old nivna
@nivna    77 (sürprizlerle dolu)
on birinci nesil yazar 203 takipçi 3758.05 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    aşırı popüler şarkılar

    1.
  1. ilgimi hiç ama hiç çekmeyen şarkılardır.

    bir şarkının 8 milyar falan dinlendiğini düşünün. bu da demek oluyor ki bu rakam neredeyse dünya nüfusuna eşdeğer. (bkz: despacito) bu şarkı dünyada ki tüm insanların kulağında çalıyor, ve yıllarca da hunharca çaldı. yani herkes. herkesin. herkes ulan! hiç mi şunu aktif dinlerken değersizlik duygusuna kapılmıyorsunuz?

    herkesin yıllarca fütursuzca dinleyip dinleyip attığı bir şarkıyı, ben nasıl maksimum değer verme psikolojisiyle dinleyebilirim ki. etik değil bir kere. hayatın her alanında vardır bu motto. ''bir şeyden dünya üzerinde ne kadar çok varsa, o şey bir o kadar değersizleşir'' diye. bu mantık aşırı popüler olan şarkılar için de geçerli. bir şarkının inanılmaz bir kitleye sahip olması o şarkının değerini en az %777 milyar düşürüyor.

    sanatçı bazından bakarsak da bu luis fonsi midir nedir, o abi zaten yıllarca kazandığını kazanmış, ekmeğini bir güzel yemiş. yesin de zaten, hakkıdır. ama nereye kadar daha böyle devam edecek? ayda 100-200 dinlenen no-name bir sanatçı hiç mi hakkını alamasın? tüm piyasa bunlara mı ait kalacak ömrümüz boyunca? biraz yeni şeylere açılın artık. görüyorum, nerede popüler şeyler var onları dinliyorsunuz. yok demi lovato, yok taylor swift, yok that poppy, yok calvin harris, yok david guetta, yok labrinth, yok sia yok bilmemne. salın la şunları artık.

    hayır bir de bu adamlar yıllardır piyasada zaten. bıkmadınız mı şunları dinlemekten artık? tamam bu bakış açısı şarkının ne kadar kaliteli veya ne kadar kalitesiz olduğunu belirlemiyor, bunu kabul ederim. ama denize açılmayı bekleyen bir limandan tozlu yelkenlerinizi kaldırıp, açık denize açılıp mis gibi yeni cevherler keşfetmek varken, bu işkence neden hala devam ediyor?

    işin vizyon tarafı var ki ona hiç ama hiç girmek istemiyorum zaten.
    1 ...
  2. andrew raposo

    1.
  3. şarkıcı/manken.

    ilk müzik çıkışını 2022 yılında, "personality" şarkısı ile yaptı. hatta bu şarkıyı instagram'da da reklam vermiş. maalesef taa 2023 yılının ortalarında keşfedebilmiştim. reklamı ilk gördüğümde bayağı bir beğenmiştim şarkıyı. keşfettikten bir süre sonra, "midas" şarkısını da yayınladı. o şarkıdan sonra bu adama bakış açım tamamen değişti zaten.

    adam resmen 2023 yılımın top sanatçılarının arasına girmişti. o dönem aktif dinlemeye başladığımda da sadece 2 tane şarkısının olduğunu görmüştüm. meğersem adam sadece yılda bir şarkı çıkartıyormuş. bayağı bir moralim bozulmuştu. midas ile kalakalmıştım. neyse ki bu yıl 2 tane nispeten kısa bir arayla şarkı çıkartmasıyla, bu yılda bir şarkı düzenini bozmuş gibi duruyor. son çıkarttığını pek beğenmedim, ama ondan önce çıkarttığı "muse" şarkısı birebir midas kalitesine sahip. yine muazzam bir iş çıkartmış.

    spotify'da aylık 3100 civarlarında dinlenme sayıları var. zaten epi topu 4 şarkısı var, onların da hiçbiri personality hariç 100.000'i geçememiş. personality'nin geçme sebebi de muhtemelen verdiği reklamlar. youtube'da zaten neredeyse hiç yok gibi bir şey. şarkıları da telifsiz.

    adamın güzel bir tarzı var. şarkılarında türk ve amerikan sentezini harmanlamış her ne kadar türk olmasa da. özellikle midas'ta, oryantel keman ezgileri mevcut. ve ben bu adama "yeni nesil değer görmeyen michael jackson" benzetmesi yapıyorum. harbiden vokal ve altyapı tarzı ona çok yakın. özellikle vokal neredeyse birebir aynı. ama tabii kendi tarzını da güzel bir şekilde ortaya koymuş, birebir arak yok yani ortada.

    midas: https://open.spotify.com/...%3A2dlKwlLOvwkt9kcfMMwoOg

    bu tarz sanatçılar keşfetmiyorsunuz, dinlemiyorsunuz arkadaş. müzik tarzlarınız ve çeşitliliğiniz çok sığ. basit bir instagram reklamıyla geldiğim son durum bu. umarım da hep bu tarz şarkılar, ve sanatçılar keşfetmeye devam ederim.

    bu arada adamda sağlam vücut var. mankenlik hayatında da başarılar diliyorum, ve müzik konusunda da beni unutmamasını tembihliyorum.

    spotify: https://open.spotify.com/...si=FLWDGlyYSOmdamVzyWqcCQ

    instagram: https://www.instagram.com...igsh=MWU2bG1ibXFoZjJpYw==
    1 ...
  4. türkiye deki sinema salonu rezaleti

    1.
  5. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2378518/+

    türkiye'deki sinema salonlarının, avrupa'daki salonlara göre oldukça kısık parlaklıkta filmleri göstermesi olayıdır.

    ulan zaten her konuda hemen hemen rezalet bir performansa sahibiz, bari sinemada bir istisna olsun. ağır bir sinemasever ve sinemanın kaynağını bilen birisi olarak diyorum ki, tam anlamıyla rezalet ve derhal müdahale edilip yaptırımlar uygulanması gereken bir durumdur.

    ulan sinemanın kaynağı "beyazperde" lan bu! nasıl yapabilirsiniz böyle bir şeyi siz? bu resmen sinema sanatına saygısızlık. gerçek bir sinemasever olarak netflix'e ota boka kazandırmak yerine, elimden geldiğince sinemaya gidip, beyazperde de izleyip sinema sektörüne kazandırmaya çalışıyordum. açıkçası böyle bir rezaleti görünce kan beynime sıçradı. birkaç saniye idrak yeteneğimi kaybettim.

    bu durum böyle devam ettiği sürece netflix'e, disney'e, amazon'a, ota, boka kaybetmeye mahkumsunuz. açıkçası son 2 yıldır sinema salonlarının belirgin bir şekilde boş olmasına üzülüyordum, ama siz haketmişsiniz.

    nasıl bir ülke olduk biz? nereye doğru gidiyoruz? niye her alanda kötüyüz? eğitimsizlik mi yoksa? yıl 2025 oldu amınakoyayım ne eğitimsizliği? neyse sakinim. sinema benim zayıf tarafım, kimseye yedirmem!

    bu ülkeden bir cacık olmaz.
    0 ...
  6. whatsapp dolandırıcıları

    1.
  7. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2378489/+
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/2378490/+

    aynen, bir de böyle bir şey çıktı son zamanlarda.

    +91 kodlu bir hindistan numarası. ama türk olduğu belli yani. saçma sapan linkler atıp, insanları tongaya düşürmeye çalışıyorlar. zekâsına da hayran kaldım. 100TL yazayım ki inandırıcı olsun kafasında muhtemelen. ama ben eminim, birçok kişi bu tongaya düşmüştür.

    son 2-3 yıldır inanılmaz bir veri ihlaliyle karşı karşıyayız. sadece bu tarz dolandırıcılar değil, ne idüğü belirsiz farklı ülkede ki insanlardan da zaman zaman apma sapma mesajlar aldığım oldu. bazıları dolandırma amacı gütmese bile, ister istemez "ne oluyo la? bu dangalak benim numaramı nereden buldu?" diyebiliyor insan. sadece whatsapp değil, sms'ten de ne idüğü belirsiz numaralardan link içeren mesajlar alıyorum. zaten 7-24 aranıp, birnevi taciz edilmek de cabası.

    bu tarz link içeren mesajlar alırsanız, asla 100TL için bu linklere tıklamayın. muhtemelen linklerin içinde zararlı bir yazılım var. ona tıkladığınız anda telefona virüs girebilir, sonra akbank hesabınıza girip sizin adınıza kredi çektiklerinde, kredi kartlarınızı da dibine kadar sömürdüklerinde ağlamaktan soğuk su bile içemezsiniz, söyleyeyim. sonra suçu bol bol bankada ararsınız. ama bu senaryoda bankanın hiçbir suçu olmadığı için pek bir uğraş vermez, siz de sik gibi kalakalırsınız.

    ayrıca güncel bir telefon kullanın. sırf telefonun donanım özellikleri halâ götürüyor diye yazılım güncellemesi olayını yok saymayın. o güncellemeler bu tarz zararlılar için önemli. ha güncel telefon olsa bile tıklamayın o ayrı. ama güncel bir telefonda bu tarz durumlar nispeten daha az yıkıcı oluyorlar. halâ android 5-8 gibi sistemler kullanıyorsanız, telefonunuzda bankacılık uygulamanız varsa, ve siz bu tarz linklere tıkladıysanız geçmiş olsun. tüm banka hesaplarınızı kapattırmakla başlayabilirsiniz.
    1 ...
  8. sadece üniversite öğrencilerinin öğrenci sayılması

    1.
  9. türkiye'de benimsenen ve uygulanan içler acısı bir durumdur.

    neden sadece üniversite? bir lise veya ortaokul öğrencisi de resmi olarak öğrenci statüsünde olamıyor mu? teknik olarak evet, ama konu imkânlara ve fırsatlara gelince ne hikmetse sadece üniversite öğrencileri faydalanabiliyor.

    mesela youtube premium veya spotify premium öğrenci tarifelerinden yararlanabilmek için, sadece ve sadece üniversite öğrencisi olmak gerekiyor. ya da elektronik cihazlarda vergi muafiyetinden yararlanabilmek için de sadece üniversite öğrencisi olmak gerekiyor gibi gibi örnekler akşama kadar verilebilir. bu saçma sapan durumun sebebini bilenler beni bir aydınlatsa iyi olur. zira mantıklı bir sebep bulamazsam bu siktir boktan durumu iyice itin götüne sokacağım.

    üniversite balonu türkiye'de elbet bir gün patlayacak. gerçi çoğu alanda ve dalda patladı da, işte bazı andavallar sırf ortam ve sikiş için gitmeye devam ediyorlar.
    1 ...
  10. 23 ekim youtube ve facebook un uçması

    1.
  11. facebook yine bir nebze açık, ama youtube tamamen uçmuş. ayrıca google'ın da bant genişliği sanırım düşürülmüş. twitter zaten tarih olmuş.

    vardır bir sebebi. olayları bilmiyorum ama yüzeysel bir şekilde bilgi edindiğim zaman, ankara'da terör saldırısı haberlerine ulaşıyorum. başımız sağolsun!

    bu işin sonu nereye gidecek bilmiyorum açıkçası.
    0 ...
  12. şarkı satın almak

    1.
  13. düzenli olarak yaptığım eylem.

    abonelik sistemine hayatım boyunca hep karşı oldum. tavrımı da net koydum. spotify, steam türevi abonelik sistemiyle çalışan platformlardan pek hazetmem. ha onları kullanmak yasal mı? evet. ama en büyük sorunları abonelik sistemleriyle çalışmaları. düşünsenize spotify'da dinlediğiniz hiçbir şarkı sizin olmuyor, onları kiralıyorsunuz. abonelik ücretini ödeyemeyince hoop o şarkılara ulaşımınız tamamen kesiliyor. hayatım boyunca en iğrendiğim mevzulardan biri. ayrıca sanatçılara ödedikleri ücretler de oldukça az. özellikle aylık 300-500 dinlenmesi olan bir sanatçıysa. ha yine de haftalık keşif gibi özel durumlar için kullanılabilir. zaten abonelik sisteminden rahatsız olmayanlar gönül rahatlığıyla kullansın, para onların sonuçta.

    dün gece bir şarkı keşfetmiştim. hemen altta;
    https://youtu.be/a16wX54KyAE?si=8Q9j29O-8AiHGNN3

    bu şarkıya açıkçası ayılıp bayılmamıştım. kulağıma her ne kadar güzel gelse de, bir türlü ruhumu o istediğim doygunluğa ulaştıramadı. ama yine de dinlerim, dursun bir kenarda kafasındaydım. ben daha çok aşırı derece de beğendiğim şarkıları satın alıyorum. bu şarkıyı gereği kadar beğenmediğim için de ya listede bırakacaktım, ya da poweramp kullandığım için mp3 indirecektim. hatta mp3 indirmeyi tercih ettim ilk başta. fakat sonradan bu düşük dinlenmeleri görünce sanatçıya haksızlık etmek istemedim. çünkü şarkı yapmanın emeği sadece 1000 dinlenmeden ibaret değildi. sanatçıya destek verme amaçlı satın almaya karar verdim. şuan telefonumda orijinal wav olarak mevcut.

    sonuç ne oldu? şarkıya tamamen sahip oldum. spotify gibi platformlara bağlı kalmadan onu ömür boyu dinleme hakkı elde ettim. şimdi diyeceksiniz bunu zaten mp3 indirerek de yaparsın, beleş indirmek varken neden satın aldın? diye. sanatçıya destek olmak için aldım. başka bir sebebi yok. o dinlediğiniz tüm şarkıların bir bedeli var. zamanının behlinde ben de müzikle uğraştığım için, o şarkıların yapımında inanılmaz emekler olduğunu kendim şahit olmuş ve deneyimlemiş biriyim. ayrıca bir şarkının kaynağına sahip olmanız her zaman için daha iyidir. hem ses kalitesi açısından, hem de ulaşım ayrıcalığı açısından. spotify mesela 320kb/s oranlarında mp3 ayarında bir format kullanıyor. ama siz satın aldığınızda direkt şarkının kaynağına sahip oluyorsunuz, ve bu da sizi spotify dinleyenlerden daha ayrıcalıklı bir duruma sokuyor. (wav formatı standart 1411 kb/s) ayrıca arşiv yapmakla da uğraştığım için, arşivlerim için de iyi bir seçim oluyor satın almak.

    çok ekstrem durumlar olmadığı sürece müzikte de korsana karşıyım. ayda 40-50 milyon dinlenen sanatçıları mp3 indirip dinlersin onlar pek hissetmez ama, ayda 200 dinlenen, ve şarkıları da 1000'i dahi geçemeyen sanatçılar bu kaybı ve haksızlığı hissedeceklerdir. zaten 2000 yılının başında mp3 popüler olunca, o dönemde de sanatçılar isyan etmişti. düşünün her biri de döneme damga yapmış sanatçılar bir de. son zamanlardaki gibi şarkı yapmak o zamanlarda kolay değildi, çok büyük plak şirketleriyle anlaşmanız gerekiyordu. (bkz: sony music)

    evet bu ana kadar tozpembe bir tablo çizdim, bu eylemin hiç mi olumsuz tarafı yok? diyebilirsiniz. evet var cevabını veririm ben de. zira satın almak istediğiniz her şarkı belli başlı satın alma platformlarında bulunmuyor. beatport, juno download, bancamp gibi platformlar örnek verilebilir. işin daha kötüsünü de söyleyeyim, mesela beatport'ta bulunmayan şarkı juno download'da bulunabiliyor. plak şirketleri her platformda satmadıkları için muhtemelen bu durum yaşanıyor. ayrıca direkt olarak dolar, euro gibi birimlerden satıldığı için an itibariyle bizde daha pahalıya patlıyor. mesela mp3 satın alacaksanız fiyat bir tık daha ucuz. 1,49 dolar falan. ama olay wav olunca 2,22 dolara yükseliyor fiyat. kayıpsız format olduğu için bu durum normal, ancak söz konusu türkiye ise dolar ve euro fiyatları belli. yoksa elin amerika'lısı gelip bunu 2 dolardan bedavaya alabiliyorken... satın aldığım şarkıya 75 tl verdim ne yazık ki. yani bir diğer handikapı da fiyatlar maalesef. o sebeple isteseniz de her şarkıya saldıramıyorsunuz türkiye'de. bir de bu tarz satış sitelerinde türkçe şarkılar ve aşırı popüler yabancı sanatçıların şarkıları bulunmuyor. muhtemelen 1-2 dolara ihtiyaçları olmadıkları için plak şirketleri onların şarkılarını satışa çıkartmıyor. onlarla pek bir işim de yok zaten. abanın mp3'e gitsin.

    böyle yani. her şeye rağmen gerek sanatçıya destek olmak, gerek de direkt kaynağa sahip olmak iyi bir deneyim sağlıyor. özellikle poweramp kullanıyorsanız.

    (bkz: beatport)
    1 ...
  14. nihayet elibol

    1.
  15. 1989 doğumlu, kktc'li bir şarkıcı. nini olarak da bilinir.

    türkiye'de de çeşitli platformlarda boy göstermiş, fakat gerektiği ilgiye ve üne kavuşamamıştır. (bkz: netd müzik) türkçe ve ingilizce şarkıları bulunur. türkçe şarkıları daha çok vokal ağırlıklı trap'ken, ingilizce şarkıları ise dalı belirsiz elektronik müzik daha çok. farklı bir tarzı vardır.

    iyi şarkıları da bulunur, kötü şarkıları da. 3-4 ay önce bu sanatçıyı (bkz: bulaman) şarkısıyla keşfetmiştim. kulaklarımı kanatmıştı, beni müzik dinlemekten soğutmuştu. bayağı da bir bok atmıştım gerek şarkıya, gerek de nini'ye. dediklerimin halen de arkasındayım. fakat sonradan merak edip diğer şarkılarına bi göz gezdireyim dedim, nini de sağolsun beni dediğimle bırakmadı. çünkü hem ingilizce, hem de türkçe kaliteli diyebileceğim şarkıları da vardı. özellikle ingilizce kanadında "yin yang" oldukça başarılıyken, türkçe kanadında da "sis" albümünün tamamıyla benim için neredeyse zirveyi oynayan bir sanatçı olmayı başardı gözümde. bu elbette çok garip. ama önyargıya bağlamayacağım bu sefer merak etmeyin.

    sis albümü:

    https://youtube.com/playl...o&si=z4FdYCkb-KKqFY1t

    https://open.spotify.com/...si=dK4olF8_THusv9SljoVnDA

    spotify'da anlık 400 küsür dinleyiciye sahip. yine şaşırtmadı. özellikle yeni çıkarttığı "sexting" şarkısı 1000 dinlenmeye bile ulaşamadı henüz. benim popülaritesi sığ sanatçıları dinleme kaderim maalesef nini'de de devam ediyor. bu kimin laneti acaba. benim mi? bence artık benim. çünkü dinlediğim tüm sanatçılar birbirinden bağımsız, fakat popülarite kaderleri aynı. ekosistemimde de bu sanatçıları birnevi ben biriktiriyorum.

    neyse gereksiz felsefeye gerek yok. farklı tarzda şarkılar dinlemek isterseniz desteklersiniz. ben gittim, iyi geceler.

    https://open.spotify.com/...si=LuiXSwlnQESYouRxucnI4g
    1 ...
  16. askerlikte sahip olduğunuz en büyük şans

    1.
  17. askerliğimi en batıda, yani edirne'de yunanistan sınırında yapmış olmak. bir de nispeten diğer birliklere nazaran, daha düzgün insanlarla yapmış olmak gibi bir şanstır.

    doğuda değil de en batıda yunanistan sınırında yapmak başlı başına zaten bir şansken, bu da yetmedi olabildiğince düzgün insanlarla karşılaştım. ha şerefsizler var mıydı? elbette evet. ama genele vurduğumuzda bunlar devede kulak gibi bir şey. ayrıca yemek aş da düzgün geliyordu. bizim karakolun özel yemek şirketiyle anlaşması vardı. neyse konumuz bu değil.

    https://www.facebook.com/...XELH5zEv/?mibextid=oFDknk

    gece gece şöyle bir videoya denk geldim. aslında bu videoyu 2020'de askere gitmeden önce yine izlemiştim. ama yıllar sonra tekrar karşıma çıkınca, hakkında birkaç bir şey yazayım dedim. bu videodaki çocuğa anladığım kadarıyla devrecilik yapılıyor. ama bunun adı askerlikte devrecilik. normal ağızla bu olayı tanımlarsak, "mobbing" kelimesi daha bir uyumlu sanki.

    benim anlamadığım 2 şey var, birincisi bu videodaki madur neden madur, ve neden kendini 1 gram savunmayıp da kendini neden hunharca ezdiriyor? ikincisi, bu videodaki mobbingcilerin hiç mi işi gücü yok? ya da karakterleri. ulan şu son kısımdaki kıro abi engellemeseydi belki de çocuğa sabaha kadar eziyet edeceklerdi. belli ki bu madur arkadaş korunmaya muhtaç. birinizin de niyeti iyi olamaz mı?

    vallahi bir tuhaf. mobbinge uğrayan daha da bir tuhaf. hiç mi onurun gururun yok amınakoyayım ya? nasıl kendini bu kadar ezdirirsin sen? Belli ki güzelce edilen laftan anlamıyorlar. gerekirse allah ne verdiyse dal gitsin. en kötü dayak yersin, ama iyileşip geri döndüğünde sana saygıları artar ve bunları bir daha yapmaya pek cesaret edemezler. ayrıca bunların amacı önceki entrylerimde de bahsettiğim gibi sidik yarıştırmaktan başka hiçbir şey değil. seni linç edebileceklerini de düşünmüyorum o sebeple. ederlerse de belarını kendileri bulurdu, askerlikleri yanardı.

    gece gece sağlam kuruldum ben bu videoya. neden bunun hakkında uzun uzun yazdım onu da bilmiyorum. yakın zamanda askere gidecek olanlara tavsiyemdir, asla bu kadar aciz ve korkak olmayın. dünyanın en kötü ortamına düşseniz bile. gerekirse gidin komutanlara şikâyet edin. onlar gerekli ayarı verecektir.
    1 ...
  18. toplu taşımada bir kadınla bakışmak

    1.
  19. tramvaya bindiğimde sıklıkla karşılaştığım durumdur.

    yüzeysel bir bakışma da değildir bu. özellikle bir kadının size baktığını farkedip siz de ona baktıysanız, sonrasında siz ona baktığınız anda gözlerini bir anda sizden kaçırdıysa, ve bir süre sonra size tekrar baktığını farkederseniz, ve bu döngü sürekli böyleyse %80 ihtimalle değerlendirmelisiniz ki, bu kadının size yürüme davetiyesi bırakması olası. tabi siz böyle bir durumda gözlerinizi kaçırmayın, yoksa göz teması kuramayan özgüvensiz vasat biri olarak algılayabilir sizi. bir daha da davetiye bırakmaz. gidin tacizci gibi kesintisiz bakın da demiyorum, ama sabit, kendine güvenen tutkulu bir bakış bu işi çözecektir.

    böyle bir durumda gidip muhabbet başlatabilirsiniz. patatakütete sapık gibi bir anda dalmayın. normal bir şekilde konuşun. sizin bu konuşma girişiminize yüksek ihtimalle kayıtsız kalmayacaktır. tabi gidip heyecandan elinize yüzünüze bulaştırmazsanız. yürüme davetiyesi attığına pişman etmeyin.

    böyle bir durumda eğer konuşma girişiminize olumsuz cevap verirse ya bir anda konuşmaya cesaret edememiştir, ya mevcutta sevgilisi varsa bir anda ona haksızlık etmemek için kendini geri çekmiştir, ya konuşmaktan korkmuştur, ya da ne yaptığının farkında olmayan bir ruh hastasıdır. sizin her şeyi bombok etme ihtimaliniz de var tabi. ama bu ihtimal zaten yürüme davetiyesinden hemen sonra atağa geçirilen konuşma girişimi sırasında meydana geliyor.

    ikili ilişkiler bir garip gerçekten.
    2 ...
  20. de s afino

    1.
  21. enfes bir ivi adamou şarkısı.

    bana yunanca şarkıları ciddi anlamda sevdiren sayılı yunanca şarkılardandır ayrıca. bakın bu şarkı ne anlatıyor, ya da neyin kafasını yaşıyor veya yaşatıyor bilemiyorum ama, bu şarkıda bulunan tripsel vokaller beni ciddi anlamda cezbediyor. sırf bu şarkı yüzünden ingilizce değil de, yunanca öğrenmeye hazırım.

    ivi adamou ablam zamanında eurovision'a katılmış. ben bunu çok sonradan keşfettim. dolayısıyla popüler olması kaçınılmaz. (şarkı değil, sanatçının kendisi) ama zerre sikimde değil açıkçası bu durum. oğlum bu şarkı bir yunan şaheseri lan! bunu şakaya vurarak söylemiyorum.

    bana yunanca öğretebilecek bir öğretmen lazım.

    https://youtu.be/-rG5J6dXK5A?si=BstHHuhoTuKpTC2k
    1 ...
  22. üniversiteye giden kız değişir mi

    1.
  23. yüksek dinamiğe sahip bir soru.

    bu sorunun cevabını kusursuza yakın seviyede verebilmek için bazı karakter analizleri ve incelemeleri yapmamız gerek. bu analizleri yapabilmek için ise mevzu içerisinde birkaç soru daha sormamız gerekecek. bu soruları sorabilmek için de söz konusu olan kadını iyi derece de tanımanız gerekiyor. misal bu sorular;

    özgüvenli mi? aile içerisinde gerek dini, gerek sosyal, gerek de cinsel anlamda bastırılıyor mu? vücuduyla ve genel olarak kendisiyle barışık mı? çevresine karşı duyarlı mı? ne istediğini bilen biri mi? ne amaçla üniversiteye gidecek? evliliğe ve karşı cinsle üreme konusunda nasıl bir gelecek planlıyor? üniversiteye yurttan mı, yoksa evden mi gidecek? gibi gibi soruların da cevabını verebilmemiz gerekiyor.

    olumsuz ihtimalden başlayalım, ve yukarıda ki tüm sorulara "hayır" anlamı taşıyan cevaplar verelim. yani cevap vermekten kastım, üniversiteye gidecek olan kadında bu özelliklerin hepsinin olumsuz tarafı var olsun. daha da açmam gerekirse mesela bastırılmış olsun, son derece özgüvensiz olsun. kendisiyle barışık olmasın, ve ne istediğini bilmeyen biri olsun. bu tarz kadınlar %90 oranında olumsuz anlamda değişecektir. çünkü tam olarak neden hayatta olduğunu dahi bilmeyecek kadar kendilerini kaybetmiş insanlardır bunlar. rüzgârın gücüne karşı koyamayan başı boş bir yaprak gibi hayat tarafından bir oraya, bir buraya savrulupdururlar. ne istediklerini bilmedikleri için de çevresine karşı oldukça da itaatkâr ve yönetimkârdır. yani çevresi tarafından oldukça yönlendirilir, etkilenirler ve sadece onlara göre hareket ederler.

    keza bu tip kadınların da zaten üniversitede eğitim görmeye ihtiyaçları yoktur. tek dertleri, aile baskısından kurtulup nispeten "özgûr" vakitler geçirebilmektir. bir de ev değil de yurtsa, tadından yenmez. tabii ki bu tarz kadınlar da eğitimi hedefleyebilir, istisnalar mevcuttur. ama üniversite çağına gelen bir kadın halâ bu denli kendini kaybetmiş biriyse, ve bu kaybı kendi iradesiyle bu yaşına kadar gideremediyse, kendine bu çağa gelene kadar yatırım yapamadıysa bu saatten sonra onu üniversite falan da paklamayacaktır. ve bir kadın yedisinde neyse, yetmişinde de o olacaktır yani. o sebeple de, bu tip kadınların neredeyse tamamı universiteyi eğitimden ziyade, kısıtlı da olsa özgür ve baskısız zamanlar geçirebilmek için hedefleyecektir. neticesinde de bu kadınlar üniversiteye gittiklerinde %90 oranında olumsuz anlamda değişeceklerdir.

    pekâla olumsuz anlamda değişmek derken tam olarak neyden bahsediyoruz? mesela bir kadın düşünelim, üniversiteye gitmeden önce ki hayatında ailesi tarafından sürekli bastırılan, çevresi tarafından da sürekli aşağılandığı için özgüvenini kaybeden falan. bu kadın öncelikle ailesi dışında farklı insanlar gördüğü için başta insanlara bakış açısı bayağı bir değişecek. la ben neredeyim, ne yaşıyorum? gibi sorular soracak kendine. sonra zamanla alışacak. başka insanlarla istişare edebildiğini farkedince de özgüveni biraz yükselecek. bu yükselme durumu kendisine olan bakış açısını da hafiften değiştirecek.

    sonra zamanla aile baskısından arındığını, ve artık "özgür" olduğu zihniyetine varacak. bu da onu yavaş yavaş üniversite öncesi hayatından ve davranışlarından uzaklaştıracak. daha da çeşitlendirirsek, mesela başı kapalıysa açılacak. aile evinde giyemediği bir şey varsa onu giyecek. açmadığı bir sosyal medya hesabı varsa onu açacak. ilişki açısından bakarsak eğer, hali hazırda farklı şehire gideceği için haliyle uzak mesafeye evrilecek. bu evrilme durumu da kadına rahatlık tanıyacak. çevresindeki erkeklerin yürüme ataklarına kayıtsız kalmayacak. (ne yaptığını bilen bir kadının bunu yapması çok düşük ihtimal. buna birazdan geleceğim) hatta daha da ileri giderek cinsel aktivitede bile bulunacak. siz kanlı canlı birlikteyken "evlenmeden olmaz" diyen bir kadının, üniversite hayatının verdiği rahatlıkla nasıl başka bir erkekle rahatça seks yaptığına bile şahit olabilirsiniz. hoş kendisi asla itiraf etmeyecektir. hani erkekler olarak diyorsunuz ya, sevgilim üniversiteye gittiğinden beri bana soğuk yapıyor, mesajlarıma dönmüyor, eskisi gibi cinsel aktivitede bulunmuyor vesaire. bunun sebebi, başka bir erkekle etkileşimde bulunması. tabii ki uzun mesafe ilişkisinin getirdiği verimsizlikler de var, ama genel itibariyle bu olayın sebebi bu olacak.

    pekâla böyle bir durumla karşılaşırsanız, erkekler olarak ne yapmalısınız? öncelikle kaybetmekten korkmayın. zaten hayatınız boyunca güzel olan ne varsa ya kaybettiniz, ya da tesirinin azalmasını sağladınız. bu da böyle bir şey. özellikle sevgiliniz bu üst kısımda bahsettiğim karakteristik özelliklere sahipse ve bu haliyle üniversiteye yolladıysanız, bu kadının olumsuz şekilde değişmemesi, ve sizi aldatmaması çok düşük bir ihtimal. hayatında ilk defa ailesi dışında insan görecek bir mezopotamyalı kadının gözünden bakarsanız, bu dediklerimi net olarak anlayabilirsiniz. onu kaybettiğinizi, her ne olursa olsun üniversite hayatının onu olumsuz şekilde değiştirebileceğini, ve hangi pozisyonda olursa olsun hiçbir kadının %100 size ait olmayacağını kabullenin. hepimiz insanız, ve illaha ki yeni eşler arayabiliyoruz, alternatif değerlendirebiliyoruz. ve eğer hali hazırda böyle bir kişilikte sevgiliniz varsa, ve haftaya farklı bir şehirde üniversiteye başlayacaksa şimdiden onunla yollarınızı ayırın. aksi halde bir erkek olarak, bu bahsettiğim durumları yaşarsanız kendinizi zor toparlayabilirsiniz. bırakın kendi haline, gitsin. zaten gerek dünya, gerek de türkiye sınırları içerisinde milyonlarca karşı cinsiyle aile kurmayı, çocuk yapmayı hedefleyen kadınlar var. ve bunların arasında size söz veriyorum ki, bazı üniversite okuyup da kendini eğitimli zanneden am müsvettelerinden daha eğitimli kadınlar mutlaka var.

    cetvelin öteki tarafından bakarsak ne oluyor? şimdi de bu bahsettiğimiz özelliklerin "olumlu" yönde bulunduğu bir kadın üzerinden senaryo yürütelim. bu kadın ne yaptığını, ne istediğini, neye neden yönlendiğini, hangi fikre neden sahip olduğunu bilen biri olduğu için özgüveni yüksek olacak, ve çevresinden diğer kadın tipine nazaran daha az etkilenecek. eh haliyle ne istediğini ve ne yaptığını bildiği için, aldatma ihtimali de oldukça düşecek. ama yine de her kadında olduğu gibi bu kadınımız da mutlaka alternatif değerlendirecektir. burada kilit nokta, bu tip kadınlar biraz daha güvenilebilir oluyorlar. zaten bu özelliklere sahip kadınlar, geçmişlerinde hali hazırda baskılanmadıkları için herhangi olumsuz bir şeyi yapma arzusuna da pek sahip olamayacaklar. ne isterse o. isterse yapar, istemezse sırt çevirir ve kendi çerçevesinin izinden gitmeye devam eder. ve genellikle de, üniversiteyi cidden bir eğitim aracı olarak görürler. çünkü varolan potansiyellerini tam anlamıyla değerlendirmek isterler. aynı zamanda oldukça stratejik düşünürler.

    neticeye gelirsek benim tespit ve analizlerim bu kadar. %90 oranında değişme ihtimali verdim. diğer %10'un %5'i istisna, diğer 5'liği ise regl payı olarak bıraktım.

    https://youtu.be/zd6QXfJVLSc?si=f_f8psduM0Cp_h_i
    1 ...
  24. fifine

    1.
  25. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2369861/+
    fiyat performansı yüksek olan, kaliteli harici mikrofonlar üreten çin markası.

    tüm ekonomik kriz olan ülkelerde uygun fiyatıyla öne çıkması gibi, türkiye'de de önplana çıkmıştır. ama önplana çıkmasının tek sebebi kesinlikle uygun fiyatlı olması değil. uygun fiyat derken 300'den, 500'den falan bahsetmiyorum zaten. ama muadillerine göre fiyat performans oranı çok çok daha üstte.

    geçen sene 1600TL'ye satılan k669b model mikrofonunu almıştım, şuanda da halâ kullanmaktayım. çok memnunum. şık bir kutuyla gelmesi dışında, kutu içeriğinde oldukça kaliteli bulduğum mikrofon standının da gelmesi memnuniyetimi ikiye katlamıştı.

    öncelikle malzeme kalitesinden başlayayım. malzeme kalitesi tamamiyle alüminyum. yani metal kasaya sahip. yüzeyi kaygan yapıda, oldukça rahat bir hissiyatı var. çok sağlam bir kasa kalitesi var. ayrıca standının ayaklarının yüzeyinde yumuşak lastikimsi bir plastik malzeme kullanılması da, mikrofonun genel duruşunu iyi yönde etkilemiş. ön tarafında bir adet ses açma kapama için kullanılan döndürmeli bir buton mevcut. o butonun da genel olarak kaliteli hissettirdiğini söylemeliyim. yani genel olarak malzeme konusunda çok iyi bir iş başarmış fifine.

    ses kalitesine geleceksek eğer, oldukça doygun ve düzgün bir ses kalitesine sahip. ses kaydını mesafe farketmeksizin alabileceği en optimal seviyede almak için elinden geleni yapıyor. özellikle mesafeyi iyi ayarladığınızda neredeyse kusursuza yakın bir ses kalitesi var. dahili bir izolasyonu maalesef yok. ama izolasyonu nispeten daha düzgün bir ortamda kayıt alırsanız dip sesler neredeyse sıfıra yakın oluyor. hatta benim kayıt aldığım ortamda ses izolasyonu neredeyse hiç olmamasına rağmen, mesafeyi iyi ayarladığım sürece dip ses çok az oluyor. hissettirmiyor bile. o sebeple zaten mikrofona kaliteli tanımlaması yapıyoruz. dahili pop filter mevcut. tabi mesafe normalden daha fazla yakın olursa illaha ki yine p harfi falan patlıyor, ama bunu da fiyatına vereceğiz artık. zira oldukça iyi bir sürücülere sahip. mesafe normalden biraz daha yakın olunca seste çızırtılar meydana geliyor. ama bu olay genel olarak tüm mikrofonlarda olduğu için bunu bir olumsuzluk saymak okdukça saçma olurdu.

    mikrofon maalesef her bir taraftan ses alamıyor. düzgün bir ses kalitesi için sadece mikfrofunun ön kısmı insana doğru bakmak zorunda. arkaya veya da sağa sola bakıyorsa oldukça kötü bir ses kaydı alıyor. ilk aldığım zamanlar ben mikrofonu rastgele konumlandırıyordum, ve ses kalitesinden memnun olmadığım çok an olmuştu. ama bunun sebebi mikrofonu ters konumlandırdığım içinmiş, çok sonradan öğrenmiştim. bunu da uygun fiyatlı olmasına yoruyorum. zira yüksek fiyatlı, üst segment mikrofonlarda bu olayın olduğunu sanmıyorum. ama yine de her şeye rağmen, fiyatından fazlasını vaadediyor. bir de son olarak, mikrofonun usb üzerinden bağlantı sağladığını da belirteyim.

    fiyatı şuan ne alemde bilmemekle beraber, eğer bütçeniz elveriyorsa kesinlikle tavsiye ediyorum. pişman etmeyecektir.
    0 ...
  26. amd rx 580

    1.
  27. 2017 ortalarında çıkmasına rağmen, sanki 2024 yılında çıktığını hissettiren olağanüstü bir ekran kartıdır. display port bile bulunur bünyesinde.

    ben öyle pek hardcore gamer değilim. dolayısıyla ölümüne AAA oyunları kasan biri de değilim. benim işim video çekip edit yapmak, bir de oynarsam valorant, cs2 gibi rekabetçi oyunlar oynamak.

    video çekip editleme kısmında zaten kusursuza yakın performansı ve memnuniyeti var. 1080p good preview'da akıcı şekilde oynatabilmesine karşın, gpu üzerinden render alabilme yeteneklerine de sahip. eğer düzgün bir işlemciyle kombolarsanız inanılmaz bir render performansı sağlıyor. zaten kripto para madenciliği için de sıklıkla tercih edilmiş zamanında.

    valorant gibi rekabetçi oyunlarda da performansı son derece memnun edici. valorant'ta ortalama 400 fps alabilmemle beraber, desteklediği hz oranı da bir hayli yüksek. 200hz bir monitöre sahibim, display port bile bağladım ve anlık olarak 200hz verebiliyor bu canavar. sağladığı performansı buradan akıl edin. cs2 henüz denemedim, ama onda da iyi performans vereceğinden eminim. ben pek aaa oyunlar oynamam, ama bu kartla aaa oyunlar oynayan insanlar da bir hayli memnun. özellikle cyperpunk'ta medium-high ayarlarda 60 fps verebildiği belirtilmiş kullanıcılar tarafından.

    performansı iyi güzel hoş dedik, ama amd kullananların kanayan yarası olan yazılım problemleti bu kartta da mevcut maalesef. mesela valorant'a girerken bir anda driver çöküyor, ya da abuk subuk hatalar veriyor. çökmese bile oyun içi kontrol panelini açmaya çalışırken, yine binbir türlü hatalarla karşılaşabiliyoruz. ayriyetten display port harici sadece hdm-i üzerinden bağlantı yapıyorsanız, monitörünüz isterse 240 hz olsun, yine de sabit 60hz'ye sabitleniyor ve doğrudan ekran kartı yazılımı üzerinden ayar yapabilmek mümkün değil. dp'de böyle bir sorun yok, ama nedense hdm-i da böyle saçma sapan yazılımsal hatalar mevcut. hani gt 1030 bile hdm-i ile 144 falan verebiliyor gerisini siz düşünün.

    genel olarak performansı beni memnun etse de, yazılım kısmında sıkıntılar hayattan soğutuyor. ama yine de fiyat performans olarak halâ tercih edilebilir.
    0 ...
  28. anyburn

    1.
  29. ücretsiz bir cd/dvd yazma programı.

    ücretsiz olmasına rağmen, oldukça kalitelidir. ISO, BIN, CUE dahil bir çok kalıp dosyası yazdırabilirsiniz. bununla da kalmaz, MP3, FLAC medyaları oluşturmanıza da olanak tanır. Tabi serbest şekilde direkt flash bellek mantığıyla da dosyalarınızı rahatlıkla yazdırabilirsiniz. aynı zamanda %100 türkçe dil desteği de mevcut. ha bir de, usb'ye de windows iso yazdırabiliyor.

    ashampoo burning studio kullanıyordum normalde, ama o son zamanlarda sebepsiz şekilde çalışmamaya başladı. ben de yemişim ashampoo'sunu deyip, yazma programı arayışına girdim. karşıma ''anyburn'' çıktı. şuanlık oldukça memnunum. az önce ISO kalıbı yazdırdım, hatta doğrulamasını da yaptım. takır tukur da çalışıyor. bir de bu programı kullanırken şu dikkatimi çekti; harici cd/dvd okuyucu yazarken herhangi bir ses, herhangi bir titreşim vesaire hiçbir şey olmadı. yani cihaz zorlanmadı yazarken. şaşırdım. ashampoo'da hem sesli, hem şiddetli yazım oluyordu haldır haldır sesler falan geliyordu yazıcıdan. acaba bu durumun programla bir alakası var mı?

    herneyse, benim gibi halen daha cd/ dvd arşiviyle uğraşıyorsanız, veya da cd dvd'yi normal olarak da kullanıyorsanız, kesinlikle tavsiye ederim anyburn'ü. Nero'ya falan para bayılmaya gerek yok.
    0 ...
  30. amerikan dans müziği ve yunan halayı

    1.
  31. düğün gibi dünyanın en gereksiz organizasyonuna zerre yakın olmasam da, eğer bir şekilde mucize olurda ve ben düğün yaparsam, ölmeden önce düğünümde mutlaka ve mutlaka çaldıracağım iki müzik türü. eh adları da üstünde biriyle dans, diğeriyle ise halay çekeceğim.

    düğün yapmam konusunda ikna olmam, tüm kıtaların 1 günde tekrar pengea'laşması kadar imkansız olsa da, o anı büyük bir istikrarla ve umutla bekleyin neovaii ve josephine wendel.
    0 ...
  32. gog games

    1.
  33. kurucusu cd projekt red olan, açılımı ise ''good old games' olan, 2008'de kurulmuş, ve isminin hakkını verecek şekilde ömrünü kıyıda köşede kalmış eski oyunlara adayan, uber ötesi çevrimiçi bir oyun platformu.

    bunu steam gibi düşünebilirsiniz, ki mantıkları benziyor zaten. sadece aralarında keskin bir fark var, o da gog'un herhangi bir drm'e sahip olmaması. yani atıyorum siz gog'un sitesinden bir oyun aldınız, o oyun tamamen dijital bir kopya olarak sizde kalıyor. istediğiniz kadar kopyalayabiliyorsunuz, yetmiyor arkadaşlarınıza da bir kopya verip onların da oynamasını sağlayabiliyorsunuz. özellikle benim gibi arşivcilik ruhu olan insanlar için, tam bir velinimet. ayriyetten daha az önce flatout'un ilk oyununu bir kampanya sayesinde bedava edindim. 48 saat geçerli olacak. eğer siz de benim gibi eski oyunlara ilgiliyseniz, flatout'u kaçırmayın derim.

    eh tabi kurucusu cd projekt red olduğu için, bünyesinde yeni nesil aaa oyunlar da barındırıyor. mesela cyberpunk'ı gördüm az önce. tek sıkıntısı var, sadece dolar üzerinden satın alım yapılıyor. ancak yeni nesil oyunlardan bağımsız olarak söylemeliyim ki, eski oyunların fiyatları oldukça uygun. 1,67 dolara flatout 2 satın almak mümkün mesela. ve ne alırsanız alın değecektir, çünkü kaynağı tamamen sizin oluyor. steam ya da ıvır zıvır gibi bir platforma bağlı kalmadan, özgürce oynayabiliyorsunuz.

    edit: oyunları oynamak için illaha da gog galaxy'e, yani istemcisine ihtiyacınız yok. drm-free olduğu için sitesinden de direkt linkler aracılığıyla indirebiliyorsunuz.

    özellikle odağında eski oyunlar için, kesinlikle tavsiye ederim.

    https://www.gog.com/en
    0 ...
  34. sonradan telif atılan şakırlar

    1.
  35. en çok kalbimi kıran şarkı: https://www.youtube.com/watch?v=LSXQh8EWiOg olmuştur.

    yani anlamıyorum neden? hafızasını siktiğim RYZZN'ı. seni 2023'te spotify verilerime dayanarak, en çok dinlediğim elektronik müzik grubu olarak ilan ettim. neden? şarkın 100.000 izlenmeyi geçti diye mi? sana yazıklar olsun. şarkılarının kalitesinin önünde eğiliyordum, ama beni çok büyük hayal kırıklığına uğrattın. bir de hala utanmadan şarkının başlığında '' copyright free'' yazıyor. kendi şarkına bile telif atılmasını sağlamışsın, alt kısımda görünüyor.

    hayatımın elektronik müzik grubu bu kadar düşmemeli, düşemez. özellikle bu şarkının başlığına ''copyright free'' yazmana rağmen telif hakkı almana inanılmaz kırıldım. umarım bir gün sen de milyon dinlenmelerin kölesi olmazsın.
    0 ...
  36. gördüğü her rüyayı not alan bir arkadaşım vardı

    1.
  37. evet.

    gördüğü her rüyayı hatırladığı kadarıyla birebir not alan arkadaşım vardı. Halen var da artık pek konuşmuyoruz, hayatımda yok gibi bir şey. artık takıntılık mıydı bilemem ama, hemen uyandığı gibi unutmamak için telefonu eline alıp gördüğü rüyayı not alırdı.

    bir süre düzenli olarak devam etti, sonra bir şey oldu. ne oldu dersiniz? o yazdığı rüyaların bir şekilde birbirleriyle bağlantılı olduğunu farketti. gerek olay örgüsü, gerek zaman, gerek de mekân olarak. yüzeysel bir bağlantıdan bahsetmiyorum ama. ciddi ciddi her gördüğü rüyanın diğer yazdığı rüyalarla mutlaka bir şekilde bağlantı kurduğunu söylemişti. bu olaydan sonra psikolojisi bir tık hasar aldı, sonra bırakmak zorunda kaldı.

    şimdi artık olay mistik miydi, yoksa tamamen beyin oyunu muydu bunu bilemeyiz ama, metafiziğe inanmayan biri olarak ben beyin oyunu olduğunu düşünüyorum. sonuçta rüyalar bilinçaltında depolanan bilgiler sayesinde görülüyor. e bu gördüğü ve yazdığı rüyaların da her biri kendi bilinçaltından çıkma olduğu için, birbirleriyle bir noktadan sonra bağlantı kurmaları normal.

    yine de ilginç bir deneyim olmalı. sık sık rüya görseydim ben de denerdim belki. ama ben gündüz uyumamdan ve öküz gibi ağır uykulara sahip olmamdan mütevellit, çok nadir rüya görürüm.
    1 ...
  38. telefona binlerce lira veren insanlar

    1.
  39. öncelikle bu tip insanlara sonuna kadar saygı duyuyorum. sonuçta para onların, ne alıp ne edeceğine onlar karar verecek. ancak ben bu durumu sağlıklı bulmuyorum, sebeplerini de aktarıyor olacağım.

    özellikle apple üzerinden gideceğim, çünkü fiyat konusunda zirveye oynuyor kendisi. şimdi, insanların iyi bir iphone modeli alma bahanelerine veya sebeplerine, artık ne derseniz, onlara bir bakalım.

    kamera iyi yoheeee .s
    performans zirve, asla kasma olmuyor oheee .s
    lan olm valla chokk güvenli bir yazılımı var chook .s
    offff yıllarca güncelleme alacak ehehehee .s
    lan oyun oynarız oyun xd

    gibi gibi sebeplerdir. bazı sebepler her ne kadar mantıklı olsa da, bir telefon asla ve asla binlerce liraları haketmiyor. aynı şey tepe model android'ler içinde geçerli. ama onda yazılım farkı var. bu durumda insanların tepe model android telefon alma sebepleri iphone'a kıyasla daha kısıtlı olduğu için, ve Android'den fersah fersah daha pahalı olduğu için daha çok iphone üzerinden gideceğim.

    şimdi neden binlerce liraları haketmiyor'a gelirsek, çünkü yaptıkları şey belli. bir telefonla en fazla ne yapabilirsiniz? Alo dersiniz. Fotoğraf çekinirsiniz, müzik dinlersiniz, bir şeyler izlersiniz ve sosyal medyada falan takılırsınız. hah bir de hava atarsınız, şey emmm yok yok tasarımı iyiymiş iyi. eh tamam, telefonun amacı bu zaten de, bunları yapmak için neden ben bir telefona 50.000TL gibi rakamlar veriyorum? sonuçta sadece iletişim kuruyorsun ve içerik tüketiyorsun. bir telefonla asla verimli içerik üretemezsiniz. ha şu dikey video sıçmalarını içerikten sayan barzolar illaha ki vardır, ama üzülerek söylüyorum ki o videoların montajı da %90 ihtimalle bilgisayar aracılığıyla gerçekleşiyor. hemde adobe premiere ile ehehehe!

    birkaç ay önce 20.000TL'ye high-end sayılan bir laptop aldım. inanın bir telefondan çok daha fazlasını sunuyor. oyun da rahat oynatıyor, sosyal medyada da rahat gezdiriyor, müzik de dinlettiriyor, ve en önemlisi limitsiz içerik ürettiriyor lan. mesela fl studio ile elektronik müzik üretebiliyorum. adobe after effects ile audio spectrum efekti yapabiliyorum. vegas pro ile kurgu ve video montajı yapabiliyorum. her şeyi yapıyorum ya, her şey! işte ben buna parasını hakeden derim.

    ha tabi her ne kadar telefonlar kadar pratik olsalar da, yanında taşımanın ve her an kullanmanın zor olması dolayısıyla bilgisayarların da handikapları olmuyor değil. ama bu handikaplar telefonlara göre neredeyse sıfır be abi. çünkü gerçekten o fiyatları hakedecek cihazlar değil. hele hele android hiç değil. gerçi android'ler özellikle ekran konusunda çok daha iyiler, ama genel olarak yaptıkları işler belli.

    şu kamera olayına da gelmek istiyorum. evet iphone'lar kamera konusunda çok başarılıdır, ama şu soruyu sizlere yöneltmek istiyorum;

    o kameralar instagram'a fotoğraf atmak dışında ne boka yarıyor? o kameranın bunun dışında kullanım amacı var mı? mesela uzun metraj film mi çekeceksiniz? belgesel mi çekeceksiniz? ya da profesyonel fotoğrafçı falan mısınız? ne yani, amaç nedir? hayır bir de tuhaf tuhaf kamera takıntılığına sahip insanlar görüyorum. alt tarafı yapacağın şey instaya foto atmak, az sakin pls. bu arada iphone ile kısa film veya da türevlerini çekenler var, hatta ödül alanlar dahi var. işte onlar bir nebze de olsa bu tip telefonlardan verim alan insanlar. ancak benim kastettiğim grup bu telefonları bu saydığım sebepler aracılığıyla alan grup. ve popülasyonları da oldukça fazla. yani değmez diyorum, eğer tek amacınız sosyal medyaya fotoğraf atmaksa. gerçekten profesyonel işler yapacaksanız evet iphone bir alternatif, ancak o işler için de amacına uygun kameralar ve fotoğraf makineleri var zaten. bu sebeple de telefon almanın çok da mantıklı olduğünü düşünmüyorum, özellikle de bu fiyatlarla.

    keza oyun oynamak da zannımca bir telefonda büyük işkence. çünkü oyun amaçlı geliştirilen cihazlar değil. tamam piyasadaki tüm oyunları açabilir ve oynatabilir, fakat kaçınız telefonda pubg oynamaktan zevk alıyor. hadi aldığınızı farzedelim, verimli oynayabiliyor musunuz? jiroskop zaten çoğu insan kullanamıyor ki onunla bile bir süre sonra işkenceye dönüyor. dokunarak oyun oynamak, bilmiyorum. hiç zevkli değil. gidin bu paraları bilgisayara veya da konsollara verin en azından daha rahat oyun deneyimi yaşarsınız.

    toparlarsak, benim genel düşüncem telefonlarla sadece kısıtlı şeyler yapılabilmesi. bu sebeple de asla binlerce lira hakettiklerini düşünmüyorum. bu telefon olayının boku çıktı artık. yine de saygım var elbette, sonuçta para sizin, irade sizin.
    2 ...
  40. tuzlu bir şey yiyince susamak

    1.
  41. o tuzların vücutta ödem yapmasının sonucunda, o ödemi suyla atmaya çalışmasının bir ürünüdür.

    hani mesela şey derler, "tuz da insanı şişiriyor beaa" diye. aslında o şişlik kilo değil, ödem. ayrıca tuzun kalorisi de sıfır zaten. vücut bu ödemi atmak için yoğun suya ihtiyaç duyar, ve vücuttaki su stoğunu kullanır. eğer vücutta hayatta kalacak kadar dışında su stoğu kalmadıysa, öküz gibi susarsınız. ağzınız diliniz kurur falan.

    içersiniz. bir süre susuzluğunuz gider. ancak vücuttaki ödem fazlaysa, maksimum 6-7 dakika sonra tekrar aynı şiddette susarsınız, sonra yine aynı şekilde su içersiniz ve bu his kaybolana kadar bu döngü devam eder. hepimiz zaman zaman, hatta çoğu zaman bunları yaşıyoruz. kusursuz vücudumuz fazlalık tuzu püskürtmek için böyle bir yol bulmuş. saygı duyuyoruz.
    2 ...
  42. vivo y22s

    1.
  43. 2 gün önce 6800TL'ye aldığım telefon. Alo desin, Poweramp çalıştırsın, sosyal medyada gezdirsin modunda takıldığım için hiçbir zaman ihtiyacımdan fazlası bir telefon almadım. bu telefon bu ihtiyacımı %100 karşılayan bir telefon. Memnunum da, yakından bakalım.

    10 ay sonra gelen edit: 1 ay önce falan Android 14 aldı, ve halâ ara ara güvenlik güncellemeleri almaya devam ediyor.

    genel performans ve yazılım

    genel performans gayet iyi. herhangi bir uygulama, ya da tarayıcı sayfası hiç farketmez, hepsi dokunduğunuz gibi önünüze geliyor. ayrıca uygulama geçişleri, menü geçişleri ve tarayıcıda gezinirken falan da milim kasma, takılma yaşamadım. Hatta walloop engine kullanmama rağmen. hatta ram canavarı olan facebook messenger'da. ben oyun oynamıyorum, ama incelemelere göre pubg 30fps oynatabiliyor. ram performansı gayet iyi. 6GB ram bulunuyor. uygulamalar arkaplanda uzunca süre uyanık kalabiliyor. bu da o an herhangi bir çalışma yapıyorsanız hayat kurtarır. işlemcisi snapdragon 680. işlemcisi bir tık eski gibi dursa da, performansa etkisi neredeyse sıfır. özellikle temel işler için sizi asla üzmez. ayriyetten 128 gb hafızaya sahip olması da gayet iyi. rahat rahat yüklersiniz uygulamalarınızı vs. Android 12 ile geliyor, 13 güncellemesi de aldı. yükledim. yazılım stabil, ram'i ve işlemciyi yeterli seviyede kullanıyor. arayüzü de gayet güzel. ne çok sade, ne de çok ekstrem.

    ekran ve dokunmatik

    720x1612 (HD+) IPS panel bir ekranı bulunuyor. 6.55 inch bir ekrana göre bir tık düşük kalsa da, özellikle 270 ppı değeriyle bu durumu güzel kurtarıyor. telefon diğer muadillerine göre fiyatından fazlasını sunuyor. özellikle youtube'da video izlerken renkler aşırı iyi olmasa da, doygun ve yeterli performans alabiliyorsunuz. ayriyetten 90hz ekran tazeleme hızına da sahip olduğunu belirteyim. bu zaten tüm olayı bitiriyor. ekran şuan inanılmaz akıcı, yağdan bile daha akıcı, daha kaygan. şuan hatta bu telefonla yazıyorum, yazmak bile ayrı keyifli. kısacası, ekranı fiyatından fazlasını vaadediyor. ve zannımca kaliteli. dokunmatik de oldukça hassas, yani bu fiyat aralığında üzmeyecek bir dokunmatik kalitesi var. özellikle aynı anda 2 işlem yapabiliyorsunuz. mesela bir yere dokunmaya basılı tutmanız gerekiyor diyelim, onu basılı tutarken aynı anda farklı yerlerde de dokunabiliyorsunuz. bu açıdan da gayet iyi. daha ne olsun?

    kamera

    ön kamera 8 megapiksel, diyafram miyafram zerre anlamam. arkada 3 kamera var, ana kamera 50 megapiksel. diğer iki kamera da o portre zımbırtısı için falan. epey'e göre onlar da 2'şer megapiksel. bu 2 rakamına takılmayın. zaten bu kameralar portre ve geniş açı amacıyla konulduğu için pek farketmiyor. sonuçta yardımcı kameralar. asıl kareyi ana kameramız yakalıyor. kurtarır mı? kurtarır. ama ön kameranın performansı kadar iyi değil zannımca. özellikle ön kamerası yeterli ışık varsa çok doğal renklerde fotoğraflar çekiyor. öyle aşırı kaliteli kamera arayan biri değilim, o yüzden işimi fazlasıyla görüyor. ha inanılmaz kaliteli kameralar kullanmak istesem gider nikon, canon falan alırım yani telefonla işim ney?

    tasarım

    dikdörtgensel bir gövdeye sahip. bu konuda apple'dan yoğun esintiler taşıyor, inkâr etmeyeceğim. ama sonuç olarak böyle bir tasarım var elimizde. ekran kasa oranı çok iyi korunmuş, ince ve zarif hissettiriyor. damla çentiğe sahip. bunu ilk başta ben de eleştirmiştim "damla çentik mi kaldı yeaa" diye, ama telefonu elime alınca önyargım kırıldı. oğlum telefonun tasarımı çok şık lan. bu şıklığa damla çentik de garip bir şekilde uyumlu bir biçimde eşlik etmiş. yani damla çentik en iyi böyle tasarlanılabilirdi diyorum. ha bir handikapımız var ki, plastik kasa olması. ve bu plastik bir tık kalitesiz hissettiriyor. zaten telefon çok da hafif, herhangi bir darbede çiziklerden ve çatlaklardan kurtulamaz gibi duruyor. ama kılıfla falan bir şekilde idare edilebilir diye düşünüyorum. zaten kutusundan da şeffaf kılıf çıkıyor. şuan onunla kullanıyorum, elde tutuş hissiyatı gayet iyi. kameraların konumu ve boyutu çok hoş. özellikle yardımcı 2 kamerayı büyük ve estetik bir çerçeveyle konumlandırmaları tasarımın kalitesini çok ayrı bir yere çekmiş.

    hoparlör, kulaklık çıkışı, mikrofon

    3.5mm girişi bulunuyor, olmazsa olmazım zaten. sesi geldn olarak standart, doğal veriyor. voltajı da küçük kulaklıklar için yeterli, ancak keşke daha fazla olsaydı diyor insan. açıkçası 15ve üzeri empedans kulaklıkları üzer gibime geliyor. yine de yeterli. herkes 3.5mm kullanacak diye bir şey de yok. hoparlörü de fiyatına göre iyi. yüksek ses veriyor. en yüksek seste bir tık inişler çıkışlar oluyor ama, genel olarak iş görecek seviyede. aynı zamanda ahize hoparlörünün de ses seviyesi yüksek. konuşurken hissediliyor. mikrofonu ise 3d ses alıyor mu bilmiyorum ama, mikrofon kalitesi de gayet yeterli. net bir ses kalitesi sunuyor, ses kaydederken falan üzmez diye düşünüyorum. ama rüzgârlı havalarda patlamalar yapabilir. bu da telefonun bütçesinden dolayı normal.

    başka ne kaldı, başka bir şey kalmadı ya. zaten telefonu alacaklar bir çok kaynaktan araştırma yapacaktır. memnun kaldım kesinlikle. vivo markasını ilk defa deneyim ediyorum, ve tereddütlüydüm açıkçası. ancak bunların da yersiz olduğunu anladım. 6800TL'ye bu ayarda bir telefon arayanlar kaçırmasın derim. yılbaşından sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak çünkü.
    0 ...
  44. sözelde başarılı olduğunuzu keşfettiğiniz ilk an

    1.
  45. ilkokul 3. sınıfta, ilkokul öğretmenimin anneme "oğlunuzun okuma becerisi çok iyi" dediği andır.

    her ne o kadar o küçük aklımla bunun farkına varsam da, haylazdım ve o dönemde tek derdim mahallede ortada sıçan oynamak, evde ise hunharca metin2 oynamak olduğu için kendimi bu alanda geliştirmek için pek bir şey yapmazdım. kitap okumaktan falan da nefret ederdim ayrıca. ama aynı zamanda, bir şeylere yazıp çizmeyi inanılmaz severdim. Kalem tutmak başlı başına bir hazdı benim için. okulu da sevmezdim, ama bu kalem aşkı nereden geliyordu bir türlü kestiremedim.

    sonra yıllar geçti, ben bir şeyler okumaktan da keyif almaya başladım. özellikle müzik dinlerken muazzam gidiyordu. google'da merak ettiğim, ilgi duyduğum bilgileri aratıp onlar hakkında makaleler okuyup bir şeyler öğrenmeyi çok sever olmaya başladım. zamanla böyle böyle devam ederken, yazarlık yeteneklerimi de keşfetmeye başladım. iki kelimeyi bir araya getirebiliyor, ve etkili olay örgüsüne sahip yazılar üretebiliyordum. e elbette türkçe seviyem de ortalamanın çok üstündeydi.

    hayat böyle arkadaşlar, sürprizlerle dolu. içinizde bir yerde gizlenen, keşfedilmeyi bekleyen yetenekleriniz, becerileriniz bir anda beliriveriyorlar ve yaşam kalitenizi olumlu yönde etkileyebiliyorlar.
    1 ...
  46. türkiye nin denizaşırı coğrafi rezilliği

    1.
  47. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2325448/+

    bir anda coğrafya damarınız kabarmıştır, siz de google maps'i açıp hayali bir coğrafi yolculuğa çıkarsınız. aynı zamanda denizler de ilginizi çeker, türkiye'nin denize kıyısı olan bölgelerini büyük bir titizlikle keşfedersiniz. sonra, türkiye'nin akdeniz kıyısında denizaşırı bir toprağına denk gelirsiniz. bir de ne göresiniz, götünüzün dibinde ki ada yunanistan'a aitmiş... kısa süreli bir şok, ardından dolaylı yoldan gelen küfretme isteği, ardından da hissettiğiniz rezillik ve utanç duygusu.

    olayı zaten siz anladınız, daha fazla deşmeye gerek yok. zaten götümüzün diblnde ki her adayı kaybettik de, girit adası mesela. ama bu bahsettiğim örnek çok uç bir örnek, ulan bu ada bizim coğrafyamızda amk nasıl lan, nasıl nasıl?

    neyse sinirlenmeyeceğim. tarih bilgim tırttır. tarih bilgisi uber olan saygın yazarlar bu başlık altına, bu adaları nasıl ve neden kaybettiğimizi kısa ve öz şekilde anlatırsa hora geçer. sonuçta burası sinir boşaltma yeri değil de, bilgi paylaşım yeri ama öyle değil mi?
    0 ...
  48. pinball fx3

    1.
  49. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2324769/+

    özellikle atmosferiyle ve müzikleriyle beni büyüleyen, yeni nesil bir pinball oyunu.

    zaten yıllar önce liseye giderken fx2 oyununu oynuyordum, aşırı da keyif alırdım. şimdi de yıllar sonra fx3'e taktım kafayı, ve oyundan çıkamıyorum sözlük artık ne özelliği varsa bağımlısı oldum. zaten ben pinball hastasıydım. ilkokula giderken windows xp'de bulunan space pinball'ı az sömürmüyordum. oyunu ilk önce steam'den edindim, oynaması ücretsiz. ancak neredeyse hiçbir masa açık değil. adam diyor ki her masa için 200 tl ver, al ne pok yersen ye. haydi birini aldın, ikincisini de aldın ama türkiye şartlarında bu fiyat çok fazla değil mi? oyun aşırı iyi olsa da biraz kazık gibi geldi bana. ama adamların suçu da yok, dolar bazından hesaplıyor olabilirler. ben de gittim mecbur korsan indirdim, tuhaf şekilde steam'de ki versiyondan daha stabil çalışıyor ve herhangi bir virüs uyarısı da almadım. yine de nasıl oynayacağınız size kalmış.

    arkadaşlar oyun çok güzel. birsürü masa var. marvel yapımlarının pinball'larından tutun da, the walking dead, portal, alien isolation gibi oyunlara özel de pinball masaları mevcut. az önce the walking dead pinball'ından çıktım, halen daha büyüsü üzerimde. bir de her bölüme ayrı müzikler, enfes ses efektleri ve yaptığınız kombolara göre özel animasyonlar, the walking dead'e has atraksiyonlar ve daha fazlası... bu konuda söyleyebileceğim tek bir şey dahi yok. bir başyapıt. ve açıkçası oyuna sanırım beni bunlar bağımlı etti, müziklerle birlikte. keşke rdr, gta gibi rağbet seviyesi yüksek olsa, ve değeri bilinse... ama herkesin tarzı değil bu tip oyunlar tabii ki.

    arkadaşlar müzikler efsane. gerçekten hangi müzisyene emanet edilmiş bilmiyorum ama, menü müziğinin efsaneliğinden tutun da oyun içi müziklere kadar heerr detay özel müziklerle donatılmış durumda. hani bazen sırf müziği dinlemek için menüde bekliyorum, ya da oyun bitince... müzikleri için de söyleyebilecek tek kelimem yok. hatta birini bırakayım, dinlemeye doyamıyorum çünkü;

    https://www.youtube.com/w...b_channel=LeqendLashMusic

    ne diyebilirim, gerçekten benim gibi pinball, tetris gibi oyunların hastası olanlara sonuna kadar tavsiye ediyorum... asla pişman olmayacaksınız!
    0 ...
  50. juno download

    1.
  51. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2322234/+

    dijital müzik satış platformu.

    sabah itibariyle ilk defa spotify dışında bir müziğe para verdim. ve açıkçası memnun kaldım. işin iyi yanı, satın aldığınız müzikleri direkt fiziksel olarak indirebiliyorsunuz. WAV, FLAC, MP3, Aiff formatlarında satılıyor. Hani madem bir müziğe para veriyorum, dedim kayıpsız ve orijinal versiyonunu indireyim. wav formatında satın aldım, ve şuan dinliyorum.

    resmi plak şirketleriyle çalışıyorlar, ve sanırım sadece elektronik müzik satışı yapılıyor. rock pek dinlemediğim için araştırma gereği duymadım açıkçası. aradığım her şarkıyı da bulamadım, ama en sevdiğim şarkılardan birini sabah buldum, ve deneyeyim dedim nasıl bir hizmet sunuyor. beğendim. özellikle arşivciler ve müziği offline olarak dinlemek isteyenler için birebir.

    ancak şu sıkıntısı var, türkiye'ye özel fiyatlandırma yok. platformda bulunan tüm şarkılar 1.89 Euro'dan satılıyor. Avrupa ülkelerine bedavayken, türk lirasının değer kaybı yüzünden bir şarkıya 58tl gibi bir miktar vermek gerçekten kırıcı. ve açıkçası bir müzik için pahalı olduğunu düşünüyorum. zaten masraflı iş. arşivle falan uğraşmayanlar spotify gibi platformlar kullansalar maddi açıdan daha yararlı olur. ama yine de ben hem sanatçıya destek olayım, hem müziğin direkt orijinal dosyasına erişeyim, kayıpsız müzik dinleyeyim ve arşiv yapayım derseniz, yine "özel" olarak nitelendirdiğiniz şarkılara bu para verilebilir.

    https://www.junodownload.com/
    0 ...
  52. wallop engine

    1.
  53. android camiasının başına gelen en güzel şeydir. uber kişiselleştirme uygulaması. başı hareketli wallpaper'ların çekmesiyle birlikte, bünyesinde hareketsiz w.p'lar'dan tutun da zil seslerine kadar her alanda kişiselleştirme imkânı tanıyandır.

    uygulama ücretsiz olarak yüklenebiliyor. ancak uygulama içinde aylık 20 tl bir ödemesi var, ki hayat kurtarır kendisi. hani ücretsiz kullanırsınız ama uygulamanın her yerinden reklam fışkırıyor, verim alamazsınız. uygulama para ödemeniz için elinden gelen her şeyi yapıyor. ama para ödemek istemezseniz, ve reklam izlemeye doymuyorsanız reklam izleyerek wallpaper'ları elde edip kullanabiliyorsunuz. ben çok memnun kaldığım için acımadım paraya, hem 20 tl bu devirde nedir ki? allah'ın carte dor dondurmasına 89 tl verdim bugün.

    uygulamada wallpaper'lar kategorilere ayrılmış. film, oyun, anime ve meem'ler kategorileri aklıma geliyor şuan. ama bunlardan çok çok daha fazlasını, hatta 2 katı daha fazla kategori bulunduruyor wallop engine. ayrıca her kategoride minimum 700-1000 civarı wallpaper bulunuyor. hatta hareketli ve hareketsiz olarak ikiye ayrılmış, ve bu bahsettiğim rakamlar da sadece hareketli olanlar. hareketsizler kim bilir ne alemdedir. zaten google hesabınıza da entegre olduğu için beğendiğiniz wallpaper'ları favorilerinize de ekleyebiliyorsunuz. hem masaüstü, hem de kilit ekranına uygulayabildiğinizi de ekleyeyim.

    yalnız uygulama cihazın kaynaklarını felaket sömürüyor. işlemci bilmiyorum da, şarj ve ram'in içinden geçiyor. özellikle ram. piliniz 4000-5000mah olsa kurtarır, öyle inanılmaz şarj yemiyor ama yüklediğimden beri yaşadığım kaybı farkedebildim. ram kullanımı zaten inanılmaz yüksek. wallpaper'a göre değişmekle birlikte, hareketli w.p'da genel ram kullanımı 500-600 mb. daha janjanlı bir şeyse 700-800 mb'a kadar çıkabiliyor. yani cihazınızın ram'i 3gb'dan azsa kullanmayı denemeyin bile. kullansanız bile cihaz verimli çalışmaz. sürekli drop yersiniz, diğer kullandığınız uygulamalar da doğru dürüst işlem göremez. yani cihaz kullanılamaz bir hale gelebilir. ram tüketimi aşırı olduğu için ram'de şişebilir, ve bu bahsettiğim rakamlardan bile daha fazla ram kullanılabilir. bu bilgileri de vereyim de, 1gb ram'li telefona yükleyip de uygulamaya bok atmayın boşu boşuna yani.

    ilgilenenler, ve cihazlarını kullanmaktan 2x daha fazla zevk almak isteyenler deneyebilir. özellikle müzik dinlerken bambaşka moda sokuyor. harika bir şey!

    https://play.google.com/s...tions.alessio.walloopbeta
    2 ...
  54. memoryhackers net

    1.
  55. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2319625/+

    haldır haldır gece gündüz oyun hileleri yazan, ve hilesiz, emeğiyle ve yeteneğiyle oynayan oyuncuların haklarını istismar eden, ve tüm bu istismara rağmen korsan bir yazılım hakkında developer'lardan bilgi almaya çalışırken, "korsana destek vermiyoz" diye cevap verip ardından açtığım konuyu silip beni dumura çeviren garip bir forum sitesi.

    açıkçası hile dışı açılan konularını kaliteli bulduğum için, uzun yıllar boyunca saygı duyduğum bir forumdu. ama bu olmadı be güzel kardeşim! madem korsana destek vermiyorsun, oyun hilesi yazmayı bıraksan mı ha? Dword Hack adı altında ücretsiz şekilde gerek Wolfteam, gerek Point Blank gibi oyunların içinden geçtiniz yıllarca, alt tarafı iki korsan program hakkında bilgi vermemek için ne ara korsana destek vermemeye başladınız?

    vallah pes!
    0 ...
  56. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük