı içinden çıkılamaz maddi sıkıntılara düşürmesi durumudur.
misal: kredi kartı borcu aylık taksidi için 200 lira, ev kirası için 400 lira ve ay sonuna kadar geçinmek için asgari 200 liraya ihtiyacı olan bir insan; elindeki 550 lirayı iddaa ya yatırarak kara geçecegini zanneder lakin gelin görünki oynadıgı kupon yatınca dımdızlak ortada kalır.
(bkz: benim lan bu)
Buradan yetkililere seslenmek istiyorum. iddaa'nın özendirici, insanları kumara teşvik eden reklamlarına(iddaa kazandır, sende oyna sende kazan, vb) kısıtlama getirilsin hatta sigara reklamları gibi iddaa reklamlarıda yasaklansın. umut tacirliği yaparak kumardan,şans oyunlarından başka çıkar yolu olmayan yurdum insanını böyle devlet eliyle uçurumdan aşağı atmayalım.
birazdan yazacaklarım için gerçekten özür diliyorum.
amına koymak nasıl küfür olmaz bunu hangi akıl yoksunu destekler anlamam. aq,amk vb. kısaltmaları yada direk açılımlarını bunun küfür olmadığını, tepki olduğunu söyleyen arkadaslarıma iade edersem bunu hazmedebilecekler mi ?
mesela aq küfür değil diyenlerin validelerinin aq. ben bunu söylerken bu tezi savunan arkadaslarım bu tezi destekleyecek düzeyde yetiştirildikleri için ailesine tepki olarak söylediğimi mi varsayacaklar ? eğer gerçekten bunu destekleyecek varsa ne diyeyim aq sizi bu hale getiren ailenin,çevrenin,arkadaşların.
özellikle ülkeler arası siyasette gereğinden fazla kullanılır. yaptırım uygalayamayacak ülke diğer ülkeyi sadece kınamakla kalır ve gereğinin yapılmasını ister fakat isteğini yaptırmak için elinden hiçbir şey gelmez.
örnek: Sincandaki soydaşlarımızın hunharca katledilmesini ülkemizi yönetenler sadece şiddetle kınayabilmişlerdi.
kendileri tamamen scripter'dır hacker kavramıyla yakından uzaktan ilgileri yoktur. yapabildikleri tamamen fake mailler kullanarak bilinçsiz,süzme internet kullanıcılarının hatalarından yararlanmaktır.
tuttuğu oruçtan sevap kazanacağını zanneden akıl yoksunudur, orucun nefsine hakim olmayı öğretemediği insan modelidir. dolayısıyla sebebini bilmeden aç bırakılan hayvanlardan farklı bir psikolojiye sahip olduğu söylenemeyecek insan şeysidir.
fazla büyütülmemesi gereken hadisedir zira araba kullanırken yayalara yol verenlere küfür edilen bir ülkede yaşıyoruz.
(bkz: Kornayı küfür eder gibi kullanmak)
uzayda bay-bayan astronotların arka arkaya gecerek bir dizi atraksyonlar gercekleştirdiği hadisedir. projeyi tcdd'nin tasarladığı söylenmektedir. ne diyeyim herkes için hayırlı olsun.
(bkz: Alakasız çağrışımlar)
Halkın arasına karısarak gelir durumunu yakından takip eden başbakandır. yapılan vergi indirimlerinden sonra bütçe açık vermekte ve ne kadar bütçe açığı olduğunu açıklamadan once bir yerlerden acısı çıkartılmak istenmektedir. böyle bir zihniyete diyecek tek bir sözüm var. zikmediğiniz bi kulağımızın arkası kaldı buyrun onuda zikin gari.
Olduğuna inanmadığım "şey"dir. Kafir damgasını şuan yediğimin farkındayım fakat ilahi adalet dediğiniz olgunun fani dünyada olduğuna inanmıyorum demek daha doğru olur sanırım.
Açıklamak gerekirse eğer ahiret hayatına inanıyorsak fani dünyada yaptıklarımız ahiretteki mevkimizi belirleyecekse ilahi adalet neden dünyada vuku bulsun? eğer insanların bu dünyada yaptıkları fani yaşamı boyunca yaratan tarafından cezalandırılıcak ya da mukafatlandırılacaksa ahirete ne gerek var ? bu soruları mantık çerçevesinde düşündüğümüzde ilahi adaletin dünyada olmadığını anlıyoruz.
Hırsızlardan kasıt küçük çaplı(yankesici,gaspçı,kapkaççı,vs) olanlarsa haklısın ama Hortumcuları,vergi kaçakçılarını,hayali ihracat yapanlarıda bu kapsam içine aldığımızda durum çok değişik haller alır.