Evet şimdi çok daha güzel bir yerdesin. sanırım sadece bununla avunabiliyorum. neredeyse iki ay olacak ama benim acım hiç dinmiyor inan. minik burnunu, ucu kırık kuyruğunu, jelibon gibi patilerini öyle çok özledim ki. öyle zamansız gittin ki oğluşum. beni öyle çaresiz bırakıp gittin ki... şimdi tek yapabildiğim seninle tekrar buluşabileceğim günü düşünmek. çünkü ben seni inan şu anda her şeyden çok özlüyorum. şu an göz yaşlarımı tutmam imkansız çünkü beni en zor zamanlarımda dipten çekip çıkaran sendin. benimle uyuyup yanımda kimse yokken bana sevgi gösteren sendin. şimdi ise yoksun. vedamız o kadar berbattı ve sen o kadar acı çekiyordun ki, inan o an kolumu kesseler daha az acırdı. bazen duyardım, sevdiğin biri ölünce zamanla kalbinde duyduğun acı azalırmış. azalmıyor ki. valla azalmıyor. hatta her gün daha çok özlüyorum. sen biz bir süreliğine seni bırakıp dışarı bir yerlere gidince bize sinirlenip geldiğimizde hıncını alırdın. ya şimdi biz sensiz napıcaz? biz sana kızamıyoruz bile çünkü tamamen gittin. kocaman gözlerini kapatıp gittin işte. ama sana kızamıyorum ben. çünkü şu an çıkıp gelsen inan hiç sinirlemem sana gittin diye. gerçekten. nolur gelsen? çünkü seni çok özlüyorum.
Yıldız Teknik Üniversitesi'nin en yüksek katılımcısına sahip kariyer etkinliği olan ve Kalite ve Verimlilik Kulübü tarafından düzenlenen Finans ve Yazılım Günleri bu yılda iki dev sektörün en iyilerini buluşturuyor. 6.sı düzenlenicek olan etkinlik 26-27 Kasım 2015 tarihlerinde Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa Kongre Merkezinde gerçekleşecektir. Finansbank, Koçsistem, SAP Türkiye, ing Bank gibi farklı 10 oturumu, workshopları, teknik gezileri, eğitim fırsatları ile birlikte katılımcılarını bekliyor. Ücretsiz başvuru için: https://www.biletino.com/event/eventdetail/1841 Event: https://www.facebook.com/events/489218211248294/
geri dönülemez bir şekilde aşığım. evet o adam benim, evet ilişkimiz baya uzun bir süredir devam ediyor ve problem yok gibi. ama benim ona olan aşkımın büyüklüğü beni korkutuyor. benim ona olan bu bağlılığım, bu sevgim beni ölümüne korkutuyor çünkü sonunda canı yanan ben olacakmışım gibi geliyor.
son zamanlarda izlediğim en güzel filmlerden biri. içinde reenkarnasyon kelimesi geçmemesine rağmen konunun bağlandığı yer orasıydı ki bu da benim hassas noktam ve filmi en beğendiğim filmler arasına sokan özellik.
telsizden gelen ses glenn'indi bence evet. askıda bıraktılar çünkü, ölecek ama iyi bir ölüm hazırlayacaklar. mesela merle'ünki gibi bir sahne bekliyorum ben. glenn nerede olduğunu söyleyecek, daryl eve gidip maggie ve rick'i alacak söylediği yere gidecek ve bam! glenn taptaze bir zombie olarak karşılarına çıkacak. şurdan sonra öldürmezlerse senaristlerin türk olduğunu düşünmeye başlarım zaten.
niyancat'in başına gelmiş gelebilecek en güzel olaydır.
üniversitede ilk yılım. fakültem davutpaşa'da. kyk çıkmadı, başından çıkmayacağını biliyordum zaten. özel yurt gibi bir saçmalığa girişmek istemedim. kız bile olsa arkadaşını çağırıp iki çay demleyemiyorsun, evinde gibi nasıl hissedebilirsin ki? ben de başladım internetten ev/ev arkadaşı aramaya. bakıyorum tiplere "baban bile olsa eve erkek giremez"ler mi dersin, "sigara alkol kullanmak yasak" diyenler mi. ben zaten kullanmıyorum hiçbirini de, hadi efkarlandım bi gece, kendi odamda sessiz sessiz demlenemez miyim? bu atarlarla beraber bana ekmek çıkmadı hiçbir yerden. artık babam da bıkmıştı. "bul bi yurt kaydol" diye söyleniyordu. bense büyükçekmecedeki stüdyo dairelere bakmaya başlamıştım. eve çıkacaktım kafaya koymuştum. o çay demlenecekti! o sıralar da pendikten daha ilerde bi arkadaşımda kalıyordum, hazırlık atlama sınavına gidişim gelişim 5 saat falandı toplam. okulun ilan sitesinde bir ilan gördüm. şirinevler'de ev arkadaşı aranıyordu. evin kurallarını beraber koyacağımız, uyumlu, arkadaş canlısı biri yazmıştı kız. pendik beni öldürüyordu yavaş yavaş, ne olacaksa olsun dedim, yazdım. benimle beraber yazan bir kız daha varmış, kiralanacak ev de 3 oda 1 salon. sıfırdan kurulacak ev, 3 kızdan hiçbiri birbiriyle daha önce tanışmamış. çekingen ama hevesliler. terddütlerle, şüphelerle evi tuttuk. temizledik, düzenledik. herkes birbirini yeni tanıyordu. kardeş gibi olduk, 2 kısacık ayda ne kadar yakınlaşılırsa o kadar yakınlaştık. bazen en iyi arkadaşınla eve çıkarsın ve aranız bozulur çünkü birlikte yaşamak için yaratılmamışsınızdır hani. işte biz üçümüz birbirimizle yaşamak için yaratılmışız.
Uzakta olan sevgilinin gelememesi ve senin de gidememen sonucunda yaşanır. Üzücü müdür? Bence hayır. International ilişkimden ötürü ben de skype'tan öpücükler yolladım sevgiliye. Sonra kapattık, temizlik yaptım.
Bana göre oldukça sağlam bir bölümle dönüş yapmış olan dizi. Her dakika aksiyon olursa bizi nasıl şaşırtacak bu adamlar? Ufak tefek eleştirilerim olsa da gidişatından memnun olduğum dizi.
Hele bu kurtlar görününce benim içim kıpır kıpır oldu valla. Daha tam anlam veremediğim, fragmanda karşılaşılan kurtlar yeni bir maceranın başlangıcı bariz bir şekilde. Ayrıca bir sahnede michonne'un arkasındaki duvarda yazan "wolves not far", sonra çirkin bir zombimizin alnına kazınmış W harfi ve yerde yatan belden aşağı vücutlar bir yerlerde buluşacak gibi görünüyor.
Sonuç olarak yeni bir konuya giriş yapılıyor, umarım bomba gibi yeni bir kurgudur, çünkü insan dışında bir canlının olaya dahil olması heyecanlandırdı beni.
Napacagim hakkinda en ufak bir fikrim yok sozluk, her sey belirsiz, her sey muglak. Tek bir sey var bildigim ve ona guvenmekten baska bi sey yapamiyorum maalesef.
Sokaklarında esnaf abilerle selamlaşa selamlaşa yürüdüğüm sakin düzenli semt. Hele yurdun yakınında bir bakkal kedisi var ki (bkz: ayşu) beni her gördüğünde üstüme zıplıyor. Severim.
Okulun yanında para biriktirebilmek için bünyesinde satış danışmanı (bkz: tezgahtar) olarak çalıştığım marka.
Kalitesiz ürünü yok ama bazı gerçekten çok kaliteli ürün ve tasarımlarını gördükten sonra klasik ürünler küçülüyor insanın gözünde.
Bayram sonrası iki kişilik dev antalya zirvesini sabırsızlıkla beklediğim canım yazardır. Midye bira hayallerimiz gerçek oluyor dostum, hadi iyiyiz yine. *