Her ne kadar işyerlerindeki departmanlar, bir fabrikanın çarkları gibi çalışması gerekiyorsa da malesef gerçekte öyle değildir.
Şirket içinde birimler arasında ciddi bir çekişme vardır. Patronun yada yönetimin gözünde daha değerli olabilme savaşı özellikle kurumsal olma yolunda ilerleyen firmalarda daha net gözükür. Bu noktada başı yazılım ekibi çeker.
zaman değişken bir olgudur.maksimum hız olan ışık hızına yaklaştıkça zaman, olduğundan daha da yavaş akacaktır. bu e=mc2 nin atasının ilk çarpıcı düşünceleridir. o halde ne kadar hızlı yaşarsak,zaman o kadar kısalacaktır. *
efendim mevzu uzun aslında ama kısaca şunu söylim.bizim bazı insanlarımız,filmi film olarak değilde kamera arkasında film çekilirken izliyormuş gibi bir durumları vardır.
aksiyon olur, adamın azından kan gelir yorum şudur "aa o salça ki, kan değil"
dram olur, "kız ne güzel de rol yapmış,ağlamaya bak"
gerilim filmi izlerken "ya film değil mi işte, kameramanlar kim bilir ne gülüyordur der"...
kısacası öyle salak yorumlar yapılır ki film esnasında, filmin içine edilir.
halen yürürlükte hizmet veren su markalarıdır.
elit tabakaya hitap edenler: damla,sultan,pınar...
tebaaya hitap edenler: özkaynak,şeker,baykal su gibi markalardır.
Ben günahkar bir insanım. Kendi irademle yaptığım kötülükler, benliğimi ciddi şekilde sarstı. işlediğim küçük günahlar, daha büyüklerini işlemeye sürüklüyorken, her geçen gün biraz daha kararan ruhum, beni bu çaresiz durumumdan kurtaramıyordu. Oysa ki kötü bir insan değildim. Çoğu zaman yeniden doğan bir bebek kalbi gibi tertemiz olmak isteyen bir ruhum vardı. Yeniden başlamak hayata ve bu sefer her şeyimle iyiliğe mazhar olarak yaşamak. Suç ve günahtan uzak, aydınlık bir ufukta koşmayı çok isterdim. Hatta kendimi unutup insanlara hizmet etmeyi ve sadece onlara faydalı olmayı dahi isterdim. Gerçekten ister miydim? Hayır, hayır. Yalan söyledim. Ben kesinlikle böyle bir şey istemedim ve istemezdim de. Sırf gözünüzde iyiliği, erdemi ve hizmeti arzulayan, özünde tertemiz bir ruhu olan biriymiş gibi görünmek için bunları yazdım ve sizi etkilemek istedim.
Aslı şu ki; ben gerçekten çok kötü bir insanım. Her şeyiyle beş para etmez bir adamım. Bu zamana kadar, kimseye yararım olmadığı gibi kendime dahi en ufak bir iyilik yapmamıştım. Bu parazit halimi çok derin mütalaa ettim ve kendimi hayattan, hayatı kendimden soğuttum. Önce dostlarımı kaybettim, bilerek ve isteyerek, sonra da ailemi. Tanıdığım herkesten uzak durmaya karar verdim. Hiç kimsenin beni görmeyeceği, varlığımdan haberdar olmayacağı yere gittim. Yer altına indim. Bazı notlar buldum üstattan. Ondan çok etkilendim ve ben de bazı notlar almaya karar verdim.
Günahlarımı bilemiyorum ama işlediğim suçların cezasını, kararmış sefih ruhumla baş başa kalarak çektiğimi sanıyorum. Artık beni etkilemeyen ve üzmeyen yorgun bir vicdanla birlikte, günden güne beni hırçın mı hırçın yapan bir ruha sahiptim. Nefretim ve hasetim, her gün bir önceki gün kadar üstüne eklenerek büyüyordu. intikam duygusu tüm benliğimi kaplıyordu.
Yer altına indim ineli bir kez olsun gülmemiştim.
Ahahaha (bakın şu son cümlemi yazarken nasıl da güldüm şimdi)
Hayır arkadaşlar. Sizi kesinlikle kandıramam. Bunu istesem de yapamam zaten. O zaman gerçeği söyleyeyim. Ömrü hayatımın en güzel zamanını bu yer altındaki notları okuyarak ve yazarak geçirdim. Yer üstündeki sefil hayatlardan, sefil ruhlardan, sefil vicdan ve sefil olaylardan kısacası tüm dünyanın sefilleri oynamasından dolayı kaçtım ve yer altına bu yüzden indim. Huzuru henüz bulamadım. Aydınlığı da henüz göremedim. Hikmeti de ve erdemi de tam olarak öğrenemedim. Ama hep sordum. Bildiğim sandığım her şeyi unutarak sordum. inanıyorum ki, nefretim ve intikam duyguma rağmen bir gün ışığı göreceğim.
çok kapsamlı bir konu fakat bir örnek ile açıklayayım.
televizyon ilk geldiğinde 10 memur maaşına bedeldi.yada cep telefonu 1994te 2000 dolardı.lükstü ama yine de parayı bulduk buluşturduk ve aldık.biz aldıkça onları zengin etttik.zenginleştikçe akıllı davrandılar ve teknolojiye para yatırdılar.yenileri çıktı eskiler ucuzladı.ucuzlayınca bir alt sınıf gelirliler de aldı.daha ucuzladı daha alt sınıf gelirlilerde aldı ve sonuçta ne oldu? temel ihtiyaç maddelerinden biri oldu.
bizim gibi tarıma dayalı fakir fukara topluluklara televizyonu,cep telefonu...vs getirdiler.hatta fabrikayı buraya kurdular dedilerki "size iş sahası açtık ve istihdamı sağladık".biz de alkışladık.onların fabrikalarında çalıştık.100 para kazandık.50 para ile evimizi geçindirmek geriye kalan 50 parayıda tv,cep telefonu,araba,bilgisayar...vs gibileri almak için çalıştık.
yani modern köle olduk.
sorun şu? tarihi filmleri izlerken kölelere bakarız ve deriz ki ben olsam özgürlüğümü ne yapar eder kazanırım.hadi sen de şimdi modern kölesin.neden hiçbirşey yapmıyorsun?
toplumdaki dine olan yönelim ve buna paralel toplumun giderek dindarlaşması * eskisi gibi kör kütük bağlanmaması,koyun olmaması ve yönetilen değil artık yöneten olması muhakkak bu dönüşümü kaldıramayanlerın ,sözüm ona çağdaş ve ilerici olan darbe zihniyetli akılların,örnek olarak şiddetle iran yönetimini gösterenlerin içten içe korkma olayıdır.
oysaki mevcut durumda, özüne ciddi manada dönen ve taklitten uzak bir tahkike sahip genç bir toplum var.ama ne dese ne yapsa boş! şeriatın özünü anlatmaya kalksa yani savunsa hemen damgayı yer ve adı "şeriatçi" olur. hayır şeriatle yönetimi bizde istemiyoruz dese "ikiyüzlü" denir.anlaşılan korkunun önüne geçilmez ve bu korku kimseyi bir yere götürmez.ne dayanışma,uhuvvet ne birlik,beraberlik ne de saygı ve sevgi olur. *
devir değişmiş.her yıl bir önceki yıldan daha şiddetli bir değişim var.özellikle nüfusun çoğunluğunu oluşturan genç bireyler toplumdan uzakta bir yerlerde değil toplumun içinde hatta toplumun en küçük bireyleri olan ve kendilerine özenen çocukların ve çocuklarımızın yanında çok normal birşeymiş gibi sevişiyorlar.evet öpüşmek gayet normal birşey oldu artık.bunun önüne geçilemez ama kaba tabirle yiyişmek olan sevişmek *... hemde toplumumuzun temeltaşı olan 17-22 yaş arası insancıklarda görülüyor.işte bir ahlak böyle çöker.
devir değişmiş.kızların bir kısmı erkekleşmiş ve genç erkeklere ciddi saldırıları var.metroda "ben senin sevgilin değilmiyim, beni öpsene" diye,etraftaki insanlardan utanan erkek arkadaşına fırça atan kızı, çıktıkları erkeklerle neler yaptıklarını anlatan lise kızlarını gördükten sonra şimdi de ciddi manada kendini sakınan erkeklere sürtünen kızlar var piyasada. *
her başarılı erkek arkasında bir kadın olduğu gibi her başarısız erkeğin önünde de bir kadın vardır.kendini esir etmiş, şehvet duygularına engel olamamış,bazen aşık bazen melankolik yada paranoyak olmuş erkeklerin sebebi olarak yine bir kadın olması durumudur.
genç yada yaşlı olsun farketmez, cemaat içerisindeki en yaşlı insanı kıstas alarak olabildiğince ağır namaz kılması durumudur. bu şekilde tüm cemaat ondan önce namaza hazır olmuş olacaktır.
en kayda değer başlık ve entrylerin yada sözlükteki en sert entrylerle tartışılmış konuların kitaplaştırılarak piyasa sunulması olayıdır. sipariş üzerine sözlük üzerinden satılması da güzel olabilir. ***
türkiye telefon piyasasında yeni adım atan televizyon, bluetooth, radyo, mp3, ses kaydedici gibi özelliklere sahip telefondur. ses ayarı iyi yapılmamıştır.en kısık hali dahi bir evin köşesinden diğer köşeye kadar duyulabilecek seviyededir.en yüksek seviye ile konser vermeniz muhtemeldir. ekran boyutu çok rahatlıkla cnbs-e deki altyazıyı okutabilecek seviyededir.fakat dolu sarzı sadece 1 gün gitmektedir.
bir Muhammed bozdag eseridir. insanın iç ve dış dünyasını, ruhsal ve duygusal zekasını, hatta varlığın ve yoklugun sırlarını ilmi gerçekler ile anlatan, ilginç bilgilerle donatılmış okunulması elzem bir kitap.
ölümle yüzeleşen, etten kemikten daha fazlası olduğunu düşünen, çoğu zaman Allah için, çoğu zaman bir ölüm sonrası,bir hücre hapsinde, bir mezar başında, bir uçurum kenarında, bir ana kucagında yokluğun derinliklerini gezinirken, nefes kesilircesine ağlarken hissedilen ulvi duygu.*
şehit haberlleri ardından, bir politik oturumda kürt meselesini ele alan akşam gazetesi yazarı liberal Halit kakınçın programda söylediği ilk konudur.
anladığım şu ki; hükümetlerin iç siyasette bölgesel siyasi programları vardır. batıya farklı birşey sunarken doğuya faklı birşey sunabilirler. bu çoğu büyük gelişmiş ülkelerde böyledir.madem böyledir, bizim ülkemizde doğu, yüzyıllardır din esaslı yönetilmiştir ve nurcu olmamasına ragmen halit kakınc çözüm olarak nurculuk u önermiştir. insanların said nursi ye sevgi ve saygı duyduklarını, bu akımla kürtlerin gercek anlamda türkiyeye sadık olacaklarını savunmustur.bu fikirden yöresel yönetim değişmesini değil hükümet desteği ile bütün insanların , din ve kültüre sahip cıkarak türkiye vatanını sevmelerini sağlamak düşünülmektedir.
bir ahmet savaş yapıtıdır. yalaka vezirlerin korkularındansa, krala yaptığı şakaları, yermeleri, dalga geçmesi ve doğru bildiğini söylemesinin kendisini her an darağacına götürecek olmasına ragmen sakınmaması, soytarının bilgeliğini gösterir.her devrin bir soytarısı olmalı.ölüm dahi kelimelere ve fikirlere engel olmamalı.
--spoiler--
Eyvah,aldandık!
Şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik. O zan sebebiyle bütün bütün zayi ettik. Evet, şu güzerân-ı hayat bir uykudur; bir rüya gibi geçti. Şu temelsiz ömür dahi bir rüzgâr gibi uçar, gider.
--spoiler--
dünya hayatını ifade eden bir Risale-i Nur cümlesidir.
dayak noktası olarak kendinden başka kimseye istinad etmeyen insandır. acizdir. içindeki inanma duygusunu, inançsızlığa inanmak olarak yaşamaktadır. sorumluklardan kaçan insandır. üzüntü vericidir.
tatil yörelerinde yada yurtdışında, bir daha göremeyeceğini bildiğin halde geçirebildiğin kadar vakit geçirerek delice bağlandığın, belki aşık olduğun yabancı uyruklu ** insanlara olan durumdur. o kadar güzel vakit geçirip, dünya üzerinde biryerlerde olduğunu bildiğin halde kavuşamamak ne kadar da kötü!
