tutucu beyinlerle gelisen yetisen erkekler de zaten seks yapip mutlu oldugu kadini hayatina dahil etmeme durumudur. karisi okan kadin da annedir mesala kadin degildir artim onhnla sevisilmez ayip seyler yaoilmaz uzaklasilir sessizce caktirmadan mutsuz olunur. disarida butun kadinlar kadindir ama icini titretir. ya bakip ic ceker ya da sakli gizli cirkin bjr ihanetle mutlu olmaya calisir.
an itibariyle beyaz show da yayin da olan yaslanmis gurup. Aslinda dagilmis ama nostalji olsun diye yasliligin verdigi tatkilikla bir araya gelip hala gencleri canlandirmaya calisan guruptur.
dunya uzerinde yenilen en harika yaprak sarmasidir. zaten dunya uzerinde yaprak sarmasini sevmeyen yoktur. annesinin yaptigi yaprak sarmasini sevmeyen hiicc yoktur.
bir fikir;
belkide metal muzik dinleyenlerin sadece kaliteli muzik dinliyirumun disinda farkli bir boyuta geciyormus, boyut atliyormuscasina geri kalan yasamini kendisini diger insanlardan ayirarak yasam tarzinin da degismesi gerekiyormuscasina, fiziksel gorunuslerini diger insanlarin anlayamadigi bir bicime sokmalarindan kaynaklaniyor olabilir mi?..
halki o gemide gonullu tayfa olup kurek cekecek kadar kafasi cakismayan bir ulkwnin baskanin oglu olma durumudur.. gemide alirsin jette. vergine saglik tatlim faturandaki zammina saglik...
ergenliğe girmiş hormonlar doğası gereği olması gereken duruma gelmiş bir genç kızın, hoşlandığı, cinsel çekim hissettiği, ve yahut sadece konuşup arkadaşlık etmekten hoşlandığı bir erkeğe tekrar görüşmek için ona ulaşabilmesi adına kendine ait telefon numarasını vermesidir.
bir erkeğin bir kıza telefon numarasını vermesi kadar doğaldır. tabidir.
öyle ki iki karşı cinsin yada hemcinsin yani insanların birbirleri ile iletişim kurmaları konuşmaları kendilerini ifade edebilmeleri birbirleri hakkında hissettiklerini dile getirebilmelerinden daha doğru ve doğal bir şey yoktur.
ayrıca kadınların yasaklandığı kapatıldığı neredeyse organlarınından cinsiyetlerinden utanmasını sağladıkları fikirlerini söylemesinin uatnç verici olduğuna inandırıldığı dolayısıyla özgüveninin yok edildiği kendisini birey insan dışında psişik bir varlığa dönüştüren bazı geri kalmış ata erkil toplumlarda takdir edilmesi gereken bir medeni cesarettir.
nedense bu toplumlarda genellikle erkeklerin oluşturduğu bir düşünce yapısından kaynaklanır ve bir çok kadın buna inandırılmıştır. kadın özgürce düşündüğünü yada hissettiğini söylemesi büyük bir ayıp olarak nitelendirlir bu zihniyetlerce. ama bu en büyük yanlıştır. nedenini çözememekle beraber kadın düşmanlığı kadına tahammül edememe gibi psikolojik bir sorunun yarattığı durum olduğunu düşündürmüştür.
bir cinsin saygısılığından, terbiyesizliğinden, edepsizliğinden, erdemsizliğinden yada cahilliğinden kaynaklanan bir hareketin sorumlusu, suçlusu asla karşı cins değildir.
Elleri bir ağaca arkadan bağlanan hamile bir kadının başına dikilmiş olan iki Ermeni yazı tura atıyordu. Bu kanlı kumarı yaklaşık 100 yıl önce Anadolu toprağında Kars'ta Ağrı'da Van'da Erzurum'da da ataları oynamıştı.Onlardan duymuşlardı.
Karnı burnunda zavallı bir Azeri kadının doğumu oldukça yakın görünüyordu. Çaresiz kadın bir hazan yaprağı gibi titriyordu. Elbiseleri yırtık, ayakları çıplaktı...Ermenilerin uzun boylu olanı elindeki AK-47 model Rus yapımı otomatik tüfeğinin namlusuna monte edilen seyyar kasaturayı çıkartırken, diğeri elindeki demir parayı havaya attı
:-Akçik, manç?..
(Kızmı, oğlan mı?)
-Akçik...
(Kız)
Bu cevap üzerine 'oğlan' diyerek bahse giren Ermeni, elindeki kasatura ile hamile kadının karnını bir hamlede yarıp çocuğu çıkarttı.Kan bürülügözleri bebeğin kasıklarına kilitlendi.
-Tun şahetsar,ınger...
(Sen kazandın, yoldaş)
-Yes şahetsapayts ays bubrikı inç bes bidigişdana...
(Ben kazandım ama bu bebek nasıl beslenecek?)
Bunun üzerine daha kısa boylu olan Ermeni, bir hamlede kasaturaya geçirdiği bebeği annesinin göğsüne yapıştırdı:
-Mayrig yerahayin zizdur.
(Çocuğa meme ver)
Aynı dakikalarda Hocalı'nın başka bir semtinde tek kale futbol maçı hazırlığı vardı. iki kesik Azeri kadın başını kale direği yapmışlar, top arayışına girmişlerdi.Başı tıraşlı bir çocuk bulup getirdiklerinde ise Ermeni çeteci sevinçle bağırdı:
-Asixn ma/,çimi yev bızdıge, aveg gındırnadabidi. Gıdıresek...
(Bu hem saçsız hem de küçük, iyi yuvarlanır. Kopartın...)
Aynı anda çocuğun gövdesi bir tarafa,başı da orta yere düşmüştü...
Ermeniler zafer naraları! atarak, kanlı postalları ile kesik çocuk başına vurarak kanlı bir kaleye gol atmaya çalışıyordu.
Bu iki olay Hocalı'da bundan çok değil yalnızca 14 yıl önce yaşandı. Her iki olay da ermeni çetecilerin katliamlarına bizzat şahit olan görgü tanıklarının anlatımlarıdır.
Ne yazık ki 26 Şubat 1992 günü binlerce Azeri türlü yöntemlerle vahşice katledilmiştir. Ajanslar,katliam haberini bütün dünyaya hızla geçerken, arşı titreten ağır bir vahşet yaşanan Hocalı halkından geri kalanlar ise çaresizlik içinde kıvranıyordu.
Türkiye'de büyük bir dehşet uyandıran katliama ilişkin ilk görüntüler ise TRT aracılığı ile duyurulmuştu. Bütün olanları batılı gazeteciler, özellikle de New York Times belgeledi.
26 Şubat'ta güçlü silahlarla donatılmış Ermenistan silahlı kuvvetleri ile Hankendi'nde konuşlanmış bulunan Albay Zarvigarov komutasındaki 366'ncı Rus Motorize Alayı, Hocalı'ya saldırarak tarihin en vahşî katliamlarından birini yaptılar.
26 Şubat! gecesi Rus motorize alayının tanklarından açılan top ve roket saldırıları ile Hocalı Havaalanı kullanılamaz hâle getirilerek kentin dış dünya ile ilişkisi de tamamen kesildi.
Savunmasız kalan kente giren Rus destekli Ermeni askerleri, çocuk, yaşlı, kadın, bebek demeden birçok insanımızı vahşîce katlettiler. ermenilerin işgal ettikleri Hocalı'da dehşet verici olaylar yaşandı.
Canlı canlı insanların kafa derilerini yüzdüler,
Sağ olarak ele geçirdiklerini ise sistematik bir işkenceye ve tıbbî deneylere tâbi tutarak, insanlık dışı muamelelere maruz bıraktılar.
Hızar ve testereler ile diri diri insanların kol ve bacaklarını kestiler.
Genç kızların önce saçlarını,sonra da kafa derilerini yüzdüler.
Babanın gözü önünde evladını, evladın gözü önünde babayı kurşunlara dizdiler.
Kesik kafaları sepetlere doldurdular.
Peki neydi bu düşmanlık?
Ermenistan'daki okul duvarlarında asılan haritalarda Türkiye'nin 12 ili yer almaktayken, Ermenistan'ın bayrağında Türkiye hudutları içindeki Ağrı Dağı'nın resmi varken, Ermenistan Millî Marşı'nda 'Topraklarımız işgal altında, bu toprakları azat etmek için ölün,öldürün' denmekteyken, başkaca bir neden aramaya zaten gerek yok sanırım.
Dağlık Karabağ Bölgesi'nde bulunan Hocalı'ya, eski Sovyet ittifakı Silahlı kuvvetleri'ne ait 366.Alay'ın desteği ile Ermeni Sılahlı Kuvvetleri tarafından düzenlenen saldırılar sonucu 613 Azerbaycan Türk'ünün hayatını kaybettiği resmî olarak açıklandı. Ancak kayıp sayısının bu rakamların çok çok üstünde olduğu bilinmektedir.
56 hamile kadın karnı yarılmış durumda bulunmuştur.
Bu alçak saldırıda 487 kişi ağır yaralanırken, 1275 kişi ise rehin alınmış,geri kalan nüfus da bin bir zorlukla canını kurtarmış ancak bu olayın tahribatından ruhları ve hafızaları asla bir daha kurtulamamıştır.
Şahitlerin anlattıklarını dinleyenler önce kulaklarına inanamadı.!
Fakat katliam sonrası Hocalı'ya girdiklerinde ise, görgü tanıklarının abartmadığını kısa sürede anladılar. Hocalı'da katliam bölgesini gezen Fransız gazeteci Jean-Yves Junet'nin gördükleri karşısında söyledikleri, katliamın boyutunu da anlatıyordu:
'Pek çok savaş hikâyesi dinledim. Faşistlerin zulmünü işittim,ama Hocalı'daki gibi bir vahşete umarım kimse tanık olmaz' Peki 26 Şubat 1992 günü yaşanan bu katliamın emrini kim vermişti; Ermenistan Devlet Başkanı sıfatını taşıyan Robert Koçaryan denilen kirli katilden başkası değildi. Yaptığı terör faaliyetlerinin oranı nispetinde terfi eden Taşnaksutyun örgütü liderlerinden Robert Koçaryan, 20 Mart 1996'da Ermenistan Başbakanı oldu.
Karabağ'da barış istediği için aşırı milliyetçilerin tepkisine daha fazla direnemeyen Levon Ter Petrosyan istifa edince de 30 Mart 1998 yılında ondan boşalan Devlet Başkanlığı koltuğuna,'Hocalı Katlia! mı' baş sorumlusu olan azılı terörist Robert Koçaryan oturdu.
Ermeniler Türk hamile kadınlarına tecavüz edip karnını hamile olduğu halde taş ile doldurup öldürmüşler ve küçük Türk kızlarına tecavüz edip öldürmüşlerdi.
Ülkemizde sadece 1 ermeni öldürüldü diye yürüyüş yaptılar ve o kadar araştırdılar ama hiç bir insan kalkıp ta bu masum insanlara işkence edilip öldürüldükleri için yürüyüş yapmadı…………..
BOĞA BURCU KÜNYESi
Elementi : Toprak
Özelliği : Duygusal
Yönetici Gezegeni : Venüs
Metali : Bakır
Uğurlu Günü : Cuma
Uğurlu Sayisi : 6
Uğurlu Taşı : Zümrüt
Uğurlu Renkleri : Pembe, açık mavi, krem rengi
Uğurlu Çiçekleri : Kırmızı gül, pembe karanfil
Uğurlu Kokuları : Karanfil, müge, elma çiçeği
Uğurlu Müzik : Senfoniler ve klasik müzik
En Belirli Özelliği : Dirençlilik
En Büyük Ideali : Ünlü olmak
En Büyük Hatası : inat
En Büyük Arzusu : Büyük servet edinmek
En Büyük Yeteneği : Güzel sanatlar
*************************************************************************************************
Gerçek bir erkekseniz, Boğa Kızlarının gönlünü çalabilirsiniz. Zira o, her türlü erkek işini rahatlıkla yapabilir ve idareyi kolayca eline alabilir. Fakat, hiçbir zaman tercihi bu değildir. O, gerçek bir erkek arar.
Bir Boğa Kızıyla birlikte olmaktan daha mükemmel bir şey olamaz. Karmaşık, zorlu, sert, şiddetli olaylar karşısında bile o inanılmaz dinginliğini, sükunetini bozmayacaktır.
Öylesine sakin duruşunun zorlama olduğunu sanmayın sakın. Zira o hiçbir şey için kendini zorlamaz. Riya, yalan ve oyunlara kalkışmaz. Nasıl duruyorsa, öyledir. Rahattır. Ve onun bu rahatlığı çevresine yayılır. Etrafını huzur dalgalarıyla kaplar ve onunla birlikteyken geriliminizin yavaş yavaş azaldığını farkedersiniz.
Boğa Kızları kesinlikle fiziksel bir varlıktır. Onun dikkatini çekecek yegane şey de alacağı fiziksel zevklerdir. Bunun dışında karmaşık figürlerden, yapma çiçeklerden, herkesin yapıyor olduklarından hiç mi hiç etkilenmez. Sabun kokan çarşaflar kadar fırından gelen yaptığı kek veya çörek kokuları da Boğa Kızlarını etkiler.
Kısacası Boğa Kızlarının doğal ve temiz kokulardan hoşlandığı sonucunu çıkartarak size bir ipucu vermeye çalışıyorum. Şayet bir Boğa Kızını seviyorsanız, mutlaka temiz kokmalı ve tıraş losyonunuzu en iyi cinsinden seçmelisiniz. Çünkü o, kokulara karşı son derece duyarlıdır ve hoş olmayan kokuların geldiği yerden tersyüz ederek arkasına bile bakmadan gidebilir.
Kokulardan etkilendiği kadar renklerden de etkilenir. Özellikle canlı ve gözalıcı renkler Doğada bulunan tüm renkler onun için etkileyicidir. Tabii bu arada dokunma duyusu ve tat alma duyusunun da son derece gelişmiş olduğunu belirtmem gerekiyor. Haa bir de işitmek ;)
Açıkçası şunu bilmelisiniz ki, Boğa Kızlarının duyu organlarının tümü son derece gelişmiştir. Çünkü, fiziksel olarak algıladıkları her şeyden büyük zevk alırlar. Ve daha fazla zevk almak için dikkat kesildiklerinden duyu organları da keskinleşir.
Bu nedenle yumuşak, hafif, duyu organlarını rahatsız etmeyecek şeylerden hoşlanırlar. Giydiğiniz kazağın sert tüyleri onun derisini tahriş edebilir. Ya da dinlettiğiniz müzik gürültülü gelebilir.
Bir Boğa Kızını etkilemek istiyorsanız, ona romantik ve hafif müzik dinletmeli, ahçısının iyi olduğundan emin olduğunuz restorantlara götürmelisiniz.
SADE AMA KALiTELi
O şatafatlı olandan değil, sade fakat kaliteli olandan hoşlanır. Zaten kılık kıyafetinden, hemen her konudaki seçimlerine kadar sade, pratik, işlevi olan fakat kesinlikle kaliteli seçimler yapar. Başka etkiler almadıysa, spor olanı tercih eder. Fakat, ister modern, ister klasik olsun, kesinlikle rahat ve işlevselliği ön planda tutacaktır.
Boğa Kızları Zodyakın hemen en tahammüllü tipleridir. Öyle kolay kolay ağlayıp sızlanmaz. Hatta ağladığını hiç göremeyebilirsiniz. isteklerini yaptırmak için oyunlara başvurmaz.
Hoşgörü sınırları öylesine geniştir ki, bu sınırların nerede başlayıp nerede bittiğini anlamakta zorlanabilirsiniz. O, diğer burçların kızları gibi yanınızdan geçen kıza baktığınız için dırdır etmeyecektir. Hatta bunun üzerinde hiç durmayacaktır. Fakat, onun sizi kıskanmadığını düşünüp aklınızdan geçen veya içinizden gelen her şeyi yapabileceğinizi de zannetmeyin.
Daha açıkçası onun hoşgörü sınırlarını zorlamaya kalkmayın. Sınırları çok geniş olsa bile sınırları vardır ve sadakat konusunda son derece hassastır.
Denilebilir ki, bir Boğa Kızı sadakatin dışında sizden hemen hiçbir şey istemez. Kendisi olduğu kadar, sizi de rahat bırakır.
ZORBALIK ÖFKELENDiRiR
işte çok önemli bir noktaya geldik. Boğa Kızlarının baskıya, zorbalığa tahammülleri yoktur. Hele bir topluluk içinde ona kafa tutmaktan kesinlikle kaçınmalısınız.
Yoksa, o yumuşacık, sakin ve hoşgörülü kızın aniden öylesine şiddetli bir tepkisiyle karşılaşırsınız ki, neye uğradığınızı şaşırırsınız.
Bir de iyice aklınızda tutmanız gereken diğer nokta aceleciliktir. Ve bir Boğa Kızını aceleye getirmeye kalkışmak şiddetiyle karşılaşmaya hazır olmak demektir.
O ağır, fakat temkinli hareket eder. Daha hızlı olmaya zorlarsanız az önceki gibi saldırmasa bile öfkesini uyandırmış olursunuz. Ve bu durum hiç tavsiye edilmez.
KONTROLLÜ KIZLAR
Zaten bir Boğa Kızıyla bir süre birlikte olduktan sonra onu kolayca tanıyacak ve anlayacaksınız. Çünkü, onlar Balık ya da Akrep kızları gibi anlaşılmaz değillerdir. Ve de anladıktan sonra onu öfkelendirecek bir şey yapmanıza da gerek kalmayacaktır.
Çünkü, o son derece huzur verici sükunetiyle her türlü geriliminizi üstünüzden atacaktır. Uyumlu, rahat, huzurlu bir atmosfer yarattığı evinde pişirdiği birbirinden leziz yemeklerle kendinizi ona tamamen bırakabileceğiniz bir ortam yaratır.
O, son derece kontrollüdür. Kolay kolay öfkelenmez. Dırdır etmez, tersine hayatınızı kolaylaştırmak için öylesine pratik çözümleri vardır ki, kesinlikle sizin erkek olduğunuzu hissettirecek şekilde davranır.
ipleri sizin elinize kolayca bırakıp idare edilmekten ayrıca keyif alır.Ama siz idare edemeyecek olursanız, idareyi ele almakta bir an bile tereddüt etmeyecektir. Hem de son derece güçlü ve başarılı bir biçimde. Fakat, yine de arzusu bu değildir. Çünkü, o gerçek bir erkekten hoşlanır ve ölünceye kadar ona sadık kalır.
Boğa erkeği ve kadını ender burçlarda görülen kişilik ve huy ayrılığına sahiptir.Boğa kadını da güzel, cana yakın, beğenilen ve aranan bir insnadır. Yıldızından dolayı güzelliklere düşkün olurlar.Onlar için güzel olan her şey değerlidir.
Dğuştan gelen kendine güven sayesinde her sorunu kolayca halledebileceklerine inanırlar. Boğa kadını aklına taktığı her şeyi yapar.Yaşamda yükselmek için gerekli itici güçleri olmasına karşın bazen sevgi yüzünden yaptıkları fedakarlık hüsranla sonuçlanabilir.
Boğa kadını tam anlamıyla sadıktır. Sevmek ve bağlanmak ister. Cazibesi sayesinde erkeği kendine bağlamayı çok iyi bilir. Toplum içinde rahat olması, her sınıftan insanla ilişki kurması ve insanları idare edebilmesi onun için içsel bir sanattır.
Boğa burcunda doğan kadınlar, insanları olduğu gibi kabul ederler. Her insanla aynı rahatlıkla konuşup onların değişik fikirlere sahip olmalarını yadırgamazlar. En yoksulundan en zenginine, en cahilinden en kültürlüsüne kadar herkesle dostluk ederler.
Dostluğa düşkün ve sadık olmalarından dolayı zor durumda olan dostları için çırpınırlar. Boğa kadınları için eğitim ikinci plandadır, onlar daha çok yaşam tecrübesine güvenirler. Bu şekilde düşündüklerinden erkekleri ve çocukları için en iyi eğitim olanaklarını yaratmaya çalışırlar.
Boğa kadınları yemekleri sever ve hayatlarının büyük bir uğraşı da budur. Yemek yapmada hünerlidirler. Yuvalarını severler, bu yüzden bu konuda büyük itina gösterirler.
Zor koşullardan şikayet etmezler ve tüm acılara ve zorluklara göğüs germeyi bilirler. Lüks bir hayatla birlikte güzel bir ev isterler. Özellikle müzik ve resim Boğa kadınlarına büyükr zevk verir.
Değerli ve güzel oldukları için mücevherlere oldukça düşkündürler. Değerli bir şeyi ucuza almak hoşlarına gider, ama para varken ucuz bir şeyi giymekten de hoşlanmazlar.
Kıskanç olmamalarına karşın aldatıldıklarında büyük acı çekerler ve intikam almayı düşünmezler.
*************************************************************************************************
Boğa burcu ile ilgili kısa notlar;
Onlar nadiren karşısındakinin canını yakacak bir hareket yapar. O sadece herkesin kendisini rahat bırakmasını ister. Üzerinde bir baskı hissettiği an inatçı olur ama bir Boğa'ya inatçı olduğunu söylemenin hiçbir yararı yoktur, çünkü o bu defa inatçı olmadığı yolunda inat edecektir *
Boğalar çok zor kışkırtmalara kapılır ama öfkelendikleri zaman geçinilmesi zor ve yırtıcı kişiler olurlar. Özellikle evlilik yaşamında kışkançlığını dürterek onları çok kızdırabilirsiniz. Zaman zaman çok inatçı olur, kendilerine ne yapmaları gerektiğinin söylenmesinden hiç hoşlanmazlar.
Boğalar çok zor kışkırtmalara kapılır ama öfkelendikleri zaman geçinilmesi zor ve yırtıcı kişiler olurlar. Özellikle evlilik yaşamında kışkançlığını dürterek onları çok kızdırabilirsiniz. Zaman zaman çok inatçı olur, kendilerine ne yapmaları gerektiğinin söylenmesinden hiç hoşlanmazlar.
işin aslına bakarsanız, temel neden açık; kadınlar güçlü erkekleri seviyor. Kabalık ise, zaafların ve kişilik zayıflıklarının üstünü örtüp erkek bedenine ve kimliğine kallavi bir cila atıyor!
Erkeği kaba yapan ne?
ister toplumsal normlar, ister genetik kodlanmışlık... ÖZellikle ülkemizde ve her geçen gün artan bir şiddette maçolaşıyor erkekler. Daha çok küfrediyor, kadınlara kaba davranıyor ve neredeyse erkek olduklarını ispat etmek için birilierini tartaklamaya kalkıyorlar. Bu tavırlar, özel hayatlarına da yansıyor tabii. Sevgiliye hakaret etmeler, sert çıkmalar, en basit nezaket kurallarını bile
unutmalarla birlikte, ciddi bir kıskançlık da söz konusu. Ancak erkeği asıl kaba yapan nedenler bunlar değil.
Asıl sebep kadının imajı, toplum içindeki varlığını değerini gün geçtikçe sağlamlaştırması. Çalışma hayatındaki koltuklar kadınlar tarafından paylaşılıyor, kadınlar erkeklerden daha fazla kazanabiliyor ve ne yazık ki artık kadın kendini erkeğine saklamıyor! Dolayısıyla kadınlar, cinsel olarak da en az erkekler kadar tecrübeli bir hale geldiler; üstelik seçiciliğin hazzını da yaşıyorlar.
Erkeğe has olan ne varsa, kadın da buna ortak; bir tek yalnız üreyemiyorlar ve dolayısıyla da bu konuda erkeklere ihtiyaç duyuyorlar. işte tam da o
safhada devreye giren erkeklik gururu, çalınan rollerin öcünü, kadınlardan çeşitli kabalıklar ve sertliklerle almaya dönüşüyor.
Özgüvenlerini gün geçtikçe yitiren erkekler, yitik özgüvenlerinin üstünü, kabalık ve maçoluk kisvesiyle, külhanbeyi tavırlarla örtmeye çalışıyorlar. Dikkatli bakan kadın gözleri, bu zaafları görüp olay yerinden anında uzaklaşsa da pek çok kadın bu tipleri kişilik sahibi sanarak aldanmaya devam ediyor. Ve işin asıl kötü tarafı, aldanan bu kadın çoğunluğu yüzünden, dünyanın en iyi yetiştirilmiş, en kibar erkekleri bile azar azar kabalaşmaya başlıyor, çünkü görünüyorlar ki, geçerli olan bu...
Ve evet, bazı kadınlar, kötü muamele görmeyi, güçlü bir erkek tarafından sevilmek sanıyor! Oysaki kabalık, zayıf karakterin üzerine atılmış, kötü bir cila sadece, bunu ilişkinin devamında görüp kendine gelen ya da başına geleni
çeken kaç milyon kadın vardır dünyada sizce? Ya da bırakın dünyayı, ülkemizde kaç kadın maço tavırlarına tav olduğu erkeğin gerçek yüzünü görünce şoka giriyordur?
Neden bazıları kaba erkek sever?
Toplumsal roller bize erkeğin sert olması gerektiğini öğütlüyor: "Erkekler ağlamaz" gibi deyimlerle erkeğin sert olması gerekiyor. Dolayısıyla kibarlık göstermeyen, hayatındaki kadına maço davranan erkek modelini, doğru kişi sanma yanılgısına düşebiliyoruz.
Yatakta daha iyi olacaklarına inanılıyor: Kaba erkeklerin yatakta da akıl almaz olacağına inanılıyor oysa sonuç çoğunlukla hüsran oluyor.
Kabalık ve sertlik güç göstergesi gibi geliyor: En başta "Bana sözünü mutlaka geçirsin!" mottosunu benimseyen kadınlar için geçerli bu durum. Hayatı
boyunca kendini korunmamış ve yalnız hisseden, tek başına ilerlemekte güçlük çeken kadınlar, genellikle adam olup arkasında duracak erkeğin maço erkek olduğunu sanıyor. Bu nedenle mafya babalarıyla flört eden kadınlar görmek bile mümkün!
Toplum içinde havalı dursun: Maço erkeğin toplum içinde "cool" duracağı, insanlara belli bir ölçüde korku salacağı aşikardır. Bu nedenle görüntüyü kurtarmak için de tercih edildikleri olur. Kıskançlığı aşk sanmak: Kıskançlık ve aşkı birbirinden ayıramayanlardansanız ve 'Aşık olan erkek kıskanır, bunun için akla gelebilecek her türlü deliliği yapar, hatta gerekirse kaba kuvvete başvurur' yanılgısı içindeyseniz kaba erkekleri sevebilirsiniz.
unutmalarla birlikte, ciddi bir kıskançlık da söz konusu. Ancak erkeği asıl kaba yapan nedenler bunlar değil.Asıl sebep kadının imajı, toplum içindeki varlığını değerini gün geçtikçe sağlamlaştırması. Çalışma hayatındaki koltuklar kadınlar tarafından paylaşılıyor, kadınlar erkeklerden daha fazla kazanabiliyor ve ne yazık ki artık kadın kendini erkeğine saklamıyor! Dolayısıyla kadınlar, cinsel olarak da en az erkekler kadar tecrübeli bir hale geldiler; üstelik seçiciliğin hazzını da yaşıyorlar.Erkeğe has olan ne varsa, kadın da buna ortak; bir tek yalnız üreyemiyorlar ve dolayısıyla da bu konuda erkeklere ihtiyaç duyuyorlar. işte tam da o safhada devreye giren erkeklik gururu, çalınan rollerin öcünü, kadınlardan çeşitli kabalıklar ve sertliklerle almaya dönüşüyor.çeken kaç milyon kadın vardır dünyada sizce? Ya da bırakın dünyayı, ülkemizde kaç kadın maço tavırlarına tav olduğu erkeğin gerçek yüzünü görünce şoka giriyordur?
Sevgiliniz kaba mı değil mi?
Bir erkeğin kaba mı değil mi olduğunu anlamak için "Lütfen bana karşı dürüst ol. Birbirimize oyunlar oynamanın gereği yok, seni olduğun gibi tanımak istiyorum" diyebilirsiniz. Eğer karşınızdaki kişi gerekli zeka ve duyarlılığa sahipse, bu isteğinizi anlayışla karşılayıp normal davranacaktır. Sonradan değil, doğuştan kabaysa, size ters bir cevap verecek ve üste çıkmaya çalışacaktır. işte o noktada açık verdiği karakter zayıfığından yola çıkarak, ortamdan hemen uzaklaşın. En başta kendi iyiliğiniz için tabi. Unutmayın ki sonuçta modern toplum düzeninde, centilmenliği yeniden yükselen bir değer haline getirmek, biz kadınların elinde!
Zeki erkeklerin sayıca son derece az olduğunu keşfetmek kadar bana hüzün veren başka bir şey olmamıştır. Hiç değilse içinde yaşadığımız şu zamanlarda, entelektüellerin dışında zeki insana rastlanmıyor. Entelektüellerin çoğunluğu da zeki olmadığından, zekanın, şu gezegenimizde son derece az bulunur bir şey olduğu çıkıyor ortaya.
Zeki insanla aptal insan arasındaki fark, sonunda şuraya gelip dayanı...r: Zeki insan, kendisini kendi aptallığından koruyarak yaşar; aptallığını, ortaya çıkar çıkmaz anlar ve onu yok etmeye çalışır; oysa aptal insan, kendi aptallığına, koşulsuz olarak, büyülenmişçesine teslim olur.
Zeka, kendisini her şeyden çok sanatta göstermez, bilimde de göstermez; yaşam sezgisinde gösterir. Oysa entelektüel, hemen hemen hiç yaşamaz; entelektüel, çoğunlukla sezgi yoksunu biridir; dünyadaki edimleri sayılıdır; kadınlar, iş yaşamı, zevkler ve tutkularla ilgili bilgileri ise pek azdır. Entelektüel, soyut bir yaşam sürer; keskin dişli zekasının önüne gerçekten kanlı canlı bir et parçası atabildiği hiç görülmez.
Genelde insan, uyurgezerlerin ortasında yaşıyormuş izlenimini ediniyor; bu uyurgezerler, yaşamın içinden büyülü bir uykuya gömülmüş olarak geçip gidiyorlar; çevrelerinde olup bitenlerin farkına vardırmak için onları sarsıp uyandırmak olanaksız. Belki de insanlık hemen her zaman böyle bir uyurgezerlik içinde yaşadı; bu durumda fikirler, olup bitenlere gösterilen uyanık, bilinçli tepkiler olamaz; insanın içinde yaşadığı havadan, içine sızan formüller yığınından çekip çıkarılmış kör, otomatik alışkanlıklar olabilir yalnızca.
En büyük deha bile, kalabalığın sınırsız gücü karşısında yerle yeksan olur. Öyle anlaşılıyor ki gezegenimiz, sürekli olarak sıradan insanın yönetmesi için yaratılmıştır. Bu nedenle, önemli olan şey, ortalama düzeyin olabildiğince yükseltilmesidir. Bir ulusu büyük kılan, öncelikle sahip olduğu büyük kişiler değil, sayıca kabarık sıradan kişilerin boyutlarıdır. Kalabalığın ataletini sarsan, onları yüceliklere çeken üstün örnekler bulunmazsa, kanımca ortalama düzey elbette hiçbir zaman yükselmeyecektir. işte, büyük insanların etkisinin ikincil ve dolaylı olması bu yüzdendir. Tarihsel gerçekliği oluşturan onlar değildir.
Neredeyse tüm erkekler ve kadınlar, kendi ilgi alanlarına gömülmüş olarak yaşar; dışlarında olup biten şeylere doğru göç etme itkisini duymazlar. Kendilerini çevreleyen manzara, onlara iyi davransın davranmasın, ufuk çizgileriyle tam bir yetinme duygusu içinde yaşarlar; ancak bir bedel karşılığında gerçekleştirebilecekleri belirsiz olasılıklara atılmaya hiç özlem duymazlar. Bu sınırlı, dar ufuk, derinlere işleyen bir merakla bağdaştırılamaz; bu tür merak, sonunda, bitip tükenmek bilmeyen bir göç etme içgüdüsü, kendinden koparak öbürüne gitme yolunda yabanıl bir itkidir.
Kuşkucular, en dolu, en zengin, en eksiksiz yaşayan kişilerdir. Aptalca bir düşünce, bizi kuşkucunun hiçbir şeye inanmadığı izlenimine götürür. Tam tersine, kuşkucuyu bağnazdan ayıran şey, bağnazın bir tek şeye, kuşkucununsa pek çok şeye, neredeyse her şeye inanmasıdır. Bu çok sayıda inanç, birbirini karşılıklı dizginleyerek, zihni esnek ve zengin kılar.
Derin çukurların içinden çıkıp yücelere ulaşmak pek de öyle kolay bir şey değildir.
Karar aklın durması halidir, karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi durdurur. Buna rağmen akıl insanı daima karara zorlar.
Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar.
Oysa yolculuk asla sona ermez.
Bir yol biterken yenisi başlar.
Bir kapı kapanırken, başkası açılır.
Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz.”
Lao Tzu
“Hayatın küçük bir parçasına bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının.
Boğa erkeği ve kadını ender burçlarda görülen kişilik ve huy aynılığına sahiptir. Boğa kadını da güzel, cana yakın, beğenilen ve aranan bir insandır. Yıldızından dolayı güzelliklere düşkün olurlar. Onlar için güzel olan her şeyin değerlidir. Doğuştan gelen kendine güven sayesinde her sorunu kolayca halledeceklerine inanırlar. Boğa kadını aklına taktığı her şeyi yapar. Yaşamda yükselmek için gerekl...i itici güçleri olmasına karşın bazen sevgi yüzünden yaptıkları fedakârlık hüsranla sonuçlanabilir. Boğa kadını tam anlamıyla sadıktır. Sevmek ve bağlanmak ister. Cazibesi sayesinde erkeği kendine bağlamayı çok iyi bilir. Toplum içinde rahat olması, her sınıftan insanla ilişki kurması ve insanları idare edebilmesi onun için içsel bir sanattır. Boğa burcunda doğan kadınlar, insanları olduğu gibi kabul ederler. Her insanla aynı rahatlıkla konuşup onların değişik fikirlere sahip olmalarını yadırgamazlar. En yoksulundan en zenginine, en cahilinden en kültürlüsüne kadar herkesle dostluk ederler. Dostluğa düşkün ve sadık olmalarından dolayı zor durumda olan dostları için de çırpınırlar. Boğa kadınları için eğitim ikinci plandadır, onlar daha çok yaşam tecrübesine güvenirler. Bu şekilde düşündüklerinden erkekleri ve çocukları için en iyi eğitim olanaklarını yaratmaya çalışırlar. Boğa kadınları yemekleri sever ve hayatlarının büyük bir uğraşı da budur. Yemek yapmada hünerlidirler. Yuvalarını severler, bu yüzden bu konuda büyük itina gösterirler.
Zor koşullardan şikayet etmezler ve tüm acılara ve zorluklara göğüs germeyi bilirler. Lüks bir hayatla birlikte güzel bir ev isterler. Özellikle müzik ve resim Boğa kadınlarına büyük zevk verir. Değerli ve güzel oldukları için mücevherlere oldukça düşkündürler. Değerli bir şeyi ucuza almak hoşlarına gider, ama para varken ucuz bir şeyi giymekten de hoşlanmazlar. Kıskanç olmamalarına karşın aldatıldıklarında büyük acı çekerler ve intikam almayı düşünmezler.
Dolu dolu bir hayat yasayacaksin
Cok hassas biri olacaksin
Bulbul kadar guzel sesli olacak, sarki soyleyeceksin
Comertliginle kalpleri kazanacaksin
Guclu olacaksin