sanki hep yanlışım gibi. hep yanlış yerde hep yanlış şeyi yapıyormuşum gibi. Sanki burada olmamalıymışım gibi. Sanki bir adaletsizlik var ve o beni de vurmuş gibi. olmayacak şeyler hakkında hayal kurmam da biraz deli işi gibi.
Üzülerek söylüyorum ki; o yetenek ve güzelliğin altında, aslen bir kezban barındıran oyuncu ablamızdır. icloud'unun hacklenmesiyle birlikte internete yayılmış o pozlarının başka açıklaması olamaz.
hayır kadın adına mı üzüleyim, kezban çıkmasına mı ona karar veremedim.
Osman Tan Erkır'ın olduğu listedir. Çok üzülmüştüm adamcağıza, Reza'yla aldattı o adamı da. Evlenicem falan diye ümit verdi, tekmeyi bastı sonrasında. Parayı bulunca tabi. (bkz: yakında Bana marsı alacak reza)
dün aslında hiçbir şeyin farkında olmadan yaşadığımı anladım. boş yaşadığımı...
3 günden beri sol tarafımda bir ağrı var. arada bir sancı giriyor, yanma oluyor, çarpıntım oluyor; öyle bir çarpıntı ki baktığınızda görebiliyorsunuz kalp atışlarımı. sol taraf deyince hemen akla kalp geliyor haliyle.
ne olabilir diye araştırdım. bazı şikayetlerim kalp yetmezliğinin belirtileri. birden kaldım. hani televizyonlarda izlediğimiz, gazetelerde okuduğumuz hasta insanlar var ya işte onlardan biri olabilirdim. herkes olabilirdi. o kadar sanal geliyor ki anlatılanlar, o kadar kendimiz içinde boğulmuşuz ki hastalıkların insanlar için olduğunu; ciddi bir hastalığımız olabileceğini aklımızın ucuna getirmiyoruz bile. verilen sağlıklı beden için şükretmiyor; onu hor kullanıyoruz. Kendi kendimize zarar veriyoruz çoğu kez.
Evet, kalp yetmezliğim yok belki. Ama bunun şüphesi bile sağlıklı yaşadığım her günün ne kadar kıymetli olduğunun önemini kavrattı bana. Diğer saçma sapan sorunlara gömülerek kendimizi nasıl üzdüğümüzü düşündüm.
Stephen King'in aynı ada sahip kitabından uyarlanan 1989 yapımı film.
Eğer kitabını okuduysanız her uyarlama gibi bu filmden de beklediğinizi alamazsınız. Kitapta geçen karakterlerin bazıları yok, bu da olayların akışına etki ediyor doğal olarak.
Oyunculuk desen sadece küçük Gage'e puan vermeye gider elim. Hastası oldum resmen, çocuk oynadığında üç yaşındaymış üstelik. Çok da tatlışmış o zamanlar ama küçükken tatlı olan da büyüdükçe çirkinleşiyor; doğa kanunu mudur bilemediğim bir sebepten ötürü. Neyse konuya dönecek olursak; filmi beğenmedim, kitabını okuyun.
öğrenci milletinin kendine verdiği boş eziyettir. Mezun olduktan sonra başlı başına bir halta yaramaz. Stajın tek faydası kurulacak olan ya da kurulmuş networklerdir kanımca. Zira mezun olduktan sonra kimse yaptığınız staja bakmıyor, kurduğunuz bağlantılar sayesinde yürüyorsunuz bir şekilde.
Evet, kısacası lanet olsun bu hayat; lanet olsun bu sevgim dırım dırım.