yaptığı tüm esprilerin önceden hazırlandığını çok bariz bir şekilde belli eden şovmen. böyle olunca da hiç komik olmuyor. gönül ister conan o'brien tekrar geçsin onun yerine. yazık ettiniz lan adama. saçlarına kurban olduğum.
kızlarla doğru düzgün bir iletişim kuramayan erkekler tarafından sürekli olarak kötülenen kızlar. gören de hepsinin kolunda bir isveçli ortamlardan ortamlara koşuyor sanacak.
bu er kişilere hatırlatılması gereken şudur kanımca: tamam kendi ülkenin kızlarını cahil, götü kalkık, çirkin diye yaftaladın da, arkadaşım sen 70 milyonluk ülkede gidip de hep böylelerini buluyorsan sorunu önce bi kendinde ara. hiç mi yok aklı başında kız? yoksa var da, onları elde mi edemiyorsun? bu türk kızlarının çirkin ya da cahil olmasından değil de senin beceriksizliğinden olmasın? ha hepsi akıllıdır falan demiyorum salağı da çok. ama şu var: insanın çevresindeki kişiler, arkadaşları ya da sevgilileri vs. o insanın kendi yapısını da ortaya koyuyor bir yönde.
yani özet geçmem istenirse türk kızı dediğinin salağı da vardır akıllısı da, çirkini de, dünya güzeli de.
çocukken bildiğin deli gibi tırstığım adam. o kocaman gözleri, konuşurken sürekli oynayan adem elması ve uzun suratı ile gözüme hugodan daha sevimsiz gelmiştir hep. çocukluk işte.
millet olarak bir türlü yapamadığımızdır. bizim birini eleştirmekten anladığımız, saldırmaktır çünkü. demokratik ortam dediğimiz ülkemizde sırf bunu önlemek için yasa bile var. sanırım önce eleştirisel yaklaşım bilincinin kafalarımızda oturması lazım. eleştirmek ile saldırmak arasındaki farkın farkında olmak lazım.
başından sonuna kadar eğlenceli olmasının yanında, eleştirisel yaklaşımı ile de beğenimizi kazanan film. dine, insan ilişkilerine, paraya tapmaya, ikiyüzlülüğe mükemmel giydirmeler var. ayrıca konuk oyuncuları ile de dikkat çekiyor. edward norton gibi. sadece eğlenmek amaçlı değil, akıllıca düşünülmüş iyi bir film izlemek isteyenler içinde biçilmiş kaftan.
yaşanılan ilişkinin boyutuna göre olur veya olmazları olan eylem. çok yoğun ve uzun zamanlı bir ilişki yaşanmışsa kesinlikle olmayacak bir olaydır. ilişki dediğiniz olayda zaten doğru dürüst birşey paylaşılmamışsa gayette olabilitesi vardır.
genelde bu durumdan yakınanların sol eğilimli insanlar olması ve bu görüşe en yakın partininde ''chp'' olması nedeniyle potansiyel sol oylar boşa gitmektedir. boş oy atmak yerine, kendi görüşüne en yakın ve ülkeye en az zararı dokunacak partiye oy verilmesi tarafımdan daha hayırlı olur gibi görülmektedir. ha bu baraj sistemiyle bu olay işe yarar mı? orası biraz karışık ve komplike.
insanlar kendileri için, teoride hep en iyiyi arzulamaya programlı olduklarından mütevellit er kişilerin beraber olmak istedikleri hatun tipidir.
ama herşey hayallerdeki gibi olmuyor işte. ilk iki şık tamam, ama iş 3. şıkka geldiğinde ''ulan bu kız bu kadar şeyi nerden öğrendi'' oluyor. yani kısacası zor bu işler. reelde, herşey istemekle olmuyor. bu hatun tipini kaldırabilecek bir er kişi bünyesine de ihtiyaç var.
haktan, hukuktan anlamayıp, benimsedikleri ''zamanın modası'' olmuş fikirlerle bir insanın ölümünün ardından ''nalları dikti'' gibisinden bir düşünce tarzıyla, ahlaksız ve ahmakça bir tavır sergileyen kimseleri sevindirmiş insan.
acaba hiç darfur diye bir bölgeden haberleri olmuş mudur diye sorulası insanlar.
filistin diye ağlamalarının sebebi orada ''insanların'' katledilmesi değil de müslüman halkın öldürülmesi ise o zaman nerelerdeydiler? bu iki yüzlülükle yatacak yerleri yok.
ilk başlarda eğlenceli olan fakat bir süre sonra herşeyin bokunu çıkarabilitemiz olduğundan, boka benzemiş site. tam bir gereksizlik abidesi, boş işler diyarı.
kaç yıllık sözlük yazarlığı hayatımda hep engellerin çıkmasıyla oluşan zirve bahtsızlığımı kırmak istediğim zirve. bu sefer birşey çıkmamasını diliyorum.
kendilerine göre haklı gerekçeleri olan insanlardır.
fakat insanın yaşamdan vazgeçmesine neden olabilecek kadar geçerli ne sebep olabilir bu tartışılır. ama herşeyin önünde şöyle bir durum vardır ki bu daha da acıtan durum bence. ''intihar eden bir insanın yakını olmak''.
yakınınızı hiç beklemediğiniz bir anda evde ölü bulmak. hastalık falan değil ki bu bağıra bağıra gelsin, hazırlıklı olun. öyle bir olay değil. neden yaptı bir türlü anlayamamak. sizin bu olaya neden engel olamadığınızı düşünüp kafayı yemek. gazetelere haber olması, herkesin duyması, neden yaptı ne derdi vardı diye sorup durması.her kafadan bir ses çıkması.cenazesinde fısıltı halinde konuşulanları duymak. cenaze namazını kıldıracak imamın bile ölüm nedenini duyduğunda ifadesinin değişmesi. tüm bunların ötesinde, hiç beklemediğiniz bir anda onu kaybetmeniz..
intihar eden o büyük dertlerinden bir anda kurtuluyor ya hani, arkada bıraktığı da tüm hayatı boyunca içinde bunları taşıyor.
- tuvalete gitsem mi acaba. boşver ya üşendim şimdi.tutarım sabaha giderim.*
- yarında erken kalkıcaz yaa off*
- pazar gününe kaç gün kaldı ki..*
- susadım ya su içsem mi. öff hiç kalkamam şimdi.*
- alarmı kurdum mu lan! heh kurmuşum.*
- off çişimde geldi gibi iice. gitsem mi ki acaba.* öeeh... ve sabah olur. uykusuzluktan gözler kan çanağı halde yataktan sürüne sürüne çıkılır.
eylem ne kadar komik görünse de, güzide üniversitelerimizdeki süpersonik hocalar sayesinde, gerçekleştirilip ders geçmek mümkündür. tek falsolu yanı o ders hakkında sıfır bilgi ile mezun olursunuz. zaten çalışma hayatınızda o bilgileri hiç kullanmayacağınız da göz önüne alınırsa durum gayet sizin lehinizedir.
not:utanmaz bir de pişkin pişkin anlatıyorsun denilebilir bu durumda ama ben de onlara derim ki; len ben mi utancam, o kağıda o notu veren hoca sıfatlı kişi utansın.