saçmaca bir iddia. zira bir dönem denk gelmiştim deniz gezmiş için de amerikan ajanı deniyordu. pek yakındır akp sayesinde ulu önder de ajan suçlamasına maruz kalacak.
ideal erkekle evli olduğu kanısına varacağım kadındır. zira kadını evine ve kendisine sadık tutacak kişi er kişidir. tabi erkeği de evine bağlayacak olan kadındır.
şalvarla ya da burka ile gezen kadının çocuğundan daha medeni yetiştirileceği kesin olan, diğer insanlar tarafından hiçbir şekilde hakkında hiçbir eleştiri yapılmaması gereken çocuktur. kişilerin kendilerinden meshul olduğunu düşününce bir başkasının dini inancı nasıl ki kendineyse annesinin mini eteği de annesinin sorumluluğudur.
biz beşiktaş taraftarları doğuştan gelen bir özelliğe sahibiz. ha benim babam beşiktaşlı değildi ama benim öyle olmama sesini çıkarmazdı. hatta onun fanatik galatasaraylı olduğunu bilip benim nasıl beşiktaşlı olabileceğimi soran amcalara verdiği tek tepki vardı:
kendisi için ''faşist'' , ''götünden entry yazıyor'' diyorlar. gel gelelim her türk genci gibi sadece vatanını seven ve korumak isteyen kişidir efendim, öyle kafatası avcılığı ile işi olmaz. bir kaç entry de de belirttiği gibi ülkücü değildir, nazi hiç değildir.
ha götten yazma konusunda haklıdır efendim söyleyeni. onun gibilerle ancak götten çıkan yazılar sayesinde muhattap olunuyor. işine gelen okur işine gelmeyen ordan bi zahmet 'eksi oy' veriversin. çokta fifidir anlayacağı.
malum facebook'u çok matah, çok iyi bir sosyal aktivite ortamı sanan bilimum danalarımızın ve başı büyük öküzlerimizin genellemesidir bu efendim. farmville midir ne zıkkımdır öyle şeylere dadanır akıllarınca bağ-bahçe, hayvan yetiştiriciliği gibi işlerini sanal alemde görmeyi büyük aktivite sayarlar.
ha bunu da geç bu danalarımız bir de bunu kafelerde, okul köşelerinde arkadaşları ile birbirlerine anlatarak hava atarlar.
var böylesi de var bu memlekette. zaten enflasyon varmış, işçi işsiz kalmış, maden işçisi hayatını kaybetmiş, adamın biri başa geçmiş memleketi fersah-fersah satıyor kimsenin umurunda değil. ancak birbirlerini dürterler ve farmville den öküz, keçi, koyun falan yollarlar-talep ederler.
efendim malum bir dönemi yemiş bitirmiş ''karate filmi'' furyası vardı. van damme'lar, bruce lee'ler geldi geçti şimdilere kadar bu furyadan. konu olarak bu filmi izleyenlerin psikolojisini ele alacağız bu başlık altında.
genç civanımız evde oturmuş kuzu kuzu vurdulu-kırdılı filme odaklanır ve birden içinde bir gazlanma * oluşur ve önüne geleni dövebileceğini sanma duyguları depreşir.
film bittikten sonra sokağa fırlayan bu yağız ve haşin delikanlımız yürüyüşü bile değişmiş bir şekilde gözüne kestirdiği şöyle ufak-tefek yerinden birilerini aramaya yönelir.
ve ''perde'' dedikten sonra başlar aklınca kendi filmini çevirmeye . '' yer misin yemez misin'' , ''ver allahım ver coşkuyu'' gibi acayip nidalarla filmin başrol oyuncusu olmayı çabalar.
şimdi dersiniz ''bu nesta marley gene ne saçmalıyor'' diye. ama var efendim böyleleri bu memlekette. misal burda bile ne klavye delikanlıları ve bilimum gaz insanlara denk gelmeye başladım.
neyse. ben bi gidip çay koyayım abi. zaten bu hikayedeki bütün karakterler tamamen canlandırma.
deli yürek dizisini seyretmiş olabilecek kadar yaşlı olduğunu düşünmediğim ama kurtlar vadisi izledikten sonra entry girmeye başladığından emin olduğum yazan arkadaş. yazıyor kardeşim.karpuz değil ki öyle kıçını başını elleyip ''iyi mi'' diye anlayalım buraya gelirlerken.
(#6777510) kendisi götünü ne işler için kullanıyor anlayamadım ama ben sadece sıçmak ve oturmak için kullanıyorum. ender ve nadir şekilde götlerini hünerli kullanan arkadaşlarımızdanmış.
(bkz: kedi söyledi)
-agam burda sıçmakta parayla mı?
+yok değel nolduki?
-e açta ağzına sıçam o zaman.
''sanırım yeni bir süper kahraman'' diye cevaplanası sorudur. gizli güçleri de insanların içindeki kini, nefreti ve bilimum öfkeyi boşaltmak olsa gerek.
kötü karakterin arabanın camına yapışması ile kendiliğinden çalışması da muhtemel olan arabadır. genelde marş basmaz bu arabalarda ya da marş basar ama motor hareket almaz.
rakibin kıçına parmak atıp ''n'aber lan göt'' dedikten sonra el rakibin ağzına götürülür ve ''üfle bakayım'' denir. gaza gelen rakip hırsla maça dalacağı için bizim türk iki el-ensede maçı alır.
diğer ırklardan olan insanlarla aynı boktan dünyaya gelmiş, aynı imkanların sunulduğu ve aynı çileleri çekmek zorunda olan insandır. ekstralarını kendisi kazanır ya da kaybeder.
önemli olanın kaçıncı nesil olduğu değil getirdiklerini görmekte yarar vardır kanımca. yaş sınırı ile alındı sanki bu altıncı nesil be arkadaş. o kadar meraklısı var madem şu meşhur altıncı nesil için bir anket yapılır ve yaşları, eğitim düzeyleri falan öğrenilir. bakalım önceki beş nesilde girmiş olan yazar abilerimizden!, ablalarımızdan! ne eksikleri varmış bu meşhur altıncı nesilin.
mübarek tertip tertip asker alıyorlar sanki gözüne yandığımın sözlüğüne.
tanım: diğer beş nesilin kaybettirdiklerini kazandırmıştır kanımca.
teklif etmelerine gerek olmayan durumdur. zaten karşıdan iki kaş-göz yapsalar bizim erkek milleti hemen salya-sümük oluveriyorlar.
etseler bile gayet normaldir de.