zamanında bu konudan çok muzdarip olduğumdan denemediğim yol kalmamıştı. tabi sorun varsa çözümde var mantığıyla hareket ederek araştırmaları sürdürmeye devam ettirdim ve sonunda bu işi kökten çözen bir program keşfettim. programın adı ultrasurf. buyurun buradan yakın ; http://ultrasurf.us/
yeryüzündeki canlılığın tesadüfler sonucunda, doğal şartlarla kendiliğinden meydana geldiğini savunan Bu teori bilimsel bir kanun, ispatlanmış bir gerçek olmadığı takdirde bilimsellik kisvesi altında toplumlara empoze edilmeye çalışılan materyalist bir dünya görüşü olmakla beraber, bilim tarafından her alanda yalanlanan bu teorinin en büyük dayanakları ise birtakım hile, sahtekarlık, çarpıtma, aldatmaca ve göz boyamalardan oluşan telkin ve propaganda yöntemleridir. bu safsataya inanan dangalakların halen var olmasına hayret ediyorum.
bir proteinin ve çekirdek asidinin (DNA-RNA) oluşma ihtimali, tahminlerin çok ötesinde bir olasılıktır. Hatta belirli bir protein zincirinin ortaya çıkma ihtimali astronomik denecek kadar az olduğuna göre hani nerede evrim hı? Her şey Allah'ın dilemesiyle olur. Ol demesi yeterlidir.
Bugün biyoloji, paleontoloji, genetik, biyokimya, mikrobiyoloji gibi bilim dalları, canlılığın hiçbir şekilde tesadüfler ve doğa şartları sonucunda kendiliğinden meydana gelemeyeceğini kanıtlamıştır. Canlı hücresi, bilim dünyasının ortak kanaatiyle, insanoğlunun bugüne kadar karşılaştığı en kompleks yapı ünvanını korumaktadır. Modern bilim, tek bir canlı hücresinin dahi büyük bir şehirden çok daha kompleks bir yapıya ve içiçe geçmiş olağanüstü sistemlere sahip olduğunu ortaya koymuştur. Böyle kompleks bir yapı, ancak bütün parçaları aynı anda ve eksiksiz olarak ortaya çıktığında işlev görebilir. Yoksa hiçbir işe yaramaz, zaman içinde dağılır, parçalanır ve yok olur. Evrim teorisinin iddia ettiği gibi milyonlarca sene diğer parçalarının "tesadüflerle" oluşmasını bekleyemez. Dolayısıyla sadece tek bir hücrenin kompleks yaratılışı dahi, Allah'ın canlılığı yoktan varettiğini açıkça göstermektedir.
Nemrut zamanında, fahişeler vardı, en ince gömlekleri giyer, ilgi çekmek için yollarda yürürlerdi. Kadın, kocasını dostu ile birlikte idare ederdi.
Davut ve Süleyman Peygamberin devrinde, kadının inceden yapılmış, yanları dikilmemiş açık gömlekleri olurdu. bu açık yerden karınlarının kıvrımları görünürdü.
Erkeklerle karışık oturulur, beraber gezilir, yürürken kırıtılır ve vücudun bazı süsü ve güzellikleri gösterirlerdi.
Bu zamanda olanlar o zamanlar da vardı. Cahiliyet çağının bu tür konularda, içinde bulunduğumuz çağa erişebildiğini söylemek zor olmasa gerek.