(bkz: ekşi sözlük) oluşumunda çaylaklıktan yazarlığa geçtiğimde pabucunu dama attığım sözlük. ekşi de eskisi kadar kaliteli değil ancak uludağ ile karşılaştırılınca kullanıcı profili 8 10 gömlek yukarıda kalıyor. (bkz: sad but true)
Bir tanesiyle gayet güzel muhabbetimiz oluyor uzun süredir. Konuşamayacağımız konu yok gibi neredeyse. Bilgi birikimi, bilgiye olan merakı, düzgün iletişimi ve nerede ne diyeceğini bilmesi ona olan saygımı arttırıyor. Seviyorum kendisini.
Elmas ve kömürün temel taşı olan karbonun bir diğer mucizesi desek yanlış olmaz. Karbon öyle mübarek bir element ki dünyanın en sert ve en parlak materyallerinden birisini(elmas) de oluşturabilir, kapkara ve yumuşacık birisini(grafit) de oluşturabilir.
Partinin kendisi ve genel başkanı avm girişlerindeki kapıya benziyor. Durmadan dönüyor, bıkmadan, usanmadan, gece gündüz demeden dönüyor.
Yahu siz değil miydiniz birkaç ay evvel barzani'yi referandumda eveti desteklesin diye davet edip bayrağını göndere çeken? Siz değil miydiniz akp kongresine barzani'yi çağırıp alkışlatıp 'türkiye seninle gurur duyuyor' diye slogan atan?
Vallahi de billahi de sadece türk tarihine değil dünya tarihine kara leke olarak geçtiniz, alay konusu oldunuz.
gerçekte ortaçağ'ın bitip yeniçağ'ın başlaması istanbul'un fethi ile italya ve diğer avrupa ülkelerine giden bizans uleması ile başlar. bu yüzden fetih yeniçağ'ın başlangıcı kabul edilir. asıl çağ değiştiren olay, avrupa'ya giden bilim adamlarının orada rönesans ve reform hareketlerini başlatmasıdır.
yoksa 29 mayıs günü fetih tamamlanınca fatih sultan mehmet 'dünyaya haber salın artık yeniçağ'a geçtik' filan dememiştir.
Gerçekte ortaçağ'ın bitip yeniçağ'ın başlaması istanbul'un fethi ile italya ve diğer avrupa ülkelerine giden bizans uleması ile başlar. Bu yüzden fetih yeniçağ'ın başlangıcı kabul edilir. Asıl çağ değiştiren olay, avrupa'ya giden bilim adamlarının orada rönesans ve reform hareketlerini başlatmasıdır.
Yoksa 29 mayıs günü fetih tamamlanınca fatih sultan mehmet 'dünyaya haber salın artık yeniçağ'a geçtik' filan dememiştir.
Maliyeti düşürmek için, istanbul'da çok fazla dizi seti ve ekibi var. Tanınmış oyuncular da çoğunlukla istanbul'da ikamet ediyor. Hâliyle istanbul'da çekim yapmak daha ekonomik. Zaten çekim yapacak yer de çok, 3 dakika aksiyon göster peşine bir boğaz köprüsü, bi ortaköy camisi, bi kızkulesi koydun mu süreyi de doldurursun herkese de izletirsin. Behzat Ç yapımcıları gariban gariban kavşak, trafik, otobüs filan koyuyorlardı. Not: kanaatimce gelmiş geçmiş en başarılı türk dizisi behzat ç'dir.
Herpes zona adlı virüsün sebep olduğu hastalıktır. Çocukken kızamık virüsü hastalığa sebep olur ve biz hastalığı atlatırız fakat virüs sinir uçlarına yerleşerek uyku durumuna geçer. Virüsler canlı olmadığı için power off düğmesine basınca milyonlarca sene inaktif şekilde bekleyebilir. Pusuya yatarak vücudumuzun zayıflamasını, güçsüzleşmesini bekler. Bu genelde yaşlılıkta olduğu için zonaya yaşlılık hastalığı da denir. Fakat bazen aşırı yorgunluk, stres gibi durumlarda gençlerde de kendini gösterir, Bir final dönemi öncesi bende gösterdiği gibi. Sebebi final sınavları değildi ama finalleri etkilemişti.
Genelde vücudun sadece sağ ya da sol yarısında etkinlik gösterir. Benim sadece sağ tarafımda kızarıklık ve başımın sağ tarafında korkunç bir ağrı vardı. Antiviral bir ilaç kullanarak en geç 1 haftada iyileşir. Iyileşmezse sıkıntı büyük, zira göz sinirlerine giden bir herpes zona sizi kör edebilir.
Dikkatimi çekti de, bin yıl önce terk edilen anemurion antik kentinde amfi tiyatro var. Kaba bir hesapla orada en fazla 5-6 bin insan yaşadığını tahmin edebilirsiniz. Şu anki anamur şehrinde ise merkezde 65 bin insan yaşamakta(yazın 100 bin civarı oluyor). Fakat ironiktir, 5 6 binlik antik kentte amfi tiyatro varken 65 binlik şehirde 1 tane tiyatro hatta sinema bile yok. Bu spesifik örneğin dışına çıkarsak, büyük şehirlerde birbirinin aynısı hayat yaşayan milyonlar var, her gün işe git, eve gel, uyu, uyan, işe git. Bu insanların sanata ihtiyacı olmadığı gibi içlerinden sanatçı çıkma ihtimali de yok. Maalesef sanatsız yaşıyoruz.
Çoklu gölge klonu oluşturma tekniği. Bu teknikle yüzlerce binlerce klon oluşturabilirsiniz.
Klon oluşturmaya yarayan bunshin no jutsu ve eşit miktarda çakra sahibi gölge klonu oluşturan kage bunshin no jutsu tekniklerinden daha üstündür. Fakat bir kinjutsu yani yasaklı tekniktir. Shodai hokage hashirama senju bu tekniği yasaklamış çünkü çakrayı yüzlerce binlerce defa bölen bu teknik kullanıcının çakrasının bitmesine sebebiyet verebilir. Bu sebepten bu tekniği naruto'dan başka kimse pek kullanmaz.
Biraz da abartılmış bir balondur. Kendisi yetenekli ve zeki bir mühendistir fakat başarılı değildir. Kendisine de müthiş işler yapacağı bütçeler verilmiş fakat o bu bütçeyi yapması gereken işlere kullanmak yerine kendi hayal dünyasındaki projelere kullanmıştır. Sorumluluğunu yerine getirip işini tamamlayıp kalan bütçe ile çılgın fikirleri üzerine çalışabilirdi.
Netice olarak kendisi beklenen performansı gösteremeyince arkasındaki destek kesilmiştir. Bunun üzerine çevreden borç alıp o parayı da hayallere yatırmış ve borç içinde bir otel odasında ölmüştür.
Siz inanmayın tıklanma almak için her şeyi abartan onedio editörlerinin "önü kesilmeseydi şu an bedava elektrik kullanacaktık" diye sallamalarına.
insanın içini ürperten latince bir hıristiyan ilahisidir. Şiiri de güzeldir. Dininden ve bu ilahi eşliğinde yapılan ayinleri görmezden gelebilirseniz güzel müziktir.
Futbol takımı osmanlıspor'u eleyip beşiktaş'a elendikten sonra basketbol takımı da anadolu efes'i eleyip fenerbahçe'ye boyun eğen yunan kulübü. iki kere türkiye'ye geldiler ikisinde de denize döküldüler. Galatasaray'ın basketbolda içerde ve dışarıda yenmesi de bonus oldu. Türklerden çok çektiler yani bu sene.
hatay'da bolca mevcut kendilerinden. ablamın eşi bir arap, iki anadili var türkçe ve arapça. ikisini de akıcı konuşuyor. fakat annesi ve babası kırık bir türkçe konuşuyor. onların anne babasi ise neredeyse hiç türkçe bilmiyorlar. yani neredeyse 3 nesil içinde türkleşmişler. birçoğu suudi arabistan'da çalışıyor, arapların o hallerini görünce atatürk'ün hatay'ı almakta ısrar edip kendilerini türk vatandaşı yapmasına tekrar tekrar şükrediyorlar. türkleşmekten gurur duyuyorlar.
fakat ben bu durumu dramatik buluyorum. yeni nesiller arapça anlıyor fakat konuşamıyor. onların çocukları anlayamaz hale gelecekler ve binbir çeşit rengi olan türk toplumu giderek tek tipleşecek. bu küçük arap grup özelinden yola çıkarak ülkemizdeki azınlıkların mahalle baskısından dolayı kültürlerini ve dillerini terk etmesi beni üzüyor. en güzel türkiye en renkli türkiye'dir.
laiklik dinsiz olmak değildir. tam aksine dinini hakkıyla yaşamaktır. senin müslümanlığına kimsenin karışmaması, senin de müslüman olmayanlara karışmaman demektir. din kul ile allah arasında olması gereken bir şeydir, laiklik ise dini kurumlardan, topluluklardan, devletlerden alarak sadece kişiye vermektir.
"kim bekleyecek şimdi internetten alınacak yedek parçanın gelmesini?" sorusu gelir aklıma muhtemelen. daha önce telefonumun ekranını kırdım, arka kapağını kırdım, hoparlörü bozuldu ve bataryası yıprandı. hepsinin yenisini internetten alıp kendim takarak yoluma devam ettim. tüketici olmayın dostlar, sorunları önce kendiniz çözmeye çalışın.
lehigh üniversitesinde profesör olan fazıl erdoğan ile onun doktora öğrencisi paul paris tarafından deneysel olarak bulunmuş eşitliktir. ingilizcede fatigue dediğimiz metal yorgunluğu diyerek türkçeleşebilecek kavramı açıklamışlardır.
1950li yıllarda peşpeşe uçak kazaları yaşanmış ve insanlar buna anlam verememişler. görünen hiçbir arıza yokken uçaklar birden ortadan ayrılır gibi parçalanıp denize düşüyorlarmış. paul paris ve fazıl erdoğan'a göre bunun sebebi 'cycle' dediğimiz bir kuvvetin aralıklarla uygulanması sonucu materyallerde deformasyona sebep olmasıdır. kritik kuvvet değerini aşmasanız bile bir kuvveti sürekli uygularsanız zamanla materyaliniz yorulur, yıpranır ve elinizde kalır. uçaklara gelirsek, yerdeyken sürekli yüksek basınç altında atmosfer tarafından sıkıştırılan gövde binlerce metre yüksekte alçak basınçta esner, yani gövde sürekli sıkıştırılıp çekilir. bunun sonucunda 'fatigue' ve 'fracture' gerçekleşir.
bundan 50 60 sene önce kimsenin bilmediği bu kavramlar şu an hayatımızın her yerinde. küçücük parçalar için bile 'fatigue' analizi hayati önem taşıyor artık. 'fatigue' analizi yapmadan 'lifetime' hesabı yapmak da imkansız.
80 milyonluk bir ülkede tüm kararları bir tek kişinin vermesine hayır. kişilerden bağımsız olarak, tayyip erdoğan, kılıçdaroğlu, hatta atatürk bile olsa tüm yetkileri bir kişide toplamak yanlış (bkz: babam başkan olsa bile hayır)
dahası, esed tarafından kandırılan, feto tarafından kandırılan, avrupa tarafından kandırılan (bkz: avrupa paramızı vermiyor) amerika tarafından kandırılan bir şahsın tüm yetkileri kendisinde toplamasına kocaman bir hayır.
akp diyor ki daha çok hizmet, örnek olarak da 15 senede yapılan yolları köprüleri gösteriyor. kardeşim sen 15 sene parlamenter sistemde bunları yaptıysan demekki bunun için yeni bir sisteme ihtiyaç yok. mevcut sistemde hangi hizmeti yapamadın da sistem değişince yapacaksın?
kısaca, bir kişi hata yapabilir, iki kişinin çalışması hata oranını azaltır üç kişi daha çok azaltır, 550 kişi daha da çok azaltır, üstelik bunları denetleyen kurumların varlığı hata oranını çok daha azaltır. getirilmek istenen sistem ise tüm bunların kaldırılıp tüm kararların dünyanın kandırdığı bir kişi tarafından alınmasını sağlıyor. ben buna hayır diyorum kardeşim. dünya beşten büyüktür lafını çok beğendiğim şahsiyete diyorum ki hayır, türkiye birden büyüktür! hayır!