karakter sınırı nedeniyle kısaltmak zorunda kaldım, doğrusu; "sabah bulaşık yıkamanın verdiği hayatla mücadele duygusu" olacaktı.
hafta içi iş nedeniyle mutfakla pek alakam olmuyor, akşam da bi şekilde gelip geçiyor hafta sonu olduğunda ise sabah kahvaltı hazırlamak için mutfağa uğradığımda karşılaştığım durum hissettiğim duygu.
walt disney'in bir sözü vardır; "rekabet tanrıdır." diye, işte mümkün olduğu kadar rahat bir şekilde yaşayıp rahmetli walt amcamı anarken insanın bulaşıklarla karşılaşması yıkmıyor belki ama derinden sarsıyor, özellikle de sabah koşudan gelmişken gözü dönüyor insanın.
yani demem odur ki, o kadar rahatım-ki amk tek derdim bulaşık, ama insanı diri tutuyorlar işte aynı sabah koşusu gibi.
içeride bolca hatunun olduğu, yüzme havuzlarından ormanına, organik pazarından geyşa barına kadar ne ararsan olan sitedir. Aşırı derecede güvenliklidir, güvenlik muhafazakar kesimin girmesini engelleyecek şekide özel olarak yurtdışında eğitim almış ve pakistanda tatbikat yapmıştır. Orman tuzaklarla doludur. Senede iki bilemedin üç tane muhafazakar tuzaklara takılıp yakalanır. Çıplaklar kampında direklere bağlı şekilde işgenceye maruz kalırlar. Hayatta kalan ender kişilerin hayatı bağışlanır, aslında bağışlanmaz bu da bi tuzaktır, hepsini açıklayacak değiliz heralde.
Arada üzülmüyor değilim dışardakilerin haline, ama naparsın sex güzel bir şey.
Hareket edemez bi halde sıkıştırmışız, bütün kontrol ele alınmış, sertlikten ve acıdan inletilirken ki kızın mal bakışlarıdır. Sana nolucak söyliyim afedersin ama daha fazla sikileceksin, bi o yana bi bu yana zıplatılacak ve evirip çevirileceksin. Seansımıza bunlar dahildir.
beni hüzünlere gark ettiren yazarcıklardır. ekonomik seviyesi belli bir düzeyin altında gerçekleşmiştir belliki ama bir insan hem fakir hem gururlu olmamalı bence. çıkın gidin lan evinize.
Aşağılanmayı hakareti seven yazarlardır sevmeselerdi buralarda takılmazlardı heralde. Sevişme sırasında nasıl hakarete ayılıp bayılıyorlarsa, burda da küfüre hakarete açlar. Yine de ayıp lan saygılı olun ulucu yavşaklar bayan var amk.
Millet kavramı çoktan yok olmuş, hayallerinizde yaşarken bunu inkar etmek, üstelik bunu dil ile de desteklemektir.
Resmen sığlıktır, kavramın var olma süreci nasıl tanımladığınızla eşdeğerdir ama istediğiniz kadar nazik kıçınızı yırtınız bir hayalden, düşünceden ibaret bu olguyu dile dayandırıp da biz türküz demeyin. Farklı bir dil olması onun milleti de imgelediği anlamına gelmez.
kendinden tiksinenlerin yapması gerekendir. ne içinizdeki çocukmuş arkadaş, yaşadığınız ana etki edemiyorsanız, içimdeki çocuk diye tutturduysanız, sikerim öyle çocukluğu.
iphone içerisindeki gereksiz yer kaplayan dosyaları, hata kayıtlarını vb şeyleri silip süpürmenize yaran programcık. kendisi işini çok da iyi yapmakta.
bir kaç hafta önce ebay üzerindiğim kulaklık. basları dengeli gelmekte, kalitesi gerçekten tatmin edici, muadili sennheiser cx300'den falan bence daha iyi ancak gönül tabiki de sennheiser ie80'den yana.
puronun tarihi ile ilgili kitabımı okurken cohiba'mı içiyordum, tadını çıkara çıkara çevirirken sayfaları ayaklarımı da tuzlu suya basmıştım özel yapım berjerimde otururken, taa uzaklardan üst kattan ayak seslerini duydum arkaşım haldır haldır merdivelerin ağzına sıçarak inmekteydi, merdivenleri düşünerek irkildim, irkildikçe cohiba puroma sarıldım ta ki ev arkadaşım cihan karşıma dikilene kadar "lan yarın falan evleniriz olmadı bi düğüne davet ediliriz, kalk üst katta oyun havası pratiği yapıyoruz" dedi, demez olaydı, yıllardır kaçtığım düğünler, insanların -ee hadi ama bakışları gözümün önünde belirdiği gibi kin bürüdü bütün vucudumu, oynamalıydım ulan, bu kadar zevk, kültür, paranın hiç bi işe yaramadığı an işte o andı, oynamalıydım amk.
tanrım o çalan müzikler de neydi, gerdan kırmalar mı, kalçaları sallamalar mı, bi türlü naptığına inanamamış vücüdlar kolların hareketlerini nasıl da yadsıyordu... böyle dört kişinin çırpınışlarına sahne oldu o üst kat, yerin ağzı olaydı da anlataydı, hele jakuzinin karşısındaki aynada kollarındaki ritmi ayarlamaya çalışan elemanı görünce iyice saldık, kendimizden geçtik artık ayin havasına bürünmüştü ortam, omuzlar birbirlerine vurulmakta, ani bir dönüşle ortaya atılıp şöyle bir dönüp bütün dikkatler çekilip tekrar sekron bi şekilde köşeye çekilmeler ve bir başkası ortaya atılmakta...
her perşembeyi cumaya bağlayan gece geniş alandan da yararlanılarak pratik yapılacaktır. zevkli ya lan.
tükettikleriyle var olanların kısaca iki yanaktan oluşanların hikayesi. eknomominin en çok ihtiyacını duyduğu löpcükler de denilebibir. tüketime fırsat eşitliği olarak anlatan kodum-an`ları ağzı açık dinlerler, düşüneyen, açık ağızlı, hep daha fazla isteyen, götleriyle var olanların hikayesi. sistem için bir sevda masalı.
Orwell'cı bakış açısına karşı çıkar. Yazar; toplumların baskıyla, diktatörce yönetileceğine karşı çıkar ki böyle bir durumda yönetim direnişle karşılaşır. Yazar Orwell'a karşı Huxley'in Brave new world eserini temel alarak eleştirisini sürdürür; insanlar baskı, kısıtlama, zorbalıkla değil, eğlenerek hazza boğulmuş biR halde yönetileceklerdir.
kitaptaki bu alıntı Huxley'im öngörüsünü doğrulamaktadır: "Peki ama duyabileceğimiz hiç bir acı çığlığı yoksa, bir eğlenceler denizine karşı kim silahına sarılmaya kalkışır? Ciddi söylemler kıkır kıkır gülmeler arasında kaybolup gidiyorsa kime, ne zaman, hangi ses tonuyla şikayette bulunabiliriz; Bir kültürün kahkahadan boğulmasının panzehiri var nedir?
elimde savaş kitabın borçlar kanunu var kendisinin, ayrıca medeni hukuk kitabının da yazarı. ancak "buraya dikkat et kardeşşş, arkadaşlar dikkat, tmm mı arkadaşım" tarzı anlatmasına bir türlü alışamadım. kardeş yiğen samimiyetinde bir yazar kendisi.
dailymotion'da chuck mangione'den feel so good'u dinlemekteydim demin, video bitti bu deylimoşın video önermede gülben ergen'i çıkardı karşıma. ulan gülben ile chuck'ın ne alakası var, kaldı ki ben gülben ergen dinleyecek kadar rezil müzik zevki olmayan bi insan mıyım deylimoşın sorarım sana.
içine girilen duygusal paradoks sonucu ortaya çıkan şiirimsi.
duygusal aptal!
bakıyorum da ne çok sevgin var.
ne kadar da mutlusun öyle,
ama değilsin işte.
yine yalnız kaldın değil mi?
ve eline bir kalem aldın,
seni duygusal aptal.
yemek yediğiniz gazetenin üstünde madonna'nın resmi varsa olabilecek istek, arzu ve şehvetimsi. nimet ile madonna'nın ne işi var, allah çıtım çıtım çarpar.
biraz önce sex sırasında kız arkadasımdan duyduğum cümle. işim bittiğinde düşünebildim bunu, hayır ulan içinde hissedicen zaten ne yaptığımı zannediyordun diye düşündüm...