birkaç örnekle tartafımdan test edilip onaylanmış önermedir.
ilk örnek:
normal hayatta tam konuşamam. kelimeleri ya yanlış söylerim yada cümlenin ortasında birden dururum. neyse sanal ortama da bu özelliğim yansımış ve yazamıyorum doğru düzgün.
bir yazışma sırasında evet yazacağıma ecevt yazmıştım.
karşımda ki güldü dalga geçti. nasıl çevirsem diye kara kara düşünürken aklıma saçma ötesi, iğrenç bir hikaye geldi. neyse yazayım bari dedim.
yanlış yazmadım doğruydu dedim ve ekledim. bülent ecevit döneminde ecevit yanlılarının kullandığı söz bu.
evet demezlermiş ecevt derlermiş dedim. ( bu saçma sapan şeyi nasıl ve nereden uydurduğumu bilmiyorum. birden aklıma geliverdi)
ve sonuç: inandı. ilk defa duydum dedi. ciddi ciddi inandı buna.
bir diğeri:
aynı arkadaş gözlerimin ne kadar iri olduğundan bahsetmekteydi. bunu bana bir avantaj sağladığını, küçük gözlülere oranla daha geniş bir alanı görebildiğimi iddaa ettim ve gözlerinin içine bakarken daha önceden gördüğüm kızla ilgili şöyle dedim ; bak mesela şuan sana bakarken aynı zamanda tam sağdan geçen kırmızılı kızı görebiliyorum. çevirdi gözlerini ve kızı gördü. şok oldu. güldü falan . ve buna da inandı. salak birisi değil. hemde hiç değil gayet zeki. sonuç olarak saflar. hemde çok fazla.
edit: bundan önce ki 4 entry silinmiş. başlığı ben açmadım. eğer ben açsaydım böyle bir genelleme yapmaz, erkeklerin özünde saf olmaları gibi bir şey yazardım. ayrıca kimin hangi amaçla ne yapabileceğini, söyleyebileceğini bilecek yaştayım. o yüzden konuyu başka yerlere saptırmayalım.
You're wide eyed looking for excuse
I got a bloodline looking for the root
Here you go now the choice is choose
Oh no man
You got something to lose
Acting funny like you have seen it all
You got a crown and I'm gonna knock it off
King of the castle
it's gonna fall fast though
Oh no man
I got something to prove
I am, I am, I am
Shooting the moon
(x4)
I could write a line and you mimic me
What the same thing stealing my identity
You like what I say
You like what you see
Oh no man you got something to lose
I can see this is headed for a brawl
You can copy cat but you ain't cat at all
I'm pulling the triggers and I'm gunning for it all
Oh no man I got something to prove
I am, I am, I am
Shooting the moon
(x4)
All that you tried to hide
All that you bury inside
Will get you back, so watch your back
It'll get your back, man watch your back
All that you tried to deny
All of your velvet tongued lies
Will get you back, so watch your back,
it's coming soon.
I am, I am, I am
Shooting the moon
(x4)
You gotta go man the writings on the wall
Trip into the room like you're headed for a fall
I ain't answering cos you didn't call
I'm pushing back cos my backs against the wall
The sun's setting it's the rising of the moon
You better pull the trigger, better pull it soon
You better pull the trigger baby, just shoot
You better pull the trigger baby, just shoot!
başrollerini robert pattinson, julian sands ve rachel stirling in oynadığı, 2006 yapımı, yönetmeninin chris durlacher olduğu, cnbc-e gişe filmleri kuşağında 6 ağustos 2011 02:00 de gösterilen kötü film.
The Haunted Airman, tekerlekli sandalyeye mahkum bir savaş pilotunun psikolojik travmaları üzerine. robert pattinson ın oyunculuğu harika.
--spoiler--
Film sırf tekerlekli sandalyenin tekerleğini izlemekle geçiyor. ayak seslerinin ve kapı gıcırtısının bolca duyulduğu sanatsal filmlere benziyor bir yandan. sonunda ne olacak diye merak edip bu sıkıcı filmi izliyorsunuz 68 dakika boyunca. adamın karısı adamın kaldığı hastane gibi yere kalmaya geliyor ve orada ki doktorla ilişkiye giriyor. karakterimiz de sürüne sürüne bunların yanına gidip bakıyor ve adam içeriye gittiğinde karısının üstüne çıkıp bir süre saçma haraketlerde bulunuyor daha sonra göğsünden ustura çıkarıp karısının boynunu kesiyor, öpüyor ve yanına yatıyor adamda başlarında bekliyor. daha ne kadar saçmalayacaklar acaba diye bekledim ama filmin finali imiş bu sahne. ayrıca sürekli adamın üstüne gelen örümceklerden bahsetmiyorum bile.
Kanada merkezli araştırma şirketi Ipsos ve Reuters haber ajansının ortak çalışması olan "ilahi varlık, evrim ve ölümden sonra hayat" isimli araştırmada çarpıcı sonuçlar ortaya çıktı.
Araştırmada Türkiye, 23 ülke içinde en inançlı ikinci ülke oldu. Anket sonucunda Tanrı'ya inananların genel oranı yüzde 51 olarak belirlenirken bu oran Türkiye'de yüzde 91 çıktı.
Türkiye'de :
-birden fazla Tanrı'nın varlığına inananların oranı yüzde 2
-Ölümden sonra ne yaşanacağını bilmediklerini söyleyenlerin oranı yüzde 14
-Cennet ve cehenneme inananların oranı yüzde 52
-Dini inancından emin olmayanlar yüzde 2
-cennete inanıp cehenneme inanmama oranı yüzde 0
-evrime inananların oranı ise yüzde 19
Yeni açılmış sözlüktür. amaçları saçmalamak. bir büyük huni partisi yandaşı olarak benimde üye olduğum sözlüktür aynı zamanda. http://hunip.sozlukspot.com/
Küçücük bir çocuktum. halamlarda oturmuş annemlerin yaptığı dedikoduları dinliyordum. babaannem baş köşeye oturmuş ekşi bir yüzle konuşulanları dinliyordu. bana içeri gitmemi söylediler. nedendir bilinmez sinirliydim. banane ya gitmicem işte dedim ve atabildiğim en inatçı bakışı atarak onlara baktım. O sırada babannemin pis bakışlarına maruz kaldım. korkuyordum çünkü babaannem dediğim dedik , sert , kız çocuklarını pek sevmeyen birisiydi. sende bir bayansın ama dediklerinde ben benide sevmiyim zaten derdi. Herkes susmuş babaanneme odaklanmıştı işte o söz döküldü sert biçimli dudaklarından ; şişlak. anlamadım tabii ki. Şaşkın şaşkın etrafıma bakındım. annemlerde bastılar kahkahayı. sonradan öğrendiğim üzere : şişen , kendini bir şey sanan , kasım kasım kasılan anlamında bir sözmüş.
sıcak ülkelerde görülen ve sıtmayı andıran hastalık. hastalığa ''leishmania donavani'' denilen kamçılı hayvan türünden bir mikrop neden olur. Diğer bir adı da ''Dumdum humması''dır.
Osmanlı ordusu'nda yüzbaşı ile binbaşı arasısında ki rütbe. kolağası ikiye ayrılır : sol kolağası , sağ kolağası. Bunlar yenlerindeki şeritlerin renk ve sayısı ile belirlenirdi. Bir yüzbaşı önce sol kolağası , sonra sağ kolağası ondan sonra binbaşı olurdu.
Başlığın orjinali yazılan entrylere bakılınca coğunun anket olduğunu görmek olacak. Yazdığım entrylere şöyle bir bakayım dedim. Zaten fazla entry yok neler yazmışım bi kontrol edeyim dedim ve acı bir gerçekle karşılaştım. Bildiğin anket doldurmuşum. Tanım olarak toplasan 5 entry yoktur. Bu anketleri görünce yaptığım yazarlık bumu şimdi dedim kötü oldum ve bu başlığı açmak istedim böyle yapa yapa sözlük formatından çıkılıyor . Sekizinci nesil e bak dediğinizi duyar gibi oluyorum ama buradan önce başka sözlükte yazarlık yaptım. Neyse konuya döneyim aslında suç tam olarakta ben de değil doğru düzgün açıklanacak tanım yapılacak başlık olmamasında. Ee yani sonuç diyorsunuz değil mi? Sonuç yok işte. Yazmak istedim ve içimden gelenleri yazdım.
edit:Şimdi baştan okudumda böyle üzüntülü bir halde yazmışım gibin. yok öyle bir şey
Eskiden amatör olarak futbol oynadığını söylemiş ve pascal a kafa tutmuştur. Pascal ın tepkisi ise gülmekle beraber ben 16 senedir profesyonel olarak oynuyorum olmuştur. Bununla da yetinmeyip yüzmede kısa mesafede Derya Büyükuncu yu geçeceğini iddaa etmiştir. Önümüzde ki hafta acun la maç yapmak için sözleşmişlerdir. Merakla bekliyoruz efenim.
Son yıllarda gözlemlediğim durum. 12-13 yaşında ki kızlarımız topuklu ayakkabıdan tut dantel eldivenlere kadar hepsini giyiyorlar. Yahu bunların anneleri babaları yok mu birşey demiyorlar mı kızlarının bu hallerine diyorum. O kadar komik o kadar iticiler ki.Kırmızı ruj sürüp gezeni de görüdüm ben sevgili sözlük.
Edit: Annesinin topuklu ayakkabısını giyen miniklerden bahsetmiyorum