tanıdığım en kibar ve zarif adam olan sevgili hocam ibrahim kaboğlunun bir terör örgütü ile ilişkisi olduğunun iddia edilmesi pekte iyi bir şaka değildi. zira kendisi hümanizm ve hukuki düşünmeyi bana öğreten adamdır ve bu şaka pekte inandırıcı değildir.
marmara üniversitesi hukuk fakültesinde genel kamu hukuku derslerine de giren ilginç profesör. ders dönem içindeki diğer derslere oranla daha basit gibi görünse de ne yapıp edip sınavda zor sormasını becerir. bu konudan sorarım dediyse o konuya çalışmayın çünkü asla sormaz. ayrıca puanlandırma sistemi de bir gariptir. buna da vermeyeceksen hangisine vereceksin be dersin.
avcılık ilk insanlardan beri süregelen bir süreçtir. bu yüzden insanın doğasında vardır. bunu yasaklamak sevişmeyi yasaklamak gibi bir şey olacaktır. bu yüzden avcılık hiç bir zaman yasaklanmamalıdır.
hitleri sevmemesine karşın zorlamalarla nazi partisine katılan daha sonraları adalet bakanlığı da yapan önemli bir hukukçudur. kitapları bir çok hukuk fakültesinde okutulur. fikirleri oldukça güzeldir ama uygulamada fikirlerinden oldukça farklı sonuçlar doğurmuştur ve bir çok insanın ölümüne sebep olan nürnberg yasalarının çıkmasında etkili rol oynamıştır. savaşın bitiminin ardından nürnberg mahkemelerindeki hakimler davasında yargılanan en yüksek rütbeli sanıktır. mahkeme tarafından suçlu bulunmuş ve ömür boyu hapis cezası almıştır ama bunun üzerinden beş yıllık bir süre geçmeden 1950 yılında iş göremezlik nedeniyle serbest kalmıştır. judgment at nuremberg filminde ernst janning karakteri bu kişiden esinlenerek oluşturulmuştur.
marmara üniversitesi hukuk fakültesi profesörlerinden ilginç bir kişiliktir. bir ara hukuk başlangıcı derslerine girerdi. daima blok işler ama işin ilginç yanı bir ders elli dakika iken hocanın blok işlediği iki dersin toplam yarım saat sürmesi. dersinde not tutmak zaten imkansızdır, hatta o kadar hızlı konuşur ki ne dediğini anlarsanız şanslısınız. hiç bir şey anlamasam da en eğlenceli derslerden bazılarını onunla işlemiştim zira hiç kimse bir şey anlamıyor ve hoca adeta nereden geldim ulan ben buraya der gibi ders anlatıyor.
adananın hadırlı mahallesinde bir cenaze töreni sırasında eski seyhan belediye başkanını defalarca ateş ederek öldürmüş, ardından kayıplara karışmıştır. bir süre bulunamamıştır ve sonra polisi arayarak adresini verip gelin beni alın demiştir. daha önce de bir çok suça bulaşan bu abimiz ağırbaşlılığıyla ve çok sert tavırlarıyla bilinirdi.
amedeo modiglianinin tablolarında sık sık gördüğümüz fransız manken. modiglianiye büyük bir aşkla bağlıdır ve modiglianinin genç yaşta ölümünün hemen ardından intihar etmiştir.
cicero'nun 12 bölümden oluşan söylevi, roma vatandaşlığından çıkarılmak istenen bir yunanlı şairin öyküsüdür. ama, bu söylevin içeriği çok daha derindir. cicero eserinde archias'ın savunmasını yaparken, aynı zamanda döneminin edebiyatının ve edebiyatçısının da savunmasını gerçekleştirmektedir.
her insan türk, alman, ingiliz olabiliyor. müslüman, hristiyan ya da musevi olabiliyor ama iş insan olmaya gelince bir takım sorunlarla karşılaşıyoruz ve ne yazık ki etnik kökenimiz ve inancımız, ne olduğumuzun önüne geçiyor.
1983 yapımı andrey tarkovski filmi olan nostaljinin sonundaki, deli karakterinin muhteşem tiradıdır.
içimde hangi atam konuşuyor? hem aklımda hem de bedenimde aynı anda ayrılamam.
bu yüzden tek kişi olamıyorum. kendimi aynı anda sayısız şey olarak hissedebiliyorum.
fazla büyük usta kalmadı. zamanımızın gerçek kötülüğü budur. kalbin yolları gölgelerle kaplanmış.
yararsız görünen seslere kulak vermeliyiz. okul duvarları,asfalt ve refah reklamlarının uzun kanalizasyon boruları ile dolu beyinlere böceklerin vızıltısı girmeli. her birimizin gözlerini ve kulaklarını büyük bir rüyanın başlangıcı olan şeylerle doldurmalıyız.
birisi piramitleri yapacağımızı haykırmalı. yapmamamızın bir önemi yok.
o isteği beslemeliyiz, ve ruhun köşelerini esnetmeliyiz sınırsız bir çarşaf gibi. dünyanın ilerlemesini istiyorsanız el ele vermeliyiz. sözüm ona sağlıklıları sözüm ona hastalarla karıştırmalıyız.
siz sağlıklı olanlar! sağlığınız ne anlama gelir. insanoğlunun bütün gözleri, içine daldığımız çukura bakıyor.
özgürlük faydasızdır, eğer gözlerimizin içine bakmaya yemeye, içmeye ve bizimle yatmaya cesaretiniz yoksa! dünyayı yıkıntının eşiğine getirenler sözüm ona sağlıklı olanlardır.
insanoğlu dinle! senin içinde su, ateş ve sonra kül ve külün içindeki kemikler ve küller.
kemikler ve küller! gerçekliğin içinde veya hayalimde değilken ben neredeyim?
işte yeni anlaşmam: geceleri güneşli olmalı ve ağustos'ta karlı.
büyük şeyler sona erer küçük şeyler baki kalır. toplum böylesine parçalanmaktansa yeniden bir araya gelmeli.
sadece doğaya bak ve hayatın ne kadar basit olduğunu göreceksin. bir zamanlar olduğumuz yere dönmeliyiz yanlış tarafa döndüğün noktaya. hayatın ana temellerine geri dönmeliyiz suları kirletmeden.
deli bir adam size kendinizden utanmanızı söylüyorsa ne biçim bir dünyadır burası!
şimdi müzik.
anne! başının etrafında dolaşan ve sen güldükçe berraklaşan o hafif şey havaymış.
müzik işe yaramıyor.