günümüz sözlüklerinde onun bunun açtığı başlıkları beğenmeyerek,ben kendi başlığımın altına entry girerim herzaman üstte benim entryim görülmeli takıntısıdır.Bu durum salgın gibi tüm sözlük yazarlarına yayılınca ortalama olarak 2015 yılında su durumla karsılasmamız asikardır.
istatistikler
yazar sayısı : 20.000
çaylak sayısı : 200.000
açılan başlık sayısı : 2milyon
girilen entry sayısı : 1.5 milyon
genelde itiraf edilmeli ki erkekler kızlardan bir adım daha komik, bu durum belki kızların kendilerini güldüren erkeğe ihtiyaç duymalarından espri yapma özelliklerini yitirmeleri sonucudur, ya da toplum baskısından.Hiç kadın stand up'çı görenimiz yoktur.Öyle ya da böyle sözlükte erkekler daha fazla güldürmekte.
not : bu tekrarı olmayacak bir itiraftır.
düşündüm taşındım günlerce üstümdeki gerginliğin sebebi de neydi?
23 yaşındayım, gencim, sağlıklıyım ve çok şükür başarılıyım. ilkokul orta okul derken geldik liseye binbir zorluk çekerek yeri geldi dershane yeri geldi özel öğretmenler vasıtasyla ve kişisel gayretlerimle girdik öss'ye kazandık sınıf öğretmenliğini. okuduk bitirdik önümüzde kpss,ales,üds zart zurt. ulan mesai bitmedi mi?. sınıfımı geçtim hem de iyi bir dereceyle, çalıştım çabaladım geldim bu yaşa, yine mi sınav?
çoğunluğa uymak adettidir türk halkının, dedim madem türk halkının parçasıyım gireyim kpss'ye,saçma bile denilemeyecek sorular, bilgiyi ölçmek yerine 'nasıl yaparız da öğrenciyi yanıltırız amaçlı' bir sınav. şans bu ya rahatsızlandığım gün kpss'ye denk geldi yada kpss rahatsızlandığım güne veyahut ben kpss yüzünden rahatsızlandım. hayatımz iki oturumda belirlendi. geldi 74. kopya skandalları oldu, iptal edilen sorular, yapılmayan açıklamalar, dönen torpiller, edilen saçmalıklar. haşa hepimiz bu dertlerden muzdaribiz de adaletsizlikte son noktayı bilhassa yaşamak insana daha çok nüfuz ediyormuş. yatırdığımız harçlar, ödediğimizi taksitler, yaptığımız eğitim masrafları ve birçoğumuzun iş bile bulamayacak olması. bu adaletsizliklerin hesabı da kesilir elbet.
annemin lafıyla kapatayım 'sabırla koruklar üzüm olur'.
herhangi bir eleştiriye maruz kaldığında olumlu ya da olumsuz kısımlarını tartıp hayatıyla içselleştirebilen yazardır. ne olursa olsun kendine güvenir ve fikirleri hayat felsefesini oluşturur, korkusuzdur.
'aşağıdakilerin hangisi aşağıdadır' türü sorular genelde öğrenenle öğrenmeyeni nasıl ayırırız türünden değil de ; ne yaparsam öğrenci daha başarısız hale gelir amaçlıdır .
eğitim sistemimizdeki yüzlerce yanlışlıktan bir kesit .
beğenilen entrylerin tam hakkının verilmesinin gerekliliğidir .
- mahmut bir entry gördüm harikaydı yav .
+ iyi ya abi artılasaydın ben bazen mesaj bile atıyorum teşekkür için .
- ne artılayacam ulan g.tü mü kalksın durduk yere ? hem onlar bana veriyorlar mı?
+ ama geçen gün sana laf atan birini eksilemiştin bir de yetmedi benim profilimden girip eksiledin abi .
- o başka öbürü başka bu devirde artılamayacan olum bırak iti gebersin .
+ ben yolumdan şaşmam abi artımı da veririm , mesajımı da atarım .
- iyi be ne b.k yersen ye senden adam olmaz .
+ adam sensen bırak olmayım .
- sie .
-abi beni bugün çaylak yaptılar sebebi belli değil .
-ne b.k yedin lan yine ?
-valla bişey yapmadım abi bir konuşsan torpil filan olmuyor mu ? araya adam soksak ?
-olmaz lan en son ne ettin onu de bakiym ?
-fikirlerimi söyledim valla abi herkes gibi .
-her fikir heryerde söylenmez goçummm dikkat çekmeyecenn .
-o zaman olmaz abi ben sivri dilliyim , siyasi içerikli başlıklara gelemem , inadım inattır . ne mutlu türk'üm diyene .
-kal o zman iblis hep çaylak olarak .
- 'din ve vicdan hürriyeti' hepimizin hayatında nice kolaylık sağlayan haklarımızdandır . her durumda her fikre ve görüşe saygı duyulmalıdır . eksilensek de artı oy da alsak burda olmaktan mutlu yazarlardanız . azıcık daha saygı gerek . duydun demi hamdi ?
- aynen katılıyorum rasim .
Ergenlik Sivilcesi: Erkeklerin sivilce sorunu daha fazladır. Bu da daha çok testosteron hormonundan kaynaklanmaktadır. Bu hormon yağ bezlerini uyarır ve derideki gözeneklerin tıkanmasına, dolayısıyla da sivilceye neden olur.
Saldırganlık: Erkekler kadınlardan daha saldırgan olup bedensel güç kullanımına daha eğilimlidirler. Bunun açıklaması da testosterona bağlanmaktadır. Buna karşılık kadınlar kelimelerle saldırır ve savaşırlar.
Kan: Erkeklerde 4.5, kadınlarda 3.6 litre kan vardır. Erkek kanı daha koyu kıvamlıdır, bir damlasında 1 milyon kan hücresi vardır.
Yaş dönümü: Kadınlar menopoz döneminde ateş basması, uykusuzluk, şişmanlama, gece terlemeleri ve vajina kuruluğu gibi belirtiler yaşarlar. Erkekler andropoz denen yaş döneminde hemen hemen hiçbir bedensel belirti yaşamazlar.
Vücut ısısı: Erkeklerin vücut ısısı kadınlardan daha yüksektir. Su: Erkek vücudunun yüzde 60-70'i sudan ibarettir. Kadın vücudundaki su oranı ise yüzde 50-60 arasındadır.
iskelet: Erkeklerin omuzları daha geniş , kolları ve bacakları daha uzun, kemikleri daha ağır, eklemleri de daha büyüktür. Buna karşılık kadınların kalça kemikleri daha geniş, eklemleri daha esnektir.
Duyu organları: Kadınların işitme ve koklama duyuları daha güçlüdür. Buna karşılık erkekler ışığa karşı daha hassastır.
Enerji harcaması: Erkekler hareketsizken vücudun metrekaresi başına 39,5 kalori yakarlar. Kadınlar ise 37 kalori. Erkeğin günlük kalori ihtiyacı 2700 kalori, kadınınki 2000 kaloridir.
Yağ: Erkeklerde kadınlarınkinin yarısı kadar yağ dokusu vardır. Kadınlarda yağ dokusu vücudun yüzde 27'sini oluştururken, bu değer erkeklerde yüzde 15'tir.
Ağlamak: Kadınlar erkeklerden 5 kat fazla ağlarlar. Genellikle de saat 19.00-22.00 arası.
Beyin: Erkek beyni yüzde 14 daha ağırdır. Buna karşılık kadınlarda iki yarım küre arasındaki iletişim daha iyidir.
Kalp atışı: Erkeklerin kalbi daha büyüktür ve daha yavaş çarpar: Dakikada ortalama 72. Bu değer kadınlarda 80'dir.
Sıcaklık duyarlılığı: Kadınlar kalın yağ dokuları nedeniyle soğuğa daha dayanıklıdırlar.
Yaşlanmak: Erkekler kadınlardan daha hızlı yaşlanırlar. 35 yaşındaki bir erkeğin damar sistemi 50 yaşındaki bir kadınınkine eşdeğerdir.
Kaslar: Erkekler kadınlardan yüzde 50 oranında fazla kas gücüne sahiptir. Buluğ çağında erkeklerde kas hücrelerinin sayısı 20 misli, kadınlarda 10 misli artar. Erkekler kadınlardan üçte bir oranında daha güçlüdürler.
Buluğ: Erkekler buluğ çağını 10-15, kadınlar 9-14 yaşları arasında yaşarlar.
Yaşam Süresi: Erkeklerin ortalama omrü 71,5 yıl, kadınların 78 yıldır.
Bacaklar: Erkeklerin bacakları daha uzun ve kaslıdır. Bu yüzden kadınlardan daha hızlı koşar, daha uzağa zıplarlar.
Vücut ölçüleri: Erkek ortalama 175 cm boyunda ve 73,5 kg ağırlığındadır. Göğüs çevresi 98,5cm , beli 80,4cm'dir. Kadın ortalama 160 cm boyunda olup 61,2 kg'dir. Göğüs çevresi 90,1; kalça genişliği 96,5 cm; beli 74,3 cm'dir.
Adem elması: Gırtlaktaki adem elması adlı çıkıntı sadece erkeklere hastır.
zamanla türk toplumunda çoğalan bir sevdadır . ismail yk'nın albümlerinin diğer sanatçıların albümlerinden kat ve kat fazla satıldığı gerçeği tvlerde sık sık yayınlanmakta . sebebi bilinmez 'allah belanı versin , allah seni kahretsin ' gibi sevgiliye şarkılarla yapılan hakaretler de bu sanatçıdan sonra popüler olmuştur .
yapılan istatistiklere göre kadın yazar oranının erkek yazar oranına göre 5 kat fazla eksi oy kullandıkları tespit edilmiştir .
bunların sebepleri arasında bir çok faktör göze çarpar ;
-bakış açısı farklılığı .
-detaycılıkları .
-eleştirisel karakterleri vb .
1905 yılında Ali Sami Yen ve arkadaşları tarafından, öğrenci oldukları ve kuruluş tarihi 1481'lere dayanan Galatasaray Lisesi'nde kurulan kulüp, futbol branşında şu ana kadar 17 kez Türkiye Ligi şampiyonu olmuş; 2000 yılında da UEFA Kupası ve UEFA Süper Kupası'nı kazanmıştır. 2000 yılında bu başarılarından dolayı UEFA tarafından o yılın Eylül ayında Millenium Kupası ile ödüllendirilen ve kupası Franz Beckenbauer tarafından verilen Galatasaray, ayrıca Uluslararası Futbol Tarihi ve istatistikleri Federasyonu (IFFHS-International Federation of Football History & Statistics) tarafından yapılan "Dünyanın en iyi futbol kulüpleri" istatistik çalışmasında, 2000 Ağustos ayı en iyi takımı olarak gösterilmiş ve o yılın sonunda dünyada yılın en iyi 2.takımı olmuştur. 2001 Ocak ayında ise puan sıralamasında 1. sıraya yükselerek ayın lideri olmuştur. Son yapılan araştırmalarda Türkiye' deki en büyük taraftar kitlesine sahip kulüp olarak belirtilmektedir.
Galatasaray UEFA Kupası'nı yenilmeden ve Şampiyonlar Ligi gruplarını 3. olarak bitirip kazanan tek takımdır. 1999-2000 yılında, UEFA Kupası finalinde ingiltere'nin Arsenal kulübünü penaltılarla yenerek, bir Avrupa Kupası kazanan ilk ve tek Türk futbol kulübü olmuştur. Galatasaray aynı yıl; Super Kupa'yı da Real Madrid'i 2-1 yenerek kazanmıştır. Avrupa'da en fazla başarı yakalamış Türk takımı olan Galatasaray' ın Avrupalı rakiplerine oranla mütevazı olarak görülen kadrosuyla kazandığı UEFA Kupası ve Süper Kupa dünyada büyük bir başarı olarak görülmüş, böylece Galatasaray adı tüm dünya tarafından tanınan bir marka hâline gelmiş ve kulüp dünya çapında büyük bir taraftar topluluğu kazanmıştır. Kulüp Avrupa' daki popülerliğini halen devam ettirmektedir
tüm seçim paralarının geldiği yegane yer almanya uzantılı deniz feneri kampanyası bir türlü mahkemelerce sorusturma altına bile alınamadı . neden dersiniz ? bir ergenekondur gidiyor ama asıl yolsuzluğun odağı hükümetin baskısı yüzünden hep askıda kalıyor. bravo...
denize girdiğimiz şu yaz mevsminde sık karşılaşacağımız bir tablodur .
-gel mahmut gel bura boyu geçmiyor .
-mahmut bir boy ver .
-boyu geçti mahmut zıçtık .
-mahmut haber ver boğuluyorum .
-guluu guluu .
günümüzde ne yazık ki paranın bir çok kapıyı açmasıdır. para doğrudan mutluluğu getirmemekle birlikte dolaylı olarak mutluluğa aracı olmaktadır . artık çevremizdeki insanların bir çoğu çıkar yüzünden birbirleri satmaktadırlar .
duyulduğu üzere kpss'de büyük bir kopya skandalı oldu ve kimsenin gıkı çıkmadı . çekilen kopyaların 2000 dolayında kişiye aktarıldığı sanılmakta çok üzgünüm .
çok kolay bir uğraştır . akp hükümetinden oluşan bir temsil heyeti önderliğinde çuval çuval kömürlerin , beyaz eşyaların ,paketlerce makarnaların ailelerine dağıltılmasıyla mümkündür . buyrun deneyelim .
rte'nin beyaz eşya dağıtmasının yanında adaletlice kalan durumdur. kalitesiz kömürleri dağıtıp dağıtıp havadaki oksijen oranını azaltıp insanların hayatını riske atmak nekadar mantıklı?
