nicesmileofnurlu
0 (düz adam)
dokuzuncu nesil yazar 1 takipçi 1.60 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    organın vekilden bahsetmesi yüz kızartırmı sorunu

    1.
  1. organ vekilden bahsedince vekilin dört köşe olduğu durumdur.
    0 ...
  2. ermenilerin gerçekleştirdiği türk soykırımı

    1.
  3. Elleri bir ağaca arkadan bağlanan hamile bir kadının başına dikilmiş olan iki Ermeni yazı tura atıyordu. Bu kanlı kumarı yaklaşık 100 yıl önce Anadolu toprağında Kars'ta Ağrı'da Van'da Erzurum'da da ataları oynamıştı.Onlardan duymuşlardı.

    Karnı burnunda zavallı bir Azeri kadının doğumu oldukça yakın görünüyordu. Çaresiz kadın bir hazan yaprağı gibi titriyordu. Elbiseleri yırtık, ayakları çıplaktı...Ermenilerin uzun boylu olanı elindeki AK-47 model Rus yapımı otomatik tüfeğinin namlusuna monte edilen seyyar kasaturayı çıkartırken, diğeri elindeki demir parayı havaya attı

    :-Akçik, manç?..
    (Kızmı, oğlan mı?)

    -Akçik...
    (Kız)

    Bu cevap üzerine 'oğlan' diyerek bahse giren Ermeni, elindeki kasatura ile hamile kadının karnını bir hamlede yarıp çocuğu çıkarttı.Kan bürülügözleri bebeğin kasıklarına kilitlendi.

    -Tun şahetsar,ınger...
    (Sen kazandın, yoldaş)

    -Yes şahetsapayts ays bubrikı inç bes bidigişdana...
    (Ben kazandım ama bu bebek nasıl beslenecek?)

    -Mayrigı bedge gişdatsine.
    (Annesi besleyecek elbette)

    Bunun üzerine daha kısa boylu olan Ermeni, bir hamlede kasaturaya geçirdiği bebeği annesinin göğsüne yapıştırdı:

    -Mayrig yerahayin zizdur.
    (Çocuğa meme ver)

    Aynı dakikalarda Hocalı'nın başka bir semtinde tek kale futbol maçı hazırlığı vardı. iki kesik Azeri kadın başını kale direği yapmışlar, top arayışına girmişlerdi.Başı tıraşlı bir çocuk bulup getirdiklerinde ise Ermeni çeteci sevinçle bağırdı:

    -Asixn ma/,çimi yev bızdıge, aveg gındırnadabidi. Gıdıresek...
    (Bu hem saçsız hem de küçük, iyi yuvarlanır. Kopartın...)

    Aynı anda çocuğun gövdesi bir tarafa,başı da orta yere düşmüştü...

    Ermeniler zafer naraları! atarak, kanlı postalları ile kesik çocuk başına vurarak kanlı bir kaleye gol atmaya çalışıyordu.

    Bu iki olay Hocalı'da bundan çok değil yalnızca 14 yıl önce yaşandı. Her iki olay da ermeni çetecilerin katliamlarına bizzat şahit olan görgü tanıklarının anlatımlarıdır.

    Ne yazık ki 26 Şubat 1992 günü binlerce Azeri türlü yöntemlerle vahşice katledilmiştir. Ajanslar,katliam haberini bütün dünyaya hızla geçerken, arşı titreten ağır bir vahşet yaşanan Hocalı halkından geri kalanlar ise çaresizlik içinde kıvranıyordu.

    Türkiye'de büyük bir dehşet uyandıran katliama ilişkin ilk görüntüler ise TRT aracılığı ile duyurulmuştu. Bütün olanları batılı gazeteciler, özellikle de New York Times belgeledi.

    26 Şubat'ta güçlü silahlarla donatılmış Ermenistan silahlı kuvvetleri ile Hankendi'nde konuşlanmış bulunan Albay Zarvigarov komutasındaki 366'ncı Rus Motorize Alayı, Hocalı'ya saldırarak tarihin en vahşî katliamlarından birini yaptılar.

    26 Şubat! gecesi Rus motorize alayının tanklarından açılan top ve roket saldırıları ile Hocalı Havaalanı kullanılamaz hâle getirilerek kentin dış dünya ile ilişkisi de tamamen kesildi.

    Savunmasız kalan kente giren Rus destekli Ermeni askerleri, çocuk, yaşlı, kadın, bebek demeden birçok insanımızı vahşîce katlettiler. ermenilerin işgal ettikleri Hocalı'da dehşet verici olaylar yaşandı.

    Canlı canlı insanların kafa derilerini yüzdüler,

    Sağ olarak ele geçirdiklerini ise sistematik bir işkenceye ve tıbbî deneylere tâbi tutarak, insanlık dışı muamelelere maruz bıraktılar.

    Hızar ve testereler ile diri diri insanların kol ve bacaklarını kestiler.

    Genç kızların önce saçlarını,sonra da kafa derilerini yüzdüler.

    Babanın gözü önünde evladını, evladın gözü önünde babayı kurşunlara dizdiler.

    Kesik kafaları sepetlere doldurdular.

    Peki neydi bu düşmanlık?

    Ermenistan'daki okul duvarlarında asılan haritalarda Türkiye'nin 12 ili yer almaktayken, Ermenistan'ın bayrağında Türkiye hudutları içindeki Ağrı Dağı'nın resmi varken, Ermenistan Millî Marşı'nda 'Topraklarımız işgal altında, bu toprakları azat etmek için ölün,öldürün' denmekteyken, başkaca bir neden aramaya zaten gerek yok sanırım.

    Dağlık Karabağ Bölgesi'nde bulunan Hocalı'ya, eski Sovyet ittifakı Silahlı kuvvetleri'ne ait 366.Alay'ın desteği ile Ermeni Sılahlı Kuvvetleri tarafından düzenlenen saldırılar sonucu 613 Azerbaycan Türk'ünün hayatını kaybettiği resmî olarak açıklandı. Ancak kayıp sayısının bu rakamların çok çok üstünde olduğu bilinmektedir.

    56 hamile kadın karnı yarılmış durumda bulunmuştur.

    Bu alçak saldırıda 487 kişi ağır yaralanırken, 1275 kişi ise rehin alınmış,geri kalan nüfus da bin bir zorlukla canını kurtarmış ancak bu olayın tahribatından ruhları ve hafızaları asla bir daha kurtulamamıştır.

    Şahitlerin anlattıklarını dinleyenler önce kulaklarına inanamadı.!

    Fakat katliam sonrası Hocalı'ya girdiklerinde ise, görgü tanıklarının abartmadığını kısa sürede anladılar. Hocalı'da katliam bölgesini gezen Fransız gazeteci Jean-Yves Junet'nin gördükleri karşısında söyledikleri, katliamın boyutunu da anlatıyordu:

    'Pek çok savaş hikâyesi dinledim. Faşistlerin zulmünü işittim,ama Hocalı'daki gibi bir vahşete umarım kimse tanık olmaz' Peki 26 Şubat 1992 günü yaşanan bu katliamın emrini kim vermişti; Ermenistan Devlet Başkanı sıfatını taşıyan Robert Koçaryan denilen kirli katilden başkası değildi. Yaptığı terör faaliyetlerinin oranı nispetinde terfi eden Taşnaksutyun örgütü liderlerinden Robert Koçaryan, 20 Mart 1996'da Ermenistan Başbakanı oldu.

    Karabağ'da barış istediği için aşırı milliyetçilerin tepkisine daha fazla direnemeyen Levon Ter Petrosyan istifa edince de 30 Mart 1998 yılında ondan boşalan Devlet Başkanlığı koltuğuna,'Hocalı Katlia! mı' baş sorumlusu olan azılı terörist Robert Koçaryan oturdu.

    Ermeniler Türk hamile kadınlarına tecavüz edip karnını hamile olduğu halde taş ile doldurup öldürmüşler ve küçük Türk kızlarına tecavüz edip öldürmüşlerdi.

    Ülkemizde sadece 1 ermeni öldürüldü diye yürüyüş yaptılar ve o kadar araştırdılar ama hiç bir insan kalkıp ta bu masum insanlara işkence edilip öldürüldükleri için yürüyüş yapmadı…………..
    0 ...
  4. kaba erkek tercih edenlerin gerekçesi

    1.
  5. işin aslına bakarsanız, temel neden açık; kadınlar güçlü erkekleri seviyor. Kabalık ise, zaafların ve kişilik zayıflıklarının üstünü örtüp erkek bedenine ve kimliğine kallavi bir cila atıyor!

    Erkeği kaba yapan ne?
    ister toplumsal normlar, ister genetik kodlanmışlık... ÖZellikle ülkemizde ve her geçen gün artan bir şiddette maçolaşıyor erkekler. Daha çok küfrediyor, kadınlara kaba davranıyor ve neredeyse erkek olduklarını ispat etmek için birilierini tartaklamaya kalkıyorlar. Bu tavırlar, özel hayatlarına da yansıyor tabii. Sevgiliye hakaret etmeler, sert çıkmalar, en basit nezaket kurallarını bile
    unutmalarla birlikte, ciddi bir kıskançlık da söz konusu. Ancak erkeği asıl kaba yapan nedenler bunlar değil.

    Asıl sebep kadının imajı, toplum içindeki varlığını değerini gün geçtikçe sağlamlaştırması. Çalışma hayatındaki koltuklar kadınlar tarafından paylaşılıyor, kadınlar erkeklerden daha fazla kazanabiliyor ve ne yazık ki artık kadın kendini erkeğine saklamıyor! Dolayısıyla kadınlar, cinsel olarak da en az erkekler kadar tecrübeli bir hale geldiler; üstelik seçiciliğin hazzını da yaşıyorlar.

    Erkeğe has olan ne varsa, kadın da buna ortak; bir tek yalnız üreyemiyorlar ve dolayısıyla da bu konuda erkeklere ihtiyaç duyuyorlar. işte tam da o
    safhada devreye giren erkeklik gururu, çalınan rollerin öcünü, kadınlardan çeşitli kabalıklar ve sertliklerle almaya dönüşüyor.

    Özgüvenlerini gün geçtikçe yitiren erkekler, yitik özgüvenlerinin üstünü, kabalık ve maçoluk kisvesiyle, külhanbeyi tavırlarla örtmeye çalışıyorlar. Dikkatli bakan kadın gözleri, bu zaafları görüp olay yerinden anında uzaklaşsa da pek çok kadın bu tipleri kişilik sahibi sanarak aldanmaya devam ediyor. Ve işin asıl kötü tarafı, aldanan bu kadın çoğunluğu yüzünden, dünyanın en iyi yetiştirilmiş, en kibar erkekleri bile azar azar kabalaşmaya başlıyor, çünkü görünüyorlar ki, geçerli olan bu...

    Ve evet, bazı kadınlar, kötü muamele görmeyi, güçlü bir erkek tarafından sevilmek sanıyor! Oysaki kabalık, zayıf karakterin üzerine atılmış, kötü bir cila sadece, bunu ilişkinin devamında görüp kendine gelen ya da başına geleni
    çeken kaç milyon kadın vardır dünyada sizce? Ya da bırakın dünyayı, ülkemizde kaç kadın maço tavırlarına tav olduğu erkeğin gerçek yüzünü görünce şoka giriyordur?

    Neden bazıları kaba erkek sever?
    Toplumsal roller bize erkeğin sert olması gerektiğini öğütlüyor: "Erkekler ağlamaz" gibi deyimlerle erkeğin sert olması gerekiyor. Dolayısıyla kibarlık göstermeyen, hayatındaki kadına maço davranan erkek modelini, doğru kişi sanma yanılgısına düşebiliyoruz.

    Yatakta daha iyi olacaklarına inanılıyor: Kaba erkeklerin yatakta da akıl almaz olacağına inanılıyor oysa sonuç çoğunlukla hüsran oluyor.

    Kabalık ve sertlik güç göstergesi gibi geliyor: En başta "Bana sözünü mutlaka geçirsin!" mottosunu benimseyen kadınlar için geçerli bu durum. Hayatı
    boyunca kendini korunmamış ve yalnız hisseden, tek başına ilerlemekte güçlük çeken kadınlar, genellikle adam olup arkasında duracak erkeğin maço erkek olduğunu sanıyor. Bu nedenle mafya babalarıyla flört eden kadınlar görmek bile mümkün!

    Toplum içinde havalı dursun: Maço erkeğin toplum içinde "cool" duracağı, insanlara belli bir ölçüde korku salacağı aşikardır. Bu nedenle görüntüyü kurtarmak için de tercih edildikleri olur. Kıskançlığı aşk sanmak: Kıskançlık ve aşkı birbirinden ayıramayanlardansanız ve 'Aşık olan erkek kıskanır, bunun için akla gelebilecek her türlü deliliği yapar, hatta gerekirse kaba kuvvete başvurur' yanılgısı içindeyseniz kaba erkekleri sevebilirsiniz.

    unutmalarla birlikte, ciddi bir kıskançlık da söz konusu. Ancak erkeği asıl kaba yapan nedenler bunlar değil.Asıl sebep kadının imajı, toplum içindeki varlığını değerini gün geçtikçe sağlamlaştırması. Çalışma hayatındaki koltuklar kadınlar tarafından paylaşılıyor, kadınlar erkeklerden daha fazla kazanabiliyor ve ne yazık ki artık kadın kendini erkeğine saklamıyor! Dolayısıyla kadınlar, cinsel olarak da en az erkekler kadar tecrübeli bir hale geldiler; üstelik seçiciliğin hazzını da yaşıyorlar.Erkeğe has olan ne varsa, kadın da buna ortak; bir tek yalnız üreyemiyorlar ve dolayısıyla da bu konuda erkeklere ihtiyaç duyuyorlar. işte tam da o safhada devreye giren erkeklik gururu, çalınan rollerin öcünü, kadınlardan çeşitli kabalıklar ve sertliklerle almaya dönüşüyor.çeken kaç milyon kadın vardır dünyada sizce? Ya da bırakın dünyayı, ülkemizde kaç kadın maço tavırlarına tav olduğu erkeğin gerçek yüzünü görünce şoka giriyordur?

    Sevgiliniz kaba mı değil mi?
    Bir erkeğin kaba mı değil mi olduğunu anlamak için "Lütfen bana karşı dürüst ol. Birbirimize oyunlar oynamanın gereği yok, seni olduğun gibi tanımak istiyorum" diyebilirsiniz. Eğer karşınızdaki kişi gerekli zeka ve duyarlılığa sahipse, bu isteğinizi anlayışla karşılayıp normal davranacaktır. Sonradan değil, doğuştan kabaysa, size ters bir cevap verecek ve üste çıkmaya çalışacaktır. işte o noktada açık verdiği karakter zayıfığından yola çıkarak, ortamdan hemen uzaklaşın. En başta kendi iyiliğiniz için tabi. Unutmayın ki sonuçta modern toplum düzeninde, centilmenliği yeniden yükselen bir değer haline getirmek, biz kadınların elinde!
    0 ...
  6. vıvıan

    1.
  7. http://www.msxlabs.org/fo...rileri.html#ixzz1y95IDsZr

    Vivian, mitolojide maddi zenginlik getiren, yeraltindaki hazinelerin bekcisi
    cuce gnome'lerin prensesidir, dogdugunuzda kulaginiza sunlari fisildar:

    Dolu dolu bir hayat yasayacaksin
    Cok hassas biri olacaksin
    Bulbul kadar guzel sesli olacak, sarki soyleyeceksin
    Comertliginle kalpleri kazanacaksin
    Guclu olacaksin
    0 ...
  8. sesini duyur öğretmenim

    1.
  9. UYUM SAĞLAYAMADILAR

    Eğitimciler, ilkokula başlayan 60 aylık çocukların büyük zorluklar yaşadığını belirtti.

    Okulöncesi eğitim almadan ilkokul 1. sınıfa başlayan 5 ve 5.5 yaşındaki çocuklar çok zorlanıyor. El becerileri olgunlaşmadığı için çalışmalara katılmıyorlar, “Ben yapamıyorum” diyerek geri çekiliyorlar. Öğretmenler, “Daha öncekilerde iyi kötü çalışmalara sınıfın tamamı katılabiliyorken bu dönem, yaş gruplarının tamamını etkinliklere katmakta dirençlerle karşılaşıyoruz. Öğrenciler arasındaki bu iyi/kötü farkı da öğretmenleri zorlamakta ve yormaktadır” diyorlar.

    Anadolu yakasında bulunan 20 ilkokuldan 75 1. sınıf öğretmeninin görüş, eleştiri ve yorumlarından oluşan çalışma, eski Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaattin Dinçer tarafından rapor haline getirildi. Öğretmenlerin verdiği bilgiye göre sınıflarda bulunan öğrencilerin yüzde 12’si 60-66, yüzde 25’i 66-72, yüzde 63’ü 72 ay ve üzeri çocuklardan oluşuyor. Sınıf mevcutları 35-45 arasında değişiyor. Okulların 3 tanesinde tam gün, 17 tanesinde ikili eğitim yapılıyor.

    Sınıflar kötü kokuyor

    Öğretmenlerin 3 aylık değerlendirmesi şöyle:

    • Çocuklar kurallı yaşamdan sıkılıyor, sık sık hastalanıyor.

    • 5 yaş ile 7 yaş çocukları arasında; algı-öğrenme, zekâ kavrayış düzeyi bakımından çok açık farklar bulunuyor. Duyuşsal-bilişsel düzeyde 5 yaş grubu öğrenciler hep geriden geliyor. Sınıfı bir seviyede ortaklaştırmak ve aynı düzeyde ilerlemek pek mümkün olmuyor.

    • Sınıfların her türlü ihtiyaçlarının karşılanması tamamen 1. sınıf velilerine yüklenmiş durumda.

    • Okulların açılmasının üzerinden 2.5 ay geçmesine rağmen tuvalet vs. diğer ihtiyaçların giderilmesi konusunda 5 ve 5.5 yaş grubuna yönelik bir düzenleme yapılmadı.

    • Sınıflarda geçen yıllara göre daha çok uyum sorunu var; bu durum sınıf düzeninin oluşmasını güçleştiriyor, okul ve sınıf kurallarına uymada sıkıntılar yaşanıyor.

    • Çocuklar teneffüslerde oyun başlatma, sürdürme, iletişim kurma becerileri yönünden tam gelişmemiş olduğundan dürtüsel davranıp daha çok kavga edebiliyor.

    • Özellikle yaşları küçük olan öğrenciler öz bakım becerilerini yerine getirememeleri sonucunda beslenme saatlerinde ve tuvalet ihtiyacını gidermede sıkıntılar yaşanıyor. Okul kıyafetlerini temiz tutma konusunda bile sıkıntılar oluyor.

    • Sınıfların aşırı denebilecek düzeyde kalabalık olmasından dolayı sınıflar eskisinden daha kirli, havasız ve kötü kokuyor.

    Motive etmek zor

    • “Sınıfta sergilediğimiz etkinlikler sabahçı öğrenciler tarafından yırtılarak atılıyor, zarar veriliyor. Çünkü kendimize ait bir sınıfımız yok. Son üç dersi hava karardıktan sonra yapıyoruz. Öğrencileri derse motive etmekte güçlük yaşıyoruz. Öğrenciler yaşları küçük olduğundan ders araç-gereçlerini eksik getiriyor. Dersi takip etmekte güçlük yaşıyor”

    • Uyum ve hazırlık kitabındaki etkinliklerin bazıları öğrenci seviyesi gözetilmeden hazırlanmış.”

    • Beşinci sınıfların seçmeli derslerinden dolayı teneffüsler kısaldı, öğrencilerin enerjilerini boşaltacakları, dikkatlerini tazeleyecekleri; öğretmenlerin dinlenip nefes alacakları zamanları çok az.

    Cumhuriyet
    0 ...
  10. © 2025 uludağ sözlük