9 Haziran 2017 tarihinde Bursa ve dolaylarında olduğu gibi yağmur eşliğinde yaşandığında bir daha güneş görmek istememenize neden olabilecek huzursal bir eylemdir.
Ülkemde, bir uyuşturucu satıcısının kahramanlar gibi karşılanabileceğini ispatlayarak toplumca ne kadar affedici ve hep iyi yanlara odaklanıcı olduğumuzu gözlerimize gözlerimize o güzel bacakları ile sokmuştur.
beğeni toplamak için yaptığını düşünenler için "herkes özümseyebildiği kadarını anlar" diyebileceğimiz eylemdir.
Kaç tane akrabanızın telefon numarası rehberinizde, kaç tanesi facebook hesabınızda? diye kendilerine sorulması gerekir. Tüm akrabalarıyla bu kadar içli dışlılarsa ne alâ ayrıca Allah göstermesin aynı şeyin sizin başınıza geldiğini ve herkese haber verme işini aile fertlerinde sizden başkasının yapamayacağını düşünün gerçekten o psikolojiyle herkesi telefondan arayabilecekseniz ne mutlu size.
büyüleyici bir konusu var (bu konuda objektif olabileceğimi sanmıyorum), lisanın sınırlarını aşan bir roman, afili cümlelerden dolayı falan değil ha, o kadar iyi kurgulanmış ki yazar bir histen söz ettiğinde o his hayalinizde tamamen yazarın bilinç altınıza gömdüğü şekilde canlanıyor. Zaten çok değişik bir roman, his bükme sanatından, kelimelere bilinçli/ bilinçsiz işlenen aurolara, zaman da yolculuktan, "bir dakika ya zaman diye bir şey mi var ki sanki?" ye kadar her şeyin sürükleyici ve kusursuz bir zekayla kurgulanmasıyla "en uzak maddenin silik atomundan, en çelimsiz insanın en belirsiz hareketine kadar, eşya ve hâdiseleri saran kanunu" anlatmış adeta.
Asıl şaşırtıcı olan ise, giz'in ne olduğunu (bkz: gnostik) olarak algılamanız fakat bu algının tıpkı (bkz: nfz)'nin de bahsettiği o tılsımlı daire dışına çıkamayışından ötürü çaresizce kendinizi yeni bir giz'i tercüme etme çabasında bulmanız. Sanki kitabı siz yazmışsınız gibi gelecek, kim bilir... ?