normaldir ama her yiğidin harcı değildir. çocuk sahibi olmak demek hem bir eşinin olması demek hem de ev geçindirmek demektir. çocuk bakmak kolay değildir hele ki çocuğu düzgün yetiştirmek hiç kolay değildir. bu değişkenler toplandığında karşımıza büyük bir sorumluluk çıkmaktadır.
incir çekirdeğini doldurmayan sikko tırıvırılar.
bir çok erkek üniversitelinin arayıp da bulamadığı şey benim ayağıma gelirken ben elimin tersiyle itiyorum. neden? mal mıyım? ileride pişman olacağımı düşündüğüm şeyleri yapmamaya özen gösterirken ipin ucunu kaçırıyormuşum gibi geliyor. insanlara genel olarak pek bir şey anlatmamama rağmen, eğer ki şu 4 sene içinde olanları anlatsam ağzıma sıçacaklar diye korkuyorum. Millet üniversiteyi sağmal inek gibi görüyor. Bünyevi zevklerini tatmin ettiği sürece yapılan/yapılacak her şey mübah kafasıyla hareket ediyorlar. ulan istediğim eften püften bir şey olmuyor ama onun dışında her bir bok oluyor. sikeyim mi sabaha mı bırakayım böyle işi acaba? istediğim sonra diyorum ki: ulan tamam çizgimizi bozmadık da, ya yapmadıklarım için pişman olursam ya da değmezse ilerde? düşüncelerim ve hislerim yapmamamı söylerken, istediklerimin olmaması ve istemediklerimin sağdan soldan fırlaması beni inanılmaz deli ediyor.
ulan üniversitenin ilk senesi erkek bir hoca asıldı. kendimi nasıl tanıttıysam artık, yarra yiyorduk zor kurtuldum. çok ilginç şeyler oluyor, çok. daha ne kadar ekstrem bir şey olabilir ki benim istediklerim niye olmuyor? en iyisi sabretmek...
içinde ebenizinkini tersten görün dediğim bir uyuşturucu türüdür. bir arkadaşım içti bildiğin ölüm tribine girdi. namaz kılmak istediğini söyledi çünkü öleceğini düşünüyordu. o uyuşturucuyu ona veren kişi öldüreceğini söyledi. bu arada da hastanelik oldu, zor yetiştirdik.
abi hala olmayacak, imkansız diye düşünenler olayları nereleriyle izliyorlar acaba? böyle giderse kurulması yakındır. nerede, nasıl kurulur bilmiyorum ama bizim lehimize ilerleyen bir durum yok şu an.
--spoiler--
...His smile seems to be both an important part of the role and a result of the singular combination of hope and imagination that enables him to play it so effectively...
--spoiler--
ezgi mola inanılmaz şekilde oturmuş programa. ilk geldiğinde başarabileceğinden emin değildim fakat izledikçe ne kadar doğru ve yerinde bir seçim olduğunu görüyoruz. *
sünnetimi tam olarak 19 ağustos depremi kesti ve aklımda sadece manisi kaldı.
duydunuz mu?
ah şu babam yok mu?
aklına taktı beni.
20 ağustosta kestirecekler şeyimi.
düğün dernek kurmuş,
elaleme yayar gibi.
sünnet edecekler beni
muzu soyar gibi.
dedim ki bu iş bitsin,
fazla zamam geçmeden.
biraz daha büyüyüp
iş satıra düşmeden.
o gün siz de buyurun
gelin görün halimi.
ben x beklerim hepinizi.
olay kurgusu ve bağlayıcılığı çok iyi değil. tespitler ve betimlemeler şahane. başlarken beklentim çok yüksekti belki de ondan çok çekici gelmedi hikaye. bazı yerlerde tamam bu sefer oldu, mantıklı diyorum ama 3-5 sayfa sonra şizofren birini mi okuyorum hissine kapılıyorum. belki de okuyacağımı beklediğim şeyin bu olabileceğini düşünmediğim için hikaye çarpıkmış gibi geldi. blog yazılarını tercih ederim. neden mi? çünkü orada anlatmaya çalıştığı şeyler ve çabası daha samimiydi. şimdi kitabı beklentiyi karşılayamayınca bir değişik oldum.