sözlükteki metinlerin toplamına baktığımızda, bu söylem okurun çelişkiye düşmesine sebep olur. öyleyse tanım gereği bu çelişikidir; ve daha da öyleyse demek ki boş konuşuyorsunuz.
hani lan kızlar sevmezdi, yoksa sevmeme franktafonu büyüyerek mi bedene saplanan bir sihey?
evlenince yok olmak ile sonuçlanacak bir korku çeşididir. literatürde dert otuzbiri olarak geçen bu tür korkular, ancak işte konuşulmasını zaman geçmesini falan sağlar ne sağlasın.
önemli bilgiler içeren bu makalenin devamını okuyabilmek için iban numarama para gönderin
uludağ üniversitesi eski rektörü. bugün 10 yıl yedi ergenekon davası'ndan. kendisi, kendisinin nasıl gönderildiği ve kendisinden sonra üniversitede yaşananları bir gün oturup uzun uzun yazmak borcum olsun.
en son, hukuk fakültesinde bir öğretim görevlisi türkiye'deki adaletsizlikten şikayet etti diye ağzına sıçtılar adamn. öyle bir yer şu anda uludağ üniversitesi. öpüyorum alayınızı
şu ağzına vurduğumun yerine 2 haftadır yazmıyorum gerçi. bu zaman diliminde itü'ye geçtim ve oradaki ortamı buradan daha iyi bulduğum için kaldım orada, ama bugün gördüğüm olaylar, bu olayların diğer sözlüklerde yansımaları, uludağ sözlük hakkındaki haklı hakaretleri beni de üzdü.
bu yüzden, ilk gözağrım* düzelmek zorunda, aptal moderasyon istifa etmeli ve yerini daha iyi yöneticilere bırakmalı. reklam söylentileri açıklanmalı. yazarlar artık bu duruma tepki göstermeli.
ayrıca; türkiye'nin en iyi sözlüklerinden biriyim diyorsun ya uluğdağ, bi s.k değilsin haberin olsun.
Sen misin bana adam ol diyen,
sen kimsin bana akıl öğreten.
Verdiklerim yetmedi sana,
ben değişmedim, sen değiş uzakta.
Uzağımda ol yeter ki artık,
gelme yanıma, huzurum olsun.
Senin yolun tuzak, benim ki olsun,
çok karanlık, güneş doğsun!
Kimsin sen, bana hayatı öğreten,
Sen kimsin, koca bir çelişki.
Evini al, araban senin olsun,
Tek dileğim; çekil artık önümden.
Kimsin sen, beni terk edip giden,
Sen kimsin, prenses mi peri mi?
Karışıksın, ben basit biriyim,
Git başımdan, ben bittim!
Değiştim şimdi, iyiyim eskisinden de iyi.
Gururum yerinde, yenilmedim sensizliğe.
Bu aşk beni yaktı, sen de yan!
Anlamımı aldı, içimi boşalttı.
Hep karanlık, çok karanlık,
Çık artık, git artık, güneş doğsun artık!
şarkının bazı bölümleri -özellikle- dokunur ruha, uğraşılmış belli dedirtir.
neyse ben size sözleri vereyim. ama sözlerini bu sefer copy-paste yapacağım gençler, çünkü yoruldum yazmaktan.*
Doğduğun anda mı kaybettin hep aradığın şeyi,
Kim dönmüş ki sen dönesin o altın köşeyi,
Yürüdükçe büyüyor mu yollar, kurdukça hayaller?
Yine mi özlüyorsun yoksa sihirli şişeyi…
Sen miydin sana ol diyen,
Yandığın yetti, bırak artık peşini.
Sen kovaladıkça, O kaçacak,
Ne kadar kaçarsan kaç, yine seni bulacak.
Ne aşk, ne devrim, ne dostluk, ne de onur,
Ne paranın, ne de itibarın bir faydası dokunur,
Birini dikerken daha öbürü yıkılır.
Doldukça sırtında çuvallar belin bükülür…
ne yazdığını merak edilen, sözlük yazarlarınca 'özgün adam oğlum.' diyerek övülen insan evladı.
cinsellik ve futbol hadi bir nebze de, siyaset ve din hakıında hiç mi söyleyecek bir şeyin yok be adam, neresi özgünlük bunun?
sedece bilgi entryleriyle donatsan bile sözlüğü ben anlamam arkadaş. anlayamam.
ne biçim sabrın varmış lan? bu konulardan biri olmazsa 2 dakika içinde kendini yok edecek nice insanlar tanıyorum ben.
başka bir bölümde okumak isteyen üniversite öğrencisinin hayatından bir bölüm;*
ekim: oğlum daha çok var ya. sınav kayıt zamanı bile gelmedi daha, girmem belki. düşünüyorum.
ocak: oğlum kayıt oldum lan sınava, şu finaller bitsin de başlayacam. zaten şubat ayı tatil. deli gibi çalışırım.
mart: lan şimdi başlasam ne, vizeler başlayacak on gün sonra. vizeler bitsin başlarım ben.
nisan: abi oha, vizelerin ortasındayız. nasıl çalışayım? bu okulu bitirip, diğerine öyle gitmeyi düşünüyorum zaten. dondurcam onu kazandıktan sonra. çalışmalıyım vizelere şimdi.*
mayıs: abi şenliklerden sonra kasıyorum. haziranın başında gidecez di mi olimpos'a? ordan dönüşte de direkt sınava girerim.
haziran: allahım olimpos. oğlum bu deniz ne güzel bişey lan. sınav götümüze girecek ama.
ayar yemekten yorgun düşmüş, sinirli yazar bünyenin sondan bir önceki çığlığı.
adam yazar, tespit yaptığını sanar, güzel güzel kendi içinde hayallere dalarken birden birisi gelir ayarı verir daha ikinci entryde. sonra birisi daha, birisi daha.
yazar kardeşimizin umudu kırılmış, 'oğlum millet beni çok sevecek lan.' düşüncesinden 'ağızlarına vurduklarım, ne diyonuz lan siz?' düşüncesine girmiştir. ayar verenlere cevap yetiştirmeye çalışır bu arada genç yazarımız. battıkça batar.
yeni ayarlar yer, yeni ufuklara yelken açar. nickaltına 'aptal lan bu.' yazılır.
kendini kaybeder ayar yiyen uuser, ağzından köpükler saçar. sahiplenir tespitini, silmek de istemez, 'ulan ayar yedi kaçtı demesinler arkamdan.' diye düşünür.
sözlüğe küser ama ona ayar verenlerden de intikamını almak ister. intikam için ayar vermeye kastıkça daha çok ayar yer sözlük bünyelerinden.
anlatır uzun uzun derdini, tek lafa biter bütün uğraşısı. 'oğlum beni anlamadınız.' der, tekrar ayar yer.
ve en sonunda eeyyhh yeter artık diyip, bol küfürlü bir entryle yazım hayatını sonlandırır.
entrynin son bölümünde*buraya entry girenin bakınızı vardır. büyük bir aşkın, aldatılarak son bulması gibidir yaşadığı hüzün.