Neyyy
118 (çevresinde sevilen sayılan)
altıncı nesil yazar 1 takipçi 7.60 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    başlık ve içerikleri

    1.
  1. yazarların uyarılmasına gerek duyulmaksızın, sözlük içerisinde yazılarını; duygularını yada bilgilerine paylaşırken ve yeni yazarların yahut dışarıdan okuyucuların nasıl dikkatlerini çekmesini,neden içeriklerin belirli bir dil içerisinde yazılmasını gerektiğini,yeni nesilin bunu örnek aldığını hatırlatmak gerek. başlığın anyayı, içeriğin ise konyayı tarif etmesi ironik değil (nedense bazı kelimelerin isteklice kullanmak isteyenler olduğunu farkettiğim için yazıyorum; fransaya boykot başlığı atılıpta boykop kelimesinin fransızcadan gelmesi gibi) cehaletin yada kelime dağarcığının zayıflığını göstermektedir. Türkçemiz gayet güzel bir dildir. ifadesi yanlış olan bir kelime nasıl olsa anlaşılır demeyin, farklı kelimelerle cümlenizi yönlendirin ki tarfi ettiğiniz yöen gitsin. son oalrakta sırf başlık açmak yada içerik yazmak için yazılanlar ise zaten silinmekte, dolayısıyla sadece iki tarafında zamanını çalmaktasınız. belirli süre ardından okuyucular sizin onu yazdığını bilmeyecektir, silindiğinden dolayı.
    1 ...
  2. şehit yahut gazi olmak

    1.
  3. google amcaya sorarsanız nedir diye, size hiçte hoş olmayan sonuçlar çıkaracaktır. herşeyi boş verin iki taraftada geride kalanların görsellerden resimlere bakmanız yeterlidir bence...
    0 ...
  4. kırmızı karanfil

    4.
  5. bazı hıkaylerı bılenler bılmelyenlere anlatmalı diyip yola cıktım...
    okumayı seven gencımız kutuphaneden aldıgı kıtabı okumaya başladığında sagında solunda kucuk yazılar iliştrildiğini farkeder. meraktan bir kaçını okur ve beğenir, artık öyle bir hal alır ki, kitabı bırakıp yazıları okumaya başlar. kendine çok yakın ve değerli görür sözleri, buda sahibini bulmak için güzel bir nedendir. bir şekilde kitabı bağışlayanın bilgilerine ulaşır ve bir mektup yazar; 'ben bağışladığınız kitabı okudum ve yazılarınız dikkatimi çekti, eğer sizin içinde uygunsa tanışabilir miyiz'. mektuba yanıt olarak şu gelir; 'yazılarımı kitaptan daha çok beğenmeniz hoşuma gitsede bu teklifinizi kabul edemiyeceğim, madem ki yazılarım hoşunuza gitti, mektuplaşmamızda hiç bir sakınca yok'. bu teklifi geri çevirmek olmaz der gencimiz ve yazışmaya başlarlar. yazıştıkları şeyler şurdan burdan olsada, farketmeksizin çoğu zaman kendılerınden bahsetmişlerdir. içten ve samimi olmaları birbirlerine karşı zamanla bağlanmalarına neden olmuştur. gel zaman git zaman birden bire ikinci dünya savaşı patlak verir. ancak bu onları durdurmaz, sperde mektup yazmayı ve okumayı engelleyemez. savaşın en sıcak zamanında bir fikir sunar genç:'eğer burdan sağ salim çıkmayı başarırsam, benimle evlenir misin',cevap hiç gecikmez,'eğer ordan sağ sali gelirsen seninle evlenirim'.
    Savaş bitmiş çocuk memleketine dönmüştür heyacanla. hemen buluşma planlarına koyulur gencımız. deniz kenarında bildiği güzel bir kafeyi tarif eder, yanındakı buyuk cınar ağacının altında ki bankta buluşmayı teklif eder, ve ekler elinde kırmızı bir karanfil olacağını. kızda elınde kızmızı bır canta olacagını ve yanına gelınce ona kosedekı kafede bırseyler ıcmek ıcın teklıfte bulunmasını ıster.
    elbetteki gencımız saatler evelınden bankta beklemeye baslar. birden bire bir kadın gelir yanına, şehvetli ve şuh bir kadındır. belli ettiği şey apaçık bir arakdaaşlık teklifidir, genc adam olan biteni anlamaya çalışırken ve neredeyse kadının rüzgarına kapılma uzereyken biraz ileride bir kadın farkeder. yaşlı, kamburu çıkmış, bembeyaz saçları ve en önemliside elinde kırmızı bir çanta vardır. genç adam bir an düşünür, duygularımı paylaştığım bir kadın mı yoksa gençliği ve güzelliği ile başımı döndüren bir kadın mı?
    güzel kadından özür diler ve yaşlı kadının yanına gider,durdurur ve sorar;'benımle kosedekı kafede birseyler içmek ister misiniz'
    yaşlı kadın bir anda şaşır, karşısında genc bir delikanlı. 'Teşekkür ederim yakışıklı ama elime bu çantayı tutuşturan, kafeye doğru giden şu kadın sizi kafede beklediğini soyledi'..
    her erkek sandığınız gibi değildir (:
    2 ...
  6. dost un gitmesi

    1.
  7. Dost dediğin neden giderki? bilmez mi ki henüz tecrübe etmedğim şeyleri ona soramazsam yanlış yolları tercih edebileceğimi, kırgın biraz buruk anlarımda onu yanımda istediğimi. Mevlana Celaleddin Rumi dostu gidince şunları yazmış:
    Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme
    Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme
    Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
    Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme
    Çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru
    Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme
    Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
    Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme
    Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
    Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme
    Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
    Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme
    Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
    Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme
    Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
    Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme
    Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
    Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme
    Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
    O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme
    Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
    Huzurumu bozuyorsun sen mavediyorsun etme
    Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
    Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme
    isyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
    aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme
    1 ...
  8. birayı sadece kadınlar imal edebilirmiş

    1.
  9. --spoiler--

    Erkeklerin temel içkisi biranın aslında bir kadın icadı olduğu ve binlerce yıl boyunca birayı sadece kadınların içtiği belirtildi. Tarihçi ve yazar Jane Peyton, biranın tarihi üzerine yaptığı geniş araştırmada, birayı kadınların bulduğunu ve binlerce yıl boyunca bira içme ve bira imalathanelerini işletme yetkisinin sadece kadınların elinde bulunduğunu saptadı.

    Daily Telegraph'taki habere göre Peyton, bundan sadece 200 yıl öncesine kadar biranın bir "gıda maddesi" olarak düşünüldüğünü ve kadınların alanına girdiğini, ancak ondan sonra erkeklerin bira içmeye başladığını ve biranın bir "erkek içkisi" haline geldiğini söyledi. Peyton'ın yeni kitabı için yaptığı araştırmaya göre, 7000 yıl kadar önce Mezopotamya'da ve Sümerlerde kadınların maharetlerine öylesine önem veriliyordu ki, bira yapma izni sadece onlara aitti.

    Hemen hemen tüm antik toplumlarda da bira tanrıçaların bir armağanı olarak görülüyordu. iskandinav toplumunda kadınlar seçkin bira üreticisiydiler ve bununla ilgili tüm araç-gereç yasayla kadınların mülkiyetine verilmişti. ingiltere'de de, bira geleneksel olarak evde yapılıyordu ve biracı kadınlar bira satışından iyi para kazanıyorlardı.

    Bira, kısa zamanda beslenmenin önemli bir parçası haline geldi. Kraliçe 1. Elizabeth, bölgedeki çoğu çağdaşı gibi, birayı kahvaltıda da tüketiyordu. Ancak, 18. yüzyılın sonları ve sanayi devrimiyle birlikte, yeni bira imalatı yöntemlerinin bulunmasıyla kadının bira yapımındaki katkısı giderek azalmaya başladı ve daha sonra tamamen unutuldu.

    --spoiler--
    2 ...
  10. bahadirhtp

    ?.
  11. yalancının biridir, yalın olmaya çalışmış ama başaramamıştır, sözlü anlatımlarda iyi olsada yazılı anlatımlarda asla bir yazar sıfatını alamıyacaktır, istek ve arzularına hep yenik düşecek, hayatı boyunca yalnızlık mahkumiyetine bir son vermeye çalışacaktır.
    0 ...
  12. orgazm diyeti

    ?.
  13. Orgazm işini de bize yıktılar

    Kadın kısmı,

    incecik olacak...

    Güzel görünecek...

    Başarılı olacak...

    iyi eş, iyi anne, seksi kadın olacak...

    Ki ön sıralardan bir yer kapabilsin kendine!

    Tamam, bu uğurda uğraşır didiniriz de bari bir şey de emek vermemize gerek kalmadan bahşedilmiş olsa!

    Orgazm mesela.

    Yeme, içme, spor yap, çalış, koştur falan da, hiç olmazsa sıra o işe geldiğinde zembereğinden boşalmış gibi orgazm ol di mi?

    Yok anacım!

    Onun için de uğraşılacak.

    "Karşı taraf uğraşsın" diyeceksiniz...

    Gazeteleri okumadınız galiba. Geçtiğimiz salı günü itibariyla maalesef o iş de bize yıkılmış oldu.

    Salı günü gazetelerde Amerikalı uzman Lindberg’in "Orgazm Diyeti" adlı kitabından bahsediliyordu. Bize aktarılanlardan, orgazm için kadının diyet yapması gerektiğini öğrendik.

    "Bu da geldi başımıza" diyeyim.

    Yok öyle yan gelip yatmak!

    Hayır, yine yan gelip yatın isterseniz de, ondan önce otuzikibin tane hap içmeniz gerekiyor.

    Öyle Viagra misali "Hapı yuttum, hazırım" şeklinde de değil. Uzun iş bu.

    ilk hafta her gün bir tane, ikinci hafta iki, üçüncü hafta üç, nihayet günde altı tane, hatta uzun boyluysanız günde onbir tane balık yağı hapı içeceksiniz. Ömür boyu.

    ilaveten multivitamin, kalsiyum, magnezyum, çinko ve demir haplarından alacaksınız. Yine ömür boyu.

    Her gün bitter çikolata yiyeceksiniz. (Bakın bu ucunda orgazm olmasa da iyi bir şey.)

    Şeker, kahve ve soya ürünlerinden kaçınacaksınız. Ömür boyu elbet.

    Artık ne kadar zaman sonra kıpırtı başlar...

    Başlar mı başlamaz mı...

    Bana biraz "Yoğurt ye genç kal!" tavsiyesi gibi geldi bu.

    Kim yemiş?

    Kaç yıl sebat etmiş?

    Yoğurt yediği için 70’inde 50’ymiş gibi duran kim var, getirsinler bi görelim. Kimse bunun takibini yapan, çıksın ortaya, "Budur" desin göstersin. Öyle káğıt üstünde varılmış neticeler tatmin etmez beni.

    Aslında biri kadınlarla dalga geçiyor gibime geliyor ya hadi neyse...

    Pakize Suda
    0 ...
  14. kadın verir

    ?.
  15. Güldür, versin.
    Jack Daniels iç, versin.
    Saçını uzat, küpe tak, versin.
    Evini postmodern döşe, versin.
    Armani jean giy, versin.

    Az konuş, mesafeli dur, derin bak, versin.
    Açık saçık konuş, versin.
    Ukala ol, versin.
    Harley kullan, versin.
    Televizyonda panele çık, versin.

    Efemine davran, versin.
    Çok ısrar et, versin.
    Tanışır tanışmaz parfümünü tanı, versin.
    Creative director ol, versin.
    Çirkinsen, duyarlı ol, versin.

    Uçak kullan, versin.
    Sevgilinden ayrıl, versin.
    Karın olduğunu söyle, versin.
    iste, versin.

    iyi danset, versin.
    Her hafta bir parti ver, versin.
    Cindy Crawford'u beğenme, versin.
    Coupe Mercedes al, versin. (BMW Z3'e de verenler çok.)
    Yasadışı işler yap, versin.

    Yapıştır tokadı, versin.
    iyi kahkaha at, versin.
    Boğuk ve derinden konuş, versin.
    Acayip bir spor yap, versin. (Mesela mağaracılık, bungee jumping, dağcılık)
    Saksafon çal, versin.

    Sörf ya da kayak yap, versin.
    Fransızca ve ibranice (Yunanca da olabilir.) konuş, *garanti* versin.
    Davidoff puro iç, versin.
    CD'lerin içine iki klasik karıştır, versin.
    Kadın dergileri oku, versin.

    Köpek besle, kedi tekmele, versin.
    Biseksüel ol, versin.
    Yemek yap, versin.
    Ben kadında kişilik ararım de, dakkada versin.

    Annenle tanıştır, versin.
    Şaşırt, versin.
    Şaşır, versin.
    Repo yap, versin.
    Maaşını dolarla al, versin.

    35 santim dedikosunu yay, versin.
    Onunla sevişirken neler yapacağını söyle, versin.
    Eski sevgilinle Mauritius'a gittiğini söyle, versin.
    Vermem de, versin.
    iktidarsiz olduğunu söyle, versin.

    Fas'a götür, versin. (Hiç olmazsa bahset, yine verir.)
    Bir "ver şiiri" oku, versin. (Mesela "Böyle Bir Sevmek Görülmemiştir", Attila ilhan)
    ingilizce şiir oku, yarısına gelmeden versin. (Mesela Oscar Wilde'dan)
    Allem et, versin.
    Kallem et, gene versin

    dipnot: bir radyoya dinlemiştim ve paylaşmak istemiştim. birde vermez versiyonunu okumuştu ama ne yazık ki onu bulamadım.
    0 ...
  16. otel ve imam nikahı ilişkisi

    1.
  17. +hoşgeldiniz.
    -hocam, bize bi oda,zaten imam nikahlı eşimdir kendisi.
    + (tebessümle karışık) efendim, otellerde bunun bi hükmü olmaması bir yana, resmi nikah olmadan imam nikahı yapmak suçtur lakin otelimizde evlilik cüzdanı zaten istenmemektedir.
    -fiyat mı arttırmak istıyorsun?
    +hayır efendim, bilgilendirmek istemiştim sadece.
    -yürü hanım, bu gavurla aynı yerde kalamam ben.
    0 ...
  18. bu kadar bilgi nerde

    ?.
  19. - aga???
    + hıı.
    - şimdi sözlüğe yazıyoruz ya.
    + hiç durmadan hemde. ha ha
    - peki yazdıklarımız nereye gidiyor?
    + cennete aga, cennete.
    0 ...
  20. tam secdeye varırken osuruğun gelmesi

    1.
  21. umarım hemoroidi yoktur, yoksa arkadsındaki müslimlere yazık olacaktır.
    1 ...
  22. en pahalı mezar

    ?.
  23. çıkartın atgözlüklerinizi

    ?.
  24. yapamayın yaptığınız her ne ise. okuyun, gezin (şehirler, ülkeler), konuşun, dinleyin, anlamaya çalışın, ortak olun, yardımcı olun, kimsenin inancına yada davranışına engel olmaya çalışmayın zira ters tepebilir. kimsenin canı yanmaması için çıkarın atgözlüklerinizi, yalvarıyoruz.
    (bkz: hayat sokaklarda)
    0 ...
  25. din ardına saklanmak

    ?.
  26. bir çok davranışı dinin gereklilikleri diyip yapılanları buna yıkmaktır.
    bir şıh gizli kamera olduğunu farketmeksizin şunu demişti müvridi genç kıza spermim saçlarını güçlendirir
    ne denir ki buna, sizin yaptığınız şirki geçeli çok olmuş.
    2 ...
  27. dul kadınların sorunları

    1.
  28. etrafımızda o kadar sorunlu insanlar vardır ki, bazen kim daha sorunlu karar veremeyiz. öyle ki dul olan bir kaç kişiyle karşılaşınca aynı yolda giden ama farklı sorunlara sahip olan kadınlar olduklarını kolayca anlarsınız. bazı sorunları babasız kalan çocukları, aldatılmanın verdiği onur kırısı hisler, tek başına kalmışlığın sessizliği, giderilemeyen ihtiyaçlar, zamanın artık farklı işliyor hissi, yeni bir başlangıç yapabilme arzu ki bunun içinde içlerinde bi süre güç aramakla zaman kaybederler, gibi sorunlardır. oysa yapılması gereken onları yargılarımızdan uzak tutmaktır. belki yanlış seçimler yapılmıştır belkide aşk ölmüştür yada benim teorim evlilik gereksiz bir kurumdur.
    adları karadul olmaktan çıkmazsa eğer unutmayın ki ileride aynı bağnaz düşünceler sizinde kaderinizi sarabilir.
    0 ...
  29. kalkmışın imanı olmaz

    1.
  30. namahrem anlamlar içeren bi deyimdir sanırım. gizli bakınızda açılmasına karşın anlamı olmayınca yazayım dedim.
    1 ...
  31. oda arkadaşının ilginçlikleri

    1.
  32. oturup çamaşır makinesini izlemesi gibi enterasan, yarı komik, yarı düşündürücü olaylardır.
    -abi napıyorsun?
    +köpüklere bakıyorum.
    -selam söyle. (bu adamın 3.5 üssü ortalaması var, acaba bi katile dönüşür mü? )
    54 ...
  33. rıdvan dilmen milli

    1.
  34. saba tümer programına rıdvan dilmen'i konuk etmiştir ve bilindiği üzere ikiside çok içten ve sıcak kanlı insanlardır. ki programın ilerliyen sürelerinde iyice samimiyet artmış, röportajdan çok sohbete dönmüştür, faket rıdvan abimizin bu rahatlıktan kaynaklanan bi anlık dalgınlığı komik bir olaya neden olmuştur.
    -sonrasında bolu spora geçtim.
    +kaç yaşında ilk milli oldun?
    -futbolda??
    +hahahah hahaha
    (sba tümer'in içken ve derin kahkaları)
    +basket.
    +evet futbolda.
    -1981
    -1980-81 yılında
    -yok deil
    + hahahaha
    0 ...
  35. ortadoğunun en büyük kütüphanesi

    ?.
  36. arı vız vız

    1.
  37. her yerde duyabilceğiniz şirin bi söz. film repliklerinde, sevgilide, bazen bianda sizde bile duyabiliriz.
    0 ...
  38. ama hala burdaaasın

    1.
  39. happy fuckingtine s day

    1.
  40. binevi sevgileler günüdür ama farklı olarak tek takılmanızdır.
    1 ...
  41. denizde batmaz

    ?.
  42. -abi sen batmazsın!
    +neden?
    -tipin kayık.
    0 ...
  43. türkler anadolu dan çıkmalı

    1.
  44. Efendim, söylenene göre osmanlının son dönemlerinde yetişen türkler, imparatorluğun özgürlüklüklerini kısıtladığını düşünüp, onu yıkmak istemişler. ve bir kişide buna liderlik etmiş(adınıda tarihe yazdırarak). lakin sonrasında gelen nesil her nedense biraz cahil yetişmiş olmalı, birden bire içlerinde yeniden yönetilmek isteğini yeşertmişler çünkü. bu süreçte de anadolu karışmış ve gidilecek yoldan sapılmıştır. öyle ki türkler önce kendi içlerinde sonrada birlikte yaşamaya başladıkları azınlıklarla çatışmalara girmeye başlamışlar. iş öyle bi hal almış ki ata binen bahadırların, misafir perver insanların yerinde yeller eser olmuş. çünkü hangi azınlğa sorsanız sorun olarak biz türkleri işaret etmişler. isimlerin anlamlarını bilmeden onlara başka anlamlar yüklemeye başlamışız. diyarbakır,aleviler,koministler,rum tohumları gibi. cennet gibi yerlerden biri olarak gösterilen anadolu neredeyse yollarından bile geçilmemeli dedirten bir hal almış. şimdi sorulması gereken soru şudur! fazla değil 1 yüzüyıl kadar öncesine kadar kaynaklarıyla bir çok toplumu doyuran bu cennet vatan neden bizi bile doyuramaz hale geldi? madem defalarca hak edilmiş ama bunun nedenini unutmuş bir durumdaysak, burdanda kovulma hakkınıda başkalarına vermiş oluruz!
    0 ...
  45. william shakspaere

    1.
  46. william shakwspaere 1564-1616
    1564’te Stratford-Upon-Avon’da doğan Shakespeare’in hali vakti yerinde bir esnaf olan, aynı zamanda yerel yönetimde sulh hakimliği ve belediye başkanlığı gibi önemli görevler üstlenen John Shakespeare’in üçüncü çocuğu ve en büyük oğludur. Babasının maddi durumu daha sonraki yıllarda bozulsa da Shakespeare’in diğer eşraf çocukları gibi ilkokuldan sonra eğitim dili Latince olan King’s New School adlı ortaöğretim okuluna devam ettiğine ve burada Roma edebiyatının klasikleriyle tanıştığına kesin gözle bakabiliriz. Üniversiteye gitmeyen Shakespeare’in Latincesinin düzeyini tam olarak bilemediğimizden kaynak olarak kullandığı bazı eserleri asıllarından mı, yoksa çevirilerinden mi okuduğu hakkında bir şey söyleyemiyoruz.
    1582’de on sekiz yaşındayken kendisinden sekiz yaş büyük Anne Hattaway ile evlenen Shakespeare’in bu evlilikten beş çocuğu olmuş ancak oğlu Hammlet’i 1596’da kaybetmiştir. 1585 yılı ile 1590’ların başı arasındaki yaşamı hakkında elimizde güvenilir bilgi yok. Ancak Shakespeare’in bu yıllar içinde Londra’ya gelip aktör ve oyun yazarı olarak tiyatroculuk mesleğine başladığını ve kısa zamanda ün kazandığını biliyoruz. Londra’da yaşadığı yıllarda Stratford ve ailesiyle ilişkisini düzenli olarak sürdüren Shakespeare’in profesyonel yaşamı çok yoğun geçmiş. Soneleri (“Sonnets”), konularını klasik mitolojiden alan iki uzun öyküsel şiiri (“Venus and Adonis” ve “The Rape of Lucrece”) ve oyunlarıyla tanınan Shakespeare yazarlık ve aktörlüğün yanı sıra çalıştığı tiyatro kumpanyasının altı ortağından biriydi. Eline geçen paranın önemli bir kısmıyla emlak satın almış ve bu yatırımlar sayesinde 1610’da Stratford’a oldukça varlıklı bir kişi olarak dönmüştür.
    işleriyle ilgili olarak ara sıra Londra’ya gitse de yaşamının son dönemini Stratford’da geçiren Shakespeare 23 Nisan 1616’da ölür. Stratford’luların bu ünlü hemşerilerinin onuruna yaptırıp kiliseye koydukları anıtta, adının Sokrates ve Vergilius’la birlikte anılması dikkat çekicidir.

    Sözlerinden baızları;
    Acaba bu yarayı hep ağır ağır iyileştiren de nedir?
    Ah! Bu kadar okudum, bu kadar öykü ya da destan duydum, aşkın yolu asla düz gitmiyor.
    Aslında hiç bir şey iyi veya kötü değildir. Her şey bizim onlar hakkında düşündüğümüze bağlıdır.
    Aslında bizler rüyaların yapıldığı kumaştanız!
    Aşk bir deliliktir.
    Ayrılmanın gökteki yıldızlar kadar çeşidi vardır.
    Cehalet Tanrının laneti olduğuna göre, bilgi göklere uçabileceğimiz kanatlardır.
    Cehennem boş.Tüm şeytanlar buradadır..
    Dünya bir sahnedir.
    Felaket dost sayısını sıfıra indirir.
    Geçmiş bir dost için yakınmak yeni dertler edinmektir.
    Geçmiş bir felakete üzülmek, bir yenisini davet etmenin en emin yoludur.
    Gözyaşı ile yıkanan yüzden daha temiz bir yüz olamaz.
    Hayat, gelip geçen bir gölgedir.
    Hiç kimse duymak istemeyen biri kadar sağır olamaz.
    Herkese kulağını, ama çok azına sesini ver.
    insanların yaptıkları fenalıklar arkalarından yaşar, iyilikler çok zaman kemikleriyle beraber gömülür.
    iyimser, yaranın üstünde artık kabuk, kötümser ise kabuğun altında yine yara görür.
    Kadın çok defa hoşlandığı şeye dudak büker.
    Kadınlar güller gibidir, bir defa açıldılar mı; yaprakları hemen dökülmeye başlar.
    Konuşmadan önce düşün ki konuştuktan sonra düşünmeyesin...
    Ne kadar da fakirdir sabrı olmayanlar.
    Ölçülebilen bir sevgi zavallı bir sevgidir.
    Peşine düşülen kadın, bir melek görünür erkeğin gözüne; elde edilmeye görsün, şeytan kesilir.
    Uykumda bir kraldım, ama bir hiçim uyandığımda.
    Yiğitlik intikam kazanmakta değil, tahammül göstermektedir.
    Yağmuru sevdiğini söylüyorsun ama yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun, güneşi sevdiğini söylüyorsun ama güneş açınca gölgeye kaçıyorsun, rüzgarı sevdiğini söylüyorsun rüzgar çıkınca pencereni örtüyorsun. işte bundan korkuyorum çünkü beni de sevdiğini söylüyorsun.
    Şeytan bir günah işleteceği zaman, işe, bu günahı kutsallık zırhına sarmakla başlar.
    1 ...
  47. bu devirde çıkma teklifi mi kaldı

    ?.
  48. bu devirde çıkma teklifi mi kaldı çoğu insanın kullandığı ki bu tarz bir kullanım tamamen ukalalık (gercüklük) başka birşey değildir. Zira duygusal bir teklif geldiğinde en başta onlar ayılıp bayılır çünkü bu tarzda bir açıklama aslında bi haykırış ve bu tip hissiyatlığın eksikliğindendir.
    0 ...
  49. ilişki başladığında düşünülmemesi gereken şeyler

    1.
  50. ona günü birlik ilişki gözüyle bakmayı bırak. birgun nasılsa gidecek endişesine sakın kapılma. ağırdan al ki hersey bir anda solmasın ve anın tadını cıkarabilesin.
    1 ...
  51. erkeklerin nefret ettiği erkek isimleri

    1.
  52. ali, orhan, cem. bir cok erkek bu isimlerden nefret eder cunku bu isimleri tasıyanlar genelde ayran gonullu ve kızları kullanma yolunda emin adımlarla ilerleyen kisilerdir. onların her bıraktıgı hatun yaralı, evlilige ve yataga soguktur. bahadır, gokhan, metin gibi isimlerle cıkmıs ise hoslandıgınız hatun ile gonul rahatlıgı ile devam edebilirsiniz iliskiye. cunku onlarda nefret edilenlerin aksine evlilik vaadleri bi yana hic bir vaad yoktur kadınlarınıza karsı verdikleri.
    0 ...
  53. alçak gönüllü olmak

    1.
  54. kelimelerınde aslında gercek anlamlarıyla da belırtmek ıstedıgı tanımdır. kısının vasıflarını bılmesıne ragmen kendını bır cok seyın ustunde tutmamasıdır.
    2 ...
  55. yok ben yoluna taş koymıyım

    ?.
  56. Bir kadının aldattıgı halde yakalanmaması durumu bir yana, erkegın baska bır kadına birazcık yakınlık gostermesiyle verdiği tepkidir.

    bir kadın;(#6974605)
    eger dizilerden cok etkılenen yada cevresınden,ayrıca gayet modern gayet aklı basında olsada boyle komık cumleler kurar bazı kadınlar. bu kadınları dızılerde gercek hayatta da hatta yanı basınızda da gore bılırsınız. cunku ona alısmısızdır ve bıze farklı gelmez.

    cevapsız sorualar;
    bu bır kadından duyupta sasırdıgım bırseydı, yanı nasıl olurda hem aldatırsın ve aldatamya yonelık kucucuk bır hareket gorunce bıle bu kadar yırtınırsın dıye. ve konu uzerınde nasıl bı seyler karalayabılırım dıye dusunurken en duzgun yolun bu olduguna karar verdım cunku bazı kadınlar sessiz cumlerlerden bile alınır. asırı tepki gormesindense kucucuk bır yazı ile bu saskınlıgımı dile getırmek ıstedım sadece
    1 ...
  57. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük