Malum pandemi sürecinde evde kaldığımız bu günlerde çok fazla yazılıma yönelme oldu. Pandemi sürecinde evden çalışılacak bir ortam yaratmak isteyen herkes yazılım öğrenmeye çalışıyor. Fakat bir çok insan (sosyal medya üzerinden ekseriyetli olarak bu konularda soru geliyor) nereden başlayacağını bilemiyor. Hangi dil ile ne yapılır, daha doğrusu hangisinde daha rahat istenilen proje üretilir orada tıkanıyor. Bu girdi ile yeni başlayanlara ipuçları, genel bilgi ve kaynak vermeye çalışacağım.
Yazılıma başlamak için öncelikle kafanızda ne üretmek istediğinize karar verin. Oyun mu? Data Analiz mi? Yapay Zeka mı? Web Yazılım mı? Gömülü Sistem mi? Masaüstü Programlama mı? Mobil Geliştirme mi? Öncelikle buna karar vermeniz gerekmekte. Bu platformlar için çeşitli diller mevcut olup bu diller arasında Syntax (Söz Dizimi Kuralları) hariç çok fazla fark olmamasına karşın Oyun ve Mobil Geliştirme dediğimiz mecra tamamen OOP(Nesne Yönelimli Programlama) üzerine kuruludur. Nesne Yönelimli Programlamayı yazının ilerleyen kısımlarında anlatacağım.
Öncelikle yazılımcıı olmak isteyenlere ipucu vereyim daha sonra hangi dil ile hangi platform daha rahat kodlanır onu anlatayım. Maddeler halinde gideceğim. Kaynaklar önereceğim.
1) Algoritma Öğrenin:
Yazılıma başlamadan önce mutlaka yapmanız gereken şey tam olarak bu. Yazılım dahil her işin yapılış aşamalarını öğrenmek diyebiliriz buna. Okullarda genelde çay demleme üzerinden anlatılır. BTK üstünde eğitimi mevcut ve gayet kaliteli bir eğitimdir.
2) Döküman Okuyun:
Her dil ile alaklı dökümanları okuyun. Güncellemeleri takip edin. Bu size hem dil öğrenme de hem de kurslar dışında öğrenme kaynağı konusunda fırsat verecektir. Malum kurslar sadece eğitmenin bildiği kadarıdır.
3) Dil Öğrenin:
Dil öğrendiğiniz takdirde herhangi bir ücret ödemeden her dili kendi kaynağından öğrenebilirsiniz. FreeCodeCamp gibi oluşumlarda ise başla bitir mantığındaki kurslar hem ücretsiz hem de uzmanlar tarafından verilmektedir. Bu şekilde daha rahat öğrenebilirsiniz. Ayrıca StackOverFlow'da diğer meslektaşlarınız ile yardımlaşabilirsiniz.
4) Not Alın:
Defter tutma alışkanlığınız olsun. Öğrendiğiniz komutları oraya not alın. Takıldığınız yerlere bakabilirsiniz. Ayrıca onu ararken unuttuğunuz başka komutları da öğrenebilirsiniz. Hem kim bilir belki o notları bir gün kitap olarak yayınlarsınız.
5) Blog Açın:
Evet kendinize kişisel bir blog açın. Jekyll ile Github üstünde blog açmak gayet kolay. WordPress, Medium, Blogger farketmez kendinize bir blog kurun. Örnek vermek gerekir ise kendi blog adresim: https://nickzsche.github.io/ GitHub üstünde açıldı. Üstte dediğim gibi hem not almayı hem de yaptığınız işler için bir portfolyo oluşturmanızı sağlar.
6) GitHub Kullanın:
GitHub açık kaynak projelerin yayınlandığı bir yazılımcı platformu. Buraya proje yüklemekten, açık kaynak projelere destek olmaktan ve oradaki kodları okumaktan asla kaçmayın. Kodları okuyarak kod bilginizi geliştirebilirsiniz. Şahsi olarak OOP(Nesne Yönelimli Programlama) temellerimi orada geliştirdim.
7) Bir Programlama Dili Öğrenin:
Burada dediğim şey bir dili tamamen öğrenip diğer dillere geçin bu size sonraki dilleri öğrenme kolaylığı sağlar. Ayrıca bir dili bitirmeden başka dile geçmek kafanızı karıştırabilir. Bu da daha önceki yıllardan kalma bir blog yazım. https://medium.com/ @agarthacompany/python-ve-diğer-dilleri-karşılaştıralım-8bbbc9e870ea dilleri karşılaştırdığınız zaman çok bir fark olmadığını görebilirsiniz.
8) OOP Öğrenin:
Nesne Yönelimli Programlama sizlere büyük kolaylık sağlar. 1 defa yazar ve ardından o kodu istediğiniz yerde tekrar ve tekrar kullanabilirsiniz. Bir program içinde 1000 defa Print yazmak yerine 1 defa fonksiyon tanımlamanız size kolaylık sağlayacaktır. Ayrıca bir kod içinde örnek vermek gerekir ise bir özelliği değiştirmek istediğiniz vakit tek tek her satırı düzeltmek yerine sadece classları düzeltmeniz işinize yarayacaktır.
Şimdi ise hangi dil ile hangi platform daha rahat kodlanır onu görelim.
1) Yapay Zeka ve Veri Bilimi:
Yapay zeka ve veri bilimi için revaçta olan iki dilimiz mevcut. Bunlar Python ve R dilleri. ikisinin de öğrenimi kolaydır fakat naçizane tavsiyem yazılıma bu dillerden ziyade C ve C++ gibi diller ile başlamanız. O diller ile yazılım temellerini kavrar iseniz daha rahat edersiniz. Neyse konumuza dönelim. Özellikle Python binlerce kütüphane barındıran bir yazılım dilidir. Her kütüphanenin dökümanı internet üzerinde mevcuttur. Her yazılım dilinde olduğu gibi eğer "ingilizce" biliyor iseniz kendi dökümanları ile dili çok rahat şekilde kavrayabilirsiniz.
Eğer okumayı seviyor iseniz Fırat Özgül tarafından yazılmış https://python-istihza.yazbel.com/ bu "Türkçe" kaynak işinizi görecektir. isterseniz internette Pdf hali mevcut onun çıktısını da alabilirsiniz. Buradan Python ile veri analizine ve yapay zeka temellerine geçebilirsiniz.
Hayır ben izlemeyi seviyorum diyorsanız https://gelecegiyazanlar.....tr/egitimler#veri_bilimi bu link üzerinden sertifikalı olarak Python ve Veri Bilimi konusunda Mustafa Vahit Keskin hocadan eğitim alabilirsiniz. Benim Python öğrendiğim sistem burasıdır. Ayrıca Btk Akademi üstünde yine Sadık Turan tarafından verilen Python eğitimleri mevcut. Bunlar tamamen ücretsiz. R Dili için ise ücretsiz kaynak göremedim pek. Onun içinde yine Mustafa Vahit Keskin tarafından verilen R kursunu düşük ücretler ile alabilirsiniz o da burada https://www.udemy.com/course/r-programlama/ . Elbette sadece programlama dili ile bitmiyor. Sql bilmeniz gerek veri analizi için. Onun için de yine Turkcell ve Btk akademi de videolu eğitimler mevcut.
2) Oyun Programlama:
Oyun programlama kısmı tamamen nesne yönelimli programlama dediğimiz olay üstüne kuruludur. Oluşturulan classlardan yeni nesneler üreterek kodlanabilir. Gözünüzü korkutmasın, zaten artık popüler her dil nesne yönelimli programlama mantığı üstüne işliyor. Öğrenirken kafanız karışabilir fakat kavraması o kadar güç değildir.
Oyun programlamak için bir kaç popüler oyun motoru ve kütüphane mevcut. Burada işlemler tamamen tercihinize kalmış. Misal C# öğrenerek Unity üstünde geliştirme yapabilirsiniz. Mobil oyun yapacak veya küçük ölçekli bir gruba ve süper sistemlere sahip değil iseniz Unity biçilmiş kaftan. Yok ekibiniz büyük ve görsel olarak muazzam işler çıkartacak iseniz Unreal Engine kullanabilirsiniz. C++ ile kodlama yapılıyor orada. Godot Engine ise GDScript denilen Python benzeri bir dille kodlanıyor. Tamamen ücretsiz ve açık kaynak kodlu. Yok hayır ben hikaye tabanlı bir oyun yapacağım diyorsanız da Ren'Py kullanmanızı tavsiye ederim. Python ile yazılan, öğrenmesi kolay çoklu platform destekli bir oyun motoru. Oyun motoru ile uğraşmak istemiyorum diyorsanız da Libdgx ile Java kullanarak oyunlar geliştirebilirsiniz. Ayrıca PyGame ile Python üstünde kodlama yaparak yine oyunlar geliştirmeniz mümkün.
Kaynaklar:
Unity için https://gelecegiyazanlar....gitimler#oyun_programlama ve Btk Akademi üzerindeki eğitimler Unity için yeterli olacaktır. Unreal ise ücretsiz kaynağa pek rastlamamamdan ötürü Udemy üstündeki kurslar ile öğrenilebilecek bir oyun motorudur. Godot Engine için ise Yazılım Dedektifi ve Aprın Çor Tigin kanallarında Türkçe kaynak bulabilirsiniz. Ren'Py ile çok kısa Türkçe eğitimler var fakat yakın zamanda onu bizzat kendim çekeceğim. Yine dediğim gibi eğer ingilizce diliniz var ise kendi kaynaklarından çok daha rahat şekilde hepsini öğrenmeniz mümkün.
3) Mobil Programlama:
Artık bilgisayarların ellerimizdeki telefonlara dönüşmesinden ötürü mobil programlama hızla yükseliyor. Ve geliştirmek için bir sürü yol var. Android Geliştirme istiyorsanız Java ile başlayabilirsiniz. Kotlin ile de pekiştirme yapmanız mümkün. Bana sorar iseniz Java hiç bilmiyorsanız eğer direkt olarak Kotlin ile de başlayabilirsiniz. Ayrıca yine Python ile Kivy/KivyMd kullanarak geliştirme yapmanız mümkün. Objective-C ve Swift kullanarak ise IOS geliştirme yapabilirsiniz. Hayır tek tek uğraşmak istemiyorum diyorsanız da Dart dili öğrenerek Flutter, Javascript öğrenerek ReactNative ile iki platforma birden uygulama üretebilirsiniz. Ben Microsoft üstünden ilerlemek istiyorum diyorsanız da artık pek kullanılmayan Xamarin ile geliştirme yapmanız mümkün. Onun için de C# öğrenmeniz gerek.
Kaynaklar: Android için yine BTK Akademi üstünde olan Atıl Samancıoğlunun Kotlin Eğitimi ve https://gelecegiyazanlar....itimler#mobil_programlama Turkcell Eğitimleri mevcut. Turkcell eğitimi yazı, Btk ise video eğitimdir. Turkcell üstünde olan Java diğeri ise Kotlin. IOS için Turkcell'de verdiğim link üstünde Objective-C eğitimi mevcut. Bilgeiş ise Odtü onaylı başarı sertifikası veren bir kurum orada ise https://bilgeis.net/tr/co...swift-ile-ios-programlama Swift eğitimi mevcut. Flutter için ise Google Turkiye ve Flutter Türkiye tarafından verilen ve geçtiğimiz günlerde bitmiş olan Flutter kampına buradan ulaşabilirsiniz https://www.youtube.com/w...w-68zEBhpO_2mwX-1roiSvEHd .
4) Web Yazılım:
Web Yazılım çok geniş bir alan. Benim alanım olmasa da hızla büyüyen ve artık hemen hemen her dil ile kodlanabilen bir alan. Web Yazılım için olmazsa olmaz bilmeniz gerekenler Html/CSS/Javascript bilgisidir. CSS yerine naçizane tavsiyem Bootstrap da öğrenerek işlerinizi kolaylaştırmanız. Web yazılım FrondEnd ve BackEnd diye ayrılır. FrontEnd en basit tabir ile gözle gördüğümüz site bileşenlerinin tasarımı BackEnd ise o bileşenler üstünde işlemler yapmamızı sağlayan yazılım dilleri ile kodlanmış scriplerdir. FrontEnd kısmı üstte dediğim şekilde kodlanırken BackEnd için seçenekler çok fazladır. En meşhur ve bilinenleri Php ve Asp.Net'tir. Php öğrenmesi kolay ve topluluklar sayesinde yardım alabileceğiniz, platform bağımsız birdildir. Yani Linux sistem üzerinde de gayet rahat çalışabilirsiniz. Asp.Net ise ISS ile çalışan, Windows Tabanlı, C# ile kodlanan bir yazılım dilidir. Genelde kurumsal firmalar ve devlet sistemleri tercih eder. Ayrıca Asp Form ile de sürükle bırak mantığı ile FrontEnd oluşturmak mümkün. Bunun yanında Django, Flask gibi Python kütüphaneleri de mevcut. Ayrıca Ruby on Rails, Ruby dili ile geliştirme yapanlar için büyük kolaylık. Ayrıca yine Ruby ile Sinatra da mevcut. Javascript öğrendim ben daha fazlasına gerek yok diyorsanız da benim de favorim olan Node.js geliştirme yapmanız da yardımcı olacaktır.
Kaynaklar:
https://gelecegiyazanlar....m.tr/konu/web-programlama tamamenını bitirdiğiniz takdirde çok rahat şekilde web geliştirme yapabilirsiniz. Ayrıca BTK Akademi üzerindeki web geliştirme kursları da size gayet uygun olacaktır. Engin Demiroğ tarafından anlatılmakta. Yine BTK üzerindeki Python eğitimlerinde Django eğitimi mevcut. Btk Akademi üzerinde yine Bootstrap eğitimi mevcut. Ayrıca oradan SEO eğitimi alırsanız Web geliştirme yanında kolunuzda bir altın bilezik olacaktır. Web için çok fazla kaynak var. Hemen hemen her eğitim sitesinden çok rahat şekilde öğrebilirsiniz. ingilizceniz var ise W3Schools tavsiyem. Gerçekten çok güzel bir kaynak.
5) Masaüstü Programlama:
Web ve Mobil Yazılımın gelişmesinden ötürü artık yavaş yavaş azalıyor fakat hala iş imkanları mevcut. Kodlaması en rahat ve UI(Arayüz) tasarımı en kolay yazılım platformudur. Örnek vermek gerekir ise Visual Studio yükleyerek C# Forms açtığınız takdirde tamamen sürükle bırak yöntemi ile kendinize bir arayüz oluşturup bunun altına sadece ne yapması gerektiğini kodlayabilirsiniz. Keza Java ile de Netbeans IDE(Geliştirme Ortamı) yükleyerek yine sürükle bırak arayüz oluşturmak mümkün. C++ için ise QT Designer mevcut. Python için de. Burada öğrenmek istediğiniz dil size kalmış. Python, C#, Java, C++, JavaScript gibi diller hala masaüstü geliştirme de kullanılıyor. Elbette daha saymakla bitmeyecek kadar dil mevcut fakat en popüler olanlar bunlar.
Kaynaklar:
BTK üzerindeki Java ve C# eğitimleri bu iş ideal. Engin Demiroğ tarafından anlatılıyor. Keza yine üstte verdiğim Python kaynakları da işinizi görecektir.
Not: Gecenin bir yarısı sıkıntıdan oturdum bunu yazdım yanlışlar var ise düzeltiniz. Ayrıca her sorunuz için gelen kutumu yeşillendirebilirsiniz.
Evet cehennemdir. canlı ve cansız ne var ise onun için cehennemdir. Bahçede beslediğimiz kedilerden birine gece tecavüz etmişler. Daha önce de boynuna tuvalet kapağı takmışlardı tedavi ettirdik. Ben bu kadar hasta, pislik, orospu çocuğu barındıran bir ülkede yaşamak istemiyorum. Gerçekten bu kadar hastalıklı şerefsizler yarın çoluğa çocuğa da yapar bunu. Aynı zaten aynı kurtlu beyin. Ya namusum üstüne yemin ediyorum kim olduğunu bilsem kesip yedirmezsem adam değilim. Zerre de için acımaz. Bunları peydah edip sokağa salan şerefsizleri kazığa oturtmak lazım nasıl çocuk yetiştirdin sen diye. Ben bu kadar şerefsizi bir arada görmedim. Bu kadar ırzı kırık, bu kadar onursuz, bu kadar uçkur derdinde insanlar başka coğrafyada olamaz. Gerçekten olamaz. Şu Ortadoğu denen yer insanlık çöplüğü. Çocuk, hayvan, damacana, cansız manken ne varsa ırzına geçtiler şu ülkede. Allah gani gani belanızı versin. Soyunuz kurusun ki sizin gibi piç kurularının nesli tükensin. Uçkur meraklısı şerefsizler. Tiksindim artık tiksindim, şu ülkedeki her şeyden tiksindim. ilk fırsatta şu iğrenç coğrafyadan bir defolup gideyim başka bir duam yok. Yemin ederim midem bulanıyor artık insanların yüzüne bakınca. Ne kadın, ne çocuk, ne hayvan ulan hatta artık ne adam bile sokakta şu şerefsizler yüzünden rahat yürüyemiyor. Evine girip 70 yaşında kadına tecavüz etmeye çalıştılar bu ülkede, 3 yaşında çocuğa kaç kişi tecavüz etti bu ülkede. Lafta hepimiz müslümanız, hasiktir. Cidden hassiktir.
edit: tecavüz değil arkadaşlar, makadına bir cisim sokmuşlar. Gerçi aynı bok ama cidden korkunç insanlar bunlar.
Sadece kadın olduğu için kibir yapıp, burnu atmosferi geçen tipler var ya. Bunlara bir ben mi uyuz oluyorum? Siz de oluyor musunuz? Kendini geliştirmiş, kültürlü kadınları tenzih ediyorum. Onlarda bunu hiç ama hiç görmedim. Hani çok mu güzelsiniz? Veya sadece kadın olmak mı özelliğiniz?
Milyonlarca kadın var ya. Milyarlarca. Konu güzellik ise zamanla leş bir hale geleceğiz, hepimiz insanız. Estetik dersek ise o şekilde herkes güzel olur zaten. Konu bunu “kibir” malzemesi yapmak. Hayatta herhangi bir birikimi yok, fikri yok, kültür seviyesi Instagram ve Twitter postlarından ibaret. Ona rağmen “küçük dağları ben yarattım” diye geziyor o tipler.
Abi yapmayın, ben herhangi bir erkeğin böyle yaptığını görmedim. Tanıdığım harbiden manken gibi olan çocuklarda bu ego yok. Hayır bir de bu tipleri havaya sokan, sürekli öven sosyal medya maymunu erkekler var. Onlar sayesinde egoları daha da tavan. Bundan on sene önce ortalama bile sayılmayacak düzeyde, varoş diyeceğimiz kadınlar kendini Afrodit sanıyor.
Hani gerçekten bir meziyetin olur, kültürün olur, seviyen olur derim “Haklı” ama o da yok. Sadece kadın diye önüne gelene hakaret etmek, önüne gelene büyüklenmek, salak salak cevaplar vermek hepsi bunlarda. iki mantıklı cümle ettiğinde “Anlamadım” diyenler de bunlar. içinde salak salak sözler olan sosyal medya postlarını repost atıp ağlayan insanlar da bunlar. Sürekli bir başkalaşmaya çalışan, karşı cins adres sorsa “Bana aşık kesin” diyen tipler de bunlar. ilişkilerde de böyleler gerçi, erkeği köle görüp sürekli kural koymaya çalışmak. Pahalı hediyeler istemek, her daim bana yazsın işi gücü ben olayım diyenler de bunlar.
Ulan 24 senede 8. Yazılım dilimi öğrenmişim, tonla projede yer aldım, siber güvenlik desek tillahını öğrendim, tonla makalem var, eğitimler vermişim, bir sürü genci eğitmişim… Ve nicesi. Bu egoyu ben kasmadım kimseye. Hala her insana bir diğerine nasıl davranıyor isem cinsiyet farkı gözetmeden davranıyorum. Ama bu tipleri artık görmek beni kusturuyor.
Özetle bir meziyetiniz yok ise ve kendinizi sadece “kadın” olarak görüp ego kasıyorsanız bu sayede dalga geçilmeyi hakeden 01 iq insanlar olarak kalıyorsunuz. Kendinizi geliştirin (ki kültürlü kimse ego kasmaz) ondan sonra ne yaparsanız yapın.
Şüphesiz artık internet hayatımızda her alana girmiş bulunmakta. Artık uzun uzun mektuplar yazmak yerine “mailler” atıyoruz, arkadaşlarımız ile dışarıda buluşmuyor kamera ile konuşuyor; ciltler dolusu ansiklopediler okumak yerine Wikipedia kullanyoruz. Kabul edelim internet hayatımızı gün geçtikçe kolaylaştırıyor. Özel bilgilerimizi, mahrem sırlarımızı, fotoğraflarımızı, projelerimizi onun aracılığı ile başka insanlarla paylaşıyor, ilgili kişilere gönderiyoruz. Ama bilmediğimiz veya farkında olmadığımız bir şey var: internet üzerinde hiçbir veri asla kaybolmuyor.
Yıllar önce yazdığınız bir yazı, yüklediğiniz bir resim “Ne kadar da saçmalamışım!” diyebileceğiniz videonuzu internet üzerinden siliyoruz. O bizim için hiç olmamış gibi oluyor. Ama sadece bizim için...
Aslında işin gerçeği tam olarak öyle değil. internet’e yüklenen bir veri yıllar dahi geçse yüklediğiniz platformun yedekleri arasında yer alıyor. Orada yer almasa dahi başka birinin telefonunda, bilgisayarında kaydedilmiş olarak bekliyor. Bu, ürpertici olabilir. Düşünsenize, en mahrem anınızı fotoğraflıyorsunuz ve bunu biri ile paylaşıyorsunuz. Muhatabınız dışında bu paylaşımı görebilecek koca bir dünya var aslında. Söz gelimi duş alırken birilerinin sizi izlediğini düşünün; uyurken, yolda yürürken... Korkutucu değil mi? Ama internet üzerinde tam olarak buna maruz kalıyoruz.
Hatırlayalım, yıllar önce “Google Plus” adında bir uygulama vardı. Bu uygulama, telefonu kullanarak çektiğimiz tüm görselleri her ne olursa olsun kendi sunucularına yedekliyordu. Amaç, bu verilerin telefonda fazla yer tutmamasını sağlamak ve aynı zamanda gerekli olduğunda geri döndürme işlemi sonrası veri kaybını engellemekti. Peki bu böyle mi oldu? Asla. Amaç, uygulama amacından şaştı; çekilen her resmi yedekleyen “Google Plus” bunları Google profillerinde göstermeye başladı. Gizli profiller ufak birkaç kod yardımı ile kırıldı ve insanların tüm sırları ortaya döküldü. Bu, en küçük örneklerden biriydi. Farkındasınızdır belki insanların yıllar önce söyledikleri sürekli gün yüzüne çıkıyor. Bunları bir kitapta yazmadılar, bunlar için röportaj vermediler. Bunları sadece “internet platformları” üzerinde yazdılar veya yayınladılar.
internet, veri gizliliği zaafiyetleri noktasında hala üst seviyelerde. Kredi kartı bilgileri, kimlik bilgileri, insanların habersiz iken çekilmiş görselleri, özel mesajlar, devlet sırları, gizli belgeler ve buna benzer daha birçık dökümanı barındırıyor. Artık hayal dahi edemeyeceğimiz verileri isteyerek veya istemeyerek tek tıkla cihazlarımıza indirebiliyoruz. Gidip saatlerce mağaza gezmek yerine ihtiyaçlarımızı internet üzerinden sağlıyoruz.
internet aracılığıyla alışveriş yapıyoruz, sitelere üye oluyoruz, yazıyoruz, çekiyoruz, yüklüyoruz, yayıyoruz. Fakat biz bunları yaparken platformun bu verileri tutmasından ziyade bunlara erişebilen “hacker” dediğimiz insanlar da var. Hackerlar kredi kartı bilgilerimizi çalıp alışveriş yapabiliyor, cihazlarımızı zombi haline getirip bizim adreslerimiz üzerinden insanlara karşı eylem gerçekleştirebiliyorlar. Ip adreslerinizi çalıp kullanıyorlar. Hiç haberiniz yokken girmediğiniz bir site yüzünden ceza alabiliyoruz veya sadece sosyal medya için internet kullanırken sahte reklamlar sayesinde tam bir zombi profile dönüşüp suçu işleyenin yerine geçebiliyoruz.
Herkesin erişebileceği temiz (!) internet dışında bir de “DarkNet, DeepWeb” kavramı var. Bu, onion site uzantısına sahip normal tarayıcılar ile bağlanılamayan “Tor Browser” veya “FreeNet” aracılığı ile girilebilen bir ağ. Bu ağ içinde insan ticareti, uyuşturucu satışı, kiralık hacker ilanları, virüslü dosyalar, çocuk istismarı, aşırı şiddet gibi içerikler yer alıyor. Tabii kendi bünyesinde “Bayblon Library” isminde 50 milyon kitaplık bir arşive de sahip fakat dosyaların büyük çoğunluğu virüs dolu. Darknet; günlük kullandığımız internet kısıtlamalarından ziyade takip edilemeyen özel bir ağ. Bu ağda suçluyu bulmak imkansıza yakın. Burada bir suça adınız karışır veya genel tabiri ile “ip adresinizi kaptırırsanız” hiç karışmadığınız şeyler üzerinde adınız anılabilir.
Sonuç olarak internet bilinçli veya bilinçsiz kullanıcı için hala tehlike arz eden bir platform. Tanımadığımız kişiler ile sohbet ediyor, onlar ile buluşuyor, alışveriş yapıyoruz. Kim olduğunu bilmediğimiz bu insanları istemeden de olsa hayatımızın bir bölümüne sokuyoruz. Belki bir sapık, belki bir katil, belki bir militan ne olduğunu bilmeden sırlarımızı açıyoruz, mahremimizi döküyoruz ve hatta ileri gidip buluşuyoruz. Sitelere pervasızca içeriklerimizi yüklüyoruz, utanacağımız şeyler yazıyoruz. Adımızı arama motorlarına yazdıkları zaman, insanlar ilk onları görüyor ve internet bizim gelecek hayatımızı da etkiliyor. Bundan ötürü bilinçli veya bilinçsiz lkullanıcı fark etmez, internet üzerindeki hayatımız ile gerçek hayatımızı ayrı tutmamız gerekiyor. Aşırıya kaçmadan, bizi zora sokmayacak, sokakta yapmaktan çekinmeyeceğimiz şeyleri yapmamız gerekiyor. Kimse 500 kişi arasında duş almak istemezken daha kalabalık bir oluşuma duşta resimler atıyoruz, kimse 500 kişi önünde kendini küçük düşürmek istemezken daha labalık bir yere kendimizi rezil edecek videolar atıyoruz. Kredi kartı şifremizi markette kasiyere dahi söylemiyorurken yeri geldiğinde internet üstünde özgürce yazabiliyoruz. Kırılabilecek şifreler kullanıyoruz. Bu nedenle internet üstündeki insanların gerçekte yaşadıklarını farkedelim. O insanların aramızda, sokakta yüzünü gördüklerimizden bir farkı yok. Sokakta tanımadığımız birine ne kadar güvenebilirsek internet üzerindeki insanlara da ancak o kadar güvenebiliriz.
hayatı boşa yaşamaktır. sen bütün kasvetinle salına salına yanından geçersin ama o güzel kokuyu hissedemez sokağın bok kokusunu içine çekersin. işte yaşam tam olarak böyle güzelliklerine bakmaz bok kokulu olaylarına yanaşırız.
şöyle düşünür isek doğduğumuz an itibari ile aslında mevcut yaşamımız tükenmeye başlıyor bu yönden bakılınca doğrudur. yani ölmeye başlıyoruz, farkında değiliz ama ölüyoruz. o yüzden aslında yaşam diye bir şey yok. insan doğuyor ve ölüyor.ilk göz açtığın, hatta anne rahmine düştüğün gün dahi ölmeye, ömrünü tüketmeye başlıyorsun. o yüzden yaşam diye bir kavram yok, sadece ölüyoruz.
evet değildir. çünkü hayali bir karakter değildir kendisi. yedi düvelin içinden geçe geçe, götünden kan ala ala kendisinden nefret eden artıklara dahi bu ülkeyi bırakabilecek kadar gerçektir kendisi. kadına seçme seçilme hakkı verecek kadar gerçektir hatta. fabrikalar açacak, halkını anlayacak, içlerine koruma olmadan girecek kadar gerçektir. kitaplar yazabilecek kadar gerçektir, kelime dağarcığındaki kelimelerden daha fazla kitap okuduğu insanların eleştirebileceği kadar gerçektir. ölümü üzerinden neredeyse yüz yıl geçmesine rağmen hala insanların kalbinde yaşayacak kadar gerçektir. hadi bsgçk.
edit: yine kaçmış bir gereksiz, başlık bize kaldı.
3) Mutlaka ama mutlaka Atatürk'ü sabetayist, mason olarak görmelisin.
4) Tek kitap okumadan argüman üretmelisin.
5) Osmanlı'yı arapça konuşuyor sanmalısın.
6) Yıllarca hoca efendi diye elini * emdiğin kurbağa gözlü elemana küfür edildiğinde kudurmalı, fakat yıllar sonra o küfredenlere "Kes lan fedöcü" demelisin.
7) Filistin'de dünyanın en büyük coca cola fabrikalarından biri olmasına rağmen, coca cola'ya para verip almalı ve tuvalete dökerek eylem yaptığını sanmalısın.
8) Herhangi bir siyasi fikrin olmamasına karşın "reis istedi" diyerek her şeyi vermelisin.
9) A Haber izleyerek bizi süper güç sanmalısın.
10) Osmanlı'da okuma yazma oranı yerlerde sürünmesine rağmen harfler değişti diye dedelerimin mezarını okuyamıyorum diye ağlamalısın ki dedelerin zaten cumhuriyet sonrası doğmuş olmalı.
11) Konuşurken sürekli lobilerden bahsetmelisin.
12) Avrupa'da adam yaz tatilime hangi ülkeden başlasam diye düşürken asgari ücret yüzünden değiştiremediğin yırtık çorap ile "Evropa bizi gısganüyür" demelisin. Bunu yapmazsan olmaz.
13) Kadir Mısıroğlu'nu üstad görmelisin, hukukçu olduğunu bilmeden tarih alimi sanıp savunmalısın.
14) "Keşke Polat gerçek olsa da adamı olsam" diye düşünüp kendini süperman sanmalısın.
15) Tank durdurduk, uçağa bina üstünden atlıyorduk, hazret sopası ile nükleer bomba durdu deyip sosyal medya üzerinden bedelli askerlik diye ağlamalısın.
16) Makarna sevmelisin, hard derecede.
17) Şeyh Said'i alim sanmalısın, sobayla muhabbet eden bir adamın yazdıklarını üstün görmelisin.
19) Sokakta el ele gezen çiftlere küfür etmeli ama zinayı suç olmaktan çıkartan Akp'ye oy vermelisin, kesinlikle yapmalısın.
20) Osmanlı denilince 3 padişah ismi sayabilecek seviyede olup, Diriliş gibi bir diziden tarih öğrendiğini iddia etmeli ve kendini kayı boyundan sanmalısın.
kötü olan tüm alışkanlıkları bir anda bırakmaya çalışırken dozajı tutturamamaktır. sonuçları sigarayı bırakamasanız dahi vücudunuz daha bir berrak düşünmeye başlayacağı için pek sigara falan aramazsınız.
abim, hocam, sağlam müzisyendir. müzikten ziyade parodileri ile tanınır. müziği ile tanınsa çok farklı yerlerde olabilirdi kendisi. hayatın kötü yanları...
Cumhurbaşkanı'nın vekil olma yaşının 18'e inmesi ile ilgili kullandığı ibare. "7 milyon genç parlamentoya girmeyecek ya 10-15 kişi girecek onları da askerden muaf tutarız. Tecil değil muaf tutarız" demiş kendisi.
Bu muaf durumu ne demek oluyor? Vekil çocukları partilerden vekil olup askere hiç gitmeyecek. Takdir etmek gerek her gün fakirler hizmet etsin kendileri kral gibi yaşasın diye yeni yollar buluyorlar.
Tutup 7 milyon gencin girecek hali yok parlamentoya haklı, vekil çocukları girecek yine, giremeyen gençlerde orada burada vatanından kaçanlar için gurbette şehit olacak. Tam istikrar, helal olsun.
insan eliyle bozulmuş semavi dinlerdir. islam propagandası yapıyor diyecek olanlar entryi okumazsa sevinirim. neyse efendim şöyle ki daha önce dünyaya inmiş olan semavi dinler çeşitli nedenler ile değişime uğraşmıştır. Örneğini Musevilik inancına sahip olan dönemin israil toprakları Babil hükümdarı Nebukadnezar zamanında istila edilmiş, Museviler Babil topraklarına köle olarak sürülmüştür. Nebukadnezardan daha sonra kendisine bir kutsal kitap arayan Museviler dönemin hükümdarına başvurmuştur. O da 12 haham toplayarak kanlı, paganizme dayalı bir kutsal kitap yazdırarak isteklerini yerine getirmiştir. Tanrı kelamı olan kitap insan kelamına dönmüştür. Daha sonra gelen isevilik dininin peygamberi olan isa ise islam'a göre göğe kaldırılmış, Hristiyanlara göre çarmıha gerilerek öldürülmüştür. Her iki durumda dönemin Yahudilerinin kışkırtması sonucu Roma'nın baskıları ile gerçekleştirilmiştir. Peki bu Roma Hz.isa'yı ortadan kaldırdıktan sonra ne yapmıştır? Dinini yaymıştır. Evet, dinini Roma dünyaya yaymıştır, havariler zaten kısıtlı idi ve sayılarından ötürü yayılamıyordu. Bir zaman sonra Roma Hristiyanlığı kabul ederek Dünyaya yaydı. Peki sizin fikirlerinize düşman olup sizi öldüren biri fikirlerinizi ne derece yayabilir? Kendine göre neleri değiştirir? Velhasıl semavi inanışlar bozulmuştur, bunun nedeni insanların kendilerine göre fikirlerini dinlerine sokmasıdır. Yoksa her peygambere inen tebliğ aynıydı hepsi ortak inancı "Müslümanlıktı" lakin bozdular. Kuran'ın değişmez bozulmaz denme nedeni ise döneminde insanlara ezberletilmesi idi, birisine anlatılırken fark gözetilmiyordu.
Tsk'nın gün itibari ile ifadesini doğrulayıp akladığı rütbelimizdir.Peki şimdi bu Akın Öztürk denen şahıs kimdir ona bakalım... NATO Madalyası, TSK Üstün Hizmet Madalyası, TSK Şeref Madalyası, Pakistan imtiyaz Nişanı bulunan 4. Ana Jet Üs 141 Filo Komutanlığı, Hava Kuvvetleri Eğitim Dairesi Uçuş Eğitim Şube Müdürlüğü, 6. Ana Jet Üs Harekât Komutanlığı, Hava Kuvvetleri Eğitim Daire Başkanlığı, 9. Ana Jet Üs Komutanlığı, 2. Hava ikmal Bakım Merkezi Komutanlığı, 2. Ana Jet Üs Komutanlığı, Hava Kuvvetleri istihbarat Başkanlığı, 2. Hava Kuvveti Komutanlığı, Hava Eğitim Komutanlığı, Türk Hava Kuvvetleri komutanlığı yapmış bir rütbelidir. Cumhurbaşkanına yakınlığı ile bilinmektedir. Peki bu adam 3 gün önce ne demişti ifadesinde "Hava Kuvvetleri Komutanı da bu düğünde idi. Beni aradı ve uçakların Ankara'da alçak geçiş yaptığını söyledi, 'Bu duruma müdahale et' dedi. Bunun üzerine üs komutanlığına telefon ettim. Görüştüğüm kişi üs komutanı ve misafir olarak orada bulunan Kubilay Selçuk idi. Genelkurmay Başkanı'nın da üste olduğunu söyledi. Ben de hemen yanına gittim. Yaklaşık 5 dakika içerisinde Genelkurmay Başkanı'nın yanına gittim. Gittiğimde hava kararmıştı ancak saatin kaç olduğunu bilemiyorum. Bir oda içerisinde Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Tümgeneral Kubilay Selçuk ve Tuğgeneral Mehmet Dişli ile çay içiyordu. Bana, 'Bunlar bu işi yaptılar, bunlarla konuş ikna et' dedi. Ben onlarla konuşmaya başladım. Bu sırada istanbul'da tankların üzerine insanlar çıkmıştı. Üste oda içerisinde televizyon açıktı, bunları görebiliyordum." Bunları söyleyen Akın Öztürk'ü bugün TSK sitesinden yaptığı bir resmi açıklama ile "Akın Öztürk'ü oraya biz yolladık ifadesi doğrudur" adı altında aklıyor. Peki bu adamın ifadesi doğru ise kaçırıldığı iddia edilen "Hulusi Akar'ın" rahat rahat çay içmesi ve halen daha darbecileri ikna edecek gücü kendisinde bulması ve buna ortak olarak Akın Öztürk'ü seçmesi nedendir? Eğer bu ifade doğru ise TSK'ne bağlı Genelkurmay başkanı tüm halkı ve hükümet denilen yönetim kitlesini kandırmış kaçırılmamış ve zapt edilmemiştir. Darbeden bir haber olan ve olaylar yeni başladığında dahi ortalarda gözükmeyen bu Genelkurmay başkanı isimli zat Akıncılar Üssünde bulunmaktaymiş. Yani Genelkurmay'da rehin alınma olayı yok. Peki bunlar olmuşken ya hükümet Genelkurmay Başkan'ının sözlerine inandı ve büyük komploya düştü veya düşürülecek çünkü bu durumda darbeciler diye içeri alınanların büyük çoğunluğu karalanmış rütbeliler oluyor veya her şey danışıklı dövüş. Lakin danışıklı dövüş olduğunu şu sıralar düşünmek biraz saçma geliyor. Çünkü; Cumhurbaşkanımız olan zatın sokaklarda ölen yakınları var ve baş yaver dediği şahıslar tarafından dahi ihanete uğradığı artık su götürmez bir gerçek. Bu baş yaverleri kendisine ordu içerisinden kimler önerdi? Çünkü; adet üzre Cumhurbaşkanı yaverlerini kendisi seçer ve bundan dolayıdır ki ordu içerisinde birinin önermesi olmadan o yaverlere güvenemez ve yanına alamazdı. Velhasıl kelam "Ergenekon" olayları yeni bitmişken ve hala orduda izleri sürerken Cumhurbaşkanı kendi kararı ile yaver seçemez ve orduyu tanıyamazdı. O yaverler ona birileri tarafından önerilip oraya yerleştirildi. Bunca süredirde onun yanından dışarı tonla bilgi sızıyordu. Bunlar ışığında diyebiliriz ki "Fuat Avni" diye bildiğimiz her kim ise ona bilgileri veren ve olacakları söyleyenlerde Erdoğan'ın çevresindeki o yaver alayıdır. Çünkü; bu olayları çevresindeki ailesi ve yola beraber çıktığı siyasetçilerden başka sadece onlar bilir. Kimse bu kadar gücü eline almışken Cumhurbaşkanını satmaz o gider ise hepsi gücünü kaybeder. Ailesi ve çevreside buna dahil... Lakin kendilerine daha büyük bir güç tank top tüfek sunulan şahıslar bunu yapar. Peki bunlar kimdir? Elbetteki çevresindeki askeri düzen. Subay karalamaz değil bu beyin kullanılırsa herkes bunları zaten kendi bulacaktır. TANRI TÜRKÜ VE ULU TÜRK YURDUNU KORUSUN.
bugune dek gördüğüm en tatlı cosplaylerden birisidir kendisi. her gece 1 sularında peşindeki çocuklarla twitchte yayın falan yapmakta. lol vs vs oynuyor ama olsun yine de güzel yayınları.
Hacker simulatör oyunu. Sadece ingilizce dil desteği olduğu için pek tercih edilmiyor ise bile güzel bir oyundur. Cidden hack deneyimini size yaşatıyor. Google Play üzerinden kurulabilir.
Oyun içi Bölümler:
Scan: Kırılacak hesapları taratma bölümü, taratın üzerine basıp "ok" deyin Procesess bölümüne otomatik olarak atar.
Processes: Kırdığınız hesapların ilerlemesi, kırılıp kırılmadığı gibi durumlarını buradan izleyebilirsiniz.
Cracking: Kırdığınız hesaba girdikten sonra banka hesabının yanındaki cracker(cracker almanız gerek önce) butonuna basarsanız hesabın şifresini kırmaya başlayacaktır. ilk seviyelerde yan hesaplarda para biriktiren oyuncular sayesinde çok çok karlı bir iştir.
Network: Kırdığınız telefonlarn Apps bölümünden telefon özelliklerini indirebilirsiniz, onların ilerlemesinde burada gözükür. Faydalıdır lakin çok uzun sürebilir.
OC: Oyun içi para, bir nevi Clash of Clans yeşil taşı, ilerleyen seviyelerde kullanmanızı tavsiye ederim 1 OC 1,5 dakika kısaltma verir, seviye atlayınca bol bol veriyor zaten.
Bank Account: Banka hesabınız, paranızı hesaba yatırmak ve mevcut paranızı görmek için kullanabilirsiniz.
Store: Telefon özelliklerinin yükseltileceği mağazamız.
Telephone: Yükseltildikçe internet hızı verir bu da daha hızlı crackleme sağlar.
Firewall: Güvenlik duvarı, başkalarının sizin hesabınıza girmesini engeller.
Bypasser: Telefonları kırmak için gereken özellik ne kadar yüksek o kadar hızlı ve yüksek oranlı hesapları crack sağlar.
Password Cracker: Banka hesaplarını kırmak için gereken özellik
Antivirüs: Telefonunuza spam atılma riskine karşı yükseltilmesi gerekir.
Spam: Telefonlara atarak saatlik gelirlerinden faydalanmanızı sağlar.
Spyware: Diğer oyuncunun neler yaptığını görmenizi sağlar, pek gerekli değil.
Contacts: Rehber bölümü buradan diğer oyuncuları ekleyebilirsiniz, bu sayede para yollayıp, para isteyebilirsiniz (mesaj bölümü yok)
Log: Kayıtlarınızın tutulduğu yer.
My Device: Telefonunuzun özelliği (kırdığınız cihazda ise cihazın özelliklerini görüp kendinize ekleyebileceğiniz upload kısmından spam atabileceğiniz yer)
*ilk birkaç levelde spam atmayın arkadaşlar password cracker ve bypassera yüklenin.
*1 ile 5 lvl arası çoklu hesaplar kırın bir anda 20 ile 30 hesap arası kırarsanız eğer ileriki seviyelerde spam atmanız çok kolay olur az bir para gelir ama 200-300 arası spam atarsanız saatlik 7 8 bin hiçte kötü bir para değil.
*Hesabı kırdınız girdiniz, adamın AntiVirüsü 20 sizin Spam 50 lvl diyelim, eğer 21 lvl atarsanız saatlik gelirinin yarısını alırsınız ama yok ben günlerce onun yüklenmesini bekleyemem diyorsanız 2-3 level bir spam atsanız saatlik 96 para gelir tavsiyem her kırdığınza az seviyede olsa spam atın ileride spam yaydığınız hesaplar yayıldıkca müthiş bir para kasarsınız.
*1 lvllik yan hesapları inceleyin, dün bana 3 milyon çıktı üçüncü kırdığım hesapta Big Grin şu an günlük 180 bin falan alıyorum oradan 3 yükseltme bedava geliyor yani.
*Hemen level atlamayın spyware pek işe yaramaz ben çok para geldi diye 25'e bastım lakin onu kullanmayın. Eğer tam gelişmeden level atlarsanız karşınıza kendi levelleriniz gelir ve yükseltme çok zor olur.
Özet ile full spam ve cracker kasın, spamı az da olsa yayın ki iyi para gelsin
Eski Türklerin isyan anlamına gelen sözü/olayı, Kazan kaldırmanın eski adıdır.eski türklerde zaman içerisinde değişiklikler gösteren hükümranlık gösterisi için yapılmış ilk zamanlarda at tüyünden, daha sonraları dokuz kollu olarak yapılmış bir sembolün isyan zamanlarını göstermek için kaldırılması ve daha sonra tuğ altında katılanların toplanmasıdır.
Yüce Başbuğ Tanrının Kırbacı Attila Han'ın bir sözüdür. Sınırlarımız durmadan yeni sorunlara gebe oluyor. Yunaninstan'da olan iç karışıklıklar, Suriye'de olan iç savaş, Irak'ta yıllardır düzene binememiş ve binmesi muhtemel olmayan yönetim, Pkk'ya kucak açan Suriye ve Irak, Nükleer Silah Tehditli iran, Karadeniz sınırındaki Rusya ile savaş tehlikesi, Akdeniz'de komşumuz olan Filistin ve Mısır gibi ülkelerdeki kaos... Durmadan bizim topraklarımızı ve Türk halkının refahını tehdit etmektedir. Bunlara karşı alınacak önlemi Tanrı Kut Uluğ Başbuğ Attila Han bundan 1500 yıl önce söylemiştir "Sınırlarımızda sorun mu var? O zaman genişletin." diyerek. Onun bu fikri günümüzdeki sınır sorunlarını çözmeye yetecektir.
milliyetçi kesimin sıklıkla yaptığı hatadır. şırnak, diyarbakır, tunceli vs illere küfretmek oradaki insanlardan ziyade direk olarak o şehirlere küfür etmek vatana küfür etmektir. bu ülkede izmir, istanbul, edirne, ankara, çanakkale için ölen askerler orası içinde öldü. bu ülkenin edirneden karsa her toprağı türk toprağı iken içinde yaşayan hainlerden ötürü şehirlere ve bölgelere sövmek o hainlerin yaptığına eşdeğerdir. ve vatan toprağına söven insan ne milliyetçi, ne ülkücü, ne türkçü, ne kemalist vs görüşlerdedir. vatan toprağı namustur, namusuna söven insanda ne milliyet ne ırk sevgisi olur.
bir kürt yakarışı. sözde kürdistan milliyetçi hareket parti lideri koçgirinin yakarışıdır. konuşmayı bilmeyen bir varlığı televizyona çıkartıp kendini savundurmak, diğer ırklara laf ettirmek ancak etniklerin işidir. tam hali ekteki izletidedir.
Su götürmez bir gerçektir. orta asya türklerinde tanrı arabın, çinlinin, japonun tanrısı olarak görülmez sadece türke ait görülürdü. insanlığın başına türkleri alamet olarak gönderdiği, yoldan sapmış ırkları dize getirsin diye üzerine saldığı düşünülüyordu. ve o inanca tanrı tekti ırkı türktü.
tigir:er düşünce sistemi ve ırkçılık amentüsünün bir maddesidir. türk ırkını diğer ırklardan üstün görmenin uç noktasıdır. tamam bize görede türk ırkı üstündür fakat insan değil demek nasıl bir avelliktir.
Dünya üzerinde hiçbir zaman dinsiz bir dönem olmamıştır. ilkel çağlarda dahi doğa ve maddelere tapan pagan kültürü vardı. Bu kültür ilerleyen çağlarda aklın gelişimi sonucu tek tanrılı inanca dönüşmüştür. Rahmani denilen dinlerde tek Tanrı inancına sahiptir. Yapıları itibari ile aynı kaynaktan fakat tebliğleri farklıdır.
Tüm acuna baktığımızda günümüzdeki dinlerde bir birlik göremezsiniz. Hristiyanlığa bakar isek iki farklı mezhep birbirlerine kafir diyerek diğerini dışlamaktadır. Bir mezhep isa'yı tanrılaştırırken diğer mezhep sadece bir insan ve elçi olduğunu söylemektedir. islam inancında ise 4 farklı mezhep yıllardır birbiri ile cenk etmekte ve merkez olan Ortadoğuyu kana bulamaktadır. Ayrıca Şii,Sunni ve Alevi kavgaları asırlardır devam etmektedir. Din içini bırakıp ortak Tanrıya sahip bu dinleri incelersek savaşma nedenleri dahi dinlerdir. Haçlı seferleri sırasında kendine inanan diyen milletler defalarca ve yıllarca kan döktü. Şuan iŞiD isimli örgüt Ortadoğuda Şii ve Alevileri katletmeye devam etmektedir.
Dinleri bir olan milletler soydaşlarını bile katletmiştir. Müslüman Araplar Müslüman Araplar'ı, Hristiyan Batılılar Hristiyan Batılılar'ı katletmiş, savaşmış ve yeri gelmiş tarihten silmişlerdir. Kendi içlerinde dahi birlik olamayan bu din unsurları bazı milletlerin ve bazı oluşumların ileri sürdüğü gibi birleştirici değildir.
Eğer dinler birleştirici olsa Müslümanlar tek parça, Hristiyanlar tek parça olur ve birlikte hareket ederlerdi. Fakat tüm Dünya üzerindeki oluşan çatışmaların en büyük nedeni şahısların birbirine üstünlük inancıdır. Kendi inancını üstün görenler diğer alt(sözde) görüşteki kavramlara ve şahıslara saldırmıştır.
Bunuda es geçer isek kendi içlerindeki mezhepler içerisinde bile üstünlük kurmaya çalışan insanlar diğer mezheplere saldırmıştır, buradanda anladığımız gibi dinler birleştirici unsur değildir.
Tam olarak anlatmak istersek o Türk islam denilen hayali birliğin olmama nedeni islam içerisinde bile birleşik bir düzen olmamasıdır. Kendi birliğini oluşturamayan bu dinler uluslarıda elbette birleştiremeyecektir. Nitekim bu olgular ışığında herhangi bir millet, ırk, kabile din altında birleştirilemez. Türk islam der isek Türk milletinin en büyük hülyası olan "TURAN" kavramı gerçekleşmez, islam üzerine ırk birleştirmeye çalışmak dağılmış bir temel üzerine bina dikmekten farksızdır. Ve elbette Dünya üzerinde Müslüman olmayan belki yüzbinlerce Türk'ü unutmamak gerekir. Türk islam der isek bu "müslüman" olmayan ırkdaşlarımızı dışlamak zorunda kalırız. islam birliği zaten içlerindeki mezhep çatışmaları yüzünden gerçekleşemeyecektir. Bunu Türk birliğine empoze etmek zaten zor olan "Turan" yolunu çok daha zorlaştıracaktır. Aynı inanca sahip insanlar bile birbirine düşman iken ve hatta bu insanlar aynı ırktan olsalarda düşmanken din ile bir ırkı bir araya getirmek imkanızdır.
islam dinini yüceltmek ve korumak istiyorsak ayrı koldan, Türk ve Türkçülük davasını ayrı koldan devam ettirmeliyiz. Irk davası ile bir dini davayı birleştirmek zaten kendi içinde ayrı kollarda ilerleyen davaları daha imkansıza sürükleyecektir. Ayrıca iki davada birbirine empoze edilirse diğer dava ile asimile olur ve zaman içerisinde yok olmak zorunda kalır. Bir davayı ilerletmek isterken yok etmek ise emeklerin boşa gitmesi demektir.
Türk adına sahip kutlu kavim daha öncede tarihin sahnelerinde bir arada idi. O dönem onları bir arada tutan din değil kan bağıydı. Bu kan bağının tekrar bir araya gelmesi zor olsa bile imkansız değildir. Peygamber ölümünden sonra mezheplere ayrılmış dinlerin onları birleştirmesi ütopik bir hayaldir. Dinler ile ırk davası bir arada yürütülmek istenirse (ki imkansız) dinler kendi içinde birleştirilmelidir. Tek kan nasıl bizi birleştirecek ise tek din olanağı sağlanmalı ve bu mücadeleyi bitirdikten sonra Türk islam nidaları atılmalıdır. Bu da bu görüşler arasında herkesin bildiği gibi imkansızdır.
Turan sevdası sadece TÜRK içindir ve TÜRKTÜR. Din adı altında kendi ırkına bile yağılık eden Araplar'ın bize ihanetlerini unutarak bu birlik içine katmak kana ve ecdada ihanettir. Daha önce bizi defalarca arkamızdan vuran Araplar, aynı dini paylaşmamıza rağmen bizim yerimize Hristiyan batıyı tercih etmiştir. Bu nedenledir ki Türk islam inancı olanaksız ama kan davasına dayalı TÜRK birliği olan Turan er geç kurulacak bir gerçektir.
tanrı kelimesinin kökeninin sanıldığı gibi batı ve hristiyan dünyasına ait olmama sorunsalıdır. Tanrı sanıldığı gibi Hristyanların kullandığı bir tabir değildir... incilde Yahve ve Yehova diye geçer... Kelime tıpkı bizdeki Tengri ve Tanrı gibi aynı ortak noktadan çıkmıştır... Tanrı batılı veya başka bir kültürün kelime öbeği değil saf TÜRK sözcüğüdür... Türediği söz ise Tengridir... Et,eng,er ve i harfleri ile yazılırdı... Eng direk okunmaz g yerine gelince dil yuvarlanırdı... Tengri söz öbeği dilin yuvarlanması sonucu dilden Tangrı diye çıkar, özetle Tengri/Tanrı birdir... Hristiyan kültürünün değil biz Türklerin kültürüdür... Çevirilerde "God" kelimesini Hristiyanların dininde Allah olmaz diyerek Tanrı diye çevirenler Batılı devletlerin içerisinde Tanrı kelimesinin olmayacağından da bir haberler... Size Tanrı başka bir dinin sözüdür diyerek sizi öz benliğinizden kopartmaya çalışıyorlar... Ve emin olun başardılar... Umarım dediklerim kulağınıza küpe olur... Orjinal incilde Tanrı diye bir kelime geçmezken Tanrının onlara atfedilmesi olacak iş değil... Kuran'da Allah yazar, incilde Yehova vs vs ama hiçbir çeviride Allah Tanrı diye çevirildi mi? Hayır. Neden? Çünkü size kültürünüzü unutturmaktır asıl amaç... Size ters olana sizin kültürünüzü katıp düşman etmek böyle birşey işte...
Tanrı Türkü Korusun....
Ankara karanfil sokakta gerçekleşmiş, komunist parti önüne günlerce stand açmış, o sokakta yıllardır stalini bilenlere türkün ne olduğunu göstermiş, aralarında bulunup o vazifeyi gerçekleştirirken şeref duydugum dava arkadaşlarım olan gençlerdir.
