Avrupa'da denk geldiğim uygulamayla "kredi karı" değil, "banka kartı" diyebileceğimiz bir uygulamadan bahsedildiğini düşündüğüm durum.
Avrupa'da kredi kartı değil atm kartı diyebileceğimiz hesap kartları kullanılıyor. Çokça mağazada kredi kartı kullanılmıyor zaten. Ancak banka kartınız varsa, hesabınızda da para varsa alışveriş yapabiliyorsunuz. Yani kredi kartı geçmiyor, bizim deyişimizle.
Para banknota basılsa da sanal bir eşyadır. bu uygulamayla paranın sanallığını iyice hissetmiş olacaklar insanlar.
Marmara Üniversitesi idi.
Üniversitelerin yaz okulu kayıtları büt geleceği haberinden önce başladı ve derslere henüz başlayamadan büt duyurusu geldi. üniversite şu an tarihleri ertelemiş durumda. öğrencilerin yaz okulundan vazgeçip vazgeçmeyeceğini kestirmeye çalışıyor.
yalnız şöyle bir durum var ki marmara üniversitesi öğrencisinin tek derdi ders geçmek olduğundan sanırım yaz okulu bu sene de devam edecek. istisnai bir sene olarak da marmaranın tarihine geçecek diye düşünüyorum.
yeri geldiğinde not tehdidi ile, yeri geldiğinde sınıfta bırakmakla tehdit eden hocadır.
kendi yazdığı kitap piyasada bulunmayan gereksiz, kof kitaplardandır. bu yüzden sadece hocanın vesilesi ile alınabilir.
yayınevinden koliler hocanın odasına yığılır. öğrenciler ellerinde paralarla sıraya girip kitaplarını hocadan satın alırlar, sağdan çıkarlar.
en büyük yaptırımlarından biri de "kitap açık sınav" yapmalarıdır. kitabın fotokopisi ile gelen öğrenci sınava alınmaz.
şerefsizliğin en büyük örneklerinden bir tanesidir.
marmara üniversitesi'nde bulabilirsiniz.
sırtın her kaşınmasında isyan eder, tırnakla sürtüşmeler yaşar fakat özerkliği sırttayken mi yoksa bir patoloji laboratuvarında mı elde eder, orası kesin değildir.
"Bozkurtların ölümü" ve "bozkurtlar diriliyor" adlı iki kitabıyla en çok ünü yapan yazardır. kitaplarını okudum, sürükleyiciydi fakat savunduğu görüşler bana göre değil.
hemen açıklama yapmak istediğim sorudur.
evvelsi gün pasaport ve vize işlemlerim için biyometrik fotoğraf çektirmeye gittim.
başım açık benim, türbanlı değilim. kahküllerim var, saçlarım da toplu değil, salık vaziyette.
fotoğrafçı arkadaş hemen kahküllerimi arkaya tarattırdı, saçlarımı da kulak arkasına atmamı salık verdi.
nedenine gelince:
bir insanın tanınabilmesi için kişinin tam karşıdan, profilden, alnı ve iki kulağı da görünür halde görüntülenmesi gereklidir. türbanlı bir kişinin bu şartları sağlayamaması da kurumlarda, bilimum küresel kurum ve işlemlerde, orada burada şurada türbanın karşı çıkılan bir şey olmasını getiriyor.
çeşitli şeyler için simgesel bir rolünün olması benim bilgi sahibi olduğum konu değil, ona bir şey diyemeyeceğim.
grupla taksiye binildiyse ve arka koltuk ağzına kadar dolmuş ise, arkadaki muhabbetten mahrum kalan ve parayı ödemek zorunda kalabilen kişinin maruz kaldığı saçmalıktır.
hiç istemediğim durum. o güzelim şehir, yeşillikleri ve doğasıyla katledilir böyle bir durumda. binalara gark olur, beton olur o yemyeşil şehir. aman olmasındır.
'benim'dir. sevmiyorum paketlenmiş çiçeği. bıraksın o sevgililer çiçekleri, kırda bayırda güzel o çiçekler. annenin, babanın, onun bunun yaşama hakkına saygı duyuyorsam, o çiçeğinkine de duyarım. o çiçek de yaşayabilmeli. kapital sayesinde elden ele dolaşmamalı. doğasında daha güzel , daha anlamlı.
edit: içinde kapital geçiyor diye eksilen dimi, çakal seni.
edit2: editlerin hepsi espridir. ciddiyet barındırmaz.
küçüklüğümden beri, üniversite yıllarım dahil, kendisini ne zaman okusam hep fuzuli'nin hakkını çok yediğini düşünürüm bu adamın. klasik edebiyat içerisinde değerlendirildiğinde çok güzel beyitleri var fakat iktidar yalakası gibi bir şey olmalı o dönemde. fuzuli ile kıyaslanamaz.*